HANIM KALK BAK KİM GELDİ

Türkiye etnik, dinsel, inanç, kültür değer yargıları ile gerek Ortadoğu’da, Balkanlar’da kendi başına sorunlu bir ülkedir. Hristiyan, Müslüman, Alevi … dini mezhepleri ile toplum başlıbaşına kutuplaşmış, feodal değer yargılarla beraber kast hakim olmuş, insanlar bloklara ayrılarak kemikleşmişlerdir. Oysaki Avrupa gibi Sanaayi Devrimini çoktan tamamlamış ülkelerde bugün etnik kimlik sorunu, dini mezhep çatışmaları görülmemektedir. Yoktur. Çünkü bundan yüzyıllar öncesinden Hristiyanlar da kendi aralarında dini çatışmalar, Katolik-Ortodoks şeklinde savaşlar yaşadı. Ve bu dönem kapandı. İnsanların cennete gideceği inancıyla bombalarla kendini patlatmaktan tereddüt etmezken, Avrupa’da kiliselerde eğlence şölenleri yapılır. İnsan gitmediği için de kapanır vaziyettedir.

Yeni Yüzyılın başında, 500 yıllık Osmanlı Hanedanlığı artık çatırdamaya, tüm pazarlarını kaybetmeye başladı. Balkanlardan, Ortadoğu’ya uzanan, Avusturya kapılarına dayanan ama gerilemeye başlayınca kendisinden önce bu topraklarda yaşayan Ermeni’leri yoketme planını uygulamaya koydu.

Ermeniler, Rumlar, Suryani’ler… tüm mazlum halklar yurtlarından kanlı bir şekilde sürüldüler, kılıçtan geçirildiler. Yokedildiler. Resmi rakamlara bakılırsa 1,5 milyon nüfustan bugün ancak 70 bin civarında Ermeni azınlığı kalmıştır.

İttihat-Terakki Yöneticileri tarihin ilk ve en kanlı Soykırımını böylelikle hayata geçirdiler. Alman Emperyalizmi bu katliamda önemli bir rol oynadı. Talat-Enver-Cemal’ı desteklediler. Hedeflerinde Kafkasya’ya açılmak buraları ele geçirmek vardı. 1915 Ermeni Tehcir olayını gerçekleştiren Jön Türkler Anadolu’yu Rum ve Ermeniler’den arındırdılar. Toprakların tek temsilcisi durumuna geldiler. Savunma Bakanı bir gaf yaparak ağzından kaçırdı: “Ermeniler ve Rumlar yokedilmeseydi, bugünkü Ulus devlet olmazdı’ gerçeğini söyledi.

Büyük Felaket sadece Ermeni Ana Yurdu üzerinde yapılmadı. Trakya’da, İzmir’de, İstanbul’da, Adapazari illerinde… de oldu. Zaten Ermeni topraklarında kundaktaki bebeklere kadar yokedildi. Bugün geç de olsa yavaş  yavaş ortaya her ilin, her mahallenin, her evin  dramatik bir hikayesi çıktı. Son zamanlara kadar bunları konuşmak, yazmak, Tehcir’den bahsetmek imkansızdı. Gerçekler tanıklarıyla, belgeleriyle su yüzüne çıkmaya başladı. Her ne kadar engelleme, yalan, yasaklama olsa da gerçekleri kimse karartamadı.

İnsanlar bir gecede apar topar zorla evlerinden alındılar, nereye götürüldüklerinden habersizdi. Evler, kıymetli eşyalar, mallar, mülkler yağmalandı. Her şeylerini terk edip yola koyuldular. Kimi yolda öldü, kimisi tecavüzden kurtulmak için çocuğuyla ölümü seçti. Topluca öldürmeler yaşandı. Dağlardan atıldılar. Dereler kırmızı kana boyandı. Kimisi komşusuna sığındı. Veyahut bebeklerini müslüman komşusuna  teslim ettiler. Hayatta kalabilmek için, isimlerini, kimliklerini, dinlerini değiştirdiler. Yüksek rütbeli subaylar küçük kız-erkek çocukları alarak Müslüman olarak yetiştirdiler. Kimileri yanına kuma olarak aldılar. Buna benzer hazing olaylar yaşandı. Ama her türlü insanlık dışı, vahşete, tecavüze, öldürme olaylarına karşın insanlığını koruyan, öldürülme pahasına olsa da karşı çıkarak Ermenileri koruyan, bebeklere sahip çıkan çok değerli insanların varlığını da kabul etmek gerekir. Tarih bunlara da tanık oldu. Bunların da “hikayeleri” yazıldı.

Hayatta şu veya bu şekilde kalanlar Müslüman olmaktan başka alternatifleri yoktu. Böyle büyütüldüler. İsimlerini değiştirdiler. Tüm yaşam tarzları deşişti. Bunlara Anadolu’da “Dönme Ermeniler”, “Kılıç Artıklar” veyahut “Besleme” diye hitap edildi. Evde kendi özünü yaşayan, ama dışarıda öyle görünmek zorunda kalan insanlardı. Çevre baskısı vardı. Bu kelimeler hakaret olarak telakki edilmiyordu. Gizli kalmış ve bugüne kadar yaşamış artık son nefesinde torunlarına, çocuklarına Ermeni olduğunu katliamdan kurtularak din değiştirdiğini veyahut evlenerek kendini kurtardığını anlatan  kişilere rastlamaktayız.

İşte bunlardan bir vaka İstanbul’da yaşandı. Ermeni bir ailenin kızı olan SONAY OGMEN’e bugün bir Müslüman olan ZEKERIYA VURAL aşık oldu. Ailenin karşı çıkmasına rağmen iki çift evlenmeye karar verdiler. Gizlice nikah kıydılar. Genelde Türk’e kız verilmez hem de alınmaz. Ama GÖNÜLLÜ BİRLİK  olmadığı sürece tabu olan konular zorlanmaması gerekir. Bu yüzden kızın abisi Oz ablasını, damadı ikisini de silahla vurarak öldürdü. Acı Dramatik ölüm olayının arkasından Tehcir Olayı çıktı. Damat ZEKERIYA VURAL’ın dedeleri  elli-altmış yıl önce Hristiyandı. 1915  Büyük Felaket yıllarında kurtulmak için Müslüman kimliğini kabullenmişti. Böylelikle hayatta kalabildiler. Kimlikte, çevresinde Müslüman olarak bilinirdi ama evde Ermenice konuşurlardi. Maalesef Türkiye gerçekliği işte budur…

 TT Kurumu Başkanı YUSUF HALAÇOĞLU Türkiye’de Dönme Ermeniler’in Listesi’nin Devlet’in elinde olduğunu açıklamıştı. Hiç kimse durup dururken, ortada bir olay yokken özünden, dininden dönüş yapamaz. Ancak baskı-şiddet sonucu değişime uğrayabilir. Y. Halaçoğlu Dönme Ermeniler’in sayısının bugün beşyüz bine yakın olduğunu söyledi. Ama bunlar kimlerdi açıklama cesaretini gösteremedi. Genel Kurmayın Kozmik odasında kayıtlı Gizli Arşivi açıklamak onun haddini aşardı. Bazı illere göre  Kripto  Ermenilerin sayısı ve resmi durum kamuoyuna yansıdığı kadarıyla şöyledir. 

Diyarbakir (Dikranagerd) 1000 aile, Kürt ve Alevi’,

Malatya 3655 aile Kürt ve Alevi,

Kayseri (Gesaria) 5000 aile  Türk,

Elazig (Elazizi)1000 aile kürt Alevi,

Van  4000 aile Kürt

 Tunceli (Dersim) 2000 aile Kürt   Alevi,

Siirt (Sigerd) 1200 aile  Arap ve Kürt,

 Şanli Urfa 3500 aile  Kürt ve Arap, Hatay (Antioque)1100 aile  Arap

Bitlis (Bageş) 200 aile  Kürt,

Erzurum (Garin)  3000 aile Kürt, Alevi, Türk

Erzincan (Yerzınga) 1300 aile  Alevi,

Kürt, Sıvas (Sepastia) 2000 aile Kürt, Alevi

 Sivas 2000 aile Kürt, Alevi, 

Mardin  1500 aile  Arap,

Kahraman Maraş  3000 aile Kürt ve  Alevi,

Adıyaman  1600 aile  Kürt,

Adana 2000 aile Kürt, Arap, Alevi.

Bugün  resmi devlet kademesinde milletvekili, bakan, hocalar… sıradan insanlara kadar sosyal yaşantımızda dönme Ermenilere rastlamaktayız. İnsan anasından doğduğunda suçsuz ve gunahsızdır. Din veya ulus seçme özgürlüğüne sahip değildir. Zaman ve toplumsal koşullar insani şekillendirir. Herkes tarafından tanınan bilinen şahıslar tabuları yıkarak, korkmadan çekinmeden geçmişte aile fertlerinin Ermeni olduğunu açıklamıştı. Avukat Fethiye Cetin’in anneannesi Ermeni idi, Seher diye bilinirdi fakat isminin HERANUŞ olduğu ortaya çıktı. Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Çoşkun’u büyüten anneanesi yine Ermeni değil miydi? Köşesinde bunu dramatik bir şekilde açıklamadı mı? Van’da yetimhanede yetişen Halk müziği sanatçısı Ruhi Su yine Ermeni değil miydi? Tedavisi için yurt dışına çıkışına izin verilmeyince ölüme terkedilmedi mi? Keza 10. Diyanet Vakfı Başkanı Lütfü Doğan ile Ermeni Patriği Şnork Kalustyan’ın  kardeş olduğunu bilmeyen kaldı mı? Sabiha Gökçen K. Atatürk tarafından evlatlık olarak alınmıştı. Ama bugün akrabaları çıkıp S. Gökçen’nin  gerçek isminin Hatun Semerciyan  ve öz be öz tanıdıklarını beyan etmediler mi? Bunun sonucu olarak Hrant Dink devlet eliyle cezalandırılmadı mı? Bunlar sadece bilinenler ya bilinmeyenler….

Yine yaşanmış bir vakayı aktarmadan edemeyeceğim. Hagop usta çok uzun bir zamandır köyden İstanbul’a göç etmişti. Doğup buyuduğu toprakların özlemine dayanamayıp yaz tatilini geçirmek icin köye gider. Şehri gezer, esnaflarla  hasret giderir. Çocukluğunun geçtiği sokakları gezer. Kiliseyi arar ama yerinde bulamaz. Eski simalardan kimseye rastlayamaz. Günün yorgunluğunu atmak icin bir kahvede çay içmek ister. Herkes tabi ki başına ususur, derin sohbetler ederler. Herkes Hagop ustayı evine akşam yemeğine davet eder. Hagop usta mahallenin hocasının aşırı ısrarlarına dayanamaz. Akşam yemeğine geleceğine söz verir.

Akşam yemeği için evde buluşurlar. Otururlar. Hoca hanımına sofrayı hazırlaması için “digin hur yegav”(1) der. Hagop usta şaşırır, şoke olur. Sonradan “Parev”(2) der, derin sohbete dalarlar. Gerçek kimliğini itiraf eder. Gozyaşlarını içine akıtır…

Bir örnek yazılan birçok kitaptan, çevirilen sinemadan… yeri geldi mi daha ögretici oluyor. Hrant Dink son çalışmalarında  İslamlaşan Ermeniler üzerinde yoğun olarak duruyordu. Çünkü Agos gazetesinede hergün öz kimliğini öğrenmek için gelen, akrabalarını arayan, Türkiye’yi bırak dünyanın her tarafından sorunlu insanların dertlerine bir nebze olsun çare arıyordu. Fakat bu zor  bir  çalışmaydı. Bu bir tabuydu. Kırılması hiç de kolay olmayacaktı. Kimlik bunalımı sosyal çalkantıları da beraberinde getirecektir. Bu yüzden Devlet’in bekası için kimin ne olduğunu da hiç bir zaman açıklamayacaktır. Ama hakikatler hiç bir zaman da örtülemez. Namuslu, dürüst, aydın insanlar bedeli ne olursa olsun gerçekleri ortaya cıkaracaklardır.

  (1)Hanım misafir geldi.

 (2)Merhaba

 http://www.kaypakkaya-partizan.org/hanim-kalk-bak-kim-geldi-daniel/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

November 2025
M T W T F S S
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930