3. Eski Ermenistan bölgesi ve idari bölünmesi hakkında kısa bilgiler

‘Coğrafya Kitabı’na Göre Ermenistan

–          Ermenistan deyince, Ermeni halkının yaşayıp, tarihini inşa ettiği bölgenin bütünü anlaşılmaktadır.

–          Akamenik İran’ın egemenliği altında bulunduğu dönemden itibaren Ermenistan’la ilgili yazılı kaynaklar, I. Darius’un (521-484) Behistun (Kirmanşah şehri yakınlarında) yazıtları ile Yunan tarihçiler Herodos ve Ksenofon’un yazılarında karşımıza çıkmaktadır.

–          Darius’un Behistun yazıtlarında belirtilen yöreler (birkaçının yeri hâlâ tespit edilememiştir) Ermenistan’ın (kayıtlarda Armenia olarak geçmektedir) güney sınır bölgeleridir, bu nedenle, Behistun yazıtları sayesinde Ermenistan’ın kaplamış olduğu alan hakkında tam fikir edinmek mümkün değildir. Herodos ve Ksenofon’dan edinilen verilerde de hemen-hemen aynı sorun yaşanmaktadır. Lakin her halükârda, Yunanlı tarihçilerin sunmuş olduğu bilgiler daha bütüncül ve kesin olup, Ermenistan’ın boyutları hakkında hiç değilse yaklaşık bir fikir edinme imkânı sağlamaktadır.

–          M.Ö. 519 yılında, I. Darius döneminde kurulan Akemenik egemenliği, M.Ö. 330 yılına kadar devam etmiştir.

–          Ermenistan da dâhil olmak üzere, I. Darius döneminde Akemenik İran’a bağlı olan tüm ülkeler, idari düzenlemeler yaşadı.

–          I. Darius, tüm İran’ı bölgelere, satraplıklara ayırmıştı, bu bölgelerin yöneticileri satrap (yönetici) olarak anılmaktaydı. Kendi bölgelerinde idari ve hukuki egemenliğe sahip olarak, vergileri toplayıp Akemenik krallığına gönderen satraplar, doğrudan Darius’a bağlıydı.

Ermenistan’ın eski yöneticileri, satraplara tabi olmakla birlikte iç hukuklarını korumaktaydı.

–          Herodos tarafından Armenia olarak adlandırılan Ermeni soy gruplarının yerleşim yerleri, Akemenik İran’ın iki satraplığını, (13. ve 18.) oluşturmaktaydı. 13. satraplığa, Ermeni Yüksek Platosu’nun batı bölgeleri olan Armenia (Armenlerin ülkesi), Hayassa-Azi ve bunlara komşu birkaç ufak soy grubu bölgeleri girmekteydi. Armenia, Tigris (Dicle) Nehri’nin yukarı ve Aradzani (Muratçay) Nehri’nin aşağı kısımlarını içine alıp, alan itibarıyla daha geç dönemdeki Dsopk ve Ağdznik eyaletlerine denk düşmekteydi. Ermeni Yüksek Platosu’nun merkezi kısımlarından haricindeki bölgelerin de belirtilen dönemde Armenia’ya dâhil olduğunu varsayabiliriz.

–          Herodot’un belirttiğine göre Arminia, batı sınırını oluşturan Yeprat (Fırat) Nehri’nden başlayarak güneydoğuya, İran’ın “kral yolu” yönünde 56,6 fersah (yaklaşık 320 km.) yayılmaktaydı. Aynı çapta doğuya doğru da yayıldığını varsayarsak (ki, çok mümkündür) doğu sınırı, Aradsani yönünde, Van Gölü havzasına kadar ulaşıp, daha ileri dönemdeki Turuberan eyaletinin büyük bir kısmını içine almış olmalıydı.

–          Armenlerin ülkesinin hemen kuzeyinde Hayassa yayılmaktaydı. Hayassa’nın kuzey sınırını Pontus sıradağları oluşturmaktaydı.

–          Armenia ve Hayassa’nın haricinde Akemenik İran’ın 13. Satraplığına, Hayassa’nın kuzeyinde, Pontus Denizi’ne (Karadeniz) dâhil olan bölgeler de girmekteydi.

–          18. Satraplık, Herodos’un belirttiğine göre, Matienler, Saspeyrler ve Alarodların ülkesinden oluşmaktaydı.

–          18. Satraplığın kesin sınırlarını bilmek son derece ilginç olmasına rağmen, verilerin yetersiz olmasından dolayı şimdilik bu imkândan mahrumuz. Matienlerin, Van ve Urmiya gölleri arasında, Alarodların, Van Gölü havzasında, Ararat (Ağrı) Ovası ve doğusunda kalan alanda, Saspeyrlerin ise, İspir ve Tayk bölgelerinde yaşamış olduklarını söyleyebiliriz.

–          Akemenik İran’ın egemenliği dönemindeki Ermenistan hakkında en önemli kaynak Ksenofon’un “Anabazis” çalışmasıdır. Bu çalışmada hayli ayrıntılı bir şekilde Ksenofon ve 10000 kişilik Yunan ordusunun, Ermenistan ve Trabzon üzerinden Yunanistan’a dönüşü anlatılmaktadır. Bu ricat, M.Ö. 401-400 yıllarında gerçekleşmiştir. Ksenofon’un Ermenistan hakkındaki verileri, kendisinin de şahsen Ermenistan’da bulunup, görgü şahidi olarak yazmış olduğundan dolayı güvenilirdir. Ksenofon’un sunmuş olduğu bilgilerin, sadece Ermenistan’ın (Armenia) Yunan ordusuyla birlikte geçmiş olduğu bölgelerle ilgili olduğu tabiidir.

–          Ksenofon’un vermiş olduğu bilgilerle, tarihi bazı sorunlar haricinde, o dönemin Ermenistan bölgesi ve idari bölünmesiyle ilgili belli bir fikir oluşturmak da mümkündür.

–          Kesnofon’un kayıtlarına göre Armenia, o dönemde idari açıdan Doğu Armenia ve Batı Armenia olarak iki kısma ayrılmaktaydı. Bunlardan her biri ayrı satraplık olup, Akemenik İran’a bağlıydı. N. Adonts’un belirttiğine göre, Ksenofon’un belirtmiş olduğu Armenia’nın (Ermenistan) doğu ve batı kısımları, Herodot tarafından belirtilen, aynı Akemenik dönemin, yukarıda belirtilen 13. ve 18. satraplıklarına uymaktadır. Bu durum, Herodot zamanında 18. satraplıkta Ermenileşme sürecinin çok derin olduğu, bu yüzden de Herodot’tan kısa bir süre sonra 18. Satraplığın Ksenofon tarafından Saspeyrlerin, Matienlerin ve Alarodların ülkesi yerine, Doğu Armenia (Doğu Ermenistan) olarak belirtilmiş olmasından görülmektedir.

–          Selefküs egemenliği döneminde (M. Ö. IV. yüzyıl sonlarından II. yüzyıl başına kadar) Ermenistan’ın bir bölümü Selefküs krallarına tabi olmuştur. O dönemlerdeki Ermenistan Küçük Hayk, Dsopk ve Büyük Hayk olmak üzere üç kısımdan oluşmaktaydı. Bunlardan Küçük Hayk ve Büyük Hayk’ın kuzey kısmı özerk olup, yerel krallar tarafından yönetilmekteydi. En son tarihi ve arkeolojik araştırmaların neticelerine göre Büyük Hayk’ta, Yervantuni krallarının hüküm sürdüğü görülmektedir. Yervantuniler’in, Ararat Ovası’nda kurmuş olduğu bazı kale ve şehirler içinde en önemlileri Yervandaşat şehri ve Yervandakert kalesidir.

Dsopk

–          Selefküs döneminde Dsopk, Batı Tigris’in yukarı kısmı ve Aradsani’nin aşağı kısımlarını içine almaktaydı. Hayli geç bir dönemde, ancak II. Tigran zamanında Büyük Hayk’la birleştirilmiştir.

–          Büyük Hayk ve Ermenistan’ın diğer bölgeleri olan Dsopk ve Küçük Hayk, farklı zamanlarda, farklı çaplara sahip olmuşlardır. Alman Armenolog Hübschmann, Strapon’un bilgilerine dayanarak, asıl Ermenistan’ın (Küçük Hayk haricindeki tüm Ermeni toprakları), Selefküs döneminde daha sonraki 15 eyaletlerden ancak dördünü, “Dördüncü Hayk, Ağdznik, Turuberan ve Ayrarat”ı kapsadığını tahmin etmektedir. Lakin kanıtlar, Selefküs egemenliği döneminde, Hübschmann’ın belirtmiş olduğu eyaletlerin haricinde, Van Gölü’nün güneyinde bulunan Moks bölgesi ve Rıştunik ile gölün güneydoğusundaki birçok bölgenin de Büyük Hayk’a dahil olduğunu ispatlamaktadır.

