
Kriz içinde olan pagan dini ve çok tanrı ibadetinin yerine geçecek olan Hıristiyanlıkla birlikte Uluslar arası siyasette yeni bir dönem başlar.
Bu yeni dinin kurucusu, Yehuda’da faaliyet göstermiş olan İsa Mesih’tir. İsa, insana, tabiata ve tüm dünyaya yönelik sevgiyi vaaz etmekteydi.
İsa’nın doğuşuyla yeni bir krallığa ve siyaset dönemine doğru adım atılır.

İsa Mesih, Yahudi din adamlarının talebi üzerine, 33 yılında Romalılar tarafından haça gerilir.Lakin bu olay, yeni öğretisi ve yeni fikirler üzerine kurulan insani ahlakın tüm dünyada yayılmasını durduramaz.
Hıristiyanlık öğretisi, havariler olarak anılan Mesih’in 12 öğrencisi ve sayısız takipçisi tarafından tüm ülkelerde vaaz edilmeye başlanır.
Bu yeni öğreti başlangıçta her yerde düşmanca karşılanıp, takibata uğramakta olduğundan dolayı Hıristiyanlar, büyük gizlilik şartları altında faaliyet göstermeye mecbur olmaktaydı.
Lakin tüm zorluklara rağmen Hıristiyanların sayısı, dünyanın birçok ülkesinde günbegün artarak, alt katmanlar haricinde, asilzadelerin arasında da geniş bir şekilde yayılım bulur.
Geniş halk kitlelerinin dini ihtiyaçlarını artık karşılayamayan pagan inançları yerine Hıristiyanlığın almasına yönelik uygun şartlar, birçok ülkede gitgide oluşmaktaydı.
Yeni din ve bu dinin vaaz ettiği yeni ahlak ve insani yaşam şekli Ermenistan’da da yayılır.
Ermenistan, yeryüzünde ilk olarak, 301 yılında Hıristiyanlığı devlet dini olarak ilan eder.
İlk olarak Ermeni halkı yeni doktrinin ilerici fikirlerini duyar, kabul eder ve pagan dininin eskimiş inançlarından feragat ederek, Hıristiyan inancı temelinde yeni ve ilerici bir kültür yaratarak, yeni hümanist ahlak prensiplerini referans alır.

Günümüze ulaşan anlatılara istinaden, İsa Mesih’in 12 havarilerinden Tadeos (Taddeus) ve Barduğimeos (Bartolomeus) Ermenistan’da Hıristiyanlığı yayıp, vaaz ederek, cemaatler ve kilise teşkilatı dahi kurmuş, fakat kral Sanatruk’un takibatının kurbanları olmuşlardır.
Ermeni Kilisesi’nin kuruluşunun temeli, belirtilen havariler tarafından atıldığından dolayı, Ermeni Kilisesi, Apostolik (havariler tarafından kurulmuş) olarak anılmaktadır.
II. ve III. yüzyılları zarfında, gizli olarak faaliyet gösteren Hıristiyan cemaatlerinin sayısı artar.
Ermenistan kralı III. Büyük Tırdat (287-330) da önceleri Hıristiyanlara baskı uygulamaktaydı. Hıristiyanlık vaaz eden Grigor Lusavoriç (aydınlatıcı) kral tarafından işkencelere uğratılarak, Artaşat şehrinin, Khor Virap (derin kuyu- kovuk) olarak anılan hapishanesine atılır. Kral, Grigor’un Hıristiyan olmakla kalmayıp, babası, kral II. Khosrov’u öldürmüş olan Anak Partev’in oğlu olduğunu öğrenir.
İlginç, fakat acı biri olay vuku bulmasaydı, büyük bir ihtimalle Grigor hapiste kalır ve Tırdat imana gelmezdi.
Roma İmparatorluğu’nda, Hıristiyanlara yönelik sert takibatlar gerçekleşirken, birçok Hıristiyan mecburen, kitlesel baskıların olmadığı Ermenistan’a sığınmakta, bu kaçakların arasında, başrahip Gayane önderliğindeki bir grup Hıristiyan bakire de bulunmaktaydı. Bu grubun içinde Hıripsime adında güzel bir rahibe vardı.
Büyük Tırdat, Hıripsime’ye aşık olur ve kendisine eş olarak almak ister, lakin kendisini İsa’nın hizmetine vermiş olan bakire evlenmek niyetinde değildir, üstelik de bir paganla.
Tırdat hiddetlenerek, Hıripsime, Gayane ve diğer bakirelerin işkenceyle öldürülm

esini emreder.
Tırdat, kısa sürede yaptığı zalimlikten dolayı pişman olur ve ağır bir ruh hastalığına yakalanarak yatağa düşer.
Anlatıya göre, kralın kız kardeşi Khosrovidukht’un gördüğü rüya sayesinde hapisten çıkartılan Grigor Lusavoriç, kralı tedavi eder ve Tırdat imana gelir.
Ermenistan kralı, ailesi, bakanlar ve ordu 301 yılında Taron Eyaleti’nin Aştişat yerleşimi yakınında bulunan Aradsani Nehri’nde (Muratçay), Ermenistan’ın ilk katolikosu (dini önder) olarak kutsanan Grigor Lusavoriç tarafından vaftiz edilir.
Pagan inançları Ermenistan’da yasaklanır ve Hıristiyanlık devlet dini olarak ilan edilir. Ülkenin önemli dini merkezleri olan Aştişat’taki tanrı Aramazd, Vahagn ve Anahit’e ait tapınaklar yıkılarak, ilk Hıristiyan kilisesi inşa edilir.
Bakirelerin, Vağarşapat şehrindeki şahadet mevkilerinde kiliseler kurulur ve Ana Kilise (katedral) inşa edilir. Tüm pagan tapınakları kiliselere dönüştürülür.
Pagan rahipleri, yeni dinin yayılmasına karşı koyar, fakat kraliyet orduları tarafından Taron Eyaletinde bozguna uğratılır ve başrahip Ardzan hayatını kaybeder.

Hiçbir şeyin eski tanrıları anımsatmaması için tüm pagan kültürü yok edilir. Bu durum, binlerce yıllık Ermeni kültürü için hayli ağır bir darbeydi. Lakin Hıristiyanlığın, geniş halk kitleleri tarafından benimsenerek, pagan kalıntılarının nihai olarak uzaklaştırılması için daha uzun zaman geçmeliydi.
Böylelikle Ermenistan, tüm diğer ülkelerde zalimce takibata uğrayan Hıristiyanlığın devlet dini olarak kabul edildiği ilk ülke olur.
Bu ise, Ermenistan’ın iki güçlü komşusu olan İran ve Roma’nın, yeni dine yönelik düşmanca bir tutum içinde oldukları zaman gerçekleşir.
Bu ülkelere karşı koyarak, dini-kültürel bir devrim yapabilmesi için Ermenistan’ın hayli güçlü ve bağımsız olması gerekmekteydi.
Roma imparatoru Maksimilianos Daya, 311 yılında Ermenistan’a saldırır, fakat Tırdat, imparatorluk ordularını bozguna uğratarak, Mıdsbin Antlaşması’yla Roma’ya bağlanmış olan Dsopk, Ağdznik, Korduk ve Dsvadek bölgelerini Büyük Hayk’la birleştirir.
Hıristiyanlık inanışına 313 yılında Roma İmparatorluğu’nda diğer dinlere eş olarak izin verildiği, 324 yılında ise, diğer dinlerle birlikte Hıristiyanlığın da devlet dinine dönüşmesi sayesinde Ermenistan, eski müttefiki Roma’ya karşı fazla mücadele etme mecburiyetinde kalmaz. Hıristiyanlık, ancak 381 yılında Roma’nın resmi ve tek dini olarak ilan edilir.
Pagan tapınakları ve rahiplerin tüm mal varlığı ve daha başka mülkler kral Tırdat tarafından Kilise’ye bağışlanır. Ondalık vergi, yani ülkedeki tüm hasadın onda biri Kilise’ye verilir. Diğer krallar ve güçlü bakanlar tarafından Kilise’ye yeni-yeni mülkler hibe edilir. Bu sayede Kilise, zaman içinde, saraydan sonra gelen, ülkenin en büyük toprak sahibine dönüşür.

Ermeni kilisesi, ekonomik gücü ve zenginliği sayesinde önemli bir siyasi ağırlık elde ederek, ülkenin yönetici güçlerinden birine olur.
Ermeni Apostolik Kilisesi, ilk dönemlerde Ekümenik Hıristiyan Kilisesi’nin bir parçasını oluşturmaktaydı. Ermeni Kilisesi doktrininin temelinde, Hıristiyan Kilisesi’nin ilk üç ekümenik konsillerinin (uluslar arası toplantı) (Nikia/İznik 325, Konstantinopel/İstanbul 380 ve Yepesos/Efes 431) kararları yatmaktadır.
Kalketon (Kadıköy) 451 konsilinde kabul edilen kararlar sonucunda Ekümenik Hıristiyan Kilisesi parçalanır ve Ermeni Kilisesi bağımsız olur.
Ermeni Kilisesi, devletin birliğinin korunması konusunda önemli bir rol oynar, bu önemli milli değerin kaybından sonra ise Kilise, Ermeni ulusunun yönetimi, kültürünün korunması ve gelişmesiyle ilgili tüm yükü üzerine almış, kurtuluş hareketlerinin başında bulunmuş, Ermeni gençliği arasında milli bilincin tohumlarının atılması ve gelişmesini sağlamıştır.
Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan
http://hayenq.do.am/index/qristoneowt_yan_hr_chakowmy/0-18
Ayrıntılar için buraya tıklayınız: http://akunq.net/tr/?cat=62
Leave a Reply