Bu direnenleri biz hiç bilmezdik

Sofia AgopyanSofia Agopyan

Ermeni derken Türkiye’de herkes sadece Istanbul Ermenilerini mi düşünüyor? Istanbul Ermenileri gibi her Pazar günü kiliseye gidebilen, cemaat okullarında anadilini öğretebilen , kendi ırkından olan çocuklarla arkadaşlık yapabilenler için Ermenilik farklı olabilir.

Ama Anadolu’da (Batı Ermenistan’da-‘Akunq’ web sayfası yöneticileri), mesela Sasun dağlarında Ermenilik direniş demektir.

Yıllar önce bana “Ararat/Ağrı dağının öbür tarafta hala Ermeni var” diyen bir amcaya:  “Ya ne diyorsun, mümkün mü?” dedim.
 65 yıl önce de dedemin bir tanıdığı Sasun’a gitmiş ve oradaki bir Ermeni, Ermenice konuşmayı dinleyince “Dünya’da hala Ermeni mi var? Biz de sandık ki hepsi kesilmiş, yalnız biz kaldık bu kasabada” diyerek sarılmıştır ona.

Bu direnenleri biz hiç bilmezdik.

Her insanın kendi öz vatanında doğma, orada kendi dilini kullanma, kendi dininde yaşama ve kendi kültürünü çocuklarına öğretebilme hakkı vardır. Bu hakkı Tanrı bize verirken, insanlar da bizden alıyor.

Sasunlu Sarkis’in ailesi, 1915’te Sarkis’i kurtaran Müslüman dostları asla unutmadılar.
Katliam sırasında askerler, Sarkis’i de çoğu Ermeni erkekler gibi çalışmaya gönderdiler. Yaşlı bir kadın onu görunce “Ne yapıyorsun burada Sarkis” diyor, o da “Hayatımı kurtarmak için çalışıyorum” diye cevap veriyor. “Oğlum seni de öldürecekler, kaç…” diyerek bir yolu işaret ediyor.  Dere boyu yukarı koşmaya başlıyor. Bir derenin kenarında bir köye sığınıyor ve köydeki Araplar onu sahip çıkıyor.  Köylüler onu çok severdi, köyde tek Hristiyan olan Sarkis, Müslüman bayramlarında her zaman komşularını ziyaret ederdi. O zamanlarda köyde halı kültürünü kimse bilmezdi bile. Ama Sarkis, kendi makinesiyle halı yapardı, daha sonra da kendi oğluna; Harut’a oğretmiştir.

HRISTİYANDIK AMA HRISTİYAN GİBİ DEĞİLDİK

Nüfüs müdürü bu ailenin Hristiyan olduğunu bile bile kimliklerinde “Müslüman” yazmayı tercih etti. Harut’un torunu Davit şöyle anlatır; “HRISTİYANDIK AMA HRISTİYAN GİBİ DEĞİLDİK”.  Sasun’da papaz olmadığı için çocuklar vaftiz edilemedi, kilise ayinlerine gidilemedi. Ama ailede tüm Hristiyan bayramları kutlanır ve oruç tutulurdu. Davit’in, dedesinden aldığı en önemli ders de buydu; “Sakın oğlum, dininden asla vazgeçme”. Çocuklar, ancak Istanbul’a gittiklerinde vaftiz edilebildiler ve kimliklerinde Hristiyan yazıldılar. Istanbul’a gitmek zorunda kalmasına rağmen Davit, her zaman “Biz orayı terk etmedik” derdi. Ailesinin bir kısmı hala Sasun’da oturuyor. 

Dedesinden hazinelerin yerini öğrenmek için evlerine gelenleri de iyi hatırlıyor Davit; Istanbul’a gittiğinde arkasından ağlayan komşularını da. 

Tüm köyde hiçbir Hristiyan komşu olmamasına rağmen, memleketinde Ermeni mezar ve kiliselerinde hazine arayan cahillerinin saygısızlıklarına bakmaksızın, herşeye rağmen, Sasun’u asla terk etmediğni söyler. 
  
Hayatının son anına kadar dininde vazgeçmeyen Harut dedenin mezarında köydeki halk neden Müslüman yazıları yazdı? Onlar mı çok cahildi yoksa Hristiyanlar mı çok çaresizdi? Bilemiyoruz. Hrant Dink’in dediği gibi “Kendi doğduğum ülkemde gömülmeye hakkım var”.  Evet. Bir de kendi adetlerimizle gömulmeye hakkımız var. 

Barış içinde yaşamak isteyen Anadolu’daki halk, kiliseye gitmemin, vatanımda dilimi konuşmamım, bayramımı kutlamamın bir hak olduğunu biliyor mu? Herkese bu hakkı tanımaya hazır mısın acaba?

http://sasun.org/bu-direnenleri-biz-hic-bilmezdik-makale,47.html

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

December 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031