M.Ö. IX. yüzyılda, Asurlular tarafından Urartu, kendi kralları tarafından ise Biaynili olarak anılan bir devlet, Ermeni Yüksek Platosu’nda sahneye çıkar.
Urartu, Ararat isminin deforme edilmiş şekli olup, Biaynili isminden ise Van ismi ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı, bu devlet Van veya Ararat krallığı olarak da anılmaktadır.
Bu krallık, dağlık bölgenin tüm beyliklerini ortak bir devlet içinde birleştirmeye çalışmaktaydı.
Ortak devlet fikri, dış düşmanlara, özellikle de Asur’un yıkıcı saldırılarına karşı koyabilmek gerekliliğinden doğmaktaydı.
Bu devletin ilk kralı Arame olmuştur (M.Ö. 859-843). Bu kral, Asur’un işgalci siyasetine karşı uzun süre mücadele etmekteydi.
Van iç kalesi
I. Sardur (M.Ö. 835-825), başkent Tuşpa’yı (Van) kurar. I. Sardur kendisini “büyük kral, güçlü kral, kitlelerin kralı, Nairi ülkelerinin kralı, hiçbir düşmanın yenemediği kral”,- olarak anmaktaydı.
Urartu Sfinksi
I. Sardur’u, İşpuini (M.Ö. 825-810) takip eder ve baş tanrı Khaldi’nin mabedinin bulunduğu, krallığın dini merkezine dönüştürdüğü Musasir de dâhil olmak üzere Yeprat’tan (Fırat), Van ile Urmia göllerine kadar olan bölgeleri topraklarına katar.
Kral Sardur döneminde, devletin kuzey sınırını Ermeni Parı dağ silsilesi teşkil etmekteydi. İşbuini zamanında, Asur yazısı yerine yeni oluşturulan Urartu çivi yazıları kullanılmaya başlanır.
Kral Menua döneminde (M.Ö. 810-786) krallığın, 70 yıl sürecek olan yükseliş devri başlar. Van Krallığı, ön Asya’nın en güçlü devletine dönüşür, Asur ise bu dönemde, geçici olarak eski etkisini kaybeder.
Menua, Dsupani’yi (Dsopk), Yeprat’ın batısında bulunan Melid’i (Malatia, Malatya) ve Menuakhinili kalesini inşa edeceği Ararat Ovası’nı ele geçirir.
Günümüzde “Şamiram Kanalı” olarak anılan 72 Km. uzunluğundaki kanalı inşa eder.
Asura bağlı Mana, Buştu, Parsua ülkelerini fetheder ve Asur için doğrudan tehdit oluşturur.
II. Sarduri’nin Hayat Ağacı resimli tunç miğferinden bir detay
Yönetiminin son yıllarında Kuzeye akın eder ve Diaukhi’yi (Tayk) kendisine tabi kılar.
Manua’yı oğlu I. Argişti (M.Ö. 786-764) takip eder. I. Argişti döneminde ülke siyasi ve askeri açıdan gücünün doruğuna ulaşır.
Dsopk, Melide, Tayk ve diğer bölgelerde baş gösteren ayaklanmaları bastırır, Şirak (Eriakhi) Bölgesi’ni ele geçirir, ardından Asur’a saldırır ve zengin ganimet ve on binlerce esirle geri döner.
M.Ö. 782 yılında, Ararat Ovası’nda Erebuni şehrini, 776’da ise, daha sonra Armavir olarak anılacak olan Argiştikhinili şehrini inşa eder.
I. Argişti
Van Krallığı, I. Argişti döneminde Ön Asya’nın en güçlü devletine dönüşmüştü. Çok sayıda ülke bu devletin etkisine girmiş, Asur ise, Urartu ordularının saldırılarına zorlukla karşı koymaktaydı.
Argişti’yi, II. Sarduri (M.Ö. 764-735) takip eder. II. Sarduri, Sevan Gölü havzasını, Kummukh’u (Kommagene) ele geçirir, kuzeyde Kolkha’ya, güneyde ise Babelon’a (Babil) kadar ulaşır. Aynı zaman diliminde, Asur karşıtı ülkeler birliğini oluşturur.
Asur, bu dönemde tekrar güçlenme ve yükselme yolundaydı. M.Ö. 743 yılında Asur’un III. Tiglatpalasar kralı, Kuzey Asur’un Arpad şehri yakınında, Sarduri’nin ordusunu hezimete uğratır ve büyük çapta ganimet elde eder.
Tiglatpalasar, Sarduri’yi M.Ö. 735 yılında Kommagene’de ikinci defa yenilgiye uğratır ve Van Krallığı bölgesine girer, başkent Tuşba’yı kuşatır, fakat ele geçiremez.
I. Argişti’nin Erebuni şehrinin kuruluşuna dair yazıtı
Urartu, bu yenilgi sonrasında, Ön Asya’daki siyasi üstünlüğünü kaybeder.
Kral I. Rusa (M.Ö. 735-713) ülkeyi kısa sürede toparlamayı başarır, Sevan’ın doğusunu, Urmia Gölü’nün kuzey ve doğu kısımlarını ele geçirir.
Büyük çaplı yapı işleri gerçekleştirerek Rusakhinili şehrini, Rusa Kanalı’nı vs. inşa eder.
Rusa da, Asur karşıtı ülkeler birliğini kurar ve Ön Asya’da Urartu’nun egemenliğini yeniden tesis etmeyi dener.
M.Ö. 715 yılında kuzeyden akın eden Kimerleri geri püskürtür, ayrılıkçı güçlerin ayaklanmalarını bastırır, fakat tüm bunlar ülkeyi zayıf düşürür.
II. Sarduri
M.Ö. 714 yılında Asur kralı II. Sargon, Rusa’nın ordularını yenerek Van Krallığı’nın merkezi kısımlarına saldırır ve büyük çapta yıkım gerçekleştirir.
Sargon, Musasir şehrini işgal eder ve Khaldi tanrısının ana mabedinde korunan devasa zenginlikleri yağmalar.
Sargon’un saldırısı sonrasında ülke artık bir daha eski gücünü elde edemez. Son güçlü kral II. Rusa (M.Ö. 685-645) olur. II. Rusa, Prügia (Finike), Khatti ve Khalitu ülkelerine saldırır, Teyşebaini şehrini ve daha bir dizi güçlü kaleler inşa eder.
M.Ö. VII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Marastan (Meresten) güçlenmeye başlar ve M.Ö. 612 yılında Ninve’yi ele geçirerek Asur’un yıkılmasını sağlar. Marlar, M.Ö. 609 yılında Tuşpa’yı ele geçirerek yıkarlar. Lakin Van Krallığı M.Ö. 590 yılına kadar varlığını sürdürür ve son kralı IV. Rusa (M.Ö. 609-590) olur.
Musasir tapınağı
Van Krallığı, ön feodal bir devlet olarak, sınırsız yetkiye sahip bir kral tarafından yönetilmekteydi. Ülkenin en büyük yönetim gücü, yargısı, askeri komutanlığı, toprak ve yer altı zenginliği vs. kralın elindeydi.
II. Sarduri’nin yazısıyla tunç sadağı
Kral, baş tanrı Khadi’nin yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilmekteydi.
Taht, en büyük oğla miras kalmaktaydı.
Dış düşmanlara karşı koymak, akınlar gerçekleştirmek, uluslar arası etki sahibi olmak, ayrılıkçı güçleri bastırmak, ülkede dirlik ve düzen sağlamak için güçlü bir ordu gerekliydi.
Salnamelerde belirtildiğine göre, askeri hizmete tabi olan erkeklerin sayısı, ülkede 350.000’e ulaşmıştı.
Askeri birliklerin çekirdeğini, 50.000 kişilik kraliyet ordusu teşkil etmekteydi. Bu ordu barış dönemlerinde krala ait kaleler ve sınır garnizonlarında bulunmaktaydı.
Ordunun silah gücü içinde savaş arabaları, demir kılıçlar ve kamalar, mızraklar, iki ağızlı baltalar, eğmeçli demir kamalar ve geniş yaylar bulunmaktaydı.
Urartu savaş arabası
Kalkanlar, bileklikler ve miğferler bronzdan olup, parçalı demir zırhlar, bronzdan at böğürlükleri ve alınlıkları da kullanılmaktaydı.
Van kralları sistematik bir şekilde tahkimatlar, ülkenin savunma sistemi ve askeri teknolojinin mükemmelleştirilmesi konusuyla ilgilenmişlerdir. Ülkenin merkezi ve sınır bölgelerinde yüzlerce kale inşa edilmişti.
Van Krallığı’nın gücü ve askeri-siyasi başarıları, büyük oranda ülkenin ekonomik gelişmesinin yüksek düzeyiyle doğru orantılı olmuştur.
Ekonominin gelişmesi, büyük oranda zengin maden yataklarının işlenilmesi ve demir aletlerin kullanılmasıyla ilintiliydi.
Zanaatlar, metal işlemeciliği sayesinde gelişir (demircilik, silahçılık, kuyumculuk, taş işlemesi, marangozluk, kemik işlemesi vs.), ticaret ilerler, yapı tekniği mükemmelleşir.
Teyşebaini Kalesi’nin şarap mahzenlerinden biri
Demir aletlerin kullanılması ve kanal yapımının devlet tarafından yürütülmesi (Şamiram Kanalı, Rusa Kanalı vs.) tarımın ilerlemesini sağlar, yeni tarım alanları açılır ve tarım kültürü gelişir.
Yüksek ve alçak dağlık kesimlerde hayvancılık gelişmişti.
Ülkede, daneli bitkilerin kültürü, üzüm yetiştiriciliği, şarap ve bira üretimi ile zeytinyağcılık gelişmişti.
Teyşebaini ve Erebuni’den bulunan Urartu dönemine ait taş borular
Leave a Reply