37. Selçuk-Türklerin Ermenistan’a saldırısı

Bizans’ın Ermenistan siyaseti

Ermenistan’ın büyük bir kısmını ele geçiren Bizans’ın başlıca arzusu, bu ülkeyi kendisine itaatkâr tutmaktı. Bizans yöneticileri, bu niyetle Ermenistan’ın askeri gücünü zayıflatmaya çalışır. Ermeni beylere büyük mülkler ve unvanlar bahşederek, imparatorluğun içlerine yerleştirir. Sadece Bizanslılara sadık Ermeni asiller Ermenistan’da kalır. Halk çeşitli vergiler ödemeye, kalelerin ve şehir surlarının tahkim edilmesine ve yolların yapımına katılmaya mecburdu. Ermeni halkı, Bizans görevlileri tarafından sömürülmekteydi.

Bizanslılar, Ermeni Kilisesi’ni kontrol altına almaya çalışıp, her fırsatta içişlerine karışmaktaydı. İmparatorluk, katolikosun Ermenileri birleştirip, Bizans’a karşı harekete geçirebileceğinin bilincinde olarak, önleyici tedbirlere başvurmaktaydı. Örneğin, Ani şehrinin işgali esnasında Bizanslılara büyük hizmetlerde bulunmuş olan katolikos Petros Getadardz, Konstantinopel’e çağrılır. Katolikos, birkaç yıl boyunca imparatorluğun başkentinde yaşar, fakat kendisine artık Ani’ye dönme izni verilmez. Kendisinden sonra gelen katolikoslara da aynısı uygulanır. Bizans İmparatorluğu, katolikosların Ermenistan’a yerleşip faaliyet göstermelerini yasaklamaktaydı. Bizans, Ermeni beylerini, Ermeni mezhebinden feragat etmeye mecbur etmekte, Ermeni kiliseleri ve manastırlarını vergiye bağlamayı planlamaktaydı.

Ermenistan için en vahimi, Bizans’ın, Ermeni silahlı kuvvetlerini ortadan kaldırma denemeleriydi. İmparatorluk, halktan askeri vergi almaya başlar. Böylece, Ermenistan talihin cilvesine terk edilip, Selçuk-Türklere ülkeye engelsiz saldırma imkânı verilir.

Selçuk-Türklerinin akınları

Selçuk-Türklerinin ataları, Çin’in kuzeyinde bulunan bölgelerde ve Orta Asya’da yaşamakta, göçebe hayvancılıkla uğraşıp, aileleri ve sürüleriyle birlikte oradan oraya hareket etmekteydi. Türklerin bir kısmı, liderleri Selçuk’un haleflerinin önderliğinde, XI. yüzyılın başlarında İran’ı işgal eder ve Ermenistan sınırlarına yaklaşır.

Selçuk-Türklerinin 20 bin kişilik ordusu 1047 yılında ilk defa olarak Ermenistan’a saldırır. Vaspurakan’a (Van bölgesi-çev. notu) akın eder ve Basen’e (Pasinler-çev. notu) kadar ulaşır. Yolları üzerindeki Ermeni yerleşimlerini tahrip edip, binlerce kişiyi esir alırlar. Düşman, Ermenistan’da hemen-hemen hiçbir direnişle karşılaşmaz. Ermeniler fiili olarak silahsızlandırılmıştı, Bizanslılar ise açıkça, karşı operasyonlardan kaçınır.

100 bin kişilik Selçuklu ordusu 1048’de ikinci kez Ermenistan’a saldırır. Selçuklular, aynı yoldan ülkeye girerek, Basen ve Karin (Erzurum-çev. notu) Ovası’na yerleşir. Buradan da ülkenin tüm yanlarına yayılırlar. Düşman, her yere ölüm ve yıkım getirir, yaşlı ve çocuklara dahi acımaz.

Bizans ordusu hiçbir faaliyet göstermez ve başlangıçta, düşmana direnmeye dahi teşebbüs etmez. Selçuklular, Karin yakınlarında bulunan, koruma surları olmayan bir ticari merkez olan Ardsın şehrine saldırır, şehri kundaklayıp, yıkar, yağmalar ve halkın büyük bir kısmını esir olarak götürürler.

Ancak Selçuklular Atırpatakan’a dönmeye hazırlandıklarında Bizanslılar gizlendikleri yerden çıkar. Ermeni ve Gürcü ordularını kendilerine ekleyen Bizanslılar, Selçuklulara karşı meydan savaşı verir. Lakin son derece parçalanmış olan Bizans ordusu ağır bir yenilgi alır.

Bizans yöneticileri hatalarını anlayıp, bir an için kendilerine gelir. Ermeni halkını kendilerine çekme ve vergileri hafifletme siyasetine başlatırlar. Lakin Ermeni ordusunu tekrar oluşturmayı başaramaz ve Selçuk-Türklerinin günden güne artan baskılarına karşı koymak artık imkânsız bir hal alır.

Selçuk-Türklerinin 1054 yılındaki üçüncü akını, Tuğrul Bey tarafından yönetilmekteydi. Kars şehrini savunanlar bu sefer düşmana inatla direnir. İçlerinden Tatul adında genç bir Ermeni asker, Tuğrul’un genç akrabalarından birini ölümcül derecede yaralar, fakat esir düşer. Geniş omuzlu ve cüsseli Ermeni savaşçı, görünüşünden hayran kalan Tuğrul, yaralı Türk’ün ölmemesi durumunda Tatul’u serbest bırakma sözü verir. Gururlu asker, korkusuzca, “darbe benimse, rakip muhakkak ölecektir”,- diye cevaplar.

Ermenistan’ın işgali

Selçuk-Türklerinin ilk üç akınları, istikşaf amaçlıydı. Selçuk-Türkleri devletinin başına Alpaslan geçtiğinde durum değişir. Alpaslan komutasındaki ordu 1064 yılında Ermenistan ve Gürcistan’a saldırır. Bizans orduları tekrar sadece seyirci olur. Selçuklular Ani’yi kuşattığında, şehrin Bizanslı muhafız birliği iç kaleye çekilir ve halkı sahipsiz bırakır. Düşman, müreffeh şehri bir yıkıntılar yığınına çevirir. Kars, Sünik ve Taşir-Dzoraget kralları, Selçuk-Türklerine tabi olduklarını bildirerek, yıkımdan kurtulur. Ararat Ovası ve Ermenistan’ın kuzey kısımları bu şekilde işgal edilir.

Bizanslılar, 1071 yılında nihayet Selçuk-Türklerinin tehlikeli ilerlemesini durdurmaya çalışır ve büyük bir orduyla doğuya ilerler. Bizanslılar ve Selçuk-Türkleri arasındaki belirleyici meydan savaşı, Manazkert (Malazgirt-çev. notu) yakınlarında gerçekleşir. Bu savaş, imparatorluk için bir facia olarak son bulur. Bizanslılar, çok büyük kayıplar verir ve imparator dahi esir düşer. Bizanslılar, yenilgilerini mecburen hemen kabul eder ve Selçuk-Türkleriyle barış antlaşması imzalar. İmparatorluk, tüm Küçük Asya’yı düşmana teslim etmeye mecbur olur. O zamana kadar yıkıma uğramamış olan Ermenistan’ın güney ve batı kısımları, Manazkert meydan muharebesi sonucunda işgal edilir. Tüm Ermenistan, Selçukluların muazzam çaplı sultanlığına dâhil edilir.

Ermenistan ziraatı, Selçuk-Türklerinin akınları ve hareketlerinden büyük oranda zarar görür. Özellikle şehirler zor durumda kalır. Uluslar arası transit ticaret ve zanaatlar düşüş gösterir. Ermeni beyler ve özgürler, topraklarını kaybeder. Ermeni elit birliği dağılır ve zaman içinde yabancı ülkelere dağılır. Sürekli çatışmalar ve ekonomik çöküntü nedeniyle çok sayıda Ermeni, vatanını terk eder. Komşu ülkelere, özellikle Bizans’ın içlerine, Küçük Hayk’a, Kapadokya’ya ve Kilikya’ya göç başlar.

XI. yüzyılda Ermenistan’ın başına gelen felaketler, katolikosluk makamı için de trajik sonuçlar doğurur. Olumsuz siyasi şartlardan dolayı, Ermeni Kilisesi’nin dini önderleri sürekli bir yerden diğerine geçmekte ve sabit bir yerde durmamaktaydı. Bu yüzden katolikoslar, Kilikya’ya yerleşene kadar, vatandan uzakta, Küçük Asya’nın farklı şehirlerinde yaşıyorlardı.

http://www.findarmenia.com/arm/history/20/263

Çeviren: Diran Lokmagözyan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930