Fatih Güden: “Define toprağın altında değil üstünde duruyor”

Geçen yılın başında Türkiye’de “Sessiz Çanlar” belgeseli vizyona girdi. Fatih Güden tarafından çekilmiş olan bu belgeselde Fatih Güden Van’da halen ayakta duran Ermeni manastır ve kiliseleri konu alıyor. Onunla internet üzerinden bu belgeselin çekimleriyle ilgili konuları konuştuk:

Soru- Lütfen, kendinizi tanıtın: kimsiniz, ne iş yapıyorsunuz, milletiniz, memleketiniz nedir?

Cevap- İsmim Mehmet Fatih Güden, doğma büyüme Van’lıyım ve Kürd’üm. Sanat tarihçisiyim. Lisans ve yüksek lisans öğrenimimi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde tamamladım. Halen Van’da yaşamaya devam ediyorum.

Soru-   15 Ocak 2020 tarihinde ‘Sessiz Çanlar’ belgeselinizin ilk gösterimi gerçekleşti. Bu filmi çekme fikri nasıl ortaya çıktı?

Cevap- Eğitim hayatımız boyunca bize anlatılan tarih anlatısının çok eksik olduğunu fark ettim ve yaşadığım coğrafyayı kendim gezerek öğrenmek istedim. 11 yıl önce bir fotoğraf makinesiyle Van ve çevresini gezmeye başlayınca girdiğim hemen her köyün eski bir Ermeni köyü olduğunu ve bu köylerde eski kiliseler olduğunu farkettim. Uzun yıllar süren araştırmalarımın sonunda ciddi bir kilise arşivi oluşturdum. Yüzlerce yıllık tarihi olan bu birbirinden değerli eserleri her ziyaret ettiğimde insanlarımızın bilinçsizce bu yapılara zarar verdiğini gördüm. Bu yapılara verilen zararı engellemek ve insanlarımıza gerçek tarihi anlatmak adına bu belgeseli çekmeye karar verdim. Van’da yaşayan arkadaşlarımın da desteğiyle bu belgeseli çektim.

Soru- Belgeselde hangi manastır ve kiliselere değinilmektedir?

Cevap- Van İl sınırları içinde günümüze kısmen gelebilen 100’e yakın manastır ve kilise yapısından yalnızca 10 tane manastır yapısını filme alabildik.

Bunlar sırasıyla;

Muradiye (Pegri) Surp Istepannos Manastırı,

Adır adası Lim Anabad Manastırı,

Çarpanak adası Gduts Anabad Manastırı,

Bakraçlı köyü Varakavank (Yedi Kilise) Manastırı,

Başkale Albayrak Köyü Surp Partuğimeos (Bartholomeos) Manastırı,

Başkale Yanal Köyü Surp Eçmiyadzin Manastırı,

Gevaş Ahtamar adası Surp Khaç Manastırı

Gevaş (Kiavaş-wostan) Göründü (Mokhrapet) Köyü Garmir Ağın ya da Garmravank (Kırmızı Kilise) Manastırı,

Gevaş Deveboynu yarımadasında bulunan Tivapuyn ya da Nakaravank Manastırı,

Ve son olarak Gevaş Surp Tovmas Manastırı.

Soru- Çekimler sırasında ne gibi zorluklarınız oldu?

Cevap- Film ekibi olarak hepimiz bu coğrafyada doğup büyümüş insanlar olduğumuz için halktan herhangi bir olumsuz tepki almadık.

Ancak  ekonomik anlamda yetersizliklerle uğraşmak zorunda kaldık. Büyük kısmını kendi imkanlarımızla çekip filmi tamamladık.

Bunun dışında bana göre bu bölgenin en önemli yapısı olan Gürpınar Kırkgeçit (Kasrik) köyü yakınlarındaki Norduz vadisinde bulunan Hokvots ya da Hokyats (Der Meryem) Manastırını filme dahil etmek istedik ancak güvenlik açısından sıkıntılı bir bölge olduğu için askeriyeden izin alamadık ve o manastıra gidemedik. Bu durum her ne kadar canımı sıksa da arkadaşlarımın desteğiyle kolektif bir çalışmayla belgesel tamamlandı.

Soru- Belgeselde yer alan kiliselerden kaçı restorasyon görmüştü?

Cevap- Belgeselde yer alan kiliselerden yalnızca Ahtamar adasında bulunan Surp Khaç Manastırı 2007 yılında Türkiye – Ermenistan normalleşme sürecinde restore edildi. Bu yapının dışındaki tüm manastır ve kiliseler ilgisizlik ve bakımsızlıktan dolayı yok olmak üzereler. Ahtamar adası Surp Khaç Manastırı’nın restore edilmiş olması çok önemli bir adım olsa da aslında bu yapının restore edilmesi bölgede bulunan onlarca diğer kilise ve manastır yapısının meşru biçimde unutulmasına yardımcı oldu.

Soru- Bilindiği üzere Türkiye’deki restore edilen kiliselerin çoğu kültür merkezi veya dinle hiçbir ilgisi olmayan başka bir yapıya dönüştürülüyor. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

Cevap- Her şeyden önce bunu bir saygısızlık olarak görüyorum ve bu durum beni çok üzüyor. Belgeselde de belirttiğimiz gibi kutsal mekanlara dokunulmaz gözüyle bakılmalı ve bu yapılar gerçek amacının dışında başka bir amaç için kullanılmamalı. Ya da en azından gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için bir şekilde mevcut hallerinin korunması sağlanmalı.

Soru- Van başta olmak üzere Türkiye’deki Ermeni kiliseleri korumak için neler yapılmalı?

