Bitmeyen tarih

  Cem Sey 

 

 

 

 

 

 

 

Barbarca bir rejim, buna karşı direnenler… ve direnmeyenler, ardından da yabancı “kurtarıcılar” sayesinde temiz ve demokratik bir düzene geçiş. 

Almanya’nın yakın tarihi böyle… mi? 

Hayır, Nazi rejiminden sonra Almanya’nın kaderine uzun süre hâkim olan, çoğunluk toplumunu oluşturup sürekli yeniden üreten, üstte adı geçen “direnmeyenler” olmuş. 

Bu benim görüşüm değil. 

Deutschlandradio ile yaptığı bir söyleşide eski Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, “o tarihlerde çoğunluğun ruh hali çok başkaydı ve çoğunluk, eski Alman askerleri, rejime uyum sağlayanlar ve suçlulardı” diyor. 

O rejim, yani nasyonal sosyalizm, ortadan kalktıktan yıllar sonra, hâlâ enkazı kaldırılıyor. 

Son olarak, Alman Dışişleri Bakanlığı’ndaki enkaz kaldırma çalışmaları gündemdeydi. 

Fischer bakanken, bir ihbar üzerine, bakanlığın eski bir çalışanı hakkında övgü dolu bir yazının bakanlığın bir dergisinde yayımlanmasını engellemişti. Çünkü Naziler döneminde de dışişleri bakanlığında çalışan o şahıs, birçok suçsuz insanın idamını onaylayanlar arasındaymış. Fakat daha sonra bakanlıkta kaldığı gibi, başına bir iş gelmemesi için 12 yıl (hâlâ faşistlerin idare ettiği) İspanya’ya görevli gönderilmiş. Fischer, yazının yayımlanmasına, böyle bir şahsın resmî şekilde övülmesinin büyük tartışma yaratacağı düşüncesiyle izin vermediğini anlatıyor. Ama aksine, yayımlanmadığı için çıngar çıkmış ve böylece Fischer, bakanlıkta bu şahsın tek örnek olmadığını fark etmiş. Bu olay üzerine Fischer’in kurdurduğu komisyon, geçen hafta, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Nazi rejiminde oynadığı karanlık rolü, bu ilişkilerin savaş sonrasında nasıl alttan alta sürdürüldüğünü, Nazilerin ve yardakçılarının nasıl birbirini yıllarca koruduğunu ve kolladığını açıkça ortaya koyan raporunu yayımladı. 

Dışişleri Bakanı Gudio Westerwelle de, bu raporun diplomatların eğitiminde temel belgelerden biri yapılacağını açıkladı. 

Almanya, Nazizm’in üzerinden 65 yıl geçtiği halde o dönemin karanlığıyla boğuşuyor. Ama bu boğuşma bu ülkeye hem kendine güven getiriyor, hem de uluslararası saygınlık görmeyi hak ettiriyor. 

Bu tartışmaları bir Türkiyeli olarak izleyince insan suçluluk duyuyor. Hitler ile Enver ve Talât’ın ideolojileri arasında bir benzerlik var mı, araştırmadım, bilmiyorum. Ama iki hareketin tarihe hediye ettiği “ürün” aynı kalitede. İki toplum arasında, bu ağır mirası sindirmekte çekilen güçlükler de benzeşiyor. Ama Alman halkının Türkiyelilere göre, tarihle yüzleşmekte olağanüstü büyük fark attığı da su götürmez bir gerçek. Anlattığım olay, o karanlığın gölgesi bugüne kadar sarksa dahi, onunla mücadeleyi kararlılıkla sürdürdüklerini de gösteriyor. Üstelik kimse bu işin tarihte kaldığını falan da söylemiyor, çünkü herkes o yaşananların izdüşümünün bugünkü Alman siyasi yaşamında doğrudan yeri olduğunu ve bunun başka türlü de olamayacağını biliyor. 

Türkiye’ye bakınca ise insanın içi acıyor. 

Evet, artık Ermenilere soykırım yapıldığını söyleyebilenler var. 

Ama bunu, tüm “reformlara” rağmen ciddi baskıları göze alarak yapmak zorunda olduklarını da, yazar Doğan Akhanlı’nın –en hafif deyimle- gayrı ciddi çalışan bir hukuk sisteminin çarkları arasında kalması gösteriyor. 

Toplumun büyük kısmı hâlâ, ya “kendi adamlarını” koruyor, ya da konuyla uğraşmanın, direnmenin güçlüğünü görüp, “yahu, gelin bu işi tarihçilere bırakalım” diyor. 

Son örnek, Hrant Dink’i vuran Ogün Samast’ın çocuk mahkemesine havale edilmesi. 

Belki katilin, suçu işlediğinde “çocuk” olduğu kabul edilebilir. 

Ancak, kazık kadar devlet görevlilerinin ve hukukçuların –ki hepsinin ismi yazılıp çiziliyor- o katilin arkasında bir çete varsa, bunun ortaya çıkmaması ve devletin bu olayda ihmalinin, bundan da öte rolünün olup olmadığının anlaşılmaması için el ele vermesi ve bu son kararı da bu yönde kullanmaya hazırlanması, savaş sonrası Almanya’yı hatırlatıyor. 

Direnenler ise “tu kaka” ediliyor.

Fakat “adaletten yana olmanın her zaman galip gelenlerin yanında durmak anlamına gelmediğini belirten Joschka Fischer’in şu sözleri insanı avutuyor: 

“Sonuçta demokrasi, direnenlerin yaptıkları üzerinde yükselecek, diğerlerinin davranışı üzerinde değil.” 

Kaynak: taraf.com.tr
Tarih: 1.11.2010

tarafalmanya@email.de  

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

November 2025
M T W T F S S
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930