XX. YÜZYILIN 80-90’LI YILLARINDA HEMŞİNLİ ERMENİLERİN ETNO-KÜLTÜREL ADETLERİ

Alla Ter-Sargsyants

Rusya Bilimler Akademisi Etnoloji ve Antropoloji Enstitüsü 

Kafkasya Halkları Bölümü, Tarih doktoru

 

Bu raporun temelini, 1980 yılında Abhazya’nın 10 ve 1990 yıllarında Rusya’nın Krasnodar bölgesinin 7 köyünde Hemşinli Ermeniler arasında toplamış olduğum etnografik alan maddeleri  oluşturmaktadır1. IX. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Trabzon Vilayeti’nden göç eden muhacirlerin nesilleri ve onların ailelerinin büyük bir kısmı Abhazya’daki Ermeni Atara (295 aile), Alakhadzi (337 aile), Bagajaşta (372 aile) ve Labra (417 aile) köylerinde; Krasnodar ilinde ise Dağlık Loo (281 aile) ve Haykadzor (381 aile) köylerinde, Abhazya’nın Zeğani (22) ile Mekhadir (31), Krasnodar’ın Terziyan (49), Sukko (21) ve Oazis (9) köylerinde ise daha az sayıda aileler bulunmaktaydı2.

Araştırmanın yapıldığı köylerde, Ermenilerle yan-yana Gürcü, Abhaz, Rus, Ukarynalı ve Yunanlılar da yaşamaktaydı.

Batı Ermenicesinin Hemşin ağzının kullanımını devam ettirmekle birlikte, erkekler başta olmak üzere yerli Ermenilerin çoğu, iyi derecede Rusça, Abhazya’daysa buna ek olarak Gürcüce konuşmaktaydı3.

Nitekim Sovyetler Birliği’ndeki 1979 yılı nüfus sayımı verilerine göre Abhazya’daki 73350 Ermenilerin %95,2’si anadilleri olarak Ermeniceyi belirtmişken, %73,2’si iyi derecede Rusça konuştuğunu eklemiştir. Abhazya’daki 23173 şehirli ve 50177 taşralı Ermenilerden anadilleri olarak Ermeniceyi kabul edenlerin miktarı % 89,0 (şehirli) ve % 98,1 (köylü); ikinci dil olarak iyi Rusça konuşanlar ise %77,0 (şehirli) ve % 71,5 (köylü) idi2. Sovyetler Birliği’nin 1989 yılı nüfus sayımı verilerine göre Krasnodar ilindeki 182,2 bin Ermeninin % 75,2’si anadili olarak Ermenice, % 24,7 Rusça, ikinci dil olarak ise Ermenilerin % 67,5’i Rusça, % 8’i de Ermeniceyi kabul etmişlerdir. Şehirli Ermenilerin % 68,2’si anadilleri olarak Ermenice, ikinci dil olaraksa % 62,2’si Rusça ve % 9,8’i Ermeniceyi belirtmiş, köylü Ermenilerde ise rakamlar sırayla % 84,0, % 73,8 ve % 5,7 olmuştur4.

Taşralı Hemşin Ermenileri, genelde tarım (mısır, buğday) ve hayvancılıkla geçimlerini sağlamaktaydı. Bağcılık, üzümcülük, şarapçılık ve anavatanlarından getirdikleri ustalıkla tütüncülük gelişmişti. Tütüncülük özellikle Abhazya Ermenileri arasında çok gelişmişti. Burada, 15 günde kurutulan tütün mahsulü Mayıs ayından Ekim’e kadar 6 kez toplanmaktaydı. Büyük kurutma tesisleri haricinde köylülerin evlerinin yanında da tütün kurutma yerleri vardı. Bu husus bilhassa tütüncülükte çalışan çok sayıda kadın için çok uygun olup ev işi, çocuk bakımı arasında zaman-zaman çevrilmesi gereken tütünlerle de ilgilenebilmekteydiler. Bundan başka birçok aile evlerinin yanlarında satış amaçlı turfanda sebze ve çiçek yetiştirme sera alanı kurmuşlardı.

Kendi topraklarında yetiştirdikleri yılda ortalama 3–4 ton mandalinayı devlete teslim eden Abhazya Ermenilerinin yeterli ek kazançları vardı. Kolhozlardaki işlerinden başka, köylülerin büyük bir kısmı yakın şehirler veya tatil merkezlerindeki tedavi ve dinlenme evlerinde, hizmet sektöründe çalışmaktaydı.

Gittiğim köyler okul, hastane, kulüp, çocuk yuvası, mağaza, lokanta, kamu servisi müesseslerine sahipti.

Çoğu köyde evler büyük bir sokak boyunca sıralanmıştı. Abhazya’daki ve Krasnodar ilinin Adler bölgesindeki evler büyük, iki katlı, balkonlu, kiremitli veya saclı dört tarafa eğimli damlarla, büyük salonu, yemek odası ve birkaç yatak odası olmak üzere dört ya da daha çok odalı idi.

Aşağı katta genelde mutfak, banyo ve müştemilat vardı. Krasnodar ilindeki Anapa bölgesindeyse evler genelde tek katlı, kiremitli iki veya dört tarafa eğimli damlıydı.

 Bütün evlerde gaz, su, telefon ve kalorifer, mevcuttu.

  Evlerde şehir mobilyası, fabrika halıları, çeşitli beyaz eşyalar vardı.

 Hemşinli Ermenilerin geleneksel giyimleri4 artık çoktan herkesin giydiği elbiseyle değiştirilmiş.

  Sadece yaşlı kadınlar yazın çorap ve şatafatsız elbiseler giymekteydi.

 Geleneksel mutfak büyük oranda korunmuştu: haşlama (haşlanmış et), horovats (ızgara), khaş (paça), dolma (sarma), kuçmaz (işkembe yahnisi), kuru üzümlü ve tavuk etli pilâv, kavurma, lobi (fasulye), havits (buğday unundan bulamaç), gata (kete benzeri şekerli bir çörek), helva.

Büyük miktarda sebze, meyve, taze ve kuru yeşillik yeme alışkanlığı da bakiydi.

Hemşinli Ermenilerin özgün yemeklerinin başında tereyağlı ve peynirli koyu “mamaliga” (Abhazya’da adına, Abhazca “abista”dan gelen “pasta” diyorlardı, Anapa bölgesinde ise “lantag”) ve “turşi” (sarımsaklı, yeşillikli ve biberli yeşil fasulye, turşu) gelir. Yılbaşında pişirilen ve yedi farklı malzemeyle içi doldurulan (kaymak, fasulye, kabak, bezelye, kuru meyve, soğan, yumurta) börekler de Hemşin Ermenilerinin özgün yemeklerindendir. Yaşlı Trabzonlular, hamsiyle hazırlanan börekleri de yâd etmekteydi.

Artık çok az sayıda aile geleneksel süt ürünlerini (yoğurt, ev peyniri, kaymak ve tahta yayıklarda hazırlanan tereyağı) hâla evde hazırlamakta, çoğunluğu genellikle dükkânlardan almaktaydı. Eskiden evlerde ocağa konan bakır veya demirden özel sac üzerinde mısır unundan pişirilen ekmek de artık mağazalardan alınmaktaydı. Böyle ekmeğe lazdi hats denirdi. Ender olarak, -genellikle bayramlarda,- Abhazya’da sac üzerinde ince buğday ekmeği, Krasnodar ilindeyse yüksek sobada, fırında veya Rus sobasında ev ekmeği pişirilirdi. Ruslar ve Ukraynalılardan Hemşinliler şçi, borşç, köfte, Gürcülerdense satsivi (ceviz soslu tavuk eti), süt domuzundan hazırlanan yemekleri devralmışlardır. En sevilen içecek koyu çaydı.

Araştırma konusu olan Hemşinli Ermeni ailelerinin çoğu iki nesilli, yani evlenmemiş çocuklarla ana babadan ibaret 4–5 kişilik ailelerdi. Az miktarda ailelerin yaşadığı köylerde tek kişilik ve 2–3 kişilik küçük aileler kaydedilmiştir. Örneğin, Abhazya’daki Vaşvilani köyünde sırasıyla % 18 ve % 26,3, Mekhadir’de – % 26,3 ve % 52,6; Krasnodar bölgesi Suko köyünde 2–3 kişilik ailelerin miktarı % 61,9, Terzia’da – % 65,3, Oazis khutor’da – % 88,9 idi. Ebeveynlerden biri veya ikisi ile genelde bir evli ve çocuklu oğuldan ibaret bileşik üç nesilli aileler Abhazya’da Zecani köyünde % 9,1 Labra köyünde % 27,1 ve Krasnodar ilinde Suko köyünde % 4,7 Dağlık Loo köyünde % 43,3 kadardı.

Aile yapısı çocuk sayısına bağlıdır. Abhazya’daki 10 köyden 6’sında ailelerin çoğunun 16 yaşına kadar bir çocuğu vardı (% 23,2 Kldiani köyünde % 31,1 Leçkop köyünde), Labra ve Vaşlivani köylerinde ikişer çocuk, Pşapi ve Mekhadir köylerinde tek ve iki çocuklu aileler % 19,3 ve % 9,7 idi. Krasnodar ilindeki köylerde ailelerin % 26,8’inin birer çocuğu vardı (Defanovka köyü % 11,8, Dağlık Loo köyü % 32,7), % 28,9’unun iki çocuğu vardı (Terziyan köyü % 18,45, Dağlık Loo köyü % 33,8), % 11,0’ın üç ve daha çok çocuğu vardı (Yukarı Loo köyü % 6,5, Defanovka köyü % 15,3). Bu yaşta çocukları olmayan çok aile vardı: Abhazya’da Leçkop köyünde % 31,8, Mekhadir köyünde % 67,7, Krasnodar ilindeki Haykadzor köyü % 32,0, Oazis khutor köyü % 77,8.

Bütün Ermenilerde olduğu gibi Hemşinli Ermenilerde de ailenin başı anlayışı vardı, yani ailelerin çoğunun reisi evdeki en yaşlı erkekti. Krasnodar ilinde onun adı Ermenice-Rusça karmaşık bir terim olarak donehozyain idi (don – yerli Ermenilerde “ev” anlamda). Abhazya’da benzer ailelerin payı % 65,3, Krasnodar ilindeyse – % 60,4’tir. Aynı zamanda, adetlere aykırı olup, baba hayattayken evli oğlu veya damadı, kayınvalidesi hayattayken gelini, annesi hayattayken kızı ve kocası hayattayken karısı aile reisi olan aileler de vardı. Böyle aileler daha çok (% 15,4) Krasnodar ilindeki köylerde vardı (Haykadzor köyünde % 13,7, Terziyan köyünde % 24,4).

Taşralı Hemşin Ermenilerinin yaşlı ve genç nesil arasındaki ilişkilerin temelinde eskisi gibi (özellikle Krasnodar ilinde eski çapta olmayarak) yaşlılara ve onların hayat deneyimlerine saygı vardı. Aynı zamanda ev vazifeleriyle ilgili kaynana ve gelin arasındaki somut geleneksel ayrım artık ortadan kalkmıştı. Eskiden aile ilişkilerinde büyük rol oynayan haysnutyun (haysnutin) – kaçınmak, gelinlik etmek – geleneği çoğu zaman yaşlı neslin hafızasında kalmış, yerli gençliğin büyük bir kısmı bunu duymamıştı dahi.

Hemşinli Ermenilerin aile-nikâh ilişkileri sıkı egzogami yani dışarıdan evlenme âdeti ile nitelenip akrabalar arasında beşinci veya yedinci göbeğe kadar olan nikâh yasağı korunuyordu. Aynı zamanda nikâh çemberi, eskiden teşvik edilmeyen, sosyal olarak eşit olmayan şehir ve köy gençleri ve çeşitli bölgelerdeki Ermeniler arasında önemli ölçüde genişlemişti. Örneğin, Lazarevskiy ve Adler bölgelerinden genç erkeklerin söylediklerine göre, “daha ağırbaşlı” olduklarından dolayı, evlilik için daha çok Abhazyalı Ermeni kızlarını tercih ediyorlardı.

