Azerbaycan-Ermenistan; kim kime saldırıyor? Türk medyası neler sayıklıyor?

Hovsep Hayreni 
11 Nisan 2023  yerel saatle 17:30’da Ermenistan’ın güney-doğu sınırları içindeki Tegh köyü yakınlarında Azerbaycan silahlı güçleriyle Ermenistan silahlı güçleri arasında çıkan çatışmada her iki taraftan çok sayıda ölü ve yaralılar olmuştur. Çatışma Azerbaycan tarafında olmadığı gibi, sınırın iki yakası arasında da değil, Ermenistan toprakları içinde cereyan etmiştir. Bu son sıcak gelişme yaklaşık on gün önce Azerbaycan askerlerinin sınırdan içeriye çatışmasız ilerleme fırsatı bulmalarıyla mümkün olan bir durum. Geçen Eylül ayındaki iki günlük kapsamlı saldırıda olduğu gibi çatışmanın yaşandığı yerler kimin hangi sınırlara tecavüz ettiğini kendiliğinden açık ediyor.
Fakat olayı her zamanki gibi tersyüz etmeye çalışan Türk medyası, örneğin Haber Global’de Saynur Sezel ve konukları, çatışmanın yaşandığı yeri Ermenistan’ın Tegh köyü arazisi yerine, bugün Azerbaycan sınırları içinde olan Laçin olarak verdiler. Bu tam bir dezenformasyon olduğu gibi, peşinden Ermenistan’ı “Barış Anlaşması’na ayak diremek”le suçlamaları, “İran ve Fransa’nın teşvikiyle yeni savaş isteyen ve sürekli provoke eden taraf” göstermeleri de gerçekliği tepe takla eden kirli bir propagandadır.
2020 yılı sonlarındaki 44 günlük savaşın kazanan tarafı olarak, bir yandan Artsakh (Dağlık Karabağ) Cumhuriyeti’nin geriye kalan bölümünü ilhak etmek, bir yandan Ermenistan’ın güneyinden toprak kopartmak ve Nahçıvan ile kesintisiz bütünlük oluşturmak isteyen Bakü yönetimi, Ankara’nın aktif desteğiyle her iki cenahta sürekli taciz, provokasyon, sızma ve işgal hareketleri içinde oldu.
2021 Mayıs ve Kasım, 2022 Eylül, 2023 Mart ayları Azerbaycan güçlerinin yeni topraklar tırtıklama ve daha kapsamlı bir saldırının zeminini hazırlama yönünde ciddi ateşkes ihlallerine sahne oldu. Ermenistan yönetimi yeni bir savaştan kaçınmaya çalıştığı için Azerbaycan silahlı güçlerinin sınırdan içeri sızmalarına çoğu zaman göz yumdu. Saldırıya uğramadıkça silahlı müdahalede bulunmadı. Son saldırıyı yapan Azerbaycan birliklerinin sınırdan içeri 300 metre ilerleyip Tegh köyü’ne yakın bir mevzi kazanmaları da bu sayede olmuştu. Paşinyan yönetiminin ihtiyatlı tutumu çatışmayı önlemek yerine karşı tarafa daha cüretli adımlar atma fırsatını verdi.
Ermenistan’ın meşru sınırlarını tartışma konusu eden Azerbaycan, Rusya ile anlaşmalı şekilde bu sınırları yeniden belirleme zorlamasına girmiş olup, sabah erken kalkan uyanık köylünün sınır taşlarını yerinden oynatarak kendi tarlasını genişletmesi gibi bir çaba içinde pek çok yere korsan dalış yapıyor.
Birinci Karabağ Savaşı’nı bitiren 1994 yılındaki ateşkesten sonra yaşanan çatışmalar genel olarak rövanşa hazırlanan Azerbaycan tarafının körükleme ve saldırılarıyla olduğu gibi, 44 günlük ikinci kapsamlı savaş ve ondan buyana sık sık yinelenen kısa süreli çatışmalar da aynı tarafın saldırganlığıyla oluyor. Ve her defasında çatışmanın sorumluluğunu karşı tarafa mal etmek için bir şeyler uyduruyorlar.
Geçen Eylül’de Ermenistan’ın Goris, Gaban, Cermuk, Vartenis sınırlarına tecavüz ederken bunu Ermenilerin “sınır ötesi gizli mayınlama” yaptıkları yalanıyla gerekçelendirdiler. Sonra Artsakh tarafında Laçin koridoruna hakim olmak için bazı tepelere saldırı hamlesi yaparken “Ermenistan’dan Karabağ’a gizli silah sevkiyatı yapıldığı” türünden bir bahane öne sürdüler. Şimdi Tegh yerine “Laçin çatışması” diye duyurdukları olayı bakalım nasıl bir mizansene konu edecekler?
