Ermeni Soykırımı konusunda Cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan’ın politikası (2014-2019)

Meline Anumyan

Türkolog, Tarih Bilimleri Doktoru 

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türk yetkililer, Ermeni Soykırımı gerçeğini inatla inkar eden bir politika benimsedi.  Bu sert duruş, cumhuriyetçi Türkiye’nin varlığının onyılları boyunca bazı dönüşümlere uğramış ve çeşitli şekillerde kendini göstermiş olsa da, Türk makamlarının bu konuda izlediği politikanın niteliği hemen hemen her zaman aynı kalmıştır.

Son yıllarda, Soykırımı sert bir şekilde reddetme politikası Türk yetkililer tarafından bazı değişikliklere uğradı.

Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Ekim 1927’deki ünlü konuşmasında “Ermenilerin katliamına ilişkin söylentilerin gerçeğe uymadığı konusunda şüphe olmasın (…) Ermenilerin tarihini hiç görmediği bu vahşet.  uyguladı.  “Müslümanlar Ermenilere karşı çıktılar ve sadece namuslarını ve canlarını savunmak için nefsi müdafaaya yöneldi.” [1] Daha sonra Nisan 2014’te halen Türkiye Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan Ermenilere taziye mesajı verdi.  Böylelikle Erdoğan, Türkiye tarihine böyle bir taziye mesajı gönderen ülkenin bir numaralı yetkilisi olarak girdi.

Yine de hem cumhurbaşkanlığı hem de cumhurbaşkanlığı döneminde Erdoğan, bu adımları sahte taziyeler kisvesi altında gizleyerek Ermeni Soykırımını inkar etme politikasını sürdürdü.

Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümünden birkaç yıl önce, resmi Türkiye, bu konudaki pozisyonunda ve faaliyetlerinde bir takım düzenlemeler yapmaya, böylece Ermeni toplumunu, özellikle de Diaspora Ermenilerini yanlış anlamayı önlemek için pohpohlamaya çalıştı.  uygun hazırlıktan.

Türk makamlarının ve özellikle şu anki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 2011’deki politikalarının merkezinde, Ermeni Soykırımı’nın büyük trajedisini Birinci Dünya Savaşı sırasında öldürülenlerin yakınları ile özdeşleştirmeyi amaçlayan sözde “Adil Anma” (Adil Hafza) hüküm vardı  2012 yılında Davutoğlu, Türkiye’nin yeni stratejisinin ayrıntılarını yayınladı.  Milliyet’e göre Davutoğlu’nun özellikle bahsettiği 3 ilkeye dayanıyordu:  “Dışişleri Bakanı olarak 1915’te hiçbir şey olmadığını söylemiyorum.  Olanları “soykırım” olarak tanımlamıyorum ama bunu böyle tanımlayanlar onların tercihi.  Bu konuda yeni bir dil geliştirip, acınızı inkar etmiyoruz, anlıyoruz demeliyiz.  Birlikte yapılması gerekeni yapalım.  Ancak bu, tek taraflı bir suç beyanı şeklinde olmamalıdır.  Biz Almanlar gibi değiliz.  Tarihimizde hiçbir zaman etnik bir katliam olmadı.  (…) Ne kadar geç olursa olsun, “Acını hissediyorum” demek önemlidir.  2015 öncesinde, bu yönde ortak bir açıklama geliştirmeye çalışıyoruz. “[2]

Bu yazıda, ağırlıklı olarak Türk basınında yayınlanan bilgilere dayanarak, Ermeni Soykırımı konusunda Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere son yıllarda resmi Türkiye’nin izlediği politikayı sunacağız.

2014 – Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı – Türk yetkililerin ilk resmi taziyesi

Türkiye’nin Ermeni Soykırımı konusunda geliştirdiği bu yeni stratejinin ilk önemli tezahürü, 2014 yılı başında Türkiye Başbakanı olan Erdoğan’ın 23 Nisan 2014’te yayınlanan “taziye” mesajı oldu.

Mesajdan önce, yılın başından itibaren Erdoğan ve Türk makamlarının Ermenilerin Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümü hazırlıklarını engellemek için önlemler almaya başladığını belirtmek gerekir.  Nitekim 15 Ocak 2014’te bu konudaki Türk büyükelçilerine seslenen Erdoğan şunları söyledi:  “Ermeni olaylarının 100. yıldönümü gelecek yıl kutlanmalı.  Ermeni diasporası bu yönde kara bir kampanya başlatacak.  Bunun için 2015’e iyi hazırlanmalıyız. “[3]

Erdoğan’ın konuşmasının ardından Türk basını, devletin bu amaçla atacağı adımları yayınladı.  Bu nedenle, Türk yetkililer çok sayıda konferans ve seminer düzenlemenin yanı sıra kitap ve belgesel yayınlamayı amaçladı.  Türkiye, 2014 yılının başlarında Ermeni Soykırımını inkar etme çabalarını yoğunlaştırarak yıl boyunca Ermeni Soykırımı’nın uluslararası tanınmasına karşı önlemler geliştirdi.

2014 yılında Türk tarafının bu yöndeki faaliyetlerinin en önemlisi, Erdoğan’ın 23 Nisan Ermeni Soykırımı’nın yıldönümü arifesinde yayınlanan “taziye” mesajı oldu.  Başbakanlığın resmi internet sitesinde Doğu Ermenice ve Batı Ermenice olmak üzere 9 dilde yayınlanan bir mesajda Erdoğan özellikle şunları söyledi:  “Ermeni vatandaşlarımız ve dünyanın dört bir yanındaki Ermeniler için özel bir anlamı olan 24 Nisan, bu tarihi konudaki görüşlerimizi özgürce ifade etmek için önemli bir fırsat sunuyor.”

Davutoğlu’nun “ortak acı” ve “adil hafıza” hakkındaki yanlış fikirlerine saygı duruşunda bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının dinleri ve etnik kökenleri ne olursa olsun milyonlarca Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer Osmanlı tebaasının acı çektiği bir dönem olduğu yadsınamaz.  (…) Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer tebaasının ve Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acıları hatırlama ve anlama ihtiyacını anlamak insanlığın görevidir.  1915 olayları hakkında farklı görüş ve fikirlerin özgürce ifade edilmesi, çoğulculuk, bir demokrasi kültürü ve modernleşme talebidir.  (…) Ancak 1915 olaylarını Türkiye aleyhine bahane edip siyasi bir çatışma meselesine dönüştürmek kabul edilemez.  Birinci Dünya Savaşı olayları hepimizin ortak üzüntüsüdür.  O acı yıla adil bir hafıza perspektifinden yaklaşmak insani ve bilimsel bir sorumluluktur.  Birinci Dünya Savaşı sırasında her din ve milletten milyonlarca insanın öldürülmesi ve tehcir gibi insanlık dışı sonuçların ortaya çıkması, Türklere ve Ermenilere karşılıklı insani muamelenin önünde bir engel oluşturuyor. “[4]

Erdoğan’ın “taziyeleri” tüm Ermenilerden çoğunlukla olumsuz yanıt aldı, Ermeni çevreleri açıklamanın Türkiye’nin bu kez sahte olarak gizlenen Ermeni Soykırımı’nı inkar etme politikasının bir devamı olduğunu fark etti.  Ermeni çevrelerinden, bariz nedenlerden ötürü, sadece Konstantinopolis Ermeni Patrikhanesi olumlu yanıt vererek, bunu “Ermenistan ve Türkiye halkları arasında kurulacak köprünün mihenk taşı” olarak tanımladı. [5]

Bu politikanın gerçek hedefleri ve Erdoğan ve yönetiminin benimsediği sahte taziye mesajı sadece Ermeni çevreler tarafından değil, uluslararası ve hatta bazı Türk kuruluşlar tarafından gerçekleştirildi.  Bu nedenle, Türk İnsan Hakları Merkezi’nin İstanbul şubesi Mayıs 2014’ün başlarında, Erdoğan’ın taziye mesajını “inkar metni” olarak nitelendiren bir açıklama yaptı.

Hatta Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın mesajının asıl amacının tanıma değil, taziye kılığına girerek, İstanbul merkezli bağımsız milletvekili İhsan Barutcu tarafından yapılan yazılı soruşturmaya cevaben Erdoğan’ın mesajını söyledi.  tüm mücadele stratejisine karşı [7].

Ermeni çevrelerinin aksine, bazı Türk çevreler, özellikle de milliyetçiler, mesajı Soykırımı tanıma yolunda bir adım olarak gördü ve Erdoğan’ın, Türk halkının kabul etmesi halinde Ermeni Soykırımı’nı hemen tanımaya hazır olacağına dair endişelerini dile getirenler oldu.

Özellikle Türk Tarih Kurumu’nun (Türk Tarih Kurumu / TKK) eski başkanı Yusuf Halaçoğlu, 2014 yılının sonlarında Türk halkının Erdoğan gibi bir şey düşünmesi halinde soykırımı hemen tanıyacağını belirtmişti. [8]

2014 yılının sonunda, daha Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde, Ermeni Soykırımı konusunda Türkiye tarihine bir başka unutulmaz olay kaydedildi.  26 Kasım’da Halkın Demokratik Partisi (Halkların Demokratik Partisi / HDP) üyesi Sebahat Tuncel, Erdoğan’ın 1937-38 Türk Soykırımı ve Dersim katliamı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden resmen özür dilemesini öneren bir tasarıyı TBMM’de sundu.  suçlar için [9].  Tasarı ayrıca 24 Nisan’ın resmi olarak yas ilan edilmesini ve takvime, ayrıca maddi ve manevi tazminata dahil edilmesini önerdi. [10]

Doğal olarak yasa tasarısı kabul edilmedi.  Bunun yerine, resmi Ankara Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümüne karşı aktif olarak çalışmaya devam etti.  Basında çıkan haberlere göre, Türkiye Dışişleri, Milli Savunma, Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın yanı sıra diğer dairelere Çanakkale Savaşının 100. yıldönümüne nasıl hazırlanacakları konusunda talimat verildi.  Nitekim Ankara resmi makamının benimsediği ana yön, Çanakkale Boğazı’nın 100. yılını kutlamak ve böylece Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümüne adanan olayları “gölgede bırakmaya” çalışmaktı.

2015 – Erdoğan’ın Ermeni Soykırımı’nın 100. yıl dönümü politikası

Türkiye, 2015 yılında Ermeni Soykırımı gerçeğini çarpıtarak ve Çanakkale Savaşı’nın 100. yılını kutlayarak Ermeni Soykırımı olaylarına “gölge düşürme” politikasını sürdürmüştür.  Resmi Ankara’nın bu pozisyonuna rağmen, 2015 yılında Türk makamlarının bazen Ermeni Soykırımı ile ilgili “kazara yapılan hatalar” olarak sunulan ilginç davalar kaydetmeleri dikkat çekicidir.  Nitekim, Ocak 2015 sonlarında Türk basınında yer alan yayınlara göre, Dardanelles’in operasyonunun 100. yıldönümü münasebetiyle Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan takvimde Tsitsernakaberd’deki Ermeni Soykırımı Anıtı’nın bir resmi yer aldı. [11]  Türk yetkililerin de böyle bir kafa karışıklığının olamayacağını fark etmesiyle bu konu Türk parlamentosunun gündemine geldi.  Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi Osman Korotürk, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bir soru yöneltti.

2015 yılında Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümüne karşı Türk yetkililerin, özellikle de Erdoğan’ın aldığı önlemlerin merkezinde Çanakkale Savaşının 100. yılını kutlama arzusu vardı.  Dardanelles’in eylem gününün geleneksel olarak 18 Mart 2015’te kutlanmasına rağmen, Türkiye’nin bariz nedenlerle 23 Nisan’da kutlamaya karar vermesi dikkat çekicidir.  Aynı zamanda, resmi Ankara, yalan bir taziye açıklaması yapma politikasını sürdürme niyetindeydi.  Erdoğan, Nisan 2015’in başlarında yaptığı bir röportajda bu yıl da Ermenilere taziye mesajı vereceğini söyledi. [13]

Nitekim 24 Nisan 2015 tarihinde bu kez Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Osmanlı Ermenilerinin torunlarına” başsağlığı mesajı iletti.  Erdoğan özellikle İstanbul Ermeni Patrikhanesine yaptığı konuşmada Ermeni Soykırımı ile ilgili birçok gerçeği çarpıtmaya devam etti.  Nispeten özgür bazı Türk medya kuruluşlarının bildirdiği gibi, Erdoğan 2014 mesajında ​​Soykırım gerçeğini “tehcir” olarak adlandırarak çarpıttıysa, 2015 mesajında ​​Türkiye Cumhurbaşkanı Birinci Dünya Savaşı’nın sert koşullarını vurguladı ve “sınır dışı” kelimesi artık yoktu.  söz [14].

Nitekim 2015 yılında Ankara yetkilisi, “adil hafıza” ve “ortak acı” konusundaki yanlış beyanlarının Ermeniler tarafından kabul edilmediğine ikna olmuş, Ermeni Soykırımı’nı inkar etme politikasını daha da sertleştirmiş, sadece Birinci Dünya Savaşı’nın unsurunu vurgulamış ve kabul edilebilir Türk tahrifcilerini bile atlamıştı.  “Yer değiştirme” kelimesi.

2016 – Ermeni Soykırımı meselesi, Almanya’nın Ermeni Soykırımı’nı tanıması bağlamında Türkiye’nin gündeminde

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılında 24 Nisan’da bir kez daha mesaj vererek iki halk arasındaki düşmanlığın üstesinden gelinmesi çağrısını ve yüzyıllardır “barış ve uyum içinde birlikte yaşama” yanlış açıklamasını vurguladı.

O yıl, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 2 Haziran 2016’da Federal Meclis tarafından kabul edilen Ermeni Soykırımı’nın tanınmasına ilişkin kararında bir dönüm noktası oldu ve bu da Türkiye’de doğal olarak büyük bir heyecan yarattı.  Karar, Türk çevrelerinde Türk medyasına da yansıyan çeşitli tartışmalara yol açtı.

Ermeni Soykırımı’nı düzenleyenlerden Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal’e yapılan atıf, Erdoğan’ın Türkiye tarihinde soykırım olmadığına dair açıklamasına özellikle dikkat çekiyor.  T24 haber sitesinde yer alan köşe yazısında Hasan Cemal, Erdoğan’ı dürüst olmaya çağırdı ve bir zamanlar özel görüşmelerde Türk vatandaşlarına sert muamele gördüğünü itiraf ettiğini hatırlattı.

Erdoğan, Ermeni Soykırımı’nın Federal Meclis tarafından tanınmasının ardından, Almanya’nın “hatasını” düzeltmesini umduğunu açıkça dile getirdi. [17]

15 Temmuz 2016’da Türkiye’deki darbe girişiminin ardından, Türk yetkililer bu ülkedeki ifade özgürlüğünü ve temel insan haklarını daha da kısıtladı.  İlan edilen olağanüstü halin sonuçlarından biri, Ermeni meselelerindeki tabuyu kaldırmanın mümkün olsaydı, başta İstanbul’daki Ermeni cemaati olmak üzere ulusal ve dini azınlıkların ve Müslümanlaştırılmış ve kılık değiştirmiş Ermenilerin tekrar kabuklarına saklanmasıydı.

 2017 – Erdoğan’ın sahte taziye mesajları politikası devam ediyor

Erdoğan, Nisan 2017’de bir kez daha K.  Ermeni halkının Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel ve ekonomik yaşamına büyük katkısı olan Konstantinopolis Ermeni Patrikhanesi ve Türkiye Ermeni cemaatine hitap ediyor.  Türkiye Cumhurbaşkanı 2017 mesajında, Türk yetkililerin “Ermeni kültür mirasına özen gösterme” politikasını sürdürdüklerine dair güvence verdi.

 2018 – Soykırım kurbanlarının anısına düzenlenen etkinlikler Türkiye’de yasaklanmaya başlandı

Recep Tayyip Erdoğan, 2018 yılının başlarında Ermeni Soykırımı konusunda daha sert bir tavır aldı.  O yılın Ocak ayı sonlarında Türkiye’nin Bursa kentinde yaptığı konuşmada, tarihi gerçekleri çarpıtarak, “Ermenilerin tehcirine yol açan katliamlarda öldürülen Türklerin sayısının Ermenilerin sayısından çok daha fazla olduğunu” kaydetti.  Erdoğan’a göre, Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı arşivlerinde sadece konuyla ilgili 1.700.000 belge var ve bunları yayınlamaya hazırlar, ancak Ermeni tarafı “arşivlerin ikili olarak açılması önerilerini cevapsız bırakıyor”.

Erdoğan, Nisan 2018’de Ermenilere “sempati” duymayı unutmasa da, o yıl Türk makamlarının daha sert tavrı, Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına adanan olaylara uygulanan kısıtlama ve yasaklara da yansıdı.  Bu törenler Nisan 2010’dan beri her yıl düzenlenmektedir.  İlk yıllarda bu etkinlikler sadece İstanbul’da yapıldıysa, daha sonra coğrafyaları Dersim gibi Batı Ermenistan’ın bazı bölgelerini kapsayacak şekilde genişledi.

Böylece 24 Nisan 2018’de Türk polisi, İstanbul’un Sultanahmet Meydanı’nda Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına düzenlenen töreni yasakladı.  Polis duvar kağıdında bir araya gelip “soykırım” notunu fark etti, tutuklanan 3 kişi daha sonra serbest bırakıldı.

2019 – ABD Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından kabul edilen Ermeni Soykırımı kararlarına Erdoğan ve resmi Ankara’nın yanıtları

2019, Ermeni Soykırımı’nın uluslararası tanınırlığı ve kınanması açısından bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.

Devamı: http://bantuhd.blogspot.com/

 

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930