“Hamşeni lizun gorsevoğ ça” (Hemşin dili kaybolmaz), Maykop’ta yaşayan Hemşinliler

Armine SanosyanArmine Sanosyan

Tarihçi

“Koni hamşentsin go, Hamşeni lizun gorsevilçi, koni daha lizun go, hamşentsin gabri…” (Hemşinliler olduğu sürece, Hemşin dili kaybolmaz. Dili olduğu sürece, Hemşinli yaşar). Maykop’ta yaşayan Hemşinliler, yaptığımız görüşme esnasında kanıtladı bunu bize.

Dil faktörüne kimlik, milli bilinç ve kültür unsurlarının korunması konusundaki esas etken olarak, son zamanlarda özel bir önem atfedilmektedir.

UNESCO’nun “Dünyada tehlike altında bulunan dillerin interaktif atlası”, 1950 yılından itibaren kaybolan veya tehlike altında bulunan dilleri kaydetmektedir. Yapılan incelemeler sonunda yayınlanan ve ardından BDT tarafından yenilenen haritada, son derecede tehlike altında bulunan diller arasında Batı Ermenice ve bu dilin “gı” dalına ait, kadim ve özgün Hemşin lehçesi, Hamşetsnak bulunmaktadır. Hamşetsnak, ayrı bir dil olarak gösterilip, kaybolmaya yüz tutmuş dillerin arasında bulunmaktadır.  Dilin korunması sorunlarıyla ilgili Hemşin Ermeni’si vatandaşlarımızla sohbet etmek istedik. Yolculuğumuz Rusya’ya, Hemşinlilerin büyük gruplar halinde yaşadığı, Adige’nin merkezi olan Maykop şehrine doğruydu.

Bizi ilgilendiren başlıca konu, dilin korunması, yeni nesillere aktarılması ve kimin, nereden ve ne zaman gelip, buraya yerleştiği, birbirleriyle ve farklı yerlerde yaşayan Hemşinliler ile olan ilişkileri, kültürel özelliklerin korunması konusunda atılan adımlar ve kimlikle ilgili konular üzerinden köklerini tanıma sorunuydu.

Maykop’ta Hemşinliler

Hemşinliler, XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın başında Trabzon çevresi ile Türkiye’nin Karadeniz kıyısında bulunan Ordu ve Samsun’dan (Canik), Krasnodar (bir zamanlar Yekaterinodar) bölgesine yerleşir. Hıristiyan Hemşinli Ermeniler, Karadeniz’in kıyı bölgelerine yerleşip, bu bölgeleri ihya ederek, bu şekilde bu bölgelerin yerleşim sorunlarını da çözdüklerinden dolayı Rusya tarafından memnuniyetle kabul edilir.

Kuban, Beloreçenski, Apşeron bölgeleri ile Maykop’un banliyölerinde küçük yerleşim yerleri kuran Hemşinliler genelde hayvancılık, ziraat ve bölge geleneğine istinaden tütün üretimiyle uğraşır.

Karadeniz’in Rusya kıyılarındaki bölgeler, iklim açısından Pontus kıyılarına çok benzer. Bu yüzden de Hemşinliler, bataklık iklimine alışık olarak, bölgede tütün üretimini geliştirmeyi başarır.

Hemşinliler Krasnodar, Adige ve Abazya’da büyük bir sayı teşkil eder. Sayıları 200.000’in üzerindedir. Hemşinli Ermenilerin büyük bir kısmı, 150.000 kişi, Krasnotar bölgesinde yaşamaktadır. Adega Özerk Cumhuriyeti’nin Maykop bölgesinde günümüzde yaklaşık 10.000 Ermeni yaşıyor. Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olup, dilleri Hemşin lehçesini ve özgün Hemşin kültürüne has unsurları korumakta olan Maykop’ta yaşayan Hemşinliler, yöredeki Ermeni cemaatinin en eski katmanıdır.

-Ben vatansever ve milliyetseverim,- diye belirtti Maykop’da yaşayan Hemşinli Ermeni Yeğişe Tahmazyan,- ve vatanseverliğim beni hümanist olmaya ve diğer milletlere saygı duymaya zorluyor. Örneğin biz, Adigelerin (kendi isimlendirmeleri Adığe) arasında yaşayarak dilimizi, dinimizi ve adetlerimizi sürdürüyor, aynı zamanda da onların dinini ve milli adetlerine saygı duyuyoruz.

Köklerle ilgili anılar, göç yolu ve Rusya’ya yerleşmekle ilgili hikâyeler

“Yazılı olmadığı durumda, büyüklerden sonra her şeyi korumak kolay değil”,- diye belirtiyor Maykop’ta yaşayan Hemşinliler.

Kendisiyle sohbet ettiğimiz Yeğişe Tahmazyan, ninesi Sırbuhi’nin anlattıklarından, sülalesinin tarihini kaynağından çok iyi hatırlıyor. Ninesi ve dedesinin, 1800’lerin sonunda Rusya’ya, Krasnodar bölgesinin kıyı köyü Loo’ya göç ettiklerini, babasının ise burada doğmuş olduğunu anlattı bize. Kökleri Trabzon vilayetinin Ünye kazasına dayanmaktadır.

“Moms emen inç gaser, emen pon kider” (Ninem her şeyi anlatırdı, her şeyi bilirdi),- diyordu sohbet esnasında,- “Hemşin Ermeni lehçesinin Canik ağzıyla” ve edebi Ermeniceyle.

“Bizimle birlikte çok sayıda Hemşinli Ermeni ailesi de göç etmiş. Bazıları karadan gelmiş Batum taraflarına, bazıları gemi kiralamış… Rusya ve Abazya’ya gelmişler. Gelip, Loo’ya, Soçi’ye, bir zamanlar Yekaterinodar bölgesi olan Maykop Krasnodar’a, Abazya’ya yerleşmişler… Başlangıçta tüm aileler kıyıya gelmiş, ardından da tüm kıyı boyunca dağılmışlar. Bu bölgede onlara orman veriyorlardı ve onlar da Türkiye’de olduğu gibi, ziraat ve bağcılıkla uğraşıyordu”.

Rusya ve Orta Asya’da yaşayan Müslüman Hemşinli Ermenilerin toplam sayısı yaklaşık 3000-4000 kişidir. Bu insanlar lehçelerini, Hemşin töreleri ile adetlerini korumuşlardır.

Yeni nesil dilini ne derece korumuştur?

Hemşin Ermeni’si Sargis Zeytunyan da sohbetimize katıldı ve kendi göç hikâyesini anlattı. Dedesinin ailesi XIX. yüzyıl sonlarında, Trabzon vilayetinin Akçaabat kazasındaki Arğalia köyünden gelir. Önce Nijni Loo köyüne yerleşir, 1979 yılından sonra ise Maykop’a taşınırlar.

“Ninem, babam, annem hayattayken, evimizde kendi lehçemizi konuşuyorduk, şimdi ise çocuklarımız Rus okuluna, üniversiteye gidiyorlar ve onların temel dili maalesef Rusçadır”,- diye anlatıyor bizimle sadece Hemşin lehçesiyle konuşup, sadece yer-yer Rusça kullanan Sergey Zeytunyan.

“Mir dağake hasgnangu, ama badasxane ruseren gudan, şade ruseren xosingu…” (Çocuklarımız anlıyor, ama cevabını Rusça veriyor, birçoğu Rusça konuşuyor),- diyor, dilin korunmasının temel ocağının geçmişte de, günümüzde de köy olduğuna, şehirlerde ise giderek yerini Rusçaya bıraktığı konusundaki önemli duruma parmak basarak.

Bir başka Hemşinli Ermeni olan Artavazd Oganesyan, bizimle yapmış olduğu sohbet esnasında atalarının Trabzon vilayetinin Akçaabat kazasındaki Mala köyünden göç etmiş, lehçelerini unutmamış olduğunu ve bugüne kadar da komşularıyla konuştuklarını anlattı.

Tamara Gagrimanyan da Hemşin lehçesiyle konuşup, “kırımdan önce” Trabzon’dan göç etme ve Maykop’a yerleşme konusunda ninesinden duyduğunu anlattı, fakat bu hikâyelerle ilgili birçok ayrıntı hafızasından silinmişti.

“Yes bicig vaxt Adigea gabrei, vordağ kazakner gabrein u hamşentsiner. Dus dağe kazakniyun lizun xoseinkgu, done mek mezi – hayeren, mir Hamşeni lizun” (Ben çocukken Adige’de yaşıyorduk, orada Kozaklar ve Hemşinliler yaşardı. Dışarıda Kozakların dilini, evde ise biz bizeyken Ermenice, bizim Hemşin’deki dilimizi konuşurduk),- diye anlatıp, evde, unutulmaması için tanıdıklar arasında bilinçli olarak sadece kendi lehçelerinde konuştuklarını anlattı.

Hemşin lehçesinin, ağızlarıyla birlikte varlığını sürdürmüş olduğu olgusuna dayanıp, Türkiye’nin Artvin vilayetinde yaşayan hemşerilerini işaret ederek, şimdi de kaybolmayacağını belirten Hemşinliler, dili koruma konusunda genel olarak iyimserdi.

“Himi  Turkiyein hamşentsike bitun hayeren xosingu, lizun bayadz en aner, maninere Hamşeni lafov gasin. Mek iraru hed xosinkna, iraru hasgnankgu, iraru hed gabe ellina, lizun mınagu” (Şimdi Türkiye’deki Müslüman Ermeniler (Hemşinli Ermeniler) hep Ermenice konuşuyor, dili kaynak etmişler, manileri Hemşin diliyle söylüyorlar. Biz birbirimizle konuşuyor, birbirimizi anlıyoruz, birbirimizle ilişkimiz olursa, dil de kalır).

Dilin korunması ve sürdürülmesi konusundaki en önemli unsur, Hemşin manileridir. Rusya’da, kuzey Hemşinlilerde, maniler genellikle Hemşin şivesi ve Rusça harflerle yazılır, aynısı da Türkiye’nin doğusundaki Artvin bölgesinde yaşayan Hemşinliler yapıp, Hemşin lehçesi ve Türkçe yazılışıyla kaydediyorlar.

Hemşin manileri günümüzde de Hemşinlilerin toplantılarında ve düğünlerinde seslendirilmektedir.

Hemşinlilerin birbirleriyle olan bağları

Hemşinliler, birbirleriyle olan bağlarının çok sıkı olduğunu kanıtlamışlardır. Bir aile gibi, birbirlerinin dertleri ve sevinçleriyle yaşarlar.

Uzaklarda yaşayan hemşerileriyle olan bağları ise, günümüzde sosyal ağlar sayesinde hiç olmadığı kadar kolaylaşmıştır. Lehçenin ağız özellikleri ve farklılıklarıyla ilgili olarak, mektupla birbirleriyle ilişki kurabilirler.   Kendileriyle konuştuğum kişilerin belirtmiş olduğu gibi, bu açıdan, Türkiye’de yaşayan Hemşinli Ermenilerle ilişki kurma arzusu çok büyüktür. Bu topraklarda kendilerine ikinci bir vatan bulmuş olmalarına rağmen köklerine, anavatana yönelik özlem ve ilgi büyüktür. Farklı bölgelerden gelip, burada toplanmış olup, “kimin nereden geldiği konusundaki hikâyeler” halen hafızalardadır.

Sohbetimiz esnasında kendilerine, Ermenistan’da “Dzayn Hamşenakan” aylık gazetesi, Moskova’da “Hamşen” dergisi gibi, Türkiye’de yaşayan Hemşinlilerin de “Gor” adında kendi dergilerine sahip olduğunu belirttim. Bu dergi hayli yaygın olup, Hemşinlilerin dili, kültürü ve tarihiyle ilgili konuların aydınlatılması, tartışılması ve korunmasına yöneliktir. Konuştuğum kişiler bu verileri, kendi kültürlerinin korunmasına yönelik büyük ve önemli bir adım olarak, büyük bir coşkuyla karşıladılar.

“Hemşin dili kaybolmaz”

Milli kimliğin korunması ve sürdürülmesinin baş sorumlusu dil olduğundan dolayı sorularımız, Hemşinli Ermeni hemşerilerimizin yaşadıkları bölgeye bağlı olarak, dillerini ve adetlerini ne ölçüde korumuş olduklarını yönelikti. Anadil, ulusun şekillenmesinin başlangıç aşamasında paralel gelişen bir kendini ifade etme şekli olduğu gibi, daha sonra da, pratikte ulusun var olma faktörü olmaktadır. Dil ortadan kaldırıldığında, millet de ortadan kalkar. Kendi diline sahip olmayan, asimile olmuş demektir.

“Hoza vov hayeren kida, an Hamşeni lizun xosigu, mek mezi, mir dağotse hede mir lizun xosinkgu” (Burada Ermenice bilenler, Hemşin lehçesi konuşur. Birbirimizle, çocuklarımızla bizim dilimizi konuşuruz),- diyor konuştuğumuz Hemşinli.

Hemşinliler asırlardır dillerini koruyup, nineden toruna, ağızdan ağza yeni nesillere de devretmiş. Dil bugün de yaşıyor ve Hemşinliler günümüzde de bu dili konuşuyor, birbirleriyle ilişki kuruyor, maniler söylüyor, yeni şarkılar ve hikâyeler yaratıyorlar.

Maykop’ta yapmış olduğumuz incelemeler esnasında, Hemşinlilerin dil, kültür özelliklerinin korunması ve dün olduğu gibi bugün de mutlak surette nesillere devredilmesine yatkın olduklarını söyleyebiliriz.

Sözlerimizi, konuştuğumuz Yeğişe Tahmazyan’ın dilin korunması faktörünün gücünü kanıtlayan bir hikâye ile kanıtlayalım.

“Meg dağa me gelli, anune Suren, panagen nor egadz er, hayerene mortsadz er. Giyake galbariçov xarneln iken, galbariçe boçen kaşadz oni, kaşelun bes megen mitke peruşa hayerene, oyla tsavigu, lizun mitke gukay… Lizun mortsevil çi, mortsevina meg or me asmun mitked egoğa… amona”  (Suren adında bir genç, askerden gelmiş, Ermeniceyi unutmuştu. Ateşi maşayla karıştırırken, maşanın kuyruğunda bir çekme yeri var, çekmesiyle birlikte aklına Ermenicesi geliyor, eli acıyınca Ermenicesi aklına geliyor… Dil unutulmaz, günün birinde aklına gelir… öyledir),- diye şakalaşıyor, fakat “Hamşeni lizun gorsevoğ ça” (Hemşin dili kaybolmaz) diye sesinde güven ve inanç var.

Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930