Hemşinli Ermeni ailelerinin çoğu etnik olarak homojen olmasına rağmen köylerin etnik içeriğine göre etnik karışık ailelerin payı da görülmekteydi. Örneğin, Haykadzor köyünde 1991 yılı verilerine göre toplam 2672 nüfusun 1813’ü Ermeni (sadece Hemşinli değil) (% 67,9), 741’i Rus (% 27,7), 39’u Ukraynalı (% 1,5), 26’sı Yunanlı (% 0,9), geri kalanı 11 milletten 53 kişi (% 2,0) idi. Aynı köyde 1992 yılında var olan 608 çiftlerden 473’ü (% 81,8) bir milletten olup bunlardan 424 Ermeni, 177 Rus aileleriydi. 135 karışık çiftlerden 106’sında eşlerden biri Ermeni’ydi. 69’unda erkek Ermeni ve karısı Rus (57) veya başka milletten (12); 37’nin karısı Ermeni ve kocası Rus (32) veya başka millettendi (5).

1991 yılında bu köyde yapılan 31 nikâhın 17’sinde çiftin ikisi de Ermeniydi, 5’inde ikisi de Rus; 5’inde kocası Ermeni, karısı ise 4’ünde Rus ve 1’inde Süryani’ydi. O yıl içinde gerçekleştirilen nikâhlarda iki Rus kadın ve bir Rus erkek dışında bu köy doğumlu hiç kimse yoktu: 22 Ermeni erkekten 11’i Gürcistan, 6’sı Rusya, 3’ü Azerbaycan, 17 Ermeni kadından 9’u Gürcistan, 4’ü Rusya, 2’si Ermenistan, birer kişiyse Abhazya ve Azerbaycan doğumluydu. 1992 yılında aynı köydeki 25 nikâhın 12’sinde iki eş de Ermeniyken, 6’sında Rus, 4’ünde kocası Ermeni ile karısı Rus, birinde ise karısı Ermeni ile kocası Rus olmuştur. Haykadzor köyünde iki Ermeni erkek ve 4 Ermeni kadın olup, geri kalan 16 Ermeni erkeklerden 5’i Gürcistan, 4’ü Abhazya, 4’ü Rusya, 1’i Azerbaycan’dan gelmişken, 13 Ermeni kadından ise 4’er kişi Gürcistan, Abhazya, Rusya, birisi de Azerbaycan’da doğmuştu.

Suko köyü daha büyük bir Rus nüfusa sahip olup 1992 yılındaki istatistiklere göre 1671 sakinden 1444’ü (% 86,4) Rus, 147’si (% 8,8) Ermeniydi. Tek uluslu ve karışık çiftlerin nispeti ise Haykadzor köyü gibiydi. 1993 yılında 541 çiftten 443’ü (% 81,9) tek uluslu idi: 378 – Rus, 35 – Ermeni.  98 karışık çiftten 27’sinde eşlerden biri Ermeni olup 19’unda kocası Ermeni ile karısı Rus (17), Ud (1), Komi-Permyak (1); 8’inde karısı Ermeni ile kocası Rus (7) veya Gürcü idi (1).

1997 yılında karışık etnik yapılı Lazarevskiy bölgesinde 1990, 1993 ve 1996 yıllarında kayıtlara geçmiş 1946 nikâh hakkında toplanmış belgeler, ülkenin politik ve sosyo-ekonomik değişimlerle dolu bu devrin dinamizminin açığa vurulmasını mümkün kıldı. Nikâh sayısı üçte bir nispetinde azalmıştır (1990’da 870, 1993’te 533, 1996’da 543). Tek uluslu nikâhların payı artış eğilimi göstermiştir: 1990 yılında kayıtların sayısı 587 (% 67,5), 1993’te 369 (% 69,2), 1996’da 391 (% 72,0). Bunun sebebi işbu yıllarda Ermeni nüfusu arasında daha sıklaşan nikâhlar (1990’da 135 veya % 23,0; 1993’te 89 veya % 24,1; 1996’da 130 veya % 33,2) ve Ruslar arasında bu payın azalmasıdır (1990’da 416 veya % 70,9; 1993’te 250 veya % 67,8; 1996’da 244 veya % 62,4). Aynı eğilim çoğunluğu Ermeni olan köy nüfusu arasında da görülmektedir. Burada 1990 yılında 130 kayıtlı nikâhtan tek uluslular 88 veya % 67,7’si, 1993’te 108’den 78 veya % 72,2’si, 1996’da 90’dan 72 veya % 80,0’i idi. Oysa tek uluslu nikâhlarda Ermenilerin payı % 72,7’den % 79,2’ye artıp, Ruslarda bu rakam % 25,0’ten % 20,8’e inmiştir.