Artsakh ve Ermenistan’a yönelik Azerbaycan’ın son saldırıları 16 Mart 2023 günü Ankara’da yapılan Türk devletleri Teşkilatı’nın son zirvesinde Aliyev’in Ermenistan topraklarını “Batı Azerbaycan” sayarak ona yönelik emellerini pervasızca ilan ettiği konuşmalarının ardından geldi. Bu çok yeni bir şey değil aslında; Aliyev kazandığı “zafer”den beri coşa gelmiş, “İrevan da bizimdir” diyecek kadar cesaret bulmuştu. Ancak son konuşmasında özellikle Ermenistan’ın güneyindeki Syunik bölgesine odaklanması, onu “Sovyet yönetimi tarafından haksız olarak Azerbaycan’dan koparılıp Ermenistan’a verilen Garbi Zangezur” şeklinde tanımlaması, Turan planı uyarınca gözlerini diktikleri bu bölgeye yönelik bazı hazırlıklar gördüklerinin işaretiydi.
Bu son saldırının bir hafta öncesinde Azerbaycan ordusunun gerek doğudan sınır hatları boyunca, gerek Nahçıvan tarafından Ermenistan’a yönelik büyük yığınak yaptığı, askeri personel yanında ağır saldırı silahları sevk ettiği bilgileri Ermenistan basınında yer almıştı. Bu bilgiler doğruysa Syunik bölgesini tam bir kıskaca alma durumuydu. Nahçıvan tarafındaki yığınağın TSK ile beraber yapıldığını da tasavvur edebiliriz. Orada daimi Türk güçlerinin varlığı bilinen bir gerçeklik. Azerbaycan’ın attığı adımlarda Türkiye’nin teşvik edici ve kimi zaman doğrudan yönlendirici olduğu ise hiç inkar edilemez.
Şu anda Türkiye’nin seçime doğru giderken bu alanda aktif olamayacağı yönünde yorumlar da yapılıyor. Fakat hafife alınan bir şey, seçimde yenilgiye uğrama ihtimali yüksek olan Erdoğan yönetiminin tam da bu nedenle dışarda “kahramanlıklar” sergileyip içerdeki şansını döndürmek isteyebileceğidir. Güney’de Kürdistan’a yönelik yeni saldırganlığa bu seçim ortamında fırsat bulabilen Ankara’nın doğuda Ermenistan’a yönelik saldırganlığa da ortak olması mümkündür.
İsrail, Azerbaycan ve Türkiye’nin İran’ı çökertme amaçlı bir ortaklık içinde hareket ettikleri de son dönemin gözardı edilemeyecek bir gerçekliği. Ukrayna Savaşı’ndan beri dünyanın jeopolitik dengeleri hızlı bir sarsıntı ve değişim içinde. İran’dan Tayvan’a kadar pek çok Asya ülkesinin kendini bir çatışma içinde bulma riski var. Beri yanda Avrupa’nın savaş içine çekilmesi de olası. ABD ile Rusya ve Çin arasındaki bilek güreşi gerçek anlamda bir üçüncü dünya savaşına evrilmese bile Ukrayna’ya eklenecek yeni sıcak bölgeler daima olabilir.
Büyük savaşlar yeni topraklar kazanmaya niyetli fetihçi devletlerin ve belli meseleleri kökünden halletmek isteyen soykırımcı zihniyetlerin beklediği fırsatları sunar. Bu nedenle günümüzün ortamı tehlikeli belirsizliklerle doludur. Türk yayılmacılığının son dönemdeki öncüsü Erdoğan olsa da, onun giriştiği maceraların çoğu devlet politikası ve stratejisi gereğidir. Bu seçimde yönetim değişirse saldırgan dış politikanın kökten değişeceğini zannetmek saflık olur. Ancak son depremlerin yıkıcı etkisi, mali ve ekonomik durumun daha kötüye gitmesi gibi faktörler Erdoğan kalsa dahi frenleyici olabilir.
Bu yazının amacı, takdir edersiniz ki felaket tellallığı değil, ancak Artsakh ile birlikte Ermenistan’ı tehdit eden durumun ciddiyetini bir kez daha bu son saldırı vesilesiyle hissettirmek ve Türk medyasının çarpıttığı durumu doğru şekilde yansıtmaktır. Bir de Türkiyeli demokratlar arasında duyarlılığın en zayıf olduğu bu alana yönelik umutsuzca bir dikkat çekme çabasından ibarettir. Okuyup paylaşanlara peşin teşekkürlerimle…
https://www.facebook.com/murat.saskal.7 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

August 2025
M T W T F S S
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031