Ermenistan’ı genişletme çabaları

 Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ve huvviyet kimliklerinde aleni olarak kimlikleri yazılı olan 60-70 bin civarında bir Ermeni nufus yaşamaktadır. Bunlar kimliklerini gizlemeyen ve inkar etme ihtiyacı duymayan Ermeni yurttaşlarımızdır. Bu tür yurttaşlarımızın istisnalar hariç geneli,bu ülkeye kötü rüya görmeyen yurttaşlardır. Oysa tarihi kayıtları ve özellikle Osmanlı arşivlerine bir göz attığımızda, özelliklede mahkeme ve bazı köylerin tapu kayıtlarını incelediğimizde,yurdumuzda yaşayan bir milyona yakın Ermeni menşeyli bir kitle yaşamaktadır. Bir milyon civarında olan bu nufusun önemli bir kısmı,kendi tercihleri olan Türk kimliğini ve İSLAM inancını benimsemiş, Türk Devletinin bekası doğrultusunda bir yaşam tarzını benimsemiş bir yaşam tarzını tercih ettiklerini görmekteyiz. Bununla birlikte kaydadeğer bir rakamda da, kendi geçmiş kimliklerinden kopmayan ve vaz geçmeyen, “KRİPTO” kimlikli Ermeni yurttaşların varlığını gözlemlemekteyiz. Bu tür kesimin yaşam tarzı itibarı ile,tamamen bu topraklarda ve yaşamış oldukları bu TOPLUMDA kamuflaja dayalı bir tarzı seçerek, özellikle Türk Halkı’nın yüksek değerleri ardında gizlenerek kendi asıl soylarına hizmet etmeyi GAYE EDİNMEK olmuştur. Bu tür yaşamı tercih eden “KRİPTO” Kimlikli bu kitleler, sürekli olarak Diaspora Ermenilerinin, Büyük Ermenistan için yaptıkları gizli, açık her türlü stratejik faaliyetlerine destek doğrultusunda bir tavır sergilemek olmuştur. Müslüman “Zarfında ki” bu tür Ermenilerin faaliyetlerinin yanında, ayrıca Özellikle Sol söylemlerle örtülü, Sözde Evrensel Sol Akımlara hizmet amacı taşıyan bir görüntü altında faliyet gösteren azımsanmayacak miktarda Kripto kimlikli Ermenilerin de mevcudiyetini biliyoruz. Tarihçi yazar Sn Halaçoğlunun da üzerine basa basa dile getirdiği bu kesimin faaliyetleri, 1980 öncesi Türkiyedeki Sol Fraksiyonların önemli bir bölümünü teşkil etmekteydi. Bu kesimin geneline yakını Sözde Kürtçü ve Kürt Kimliği elbisesi giymiş, Bölücü Kürt hareketinin temellerini atarak, Bölücü Kürt hareketinin beslenme kaynağını oluşturma görevini üstlenmişlerdir. Özellikle 1980 Öncesi SSCB ve Onun Uyduları ile birlikte KGB ve diğer uydu istihbarat servislerince sürekli olarak desteklenmiş ve beslenmişlerdir. Bu çerçevede ülkemiz içerisinde yapılandırılan devlet içerisinde konuşlanmaları, ulusa rağmen ulusalcı, Millete rağmende Devletçi bir yapıyı tercih etmektedirler. Bu konuşlanmalarını, “Devletçi,Atatürkçü ve Özellikle ULUSALCI tepkilerle süslemeyi tercih etmektedirler. Kripto Ecnebilerini mercek altına yatırdığımızda, 1980 öncesinin,TİKKO,TİİKO ve DHKP-C gibi aşırı sol örgütlerin önde gelen isimlerini görmekteyiz. Bu isimleri tek tek mercek altına alıp kökenlerini araştırdığımızda ise, Karşımıza, Artinler,Anterler,Agoplar, Şirinyarlar,Bakırcıyanlar, Perinçiyanlar ve Garbisyanlar çıkmaktadır. İlginç olan ÇOK ÖNEMLİ BİR TESPİT; Türkiyede faaliyet gösteren ne kadar geniş çaplı aşırı sol bir Örgüt var ise, Bunların TAMAMI, Kripto Kimlikli,malüm kökene dayalı kişiler tarafından yönetilmiştir ve yönetilmektedir. En son Örnek olarak ta DHKP-C nin 2008 yazında ölen Lideri Dursun Karataşı verebiliriz. Sol cenahta bu tür faaliyet içerisinde bulunan Kripto Ermenilerinin yanında ,bir yandan da Ulusalcı Millici hatta Milliyetçi söylemlerle de ön plana çıkmakta oldukça mahir görülmektedirler, Öyleki Türk Halkını uyutabilme adına, Yabancı Devletlerin Sözde ermeni yasa tasarılarına karşı eylem yapıp kafa tutma noktasına kadar taşıdıkları, Milli ve Ulusalcı bir kimliğe bürünmekten de geri durmamaktadırlar. Kripto Kimlikli Eğin-Apçaağa köyünden çıkma,”Apuçehli” yurttaşımızın Silivriyi mesken edinmeden önceki faliyetlerini örnek olarak gösterebiliriz. Kripto Kimliklilerin yoğun olarak örgütlendiği bir kesimde Alevi Yurttaşlarımızın bünyesidir. Sürekli olarak Alevi-Sunni çatışmasını körükleyecek gayret ve çaba içerisine girmek isteyişlerinin altında,Türk soyuna olan kinleri, Kürt halkına olan nefretleri yatmaktadır. Doğu Anadolunun orta kısmındaki birkaç vilayetimiz içerisinde odaklaşmış olan Alevi Görüntülü ve ısrarla “ALEVİ-KÜRT” görüntülü yeni bir KİMLİK PEYDAH etmede oldukça mahir görünmektedirler. Oysa Tarihi ARŞİVLER DİYOR Kİ: “ALEVİ KÜRT” OLMAZ. Kürtlerin hiçbir tarihi geçmişinde Aleviliğe rastlanamaz.”Ben Aleviyim ve Kürtüm” diye ortaya çıkan biri var ise, 150-200 yıl geçmişine dönüp baksın. Orada ne olduğunu rahatlıkla göreceğiz. Bu konudaki ısrarım şundandır. ANADOLUYA “ALEVİLİĞİ TAŞIYAN, ORTA ASYA ve HOROSAN İÇLERİNDEN SELÇUKLU İLE GELENTÜRKMEN BOYLARIDIR. HACE AHMET YESEVİ DERGAHINDAN BESLENEN “ALİCİ İSLAMDAN” BESLENEN ALPERENLERDİR. Türklerin Anadoluya göçünden önce, Anadoluda İslamı seçen Müslümanlar Emevi İslamını ve Arap etkisindeki islamı öğrenmiş ve benimsemişlerdir. Müslüman Kürtler, Sünni ve Şafiliği tercih etmiştir. Alevi+Kürt Kimliğine bürünmüş olan Kriptoların tek amaçları vardır. Asıl gayeleri, Büyük Ermenistan Projesine Hizmet etmek. Kürt-Türk düşmanlık tohumları ekmek, Alevi-Sunni düşmanlığına yönelik tohumlar ekmek. Başka hiçbir gaye ve amaçları yoktur. 1980 li yıllara kadar ASALA olarak Faaliyet gösteren Ermeni terör örgütü, 1982 den sonra PKK örgütüne dönüştürülmüş, 1890 lı yıllarda Faliyete geçen HINÇAK ve TAŞNAK Ermeni örgütlerinin 2000 li yıllardaki VERSİYONU olarak aynı amaca, aynı Gayeye hizmet etmektedir. Bu tür aktif faliyetlerin yanı sıra, Kültürel ve Bürokratik aksiyonlar açısından da oldukça yoğun bir gayret içerisinde görülen kripto kimlikli Ermenilerin bu tür faliyetlerine örnek olarak Vanda Rektörlük yapmış “Agop Vartovyan’ın” torunu bir yurttaşın Tarihi Eser Kolleksiyonu ile ilgili Gürcüstan Üzerinden Ermenistana hangi sıklıkla gittiğini rahatlıkla gösterebiliriz. Keza Aşkın,Perinçek ve ıstanbulda bir Rektörün de içerisinde bulunduğu bir gurubun “Doğu Anadoluda “Eski EĞİN Uygarlıklarını Araştırma derneği”, acaba hangi Uygarlıkları araştırdığı konusunda biraz düşünülmeli, keza “çekül vakfının” hangi Kiliseleri restore etme çabası içerisinde olduğunu iyi gözlemlemeliyiz. 1877 den bu güne, Kripto Ermenileri,Ülkemizde, ne kendi soylarından olan Açık Kimlikli Ermenilere,ne Kürt Halkına,Ne de TÜRK ULUSU ve Onun Diğer Unsurlarına huzur vermemiştir.Bu durum tek nedeni olduğunu düşünüyorum. Oda “ALPASLANIN ERMENİ HALKINI KORUMAK ve KOLLAMAK İÇİN BİZANS İMPARATORLUĞUNA AÇMIŞ OLDUĞU SAVAŞTIR.”! Ve 800 Yılı aşkın bir süre ERMENİ Halkının Yok OLMAMASI için,Ermeni Kültürünün yok olmaması için Türk Halkının bu halkı baş tacı edip,Devletinin en önemli makamlarına kadar yükseltmesinden kaynaklanmaktadır. Öyle değil mi “Milleti-Sadıka” ? Öyle değimli “Evladı-tabian” ? Hasan TAHSİN / TKG www.tekkisilikgazete.com/content/view/1399/5/,

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

November 2025
M T W T F S S
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930