Bir kişiyi öldürdüğü iddiasıyla yargılanan ve tanıkların ‘Katil değil’ demesine rağmen savcının ‘müebbet’ hapisle cezalandırılmasını istediği yazar Doğan Akhanlı Milliyet’in sorularını yanıtladı…
Türkiye’ye giriş yasağı olan Akhanlı, ‘Kendimi savunma hakkından yoksunum. Beni sınırdışı ettiler, müebbet cezası verseler anlamı yok. Ama politik ve ahlaki bir anlamı var’ diye konuştu…
19 yıldır yaşadığı Almanya’dan hasta babasını son bir kez görebilmek için döndüğü gün, havaalanında tutuklandı yazar ve insan hakları aktivisti Doğan Akhanlı. 1989’da Tahtakale’de bir döviz bürosu soygununda birini öldürmekle suçlanıyordu. Dört aylık tutukluluğun ardından 8 Aralık’taki duruşmada, soygunda hayatını kaybeden İbrahim Tutum’un olaya tanık olan oğulları “Babamızın katili Akhanlı değil” ifadesini verince tahliye edildi.
Önceki gün yapılan duruşmada ise savcı mütalaasını sundu ve Tutum’un oğullarının Akhanlı’nın üyesi olduğu örgütten korktukları için böyle bir ifade verdiklerini savundu. İstanbul Cumhuriyet savcısı Celal Kara, Doğan Akhanlı’nın “anayasal düzeni silah zoruyla teşebbüs etmek” suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi. Akhanlı ile Köln’deki evinden telefonla görüştük.
‘Türkiye’yi gülünç duruma düşürüyor’
– Savcı bu kez müebbet hapisle cezalandırılmanızı istedi. Ne diyeceksiniz?
Olan biteni anlama yetimi yeniden yitirdim. Olayın sanığı olmasam, Türkiye’deki hukuk sistemine dair söyleyecek çok şeyim var. Benim davam dünyanın gözü önünde sürüyor. Herhangi bir delil olmaksızın savcı beni suçlamaya devam ettikçe Türkiye’yi gülünç duruma düşürüyor. Dünyanın gözü önünde böyle bir şeye cesaret edebiliyorsa, savcı bir hukukçu gibi değil, siyasetçi gibi davranıyor. Kendisini politik çatışmanın bir aktörü olarak görüyor.
– Hangi politik çatışma?
Türkiye’nin hoşlanmadığı iki konuda konuşuyorum ben. Birincisi eski solcuyum, Türkiye’de solculara karşı önyargı ve nefret var. İkincisi, 1915’te Ermenilerin yok edilişine soykırım adını veriyorum ve Türkiye’nin soykırımı tanıması için aktif bir tutumum var. Yoksa savcının iddia ettiği gibi herhangi bir politik organizasyonla ilişkim yok. Zaten mütalaada sözünü ettikleri THKP / YKB-HKG örgütünü yalnızca iddianamede ve mütalaada gördüm. Soldan gelen biri olarak böyle bir örgütün adıyla bile hiç karşılaşmadım.
‘Gelip beni tutuklayın diyeceğim’
– Bir sonraki duruşma 12 Ekim’de, nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Bir kere benim mahkemeye gelme hakkım yok. Türkiye’ye giriş yasağım var, dolayısıyla kendimi savunma hakkından yoksunum. Şu anda Alman vatandaşlığının koruması altındayım, bu korumayı insan hakları davasının bir parçası yapacağım.
– Nasıl?
Eğer bunca hukuksuzluğa rağmen beni mahkum ederlerse Türkiye’ye gelip beni tutuklayın diyeceğim. Uluslararası bir dava haline gelecek, ömür boyu uğraşsınlar. Her halükarda AİHM’e de gideceğim. Türkiye’deki keyfiyeti önlemek için böyle bir adım gerekli. Beni zaten sınırdışı ettiler, müebbet cezası verseler de anlamı yok. Ama politik ve ahlaki bir anlamı var. İnsan hakları ihlali bu. Boyun eğmek istemiyorum.
– Beraat kararı alınsa bile AİHM’e gidecek misiniz?
Tabii ki. Bu dava sırasında olmaması gereken yığınla şey oldu. Bu savcı beyin yaptıkları hukuk dışı. Çünkü kişisel bir sorumluluğu yok, Türkiye ceza alınca onun umurunda olmuyor ki. Türkiye’de hukuk adamlarının kişisel sorumluğuna dair bir düzenleme olsa böyle davranmazlar belki de. Yüzlerce insan buna benzer durumda. Üstelik kamuoyunun ilgisinden de yoksunlar. Kimsenin ayaklanmaması tuhafıma gidiyor.
16 Haziran 2011
http://gundem.milliyet.com.tr/sinirdisi-ettiler-muebbet-istiyorlar/gundem/gundemdetay/17.06.2011/1403384/default.htm





Leave a Reply