Çemişgezek Yeritsagrak Köyü (Bugün Arpaderen mezrası) 1915 tutuklama ve kırımlar

Tehcir ve kırımın (Ermeni Soykırımı’nın-‘Akunq’ web sayfası yöneticileri) başlamasından önce Ermenilerin imha edileceği duyulunca Diab Ağa’nın büyük oğlu Hasan kendi adamları ve katırlarıyla Yeritsakrag’a gelir ve köyün büyüklerine der ki; babası Diab Ağa kardeşi Veli’nin düğününü tebrik etmeye gitmediklerinden dolayı köylülere çok darılmış, fakat kendisi bu dargınlığı gidermek için uğraşacakmış, eğer ki köylüler “fazlalık” eşyalarını verirlerse…

Köylüler Hasan’ın önerisini reddeder ve onu eli boş geri gönderirler.

Bu olaydan sonra bir gün kaymakam, jandarma çavuşu ve 12 jandarmayla gelir, köyün önde gelenlerini çağırıp silah talep eder. Köylüler silahları olduğunu inkar eder. Jandarmalar önce aramaya girişir ve halka eziyet ederler. Yine de bir kaç av tüfeği dışında bir şey bulunmaz. Savaş silahları bulunamayınca köylülere “kurtulmak” için kendileriyle gelmiş olan Kınelili Beko’nun yanındaki 4 tüfeği satın alıp hükümete teslim etmelerini dayatırlar. Köylüler safça istenileni yapar. Silahları satın alıp teslim etmelerinden hemen sonra jandarma çavuşu zabıt tutar ve bunları evlerden bulunmuş silahlar gibi kaydeder. Bu zabıta dayanarak Manuk Çolakyan ile Istepan Zenneyan’ı tutuklayıp şehirdeki hapishaneye götürürler. Aynı gün 25-45 yaşları arasındaki erkeklerden ikinci kere askerlik bedeli olarak adam başı 40-50 altın para tahsil ederler. Aynı zamanda köyde ikamet eden Kürtlere de burayı terketmelerini dayatırlar.

8-10 gün geçer ve bir Cuma sabahı Adıyaman ve Malatya tarafından Türkler ile Kürtler baltalar ve ateşli silahlarla köyün üzerine saldırır. Halk köyü bunların talanına bırakır ve kaçar.

Çapulcu çeteler köyü talan edip gittikten sonra Adil Bey jandarmalarla gelir. Olup bitene ilişkin sahte acınma ifadeleri yanında “neden hükümete haber vermemişler” diye köylülere sitem eder. Daha sonra bu büyük talanın zarar-ziyan tespitini yapmak ve tazmin etmek gerekçesiyle bütün erkeklerin toplanmalarını ister.

Bir yandan toplananlarla göstermelik zarar kayıtları yaparken jandarmalar halen bahçelerde bulunanlara çağrı yapar ve gelmelerini sağlarlar. Yeterince adam topladıktan sonra tutuklamaya girişir ve Bırexi’dekilerle beraber şehire götürürler. Erkeklerin götürülmesinden sonra Yeritsakrag ve Murnayi’de kalan kadınlar ve çocuklar şehire götürülür, oradan da sürgün yoluna çıkarılırlar.

Bu karışık durum içinde 10-15 kişi kaçmayı başarır. Erkekler içinden kaçan Okriyan Krikor’u köyün bekçiliğini yapan askerler üç gün sonra bulup katleder. Akarak’a sığınan Minas Zeybekyan ise Diab Ağa’nın evinde acından ölür.

Kaçaklar içinde silahı olanlar, erkek yada kadın, takibe uğramaları halinde çatışarak ölmeye karar verirler. Bir hafta aç sefil dağda kaldıktan sonra Dersim’e geçerler.

Marta Kaprielyan şöyle anlatır: “Bir akşam köyde saklı hazine arayanların evleri eşeleme faaliyeti sona erince, yiyecek bir şeyler bulma umuduyla köye gittim. Geceydi, ses duyulmuyordu. Çitlerin altından bizim evin bahçesine geçtim ve biraz meyve topladım. Bizim köyün Kürt bekçisi yanıma gelip kaç günden beri bizi aradığını söyledi ve bizim için hazırladığı bir torba ekmeği verdi. Onu alıp uzaklaştım. Ertesi gün de gitmeye söz vermiştim, ama gitmedim”.

Bir kaç gün sonra aynı köyden Okriyan Margos, Karaballı Kürtlerle ve katırlarla, sakladığı eşyaları götürmeye gelir. Margos aracılığıyla anlaşırlar ki, Martalar’ın onluk mavzeri ve 500 mermisine karşılık Marta’yı ve beraberindeki kadınları da götürsünler. Buluşma yeri köyün mezarlığı olmuş. Oradan Kürtlerle birlikte Akarak’a doğru yola çıkmışlar. Ancak şehrin aşağı köprüsünü geçtikten sonra dereye yetişince Kürtler kendi ganimetlerini paylaşmaya başlar ve kadınları götürmeyi reddederler. Margos aracılığıyla bir altın daha verir ve ikna ederler. Otskeğ’in Xıntsoruk mevkisine ulaşınca orada Hımayak Takvoryan’ın cesedini görürler. Kürtler tekrar müşkülat çıkartır, bir altın daha koparırlar.

“Akarak’a yetiştikten sonra” diye devam ediyor bayan Kaprielyan; “Diab’ın lal oğlu üstümüze geldi ve bizi taciz etmeye başladı. Döverek bizden para istiyordu. Bahar Mardirosyan’ı ayağından asarak o kadar dövdü ki, ölü gibi yere serildi. Bizimle beraber gelen Kürtler bizde para ve mücevher bulunmadığını ona güçlükle anlattılar ve bizi o canavarın elinden kurtardılar. Akarak sınırlarından dışarı çıkmak üzereyken bizi götürme konusunda tekrar pazarlık yaptılar, çünkü Diab’a güvenmediğimizi biliyorlardı. İki altın daha verip yalvar yakar olarak zar zor ikna edebildik ve nihayet Bozan’a yetiştik”.

Yukarı Fırat Ermenileri 1915 ve Dersim
Yazar: Hovsep Hayreni
Yayınevi : Belge Yayınları

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930