–          Bunun haricinde, daha sonraki dönemde Büyük Hayk’a bağlanan, Yüksek Hayk eyaletinin batı ve kuzeybatısının büyük bir kısmının da Ermenistan’a ait olup, Selefküs egemenliği döneminde Küçük Hayk’a dâhil olduğunu belirtmek gerekir. 

Küçük Hayk

–          Selefküs dönemindeki Küçük Hayk’ın, M.Ö. II. yüzyıldan M. S. III. yüzyıla kadar olan sürede sahip olduğundan daha büyük bir alan kapsamış olduğunu belirtmek gerekir. O dönemde, Halis ve Gayl nehirlerinin havzaları haricinde, daha sonraları Yüksek Hayk olarak anılacak eyaletin büyük bir kısmı da Küçük Hayk’a dâhildi. I. Artaşes (M.Ö. II. yy.) Yüksek Hayk’ı Büyük Hayk’a birleştirmiş, bu dönemden itibaren de Büyük Hayk’a ait bir bölge olarak kalmıştır.

–          Selefküs egemenliği döneminde Büyük Hayk, Küçük Hayk ve Dsopk’ta ekonomi ve kültürde gelişme yaşanır. Bu sayede toplumda sınıf ayrılıkları daha derinleşir. Ermeni halkı, bağımsız bir devlete sahip olmak uğruna her fırsatı kullanmaya çalışır. Bağımsız Ermeni devleti kısa bir süre sonra gerçek olur.

–          Selefküs devleti devamlı savaşlar, ayaklanmalar ve yönetici elit içindeki ayrışmalar sebebiyle M.Ö. III. yüzyılda giderek zayıflamaya başlar. İmparatorluktan peyderpey yeni ülkeler ayrılır.

–          Kral Büyük Andiokos M.Ö. 190 yılında Magnezia yakınlarında Roma tarafından ağır bir yenilgi alınca, bundan faydalanan Büyük Hayk’ın Artaşes ve Dsopk’un Zare yöneticileri kendilerini bağımsız ilan eder. Böylece Büyük Hayk ve Dsopk devletleri kurulur.

–          Küçük Hayk, çok daha önce bağımsızlığını ilan etmişti.

–          Büyük Hayk ve Dsopk’un Ermeni krallıklarının alanları ve genişlemeleriyle ilgili Strapon’un yazılarında hayli bilgi edinmekteyiz.

–          Bu kayıtlardan, Büyük Hayk kralı Artaşes’in, Kasp (Hazar, Paytakaran) ülkesini, Vaspurakan’ı (Van, Strapon’un yazılarında Basuropeda olarak geçmektedir), Pavnitis’i (bazı araştırmacılar tarafından Sünik bölgesi olarak kabul edilmektedir), Pariatres dağları eteklerini, Tayk’ı, Khordzen’i, Gugark’ı (Gogarine), Karin bölgesini (Karenites, Erzurum), Dercan’ı (Derkısene, Karin’in batısı) ve Tımorik’i (Kortuk dağları güneyi) topraklarına katmış olduğu görülmektedir. Dsopk kralı Zare ise Antitoros taraflarında olan ülkeyi ve Yekeğyats bölgesini (bu bölge o zamanlar çok daha büyük bir alanı kaplamaktaydı) ele geçirmişti.

–          Böylece, Büyük Hayk ve Dzopk, I. Artaşes (M.Ö. 189-160) ve Zare döneminde Paytakaran, Sünik, Vaspurakan, Ayrarat, Gugark, Tayk, Yüksek Hayk’ın büyük bir kısmı, Turuberan, Dördüncü Hayk, Ağdznik, Mok, Korçayk’ın büyük bir kısmı ile tahminen Utik ve Artsakh’ı (Karabağ), yani daha geç dönemlerdeki Arşakuni hanedanlığı dönemindeki Ermeni devletinin 15 eyaletlerinden 14’ünü birleştirmişlerdi.

–          Strapon’un belirttiğine göre, bu genişletilmiş Ermenistan’da halk bir tek dil, Ermenice konuşmaktaydı.

–          Aynı M.Ö. II. yüzyılda Büyük Hayk ve Dsopk haricinde, Yeprat’ın batısında bulunan Küçük Hayk da genişleyip, Parkhar (Pariadres) Dağları’nın batı yamaçları ve Pontos’un kuzeydoğu kıyı şeritlerini ele geçirmişti.

–          Bu üç Ermeni krallıkları arasında en büyüğü ve güçlüsü I. Artaşes’in krallığı, Büyük Hayk olmuştur.

–          Büyük Hayk’la ilgili tarihçiler, II Tigran (M.Ö. 95-55) zamanından itibaren ayrıntılı bilgiler vermektedir.

–          II. Tigran, tahta çıktıktan hemen sonra, daha I. Artaşes zamanında Büyük Hayk’a bağlanmış olup, kendisinin esaretten kurtarılması karşılığında Part devletine bırakılan Atırpatakan dolaylarındaki 70 vadiyi geri alır. Çoğu araştırmacının görüşüne göre bu 70 vadi, daha sonra Parskahayk olarak anılacak olan eyaletin topraklarına denk düşmekteydi. Tigran, daha sonra (yaklaşık 94 yılında), Dsopk’u da Büyük Hayk’a bağlar ve daha sonraki çağlarda da böyle kalır.

–          II. Tigran’ın büyük krallığı, Dsopk’u kendisine bağladıktan sonra Kapadokya’yla doğrudan sınıra sahip olur. Dsopk’un birleştirilmesinde kısa bir süre sonra, hatta ondan da önce, Küçük Hayk’ın doğu kısımları da II. Tigran tarafından Büyük Hayk’a birleştirilir. Bu bölge, Karin eyaletini (daha sonraki dönemde Yüksek Hayk) oluşturup, güneyde ise Korduk’u Ermenistan’a bağlar.

yük Tigran’ın İmparatorluğu (M.Ö. 69 yılı itibarıyla)

–          Tigran’ın fethetmiş olduğu bu ülkeler, bu dönemden itibaren Ermeni devletini oluşturur. Atırpatakan, Büyük Media, Adiaben, Osroen, Mizdonia, Kommagene, Asur ve diğer savaşlar esnasında Tigran tarafından ele geçirilen öteki ülkeler ise çok kısa süre Ermenistan bünyesinde kalmıştır. Ele geçirilen ülkeler M.Ö. 65 yılında Ermenistan’dan koptuğunda, Ermenistan’ın siyasi sınırları Ermeni Yüksek Platosu sınırlarıyla hemen tamamen örtüşmekteydi. Bu açıdan, eski Ermenistan veya Armenolojide sıklıkla kullanıldığı gibi, “Tarihi Ermenistan”dan bahsederken, II. Tigran’ın emperyalist devleti yerine I. Artaşes döneminin Büyük Hayk’ı ve Tigran zamanında buna eklenen Dsopk, Küçük Hayk’ın doğusu, Korduk ve daha sonraki dönemde Parskahayk olarak anılan Yeni Şirakan’ı anlamak gerekmektedir.

Eski Ermenistan bu sınırlarıyla, kuzeydoğu ve kuzey kısımlarındaki bazı sapmalar haricinde, genel olarak, Ermeni Yüksek Platosu’na denk düşmekte ve kuzey sınırını Kur Nehri, güneyini Korduk ve Masius Dağları, batıda Fırat Nehri, doğuda ise Kaputan Gölü ve gölün kuzeydoğu yönünde bulunan sıradağlar oluşturmaktaydı. Yukarıda sınırları belirtilen ülke, II. Tigran döneminden itibaren Büyük Hayk veya Ermenistan adıyla anılmaktaydı. Bu sınırlar daha sonraki çağlarda sık-sık değişime uğrayıp, bazen daralıp, bazen de genişleyerek, bazen de idari-siyasi açıdan ülkenin farklı devletler arasında bölünmüş olmasına rağmen, her halükârda, yukarıda belirtilen bölge, bütün olarak, tarihçiler tarafından Ermenistan olarak anılmıştır.

–          Selefküs ve Artaşesyanların egemenliği döneminde Ermenistan’ı çevreleyen ülkeler Vir, Ağvan (Albanya), Atırpatakan, Part Kırallığı, Kapadokya, Pontos ile Partlara tabi olan ve Tigris’in yukarı kısmı ile Mezopotamya’da bulunan küçük Adiaben, Migdonia (merkezi Mıdsbin olmak üzere) ile Osroen (merkezi Yetesia/Urfa olmak üzere) krallıkları olmuştur. Ermenistan, bu komşularıyla ekonomik ve kültürel sıkı ilişkiler içindeydi.

–          Ermeni devleti, Artaşesyanların krallığı döneminde, iç bölgeler ve dış ülkeler olarak iki büyük kısma ayrılmıştı. Dış ülkelerin içinde Arvastan (Mıdsbin çevresi), Korduk, Nor Şirakan, Gugark, Dsopk ve Ağdznik bıdeşkhlikleri vardı ve bu bölgeler M.Ö. 65 yılında II. Tigran ve Pompeus arasında yapılan antlaşmayla Ermenistan bünyesinde kalmıştı. Bıdeşkhlikler, yarı bağımsız olup, Ermenistan krallarına tabiydi. Bu bıdeşkhliklerin, Ermenistan kralına tabi olarak sunmuş oldukları en önemli hizmet,  her birinin, Ermenistan sınırının kendi tarafına düşen kısmını savunmakla yükümlü olmasıydı. Bu yüzden de bu bıdeşkhlikler “taraflıklar” veya “sınır muhafızlıkları” olarak da anılmaktaydı. Bıdeşkhler, ülke içindeki toprak sahibi asillerden daha üstün mevkie sahipti. II. Tigran zamanında Ağdznik bıdeşkhinin, kralın yakınlarından biri tarafından yönetilmesinin haricinde, bıdeşkhlik görevi bırakıtsal olarak devredilmekteydi. Ağdznik’in bu özelliği ise bölgenin, başkent Tigranakert’le birlikte hanedanlığa ait olmasından ileri gelmekteydi.

–          Devletin iç bölgelerinin idari durumu biraz farklıydı. Merkezi taşranın yöneticileri, kral tarafından atanmaktaydı. Yöneticiler, büyük toprak sahibi asillerin içinden atanmaktaydı. Bu yöneticiler, önemli derecede mülk hakkı elde etmiş olmalarına rağmen, söz konusu bölgeyi miras yoluyla yönetme hakkına sahip değillerdi. En etkili büyük toprak sahibi ailenin büyüğü, kral tarafından “ata” veya “malik” sıfatıyla, bölge yöneticisi tayin edilmekteydi. Bu yöneticiler genelde üst düzey askerler olmaktaydı.

–          Ülkenin, Artaşesyan hanedanlığı dönemindeki iç bölgelerinin idari bölünmesi hakkında çok az bilgi günümüze ulaşmıştır.

–          Yunanlı tarihçi Büyük Plinius’un belirttiğine göre o dönemindeki Ermenistan, strategiyalar (generallikler) olarak adlandırdığı 120 bölgeye ayrılmıştı. Araştırmacılara göre, bu bölgelerin büyük bir kısmı daha II. Tigran zamanında var olmuşlardı.

–          İdari bölgelerin, Artaşesyan hanedanlığı döneminde, özellikle de Tigran zamanında, genel olarak askeri bölgelere eşdeğer olduklarını olası kabul etmek gerekmektedir. Artaşesyan dönemi Ermenistan’ın iki başkenti vardı, I. Artaşes zamanında (yaklaşık M.Ö. 166) kurulan Artaşat ve II. Tigran zamanında (M.Ö. 77) kurulan Tigranakert.

–          Ermenistan’ın kaplamış olduğu alan hakkında daha ayrıntılı bilgi Arşakuni hanedanlığı döneminden (M.S. 66-428) bize ulaşmıştır. Tarihçilerin sundukları verilerden görüldüğü gibi, Ermenistan’ın sınırları o dönemlerde güneydoğuda Zinta Kalesi (günümüzde Kelişin dağ geçidi bölgesinde) ve Atırpatakan’ın Gandzak şehrine (Marağa’nın güneyinde) kadar ulaşmaktaydı. Ermeni devletinin sınırları güneyde Kortuk Dağları’na ve Batı Tigris’e, kuzeyde Kur Nehri’ne, batıda Yeprat’a, doğuda ise Kasp (Hazar) Denizi’ne ulaşmaktaydı.

–          Belirtilen sınırlar dâhilinde yaşayan halkın ezici çoğunluğunu Ermeniler oluşturmaktaydı. Lakin özellikle sınıra yakın bölgelerde, Ermenilerle birlikte daha farklı milletler Korduklular, Marlar, Ağvanlar, Gürcüler, Yunanlılar, Asurlular, Kapadokyalılar vs. yaşamaktaydı. Böylelikle, Arşakuniler döneminde Ermeni halkının etnik sınırları sadece takriben devlet sınırlarıyla örtüşmekteydi. Güneydoğuda ve doğuda Ermenistan’ın siyasi sınırları, etnik sınırlarının ötesindeyken, batıda durum tam tersineydi. Ermenistan’ın siyasi sınırlarının Yeprat Nehri’nden geçiyor olmasına rağmen, yurttaşlarının çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu tüm Küçük Hayk, Yeprat Nehri’nin batısına düşmekteydi. Dahası, kısa bir süre sonra, VI. yüzyılda Ermeni unsuru o denli batıya uzanmaktaydı ki, hemen tüm Kapadokya’da çoğunluk oluşturmaktaydı ve Küçük Asya’nın doğusunda Jüstinyen döneminde (M.S. 527-565) gerçekleştirilen yeni idari bölünme, bu durumdan dolayı yapılmıştı.

–          Arşakuni hanedanlığı döneminde Ermenistan’ın yukarıda belirtilen siyasi sınırları hemen-hemen değişmeden kalmıştı. Belirtilen sınırlar, Arşakuni hanedanlığı dönemindeki Ermenistan’ın en geniş sınırlarıydı. Ermenistan’ın sınır eyaletleri olan Ağdznik, Korduk, Artsakh (Karabağ), Utik ve Gugark zaman-zaman Ermenistan sınırlarının dışında kalmakla birlikte, tekrar bağlanmaktaydı. Bunun haricinde, Roma ve İran da, güneydoğu, güney ve güneybatıdaki, Ermenistan’a ait olan bazı bölgeleri geçici olarak ellerine geçirmekteydi. Lakin IV. yüzyılın ikinci yarısına kadar Ermenistan ordusunun gücü sayesinde bu bölgeler tekrar Ermenistan’a bağlanmaktaydı.

–          Arşakunilerin yönetimi döneminde Ermenistan devletinin başkentleri Artaşat ve Vağarşapat olmuştur.

387-428 yılları arasında Ermenistan

–          Roma ve Sasani İran arasında sürdürülen uzun savaşlar sonucunda Ermenistan, IV. yüzyılda bu iki devlet arasında bölünür. 387 yılında akdedilen antlaşma, 591 yılına kadar yürürlükte kalır.

–          İran ve Roma arasında akdedilen özel bir antlaşmayla Ermenistan’ın uç eyaletleri olan Dsopk, Ağdznik, Korduk, Yeni Şirakan (Parskahayk), Bağasakan bölgesi (Paytakaran), Artsakh, Utik ve Gugark Ermenistan’dan kopartılmış olarak kabul edilerek, belirtilen devletlere bağlanır. Sadece merkezi eyaletler Ermenistan’a bağlı kalarak ülke bu iki devlet arasında bölünür. Ermenistan’ın büyük kısmı, 4/5’i İran’a, 1/5’i ise Roma’ya bağlanır

–          Tarihe, Ermenistan’ın ilk bölünmesi olarak geçen bu bölünme sonrasında Ermenistan, artık Büyük Hayk’ı tamamen içine alan tek bir Ermeni krallığı yaratılmadı.

–          Ermenistan’ın doğu ve batı kısımlarının ayrılmasının, bölgesel anlamı olmasından ziyade siyasi, hatta kültürel anlam taşımaktaydı. Hem İranlılar, hem de özellikle Romalılar, farklı şekillerle Ermeni halkının iç hayatına karışmaktaydı, tabii ki olumsuz açıdan.

–          387 yılındaki bölünmeyle, Roma ve İran arasındaki sınır Ermenistan dâhilinde Mıdsbin-Karin (Erzurum) çizgisinden geçmekteydi.

–          Bu hattın hem Roma, hem de İran tarafında var olan kaleler ve kale-şehirlere yenileri eklendi. Böylece, sınırın güney uç noktasını teşkil eden ve tahkim edilmiş bir kent olan Mıdsbin, İran tarafında bulunmaktaydı, karşısında ise, kuzeye doğru yayılan Dara veya Anastasupolis kale-şehri (günümüzde, küçük Karadara/Karadere Köyü yakınları).