Cevap- Bu konuyla ilgili atılması gereken birçok adım olmakla beraber bazılarını sırasıyla belirteyim;

Bu tahribatın önlenmesi adına Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yürürlüğe koyması gereken yasalar, mevcut yasalardaki değişiklikler ve bu yasaların uygulanabilmesi için atılması gereken birçok adım bulunmaktadır.

  • Bunlardan ilki ve en önemlisi, konuyla ilgili kurumlarda tüm bu eserlerin güncel durumlarının tespit ve tescil edilerek kayıt altına alınması için bir faaliyet programı hazırlanmalıdır.
  • Tespit edilen eserlerin en azından mevcut hallerinin korunması için gerekli güvenlik önlemlerinin bir an önce sağlanması ve bu eserlerin görünürlüğünün artırılması gerekmektedir.
  • Eserlere uygulanan tahribatın önlenmesi adına uygulanan cezaların caydırıcılığı artırılmalı ve bu cezaları uygulama noktasındaki problemler ortadan kaldırılmalıdır.
  • Konuyla ilgili kurum ve kuruluşlarda liyakat esas alınarak konunun uzmanı olan yeterli sayıda personel bulundurulmalıdır.
  • Yine bu kurumların konuyla ilgili çalışmalarında yetersiz kalmasını önlemek adına devlete bağlı diğer kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine gidilmelidir.
  • Maddi kültürün korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması adına hazırlanacak eğitim programları, videolar, sanatsal faaliyetler, kamu spotu, konferanslar ve sempozyumlar gibi farklı etkinliklerle toplumun bu konuda bilinçlenmesi sağlanmalı ve bu faaliyetlere daha fazla ağırlık verilmelidir.
  • Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretime bağlı tüm eğitim ve öğretim kurumlarında bu konuyla ilgili dersler zorunlu hale getirilerek öğrencilerin konuyla ilgili duyarlılığının artırılması sağlanmalıdır.
  • Bu konuyla ilgili hayata geçirilecek projelerin üretimi ve uygulanması için sivil toplum kuruluşları ve halk eğitim merkezleri gibi kuruluşlar aracılığıyla yerel halka gerekli eğitimler verilerek teşvik edilmeli ve her konuda gereken destek sağlanmalıdır.
  • Sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin ya da şahısların konuyla ilgili uygulamak istediği projelerde karşılaştığı bürokratik anlamdaki gecikme ve problemlerin ortadan kalkacağı bir sistem oluşturulmalı ve bu projeler desteklenerek hızla hayata geçirilmelidir.

Soru- Belgesel, Türkiye’de nasıl bir yankı gördü?

Cevap- Belgeselimiz Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde festivallerde gösterildi ve gösterimler devam ediyor. Bu anlamda çok olumlu ve güzel tepkiler aldık. Bazı radikal milliyetçilerden zaman zaman tehditler aldım ama bunlar benim için birşey ifade etmiyor. Ben bu belgeseli herhangi bir millet için yapmadım. Bu belgesel herşeyden önce bu topraklarda yaşayan insanları bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Burada yok olan şey sadece bir tarihi eser değil, bu toprakların kültürü ve kimliği günden güne yok oluyor. Ve biz bunu engellemek için içinde yaşadığımız toplumu bilinçlendirmek istiyoruz.

Soru- Ermenistan’a hiç geldiniz mi?

Cevap- Evet daha önce dört kez Ermenistanı turistik amaçlı ziyaret ettim. Sınırlar kapalı olduğu için Gürcistan veya İran üzerinden dolaşmak zorunda kalıyoruz. Van’a karayoluyla 3 – 4 saatlik mesafeyi 14 – 15 saatte gidebildim. Ermenistanı her ziyaret ettiğimde folklorik anlamda kültürlerimizin birbirine ne kadar çok benzediğini biraz daha anladım. Bir dahaki gelişimde oradaki Vanetsilerle tanışmak istiyorum.

Soru- Gelecek için başka ne gibi proje ve planlarınız var?

Cevap- Öncelikle Sessiz Çanlar belgeselini imkanım olursa bölgedeki tüm köylerde halka izletmek istiyorum. Çünkü bu eserlerin uğradığı tahribat bulundukları bölgelerde yaşayan insanların bilinçsizliğinden kaynaklanıyor.

Bunun dışında hayata geçirmek istediğim yine Ermeni manastır ve kiliseleriyle ilgili iki farklı film projesi daha var. Ekonomik anlamda destek bulabilirsem bu filmleri de çekmek istiyorum.

Ayrıca Van il milli eğitim müdürlüğünden izin alabilirsem ve yine ekonomik anlamda destek bulabilirsem bu yapıların bulunduğu belli başlı köylerde çocuklara bu yapıların korunmasına dair kapsamlı bir eğitim programı yapmak istiyorum.

Yine bunların dışında hazırlamak istediğim fotoğraf ve resim sergileri, ve çeşitli etkinlikler var. Bazı dağ köylerinde bulunan dezavantajlı çocuklara 3D VR gözlüklerle bu yapıları gezdirip kültürel mirasın korunması için bilinçlendirme çalışmaları yapmak istiyorum.

Bu yapıların uğradığı en büyük tahribat ve saygısızlık, hazine avcılığından kaynaklanıyor. Halbuki bu eserlerin kendileri birer hazine. Ben bu yapıları bu toprakların kimsesiz kalmış çocukları olarak görüyorum. Burada yaşadığım sürece, içinde yaşadığım toplumu bu anlamda bilinçlendirmeye çalışacağım.

Az önce de belirttiğim gibi “define toprağın altında değil üstünde duruyor” ve biz bu gerçek hazineyi günden güne yok ediyoruz.

 Meline Anumyan

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

August 2025
M T W T F S S
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031