Antiçağdan itibaren bölgeye yerleşen Armenefon halklardan dini baskılara karşı en iyi direnenlerin ve 1915’teki nihai tasfiyelerine kadar kimliklerini korumayı başaranların, 7. yüzyılda burada -kabaca tüm Tokat Sancağı’nı ve Pontos bölgesindeki Sinop’u kapsayan alanda, Bizans’ın ünlü askeri theması Armeniak’ı olduğu yadsınamaz .11. yüzyılın ilk yarısında göç ettirilen ya da ilk Türk akınlarından kaçan Ermenilerin, gelmesiyle, çok daha sonraları,1700’lerde ise doğdukları topraklarda kendilerine dayatılan zorla İslamlaşmadan kaçan Hemşinli sığınmacıların yerleşmesiyle bölgedeki Ermeni nüfusu bir hayli arttı.Buna rağmen ,17.yüzyılın sonuna doğru, birçok yerin yanı sıra Tokat’ı yakıp yıkan ve Küçük Asya’nın büyük bir bölümünü açlığa mahkum eden Celali yağmaları yüzünden , sağ kalanlar çareyi batıya kaçmakta bulunca , bölge nüfusunda bu kez de büyük bir azalma yaşandı .19. yüzyılın sonunda da -rakamların doğruladığı üzere -buna benzer bir durum görüldü : 1895-1896 katliamlarından önce , Cuinet’ye gore , toplam nüfusu 202.800 olan tüm Tokat Sancağı’nda 37.919 Ermeni yaşamaktaydı. Yirmi yıl sonra Patrikhane’nin gerçekleştirdiği istatiskler ise bu sayıda bir azalma olduğunu göstermiştir. Bu kez 32.281 olarak saptanan Ermeniler (6.093 hane) , yirmi yedi kent ve köye dağılmış haldeydi ve yirmi sekiz kilise , iki manastır ve on dört okulları (3.175 öğrenci) bulunmktaydı.
Tokat/Yevtogia Kazası
Tarihçilere göre Tokat şehrinin, 25 kilometre daha doğusunda, Yeşilırmak’ın kıyılarında kurulmuş olan Pontos’un Komana kenti, .İS 1.yüzyılın başında terk edildikten sonra, Tokat’ta büyük bir gelişme yaşandı. Şehrin Yevtogia olan adının ise, 4.yüzyılda Theodosius’un annesi imparatoriçe Evdoksia’nın koyduğu adın değişime uğramış hali olduğu sanılmaktadır.
İki kilometre uzunluğundaki, 650 metre yükseklikteki bir vadide yer alan şehrin mahalleleri,vadinin yamaçlarındaki amfiteatr şeklinde kurulmuştu.Her evin kendine ait bahçesi vardı. Katmanlaşmış ve çıplak kayalıkların şekillendirdiği dağlarla çevrili, girintili çıkıntılı bir yarın tepesinde yükselen eski kale, şehrin yemyeşil görüntüsüyle güçlü bir tezat oluşturuyordu.
1878-1882’de Patrikhane tarafından gerçekleştirilen sayımdan sorumlu olan etnolog Karekin Srvantzdiyants’ın Tokat’la ilgili verileri şöyleydi: 8.819 Ermeni, 10.500 Türk ve 2.600 Rum ile Ortodoks Ermeni. 1895’teki kırımlarda 500 kurban vermelerine rağmen ,Ermenilerin sayısı 11.980,Türklerinki 15.000 idi.Başpiskoposluğun merkezi olan Meryem Ana Katedrali, Surp Yerrortutyun, Karasun Manug, Surp Krikor Lusavoriç, Surp Minas, Surp Istepannos ve Surp Kevork olmak üzere yedi Apostolik kilisesi vardı. Ermeni Katolikler ise, Ardala semtinde bulunan bir piskoposluğa ve Annonciation Kilisesi’ne sahiptiler. Vartanyan, Vartuhyan,Meryem Ana,Surp Yerrortutyun ve Surp Kevork okulları, Ermenilere ait eğitim kurumlarının en ünlüleriydi (1.400 öğrenci).Protestan ve Katoliklerin de kendi okulları vardı.Fakat Katolikler çocuklarını , 1881’de Fransız misyonerlerinin kurduğu Cizvit kolejine (1890’da 170 öğrenci) ve Anarad Hığıtyun rahibelerinin yönetimindeki okula gönderiyorlardı; bu iki okul da Tokat’ın yakın çevresinde , Kocacık’taki tepenin yamacında, 1025’te Kral Senekerim Ardzıruni’nin inşa ettiği ve onun zamanında restore edilen Surp Hovagim ve Surp Anna Ermeni Manastırı yer alıyordu.
Şehrin civarı ekili arazilerle, bağlar ve meyve bahçeleriyle doluydu; özellikle de kalburüstü Ermenilerin gözde yazlık mekanı olan, Bakire Meryem’a adanmış küçül şapelin bulunduğu Malkaya. Yabancı tüccarların zamanla azalmasıyla eski canlılığından ve refahından çok şey kaybetmiş olmasına rağmen, pazar yeri şehrin başlıca çekim merkezi olma özelliğini sürdürmekteydi. Şurası bir gerçek ki , Küçük Asya’yı İran ve Kafkasya’ya bağlayan büyük kervan yolu eski önemini yitirmişti, çünkü Samsun ve Trabzon hem iç kesimlere karayoluyla bağlanmış bulunuyor, hem de buharlı gemilerle yapılan deniz yolu taşımacılığı doğrudan bu iki limana ulaşıyordu.Doğal olarak bu durum,eski kervan yolunun bu yeni taşımacılıkta rekabetini imkânsız kılmıştı. Böyle olmakla birlikte, Tokat geleneksel zanaatlarını büyük öçlüde korumuştu. Dünyaca tanınmış kumaş baskısı (100 atölyede 1.000 Ermeni işçi çalışıyordu), pamuklu kumaş imalatı ve boyaması, kalaycılık ve bakırcılık, her çeşit boya,tütün yaprağı ve rakı için sakız ekimi ve işlenmesi Ermenilerin tekelindeydi.
Tokat kazasında yönetim merkezinde toplanmış olan 11.980 Ermeni’den başka, on yedi Armenefon köye dağılmış 6.500 Ermeni daha vardı.Şehrin batısında, Trabzon vadisiyle Gazova ovasında yer alan köylerdi
Kaynak : 1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler Arevmedyan Hayastan Paul B. Paboudjian, Raymond H. Kevorkian
Leave a Reply