Bu davada duygusal yatırım var

Avukat Arzu Becerik ve Agos Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş davanın geldiği yeri, yapılmayanları ve hayal kırıklıklarını anlattı.

Hrant Dink cinayeti davasında mahkemenin savcılıktan mütalaa istemesi, avukatların ‘soruşturma bitmedi’ diyerek salonu terk etmesine neden oldu. Davayı başından beri takip eden avukat Arzu Becerik ve Agos Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş’la konuştuk. 
Dava beşinci yılına girerken, kamuoyunda bir ilerleme sağlanmadığına dair kanı duruşma salonunu terk etmenizle sabitlendi. Buraya nasıl gelindi?
Arzu Becerik: Davada başladığımız noktadayız. Ogün Samast yakalandığında Celalettin Cerrah bunun ‘bireysel bir eylem’ olduğunu söyledi ve buna kimse inanmadı. Ondan sonra yakalananlar, özellikle Erhan Tuncel’in gündeme gelmesi biraz ümit vaat ettiyse de, daha sonra iddianame ne noktada kaldıysa, o noktada bırakıldı. Çok sınırlı bir alanda tutuldu. Gerçek sorumlulara ulaşmaya yönelik bir yargılama görülmüyor. Dava kamuoyunun sahiplenmesiyle biraz yükseldi. Belki çok kısa bir süre iktidarın da ilgisi oldu ama öyle anlaşıldı ki, bu yönetim kademesi derin devlet denilen yapıyla bir uzlaşıya vardı. Bu olay burada durduruldu. Evet, Ergenekon’un sürece dahil olması ilginç bir nokta. Bu cinayet tam da Ergenekon’un cinayeti. Hrant’la ilgili birçok kişiyi orada görüyoruz, Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz. Ama bu dava Ergenekon’a gitmiyor. Pandora’nın kutusu açılmak istenmiyor. Benim kişisel düşüncem bu dava gösterilerek karşılıklı etkili gruplar birbirine şantaj yapıyorlar sanki. Cinayet olduğu anda iktidarda olan AKP, şu anda yine iktidarda. Ama çözüme ilişkin irade göstermemiştir. 
Agos, Dink’in mirası olarak kabul edildi. Bu süreci siz nasıl yaşadınız?
Rober Koptaş: Tehditler baskılar açısından bakacaksak Hrant Dink’in sağ olduğu döneme göre neredeyse hiçbir şey yaşamadık. Çünkü son yılında her gün beş-altı tehdit mektubu alıyordu Hrant Dink. Rahat olmamızın bir nedeni de 2008’den bu yana Ergenekon sürecinin başlamış olması. Cinayetten sonra Agos devam etmeyebilirdi. Tabii ki bir bocalama devresi yaşadık. Gazete de yaşadı. Daha da kötü noktalara savrulabilirdi ama iyi toparladık. Toparlamaktan kastım Agos’un kendi başına bir gazete olarak ayakta durabilmesi. 
Her davadan önce “Bir kilit çözülebilir” beklentisi mi yaşıyorsunuz?
R.K.: Hiçbirimiz bu davayı bir kinin sonucu olarak takip etmiyoruz. Bizim bu davadan beklentimiz nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğimiz arzusuyla şekilleniyor. Bu cinayet gibi simgesel önemi olan bir cinayetle Türkiye yüzleşebilecek mi, yüzleşemeyecek mi? Bu cinayet aydınlandığında, arkasındaki sorumlular ortaya çıktığında biz hep birlikte daha özgür, daha demokratik bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Öldürülen Ermeni olduğu için öldürüldü, sözünü sakınmayan bir yurttaşımız olarak öldürüldü. Bu cinayetin üzeri kapatılırsa, bize böyle yaşama şansı tanınmıyor mesajını alacağız. Bundan çekindiğimiz için bu dava önemli. ışin matematiğinde değiliz. 
Mahkeme salonunun terk edilmesi noktasına nasıl gelindi?
A.B.: Bu dava boyunca hem savcılık, hem mahkeme üzerine düşeni yapmadı. Elinde olan olanakları da kamu kurumlarından istediği bilgileri de ısrarla, kararlılıkla isteyemedi. Bizim taleplerimizi mahkeme genellikle eledi. Cinayet günü kameralara görünen ve mahkemeye izlettiğimiz görüntülere ‘oradaki kişilerin özel hayatı’ itirazında bulundular. Mahkeme delil toplamada daha hızlı davranabilirdi. Gelmeyen tanık var. Türkiye’de olup da bulunamayan tanık ne demek? Bulunmayan tanıklar bir bakıyorsunuz devlette iş yapmış. Çok somut taleplerimiz var, TıB’den gelen ‘Dinleme kayıtlarını vermeyeceğiz’ itirazı reddedilmişti. Onun sonucunu bekliyoruz. Kameralarda tespit edilen kişilerden birinin Osman Hayal olabileceğini düşünüyorduk. Bunun fotoğrafları geldi. Onun da bilirkişilerce karşılaştırılıp cevaplanması gerekiyordu. Osman Hayal’in beraatı isteniyor, o kişi Osman Hayal’se ne olacak? Biz de dedik ki, “Burada karar verilmiş gibi, bizim burada söyleyeceğimiz şeylerin bir katkısı olmayacak.” Bunu da kabul etmediğimiz için duruşma salonunu terk ettik. Ama şunu çok açık söyleyelim, davaya ilişkin bizim kendi tespit ve sonuçlarımızı sunacağız mahkemeye. Soruşturma bitmedi bize göre. 
Bir gazeteci olarak mütalaayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
R.K.: Sadece kendine bir alan belirlemiş ve o alanda elinden geldiğince uğraşmış gibi. Erhan Tuncel ve Yasin Hayal ikilisiyle Ergenekon arasında bir bağ kuruluyor olmasını başladığımız yere nazaran bir ileri adım olarak görebiliriz. Ama bunun bizim ağzımıza çalınmış bir parmak bal olma ihtimali var. Hayal ve Tuncel dışında birini bulaştırmamaya çalışıyorlar. Ergenekon bağlantısının bu kadar zayıf bir temelde kuruluyor olması pekala çürütülebileceği sonucunu doğurabilir.
Ben dört yıldır mahkeme sürecinin bizleri oyalamak üzerinden kurulduğu hissiyatını yaşadım. Bu bir yanıyla da çok iç yaralayı bir duygusal dayanma noktası var ve herkes bu davaya duygusal yatırım da yaptı. Pazartesi günü de bunun dışavurumuna tanık olduk. Sürekli umutlanıp yeniden hayal kırıklığına uğruyoruz. Bir döngüye hapsolduk ve bu hepimiz için taşınması zor bir yük.

22.09.2011
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=1064068&Date=22.09.2011&CategoryID=77

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *