Goğtın bölgesi

Antik Ermenistan’ın Goğtın bölgesi güzel ve verimlidir. Bu bölge alanı, tarihsel geçmişi ve kültürüyle Ermeni halkının tarihi geçmişinde XX. yüzyıl başlarına kadar önemli bir rol oynamıştır. Ermeni şarkısı, sanatı, yazısı ve edebiyatına bu bölgede geleneksel olarak değer verilmekteydi. Ermeni tarihinin babası Movse Khorenatsi Ermeni halkının romantik şarkıları ve efsaneleri hakkında konuşurken, bunların “Şarabı bol Goğtın bölgesi insanları tarafından tutkuyla korunmuş olduğunu[1]” belirtmektedir. Dilbilimci E. Ağayan’a istinaden Goğtın ismi İndogerman gal, ghel kökeniyle bağlantılı olup “anma, çağırma, haykırma”[2] anlamına gelmektedir. Buna göre, Goğtın isminin eski zamanlarda hikâye, şarkı ve roman anlamına geldiğini tahmin etmek mümkündür.

Goğtın bölgesinin Ermeni tarih yazımında daima önemli bir yeri olmuştur. Yabancı kaynaklar da bu bölgeyle ilgili veriler aktarmaktadır. Yunanlı coğrafyacı Ptolemeus’un eserinde Colten olarak belirtilmektedir. Tarihçi Korün’e göre Mesrop Maştots belli bir süre bu bölgede yaşamış ve burası onun en sevdiği bölgelerden biri olmuştur. Tam bu bölgede Mesrop Maştots Ermeni alfabesini yaratmak için “gamlı dertlere gömülmüş, kapana kısılmış ve düşünce dalgaları içine düşmüştü”[3]. Maştots, alfabeyi yaratmadan önce öğrencileriyle birlikte Goğtın’a gider ve  “Şabat adlı Goğtın beyi onu karşıladı… ve asilane misafirperverlik göstererek, imanla (ona) hizmet etmekteydi… Kutlu kişi ise hemen İncil sanatını kullanarak, beyin yardımıyla bölgede (vaaza) başladı”[4]. Ermeni alfabesinin yaratılmasından sonra da Maştots ilk okulları Goğtın’da açtı ve “İmanlı Şabat’ın yardımıyla bölgeyi Mesih’in İncil’inin müjdesiyle doldurdu ve bölgedeki tüm köylerde mübarek manastır rahipleri sınıfları tayin etti”[5].

Tarih babası M. Khorenatsi’ye göre Goğtın’da eskiden beri Goğtlular hüküm sürmekteydi ve onlar “… Sisakan sülalesini oluşturmaktadırlar, fakat bölgelerin mi kişilerin adıyla anıldığı, yoksa beyliklerin mi bölge adıyla anılmış olduğunu bilemiyorum”[6]. Aynı şey, XIII. yüzyıl tarihçisi Stepannos Orbelyan[7] tarafından da belirtilmektedir. Antik Ermenistan’ın ayrılmaz bir bölümü olan Goğtın beyliği, “Goğtan ter” (Goğtın’ın sahibi/beyi) unvanıyla, Ermenistan’ın önemli beylikleriyle birlikte V. yüzyılda düzenlenmiş olan “Gahnamak”ta (taht belgesi) 16. sırada bulunmakta ve “Zoranamak” (ordu belgesi) verilerine göre kraliyet ordusuna 500 süvari[8] vermekteydi.

VII. yüzyıl “Aşkharatsuyts”un (coğrafya kitabı) verilerine[9] istinaden Goğtın, Vaspurakan’ın 33. bölgesiydi ve tahminen V. yüzyılda Ardsrunilerin yönetimine bağlanmıştı. Tovma Ardsruni’nin verilerine göre Goğtın bölgesi 737 yılına kadar Vaspurakan Ermeni krallığına ait olmuştur, “Goğtın bölgesi ise aziz Vahan’ın 737 yılındaki ölümünde (ayrıldı), Goğtın ülkesinin beyi Khosrov’un oğlu aziz Vahan bu yılda öldü”[10].

Eskiden Sünik Eyaleti’nin Arevik bölgesini (günümüzde Meğri bölgesi)[11] de içine alan Goğtın bölgesi VIII. yüzyıl ortalarından itibaren fiili olarak Sünik’e aitti. X. yüzyılda Arap, XI. yüzyıl ortalarından itibaren Selçuk ve daha sonra Moğol yönetimine girmiştir. XVI.-XVII. yüzyıllarda Safevi İran ve Osmanlı yönetimi arasında el değiştirmiştir. XVIII. yüzyıldaki ulusal kurtuluş hareketine katılmış olan Goğtın, daha sonraki dönemde Rusya ve İran arasında imzalanan Türkmençay antlaşmasıyla, Doğu Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak, başlangıçta Ermenistan Eyaleti, daha sonra ise Yerevan Eyaleti’ne ait olarak Nahcivan’ın diğer bölgeleriyle birlikte Rusya’ya bağlanır.

Genel olarak günümüz Ordubad bölgesini kapsayan Goğtın, Nahcivan’ın güneydoğu kısmındaki, Aras Nehri’nin sol kıyısını kaplamaktaydı. Tarihi verilere göre bölge halkı eskiden beri bağcılık ve farklı zanaat dallarıyla uğraşıyordu. Goğtın bölgesi Ermeni tarih yazımında “şarabıbol” bölge olarak ünlüydü ve üzümü, narı, şeftalisi, cevizi, dutu ve diğer meyveleriyle nam salmıştı. Agulis, Vorduar, Trunyats veya Vanand, Tsığna, Gilan veya Bitsi vadileri boyunca uzanan bir zamanların mamur ve büyük yerleşim yerlerinde ve bu yerleşim yerlerinin çevresinde bulunan mimari anıtlar ile antik dönemden kalma yerleşimler, kasabalar ve mezralar da bu antik bölgenin güzel tabiatının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır.


[1] M. Khorenatsi, “Ermeni tarihi”, tercümesi ve dipnotları akademisyen Stepan Malkhasyan’ın, Yerevan, 1968, s.118

[2] E. Ağayan, “Goğtın yer ismi”, “Lraber Hasarakakan Gitutyunneri”, 1957, N 12, s.51-52.

[3] Koryun, “Maştots’un hayatı”, dünyevi Ermeniceye çevrilmesi, araştırması ve önsözü ile dipnotları M. Abeğyan’ın, Yerevan, 1962, s.98.

[4] Korün, a.y., s. 106.

[5] Korün, a.y., s. 108.

[6] M. Khorenatsi, a.y., s. 140.

[7]Sünik episkoposu Stepanos’un Sisakan hanedanı tarihi”, Moskova, 1861, s.15.

[8] N. Adonts, “Jüstinyen dönemindeki Ermenistan”, Sant Peterburg, 1908, s. 249, 252.

[9] A. Abrahamyan, “Anania Şirakatsi’nin bibliografyası”, Yerevan, 1944, s. 350.

[10] T. Ardsruni, “Ardsruni hanedanı tarihi”, Tiflis, 1917, s. 404.

[11] Ğ. Alişan, “Sisakan”, Venedik, 1893, s. 298.

 

Kaynak: Arman Ayvazyan – Nakhicevan ÖSSC’deki Ermeni anıtları (toplu liste)

Yerevan, “Hayastan” 1986.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *