Eski Ermenistan’ın bu bölgesi idari olarak Büyük Hayk’ın Ararat Eyaleti’ne dâhil olup bu eyaletin 20. bölgesi olarak kabul edilmekteydi. Şarur Bölgesi, V. yüzyıla kadar Ermenistan’ın kraliyet mülküydü. Arap egemenliğinden kurtulduktan sonra Şarur, Ermenistan kralı I. Sımbar Bagratuni tarafından Sünik beylerine ihsan edilir. Şarur, Tatar-Moğol ve Türkmen aşiretlerinin saldırılarından sonraki Fars egemenliği döneminde Nakhicevan hanlığının bir bölgesi olmuştur. Doğu Ermenistan’ın 1828 yılında Rusya’ya bağlanması sonucunda Şarur, Nakhicevan’ın diğer bölgeleriyle birlikte, Rusya tarafından kurulan Ermeni Eyaleti’ne, 1849 yılında da Yerevan Eyaleti’ne bağlanmış, 1875 yılında ise Vayots Dsor’la birlikte Şarur-Daralagyaz bölgesine dönüştürülmüş ve 1918 yılnda Nakhicevan’ın Sovyetleşmesine kadar varlığını böylece sürdürmüş, 1924 yılında otonom cumhuriyete dönüştürülen bu tarihi bölge 1930 yılına kadar 1316 Km2 alanıyla Şarur bölgesi, 1930-1966 yıllarında Noraşen bölgesi, 1966 yılında ise İlyiç bölgesi olarak anılmıştır.
Coğrafi konumu açısından Şarur bölgesi tarihi Arpanyal (günümüzde Arpa) Nehri’nin alt kısmında, Şarur Ovası’nda bulunmaktadır. Bölgenin kapladığı alanın ve yerleşim yerlerinin sınırı batıda Aras Nehri olup, doğuda Vayots Dzor bölgesine, güneydoğuda Nakhcavan, kuzeyde ise Vostan bölgesine sınırdaştır. Aras Nehri’nden yakındaki dağların eteklerine kadar olan 14-15 Km. genişliğinde ve 30-32 Km. uzunluğundaki bereketli Şarur Ovası, kuzeye doğru yayılan Sandruk (Sadaraki) ve güney kısmında yayılan asıl Şarur Ovası olarak iki bölümden meydana gelmektedir. Sandruk’un kuzeyine doğru yayılan Şarur Ovası, Ağmağan dağ silsilesinin Veli Dağı ve Gayli Drner’in (veya Dahna) çiftli zirveleriyle Ararat Ovası’ndan ayrılmaktadır. Şarur Ovası, tepecikler sayesinde üç terasa bölünmüştür. Bunlardan en alttakini teşkil eden ve deniz seviyesinden 780-800 m. yükseklikte bulunan Aras’a yakın olan alan düz ve bereketli olup Ararat Ovası’nın devamı niteliğindedir.
Şarur bölgesinde yetiştirilen buğday, pamuk, üzüm, kavun, karpuz, çeşitli meyve ağaçlarından eski zamanlardan beri yüksek miktarda ürün alınmaktaydı. Arpa Nehri’nin tabii eğiminin sağladığı imkânlar kullanılarak eski çağlardan itibaren oluşturulan bir dizi kanalla Şarur Ovası’ndaki tarlalar sulanmıştır. Günümüzde de, bu bölgenin tarımda kullanılan topraklarının %65’inden fazlası (yaklaşık 60 bin hektar) Arpa Nehri sayesinde sulanmaktadır. Eski zamanlarda bölgedeki köylerin sulama ve içme suyu ihtiyacı için sayısız kuyular kullanılmaktaydı. Eski kuyuların büyük bir kısmının temizlenmeyip yenilenmediğinden dolayı kullanım dışı kalmasına rağmen, günümüzde hâla 150’nin üzerinde kuyu kullanımdadır.
Tarihi kaynaklardaki Şarur’la ilgili en eski kayıtlardan biri Movses Khorenatsi’nin “Ermenilerin tarihi”dir. Tarih babası, burada eski Ermeni hikâyelerinden birini örnek göstererek “[Ardaşes’in cesur oğlu Artavazd, Artaşat şehrinin kuruluşu esnasında saray için küçük bir yer bulamadığından geçip gider ve Marların yaşadığı yerde Marakert şehrini kurar] ve bu şehir Şarur olarak anılan ovada bulunmaktadır”[1]. Bunun haricinde tarihçi Ardsruni[2], daha sonraları S. Orbelyan[3] ve diğer kaynaklar X.-XIII. yüzyıl olaylarından bahsederken birkaç kere, Şarur bölgesi ve ovasında gerçekleşen vakaları belirtmektedirler. XIII. yüzyılda tarihçi Vardan tarafından şehir olarak anılmaktadır[4]. G. Ğapantsyan’ın araştırmalarına göre Şarur yer ismi, Ermeni halkının en eski boylarından biri olan Şara’nın torunlarının[5] bu bölgede yerleşik olmasından dolayı hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle Şara (sar(a) etnik isminden gelmektedir[6].
Şarur bölgesinin düzlüklerinde, Arpa Nehri’nin yukarı kısmında, sıradağların etekleri ve yüksek kesimlerinde kurulu eski Ermeni kale-şehirleri, yerleşimleri ve anıtları yüzyıllar içinde birkaç kez yerle bir edilmiş, bölge halkı çok kez kılıçtan geçirilerek adım-adım anayurdundan edilip farklı yönlere dağılmıştır. Bölgenin eski zamanlardan kalan ve göze çarpan kaleleri ve yerleşimlerinden kral yolu üzerinde bulunan Arba, Tagavoranist (Şahtaht) ve diğer yerleşim yerlerini sayabiliriz. Bölgenin ortaçağdaki idari-kültürel ocakları Sandruk, Ani, Keşkha, Yukarı veya Eski Noraşen, Eski Daşarkh, Çanakhçi, Alaklu, Keşdaz, Vabmaziar, Barçi ve diğer mezra ve köyleri sayabiliriz. Bu yerleşim yerlerinin her biri 1915’e kadar 50-150 hanelik nüfusa sahip olmuştur. Şarur’un tarihi mimari anıtlarının büyük bir kısmı XIX. yüzyıl sonuna kadar yıkılmış, kalan yarı yıkık ve hâla ayakta olanları ise 1950 yılına kadar yıkılmıştır.
[1] M. Khorenatsi, “Ermenilerin tarihi”, Yerevan, 1968, s. 119.
[2] “Rahip Tovma Ardsruni’nin, Ardsruni hanedanlığı tarihi”, yayınlayan K. B., Sant Peterburg, 1877, s. 247, 300.
[3] Stepannos Orbelyan, a. y., s. 171, 312.
[4] “Rahşp vardan’ın coğrafya kitabı”, inceleyerek yayınlayan Hayk Berberyan, Paris, 1960, s. 14.
[5] H. Manandyan, “Antik Ermenistan’ın ve Transkafkasya’nın bazı sorunlarına dair”, Yerevan, 1944, s. 35.
[6] G. Kapantsyan, “Antik Ermenistan’ın yer isimlerinin tarihi-dilbilimsel anlamları”, Yerevan, 1940, s. 62.
Kaynak: Arman Ayvazyan – Nakhicevan ÖSSC’deki Ermeni anıtları (toplu liste)
Yerevan, “Hayastan” 1986.