Aynı zaman bölgede milli açıdan karışık nikâhların payı azalmış (1990 y.- % 32,5;  1993 y. – % 30,8; 1996 y. – % 28,0). Bu yıllarda kaydedilmiş karışık nikâhlarda eşlerden birinin Ermeni olduğu çiftlerin payı yüksekti (1990 yılında 283’ten 116’sı veya % 41,0; 1993’te 164’ten 73’ü veya % 44,5’i; 1996’da 152’den 56’sı veya % 36,8’i). Bundan başka bu çiftlerin büyük bir kısmında kocası Ermeni olup karısı Rus (1990 y. – % 46,5, 1993 y. – % 54,8, 1996 y. – % 55,4) veya başka ulustan (1990 y. – % 12,1, 1993 y. –% 9,6, 1996 y. – % 16,1) olmuştur. Daha nadir olarak karısı Ermeni olduğu halde kocası Rus (1990 y. – % 31,9, 1993 y. – % 24,7, 1996 y. – % 21,4) veya başka ulustan (1990 y. – % 9,5, 1993 y. –% 10,9, 1996 y. – % 7,1) olmuştur. Karışık nikâhlarda, eşlerden birinin Ermeni olduğu çiftlerin payı köylerde daha yüksekti (1990 yılında 42’den 34’ü veya % 81,0’i; 1993’te 30’dan 23’ü veya % 76,7’si; 1996’da 18’den 12’si veya % 66,7’si). Bu çiftlerin büyük kısmında da kocası Ermeni olup karısı Rus (1990 y. – % 50,0, 1993 y. – % 65,2, 1996 y. – % 41,7) veya başka ulustan (1990 y. – % 11,8, 1993 y. –% 4,3, 1996 y. – % 8,3) olmuştur. Daha nadir olarak karısı Ermeni olduğu halde kocası Rus (1990 y. – % 26,4, 1993 y. – % 21,7, 1996 y. – % 33,3) veya başka ulustan (1990 y. – % 11,8, 1993 y. –% 8,7, 1996 y. – % 16,7) olmuştur 5.

Abhazya’daki Alakhadzi köyünde 1980 yılında karışık evliliklerin en yüksek oranı kaydedilmiştir. Çiftlerden birinin Ermeni olduğu Ermeni-Rus 22, Rus-Ermeni 11, Ermeni-Gürcü 3, Gürcü-Ermeni 7, Ermeni-Ukraynalı 2 ve Ermeni-Yunan 2 aile vardı6.

Hemşinli Ermeniler aile ayini geleneklerini büyük oranda korumuşlardır. Nitekim düğünlerin temel safhaları vardır. İlkin gelin seçilir, görücüye gidilir (ağçik uzuş, khosk dvuş, hnamutyun, khnamutin), nişan için anlaşılır (nışandrek, nışandevuş, nışandal), düğün şenliği (harsanik, haysnik) ve düğün sonrası törenleri. Lâkin her bir safhada geleneksel hatlara yenileri eklenmiştir. Örneğin, gelinin, erkeğin akrabaları tarafından seçilme âdeti hâla var olmasına karşın çiftler daha çok kendileri tanışıp, -ebeveynlerin görüşü eş seçmede hâla önemli bir rol oynadığından dolayı- anne başta olmak üzere ebeveynlerine bildirmeyi ihmal etmeden kendileri evlenme kararı vermektedir. Görücülerin (genellikle gencin babası ve 2–3 akraba, kardeşleri, son zamanlardaysa annesi ve kendisi de) kız evine gittiklerinde, âdete göre kızın ana babası haberleri olmalarına rağmen bu gelişten habersiz olduklarını gösterip kızlarını evlendirmeye niyetleri olmadıklarını söyler.

 Kız görücülere görünmemelidir. Âdete göre ilk defadan razı olmamaları gerekir. Ancak görücülerin üçüncü gelişlerinde gelin evinde sofra kurulup gelin, -razı olduğunun simgesi olarak,- damadın babasına büyük bir tepsi (sini) üstünde çiçek ve horoz işlemeli bir havlu (yağluğ) verir ve yerine damadın babası da gelinine para verir.

Hemşin Ermenilerinin bu âdeti yüzünden evlilik anlaşması yağluğ devuş (kelimenin tam manasıyla mendil verme) olarak anılırdı.

Söz kesme esnasında damat tarafı âdete göre geline bir kuyum verirdi. O esnada da nişan ve düğün tarihleri hakkında karar alınırdı.

Nişan, genellikle söz kesildikten 15 gün sonra yapılırdı. Damat, ana babası, akrabalar, sağdıç (gngya, gngahayr) ve onun eşi (gngyagin, gngamayr) ile gelin evine gider, belli bir süre sonra hep beraber masaya otururlardı. Konuklar sofraya oturdukları zaman gngyagin başka odada bulunan gelini getirip damat ve “gelin kız kardeşi” (haysnakuyr) arasında oturturdu. Damat geline nişan hediyesi olarak bir kuyum, genellikle yüzük armağan eder, gelin ise buna karşılık ona gömlek veya kendisi tarafından işlenmiş yağluğ verirdi. Ziyafet, müzik, şarkılar ve dans eşliğinde olurdu.

Nişandan bir-iki ay sonra düğün yapılırdı. Genellikle ilkin Cuma gecesi damat evinden gnaci veya tilki adlandırılan ve damadın yaşıtı veya kendisinden yaşlı 3–4 arkadaşı gelin evine gider ve şakadan kümese girip tavuk çalarlardı. Bundan sonra onları yakalayıp cezalandırma oyunu gösterilir, fakat düğünün başlamış olduğu ve damadın gelini almaya hazır olduğu söylenince serbest bırakılırlardı.

Abhazya köylerinde anlattıklarına göre, eskiden evlerde ocak olduğu zaman gelin tarafındaki gençler “tilkiye” kurum sürüp uyudukları durumda ocak üzerindeki zincirden asmakla tehdit ederlerdi. “Tilkiler” (gnaciler) damat evine ancak Cumartesi sabahı dönerlerdi. Gelin tarafı onlarla birlikte damadın ve arkadaşlarının düğünde giyecekleri gömlek, mendil, havlu gönderirdi. Onlar çalınmış tavuğu damadın annesine verir o ise bunun için onlara işlemeli yağluğlar armağan ederdi.

Düğün “tilkisi” figürünün (tilki; Ermenice ağves) diğer Ermeniler tarafından da kullanılmakta, fakat Hemşinlilerde daha eski şekilde kaldığını belirtmeliyiz.

Düğün törenleri unsurlarının başında, evlenenlerin, düğün sabahı evlerinde banyo yapmaları ve bunun yanı sıra damadın banyo ve tıraşı ile ilgili şarkılı ve şakalı hareketler gelir. Banyo sonrasında damada düğün kıyafeti giydirmesi faslına çeşitli şakalı hareketler ile eşlik edilir. Mesela, birisi damadın gömlek kolunu bağlayıp ancak gngyadan para fidyesi aldıktan sonra çözerdi; damada şapka giydirirken babası bunu üç defa tekrarlamalıydı.

Gelin için beyaz düğün elbisesini damat tarafı, tacı ve duvağı ise gngahayr alırdı. Damat giydirildikten sonra kendisi, babası, sağdıç ve karısı, yakın akrabalar ve damadın arkadaşları gelinin beyaz düğün elbisesini tepsi üstüne yerleştirip müzisyenler refakatinde gelin evine giderlerdi. Gelin evinde akrabaları çabukça bu tepsiyi almak ister damat tarafı ise fidye olarak yağluğ almadan vermezdi.

Gelin giydirme töreni de müzik eşliğinde ve onun kız arkadaşları çevresinde olup gene şakalı geçerdi. Bazen düğün elbisesi, duvak ve sağ ayakkabı geline üç defa giydirilirdi. Geline duvağı takmadan önce kız arkadaşları da çabuk evlenebilmek için sırayla takıp denerlerdi. Gelinin kemerini erkek kardeşi (haysnahpar) bağlar ve bunu üç defa tekrarlardı. Karşılığında gelin ona mendil hediye ederdi.

Gelinin kardeşinden gelini almak için sağdıç veya damadın babası para vermeliydi. Bundan sonra babası gelini elinden tutup onunla üç adım ileriye çıkıp kıza para verirdi. Gelin parayı sol ayakkabısına saklar babası ise iyi dilekler eşliğinde gelini damadın babasına verirdi. O da kıza para verir, gelin parayı bu sefer sağ ayakkabısına saklar ve babası gelini oğluna devrederdi.

Ziyafetin sonunda gelinin baba evine veda töreni başlardı. Davetliler ve gelin halay çekerken gelinin annesi damadın babası, bazen da damadın kardeşleri ve sağdıcın göğüslerine iki (çapraz olarak) mendil bağlardı. Daha sonra misafirler gelin evini terk ederken çıktıklarında damadın babası gelinin üzerine madeni paralar yağdırmalı haysnakuyr ise bunları duvakla tutmalıydı. Âdete göre gelinin annesi kızının ardından “bahtı için” su dökerdi.

Damadın evinin önünde damadın ebeveynleri yeni çifti törenlerle karşılardı. Damadın annesi dans edip gelininin omuzlarına elbiselik kumaş (Abhazya’da bunun yerine altın kuyum armağan edilmektedir), damadın omzuna ise yağluğ asardı. Damadın babası gençlerin başlarına şeker, buğday, pirinç, madeni paralar yağdırır, gelinin kardeşi ise bir horoz isterdi. Horoz ile önce üç defa gençlerin etrafında dönüp, sonra evin eşiğinde ayakları altında kurban kesip kanını kapıya, gençlerin alınlarına ve çenelerine sürer ve gelinin sağ ayakkabısının üstüne haç çizerdi. Bütün Ermenilerde olduğu gibi gençlerin ayakları altına kırmaları için iki tabak konulur, bunların ilkini evde “reis” olması için damat bir vuruşta kırmalıydı. Eve girişinde gelinin kucağına ilk çocuğu oğlan olsun diye küçük bir oğlan oturturlardı. Gelin ayrı bir odaya götürülüp orada haysnakuyr ile biraz istirahat eder ve tören yemeği olan sahanda yumurta yedirilirdi. Daha sonra gelini ziyafet sofrasına götürüp şerefe kadehler kaldırarak ziyafet başlardı. Gelin damadın sol tarafına oturtulup yanına ise haysnakuyr ve haysneğpayr otururlardı. Damadın sağına gngahayr otururdu. Genel sofrada gelin artık yemeğe el değdirmemeliydi. Ziyafet, zaman-zaman kesilir ve halk çalgıları dinlenip halay çekilirdi. Hediye olarak gelin damadın yakın akrabalarından altın kuyumlar, diğer misafirlerdense kumaş, kap kacak ve çoklukla para alırdı.

Damadın evindeki ilk geceyi gelin haysnakuyr ile geçirir, ikinci geceyse gerdek gecesi olurdu. Âdete göre ertesi sabah kaynana yeni evlilerin yatağını toplayıp gelininin “namuslu” olduğundan emin olup ona yüzük hediye ederdi. Ancak bu gelenek artık eskisi gibi açıklanmamaktadır.

Düğünün ertesi günü gelin, kocasının akrabalarına baba evinden getirilmiş hediyeler verip akşamleyin âdete göre kaynana, kaynata ve bütün erkeklerin ayaklarını yıkamalıydı. Buna karşılık kendisine hediye verirlerdi.

Ermenilerde yaygın olan ve düğünden bir hafta sonra gençlerin evine gelinin annesinin davet edilip, kızının günlük elbiselerini getirmesi âdeti Hemşinlilerde de korunmuştur. Bu ziyarete “merahyur” (anne misafirliği) denir. Bu ziyaret esnasında bazen gelinin çeyizi (cehez) de getirilirdi. Bu ziyaretten sonra gençler, sağdıç ve yakın akrabalar birlikte gelinin akrabaları için hediyeler alıp onun baba evine giderlerdi. Akşama kadar süren ziyafetten sonra geri dönerlerdi. Bundan bir hafta sonra gelinin kardeşi damadın evine gelir, orada başka misafirler de toplanırdı. Orada geceleyip yeni evli gençlerle beraber (eskiden sadece kız kardeşi ile) baba evine dönerdi. Genç kadın burada bir-iki hafta kalır, kocası ise aynı gün eve dönerdi.

Sürenin bitiminde damat gelip karısını eve götürürdü. Bu ziyaretlere Hemşinliler herunts veya Türkçe kelimenin dönüştürülmüş şekliyle güruşma ya da gerişma (görüşme) derler.

1980–1990 yıllarında Kafkasya’nın her yanında olduğu gibi Hemşinlilerde de düğün törenlerinin daha gösterişli ve kalabalık, düğün hediyelerinin ve çeyizin daha değerli olma eğilimi görüldü. Çeyizin içeriği genelde şuydu: iki yatak (iki döşek, dört yastık, iki yorgan ve on ikişer çarşaf, yorgan kılıfı ve yastık yüzü, elbise, yatak odası takımı, ev eşyası). Abhazya’daki Ermeni Atara köyünde bunlarla birlikte bazen inek gibi evcil hayvanlar da verilmesi enteresandır.

Hemşinli Ermenilerin cenaze törenleri genelde geleneklerini korumuşsa da belirli değişimler orada da gerçekleşmiştir.

Cenazenin bulunduğu evde eski inanışlara göre bedenden ruhun çıkmasına engel olmamak için kapı ve pencereleri açarlar. Cenaze soğuk su ile yıkanıp en iyi elbiseleri giydirilir. Yeni elbise olduğu zaman yıkayıp ütülenmelidir. Sonra cenaze beyaz ipek kefene sarılır. Hemşinliler, cenazelerini 20. yüzyılın 30-40’lı yıllarından itibaren başta kendi yaptıkları, 60-lardan sonra ise özel siparişli tabutlarda gömmeye başladılar. Dolayısıyla, tabut için özel bir terimleri olmadığından “kutu” adlandırmaya başladılar.

Hemşinlilerin Türkiye’den göç etmesinden sonra cenaze töreni süresi bir-iki günden çoğu Ermenilerde yapıldığı gibi üç güne uzatıldı. Abhazya ve sınırdaşı Adler bölgesinde oturan veya oradan kısa zaman evvel göç etmiş Hemşinliler ise Abhaz ve Megreller gibi cenazeyi 7–8, bazen da 10 gün gibi uzun zaman evde koruyup, özel “saygı” göstermektedirler. Evden tabut çıkarıldığında âdete göre onu üç defa kaldırıp indirir, daha sonra tabutla kapalı kapıya vurup ayakları önde dışarı çıkarırlardı.

Cenaze evine birer havlu, 1960-lardan beri ise çoğunlukla para, erzak getirme âdeti korunmakta, böylece aileye yardım edilmektedir. Bu ve evden alınmış başka havluları tabutu götüren, mezarı kazan, akraba ve arkadaşlar başta olmak üzere cenaze törenine katılanlar kollarına bağlarlar. Havlular cenazeye ait olduğundan, evde bırakılmazdı. Cenaze töreninden sonra ölünün yatağının altına taş, geceleyinse bir bardak su ve kaşık konurdu.

Ölenin ruhu için ilk sofra Hemşinli Ermenilerde cenaze günü, fakat diğer Ermenilerden farklı olarak cenaze töreninden önce düzenlenirdi.

1960’lı yıllara kadar cenaze sofrasına Abhazya’daki Ermeniler etli sos, kuru üzümlü pilâv koyup içki koymazken, 1980’lı yıllardan sonra Abhaz ve Gürcülerden etkilenerek etli yemekler vermeyip fasulye, peynir, zeytin, sebze, meyve, şeker ve şarap ikram etmeye başladılar.

Anapa bölgesinde cenaze sofralarında domuz eti kullanılmaz, tavuk suyuyla ev eriştesi, borşç çorbası, Adana-kebabı, dolma, balık, haşlanmış tavuk, börekler konur. Bu sofralar özellikle Abhazya’da çok kalabalık olur (bin ve fazla kişilik) ve gelenler fasılalarla (6 veya daha fazla) masaya otururlar.

Cenaze töreninden sonra evde sadece akrabalar toplanır. Cenaze töreninin ertesi günü akrabalar yiyecek ve içecek alıp mezarlığa gidip “ruhun rahatlığı” için biraz yiyip içer kalanı ise mezarın yanına bırakırlar. Bu adet Abhaz Ermenileri için yenidir ve kendi deyimleriyle Ermenistan’dan alınmıştır.

Anapa bölgesindeki köylerde akrabalar üç gün boyunca mezara gider, evlerdeyse bu günler zarfında mumlar devamlı yