Başbakan Erdoğan ile önceki gece Ukrayna yolundaydık.
İki uçak dolusu iş adamı ise ayrıca Kiev’e gelmişti. Ekonomi gündemli bir seyahatti. Önemli anlaşmalar imzalandı.
Uçakta iken Başbakan Erdoğan ile ayaküstü Hrant Dink cinayeti hakkında konuştuk.
Kendisine geçen hafta çıkan ‘Bi Ermeni Var’ isimli kitabımı takdim ettim. Kitabı incelerken “Sen nereyi yazdın? Trabzon’u mu yoksa Şişli’yi mi” dedi. Aslında bu soru bile benim kitaba doğru yerden başladığımı teyit etmiş oldu. Çünkü herkese göre farklı bir cinayet hikâyesi var.
Başbakan Erdoğan’a kitabı farklı bir noktadan hareketle yazdığımı, cinayet öncesine odaklandığımı anlattım. Ayrıca Trabzon’u, İstanbul’u ve Ankara’yı da yazdığımı söyledim.
Başbakan “Ana kumanda da kim var” diye sordu. Bu ifade Erdoğan’ın olaya yaklaşımını göstermesi açından önemliydi. Tabii ki bir başbakana ‘şu var, bu var’ diyecek değildim. Ama kitabın bir tezi olduğunu, o tezi de ‘milliyetçi üç beş gencin işlediği bir cinayet olmadığı’ şeklinde özetledim.
Konuşmanın seyrinden Başbakan’ın Dink cinayeti üzerinden dönen tartışmaları yakından takip ettiği izlenimini edindim. Kendisine “Bu cinayetin çözümü konusunda hükümetin yeterli iradeyi göstermediği, destek vermediği yönünde eleştiriler var” diye sorduk.
Başbakan doğrudan ” Biz 36 saatte tetikçiyi ve etrafındakileri yakaladık. Adalete teslim ettik. Bundan sonrası adaletin işi. Ama onlar 4 yılda duruşmayı bitiremediler. Son olarak da tetikçi, çocuk mahkemesine gitti. Bizden ne talep edilirse hepsini sağladık. Yargının talep etmesi lazım.”
Gelinen noktanın Başbakan’ı tatmin etmediği de açık.
Çünkü “36 saatte tetikçiyi ve etrafını yakaladınız ama olay çözülebilmiş değil” dediğimizde “Biz tetikçiyi yakaladık ama arkası aydınlatılamadı. Ana kumanda kimde o bulunamadı. Ana kumanda kimde? Esas mesele bu” dedi.
Kısaltılmıştır
26 Ocak 2011
http://bugun.com.tr/kose-yazisi/139992-basbakan-dan-hrant-dink-yorumu-makalesi.aspx





Leave a Reply