–          Daha kuzeyde, sınır teşkil eden Nimifos (günümüzde Batman Su) Nehri’nin sağ kıyısında, Martirupolis (Tigranakert) şehri bulunmaktaydı. Nehrin sol kıyısında, Arzın şehriyle birlikte, İranlıların zengin Arzanan bölgesi yayılmaktaydı. Bunun haricinde, Martirupolis’in tam karşısında, İran tarafında Akba kalesi (günümüzde Anuşirvankala) vardı. Akba yakınlarında, İran sınır kaleleri Apum ve Khılomar veya Kığimar bulunmaktaydı. Roma orduları, VI. yüzyılın sonlarında sürdürülen savaşlar esnasında tam da bu İran kalelerinin (Akba, Apum ve Khılamor) ele geçirilmesi için çarpışmaktaydı.

–          İran’ın Akba, Apum ve Khılomar kalelerinin karşısında tahkim edilmiş Roma kaleleri vardı. Böylelikle, Martirupolis ve kuzeyinde bulunan Attakh kalesi haricinde, Martirupolis’in 35 km. uzağında Pis kalesi de bulunmaktaydı. Pis’in batısında, 8-10 km. uzağında, birbirlerine hayli yakın Kılesur’un iki dağ geçitleri bulunmaktaydı. Elimize ulaşan verilere istinaden, daha sonraki dönemde, imparator Jüstinyen zamanında, özel stratejik öneme haiz Pis kalesi ve Kılesur dağ geçidi daha iyi tahkim edilmişlerdir.

–          Pis’in kuzeyinde Ermeni Torosları yayılmaktaydı.

–          Sınır, Ermeni Torosları’nın kuzeyinde, Aradsani Vadisi’nde, Teodosupolis’e (Karin, Erzurum) yönelmekteydi. Roma egemenliği bu bölgede İran’la Haştyank ve Khordzyan bölgelerinde, Kıpariç ve Artales (veya Artaleson) kaleleri hattında sınır oluşturmaktaydı. Haştyank bölgesinde bulunan Kıpariç, imparator Jüstinyen zamanına kadar küçük bir köydü. Burada, suni hendeklerle sağlam bir kale kuran Jüstinyen, bu kaleyi Haştyank bölgesinin savunma noktasına dönüştürür. Khordzyan bölgesindeki Artales de aynı rolü oynamaktaydı.

–          Teodosupolis, Roma bölgesinde bulunmaktaydı. Tam sınırda olmayıp, biraz batıya düşmekteydi. Bu bölgede, Du Köyü tam sınırdaydı, daha kuzeyde, günümüz Kandil Dağı yakınlarında ise Dsağik Köyü vardı.

–          Teodosupolis’in karşısında, İran tarafında Bol veya Boğ kalesi bulunmaktaydı. Bu kale, VI. yüzyıldaki İran-Roma savaşında önemli bir rol oynamıştır. Boğ Kalesi’nin yeri günümüzde tam olarak tespit edilememiştir. Genellikle günümüzdeki Hasankale’yle özdeşleştirilmektedir. Adonts’a göre, Pol Kalesi’nin yıkıntılarını, Kargapazar Dağları bölgesindeki Boğa Kale yakınlarında aramak gerekir.

–          Böylelikle, Ermenistan’ın 387 yılındaki ilk bölünme hattında Roma tarafında Anastasupolis (Dara), Martirupolis (Tigranakert), Attakh, Pis, iki Kılesurlar, Kıtariç, Artales ve Teodosupolis (Karin), İran tarafında ise Mıdsbin, Arzın, Akba, Apum, Khılomar ve Boğ kaleleri bulunmaktaydı.

–          İki ülke arasındaki sınır, güney – kuzey çizgisinde Mıdsbin-İlicay Dağları-Kağrid Nehri-Serok Dağları-Deveboynu, kuzey-batı doğrultusunda ise Kargapazar Dağları- Kandil Dağları üzerindeki coğrafi hat boyunca, Karadeniz yakınlarına kadar uzanmaktaydı.

–          Belirtilen hattın doğusunda Ermenistan’ın, Sasani İran’a geçmiş olup, Doğu Ermenistan olarak anılan bölgesi, bu hattın batısında ise Roma bölümü, yani Batı Ermenistan bulunmaktaydı.

http://www.yerkir.ru/2012-01-14-20-46-26/1007-2012-01-15-08-35-29

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930