Sabancı Üniversitesi ve Anadolu Kültür tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Hrant Dink Atölye Çalışmaları’ 27-29 Mayıs tarihlerinde Galatasaray’daki Cezayir Toplantı Salonu’nda yapıldı.
Anadolu ve çevresindeki halkların dilleri ve bellekleri üzerinde yoğunlaşan sunumlar, Türkiye’nin geçmişle yüzleşmesi yolundaki akademik çabaların geldiği noktayı ifade ediyordu.
Atölyelerde devlet politikaları, kültürel etkileşimler, kadın, edebiyat, tarih, kimlik gibi çeşitli kavramlar ele alındı. Silvina Der Meguerditchian ve Helin Anahit’in katıldığı “Sanat, Dil ve Hafıza Üzerine Düşünceler” başlıklı panelle açılan atölye çalışmaları kapsamında, Türkiye’den ve yurtdışından kırkı aşkın akademisyen ve araştırmacı konuşma yaptı.
Suçlu kim?
Atölye çalışmalarının ikinci gününde, Alparslan Nas “Mıgırdiç Margosyan: ‘Minör Edebiyat’ Yolunda Otobiyografi ve Roman Birlikteliği: Türkiye’de Minör-Oluş’a doğru” başlıklı bir konuşma yaptı. Nas, Minör edebiyatın ve bu çerçevede Margosyan’ın ‘dönüştürücü’ olduğunu anlattı ve “Minör edebiyat politiktir. Failin dilini alır, onu araçsallaştırarak kurbanlaştırır. Buradaki inat ve direnişi edebiyata taşır… Hatırlatır. Bu hatırlamalar çoğunlukla varoluşumuzu parçalar ve okuyucu da inat etmeye ve direnmeye başlar dedi.” Sunumların ardından söz alan Margosyan’ın, “Meğer ben neymişim?” demesi salondakilere neşeli anlar yaşattı.
Kolombiya Üniversitesinden Efe Çakmak’ın arşiv kelimesinin anlamı ve edebiyatın siyasallaşması ve paradigma kayması konularını Halide Edip Adıvar dolayımından ele alan ve içerisinde “edebiyat suçludur” cümlesi geçen ‘provakatif’ sunumu salonda sarsıcı bir etki yarattı. Oturumun tartışmacısı Marc Nichanian da Çakmak’ı destekleyerek, “Edebiyat ve aynı şekilde tarih de suçludur: Çünkü hâkim olanın, emperyalin, işkencecinin dilini kullanır. Kazanandan taraftır. Açıkçası ben edebiyattan sıkıldım” dedi.
Günün son oturumu atölye çalışmalarının en çok ilgi gören sunumlarına sahne oldu. Ayda Erbal, Seyhan Bayraktar ve Bilgin Ayata’nın, Türkiye’de entelektüellerin söylemlerini ve “Ermenilerden Özür Diliyorum” kampanyasının metnini eleştirdiği sunumları geniş bir tartışmanın kapısını açtı.
Almanya’da çifte ötekileşme
Cumartesi günü yapılan “Çokdillilik” başlıklı oturumda ise Alice Von Bieberstein, Berlin Ermeni toplumunu konu alan bir sunum yaptı. Von Bieberstein, Türkiye’deki baskılardan dolayı Almanya’ya göç edenlerin, orada ise Türk olarak algılanmaları ve ötekileştirilmelerini, ayrıca aralarında Türkçe konuştukları için, başka yerlerden gelen Ermeniler tarafından eleştirilmelerini anlattı.
Aynı oturumda Talin Bahçıvanoğlu, henüz yapım aşamasında olan 1938 Dersim Katliamının Ermeni tanıklıklarını konu alan film çalışmasını anlattı ve özellikle kadınlardaki suskunluğa dikkat çekti. Aynı oturumda, Ramazan Aras, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan işkenceleri Devlet-beden politikaları çerçevesinde tartışmaya açtı. Aynı gün, Yektan Türkyılmaz ise, Van’da 1915’te kurulan yaklaşık iki aylık Ermeni yönetimi sırasında yerel halkın maruz kaldığı baskıları anlattığı konuşmasıyla izleyicilerin ilgisini topladı.
Agos gazetesi, Sayi 740, 04.06.2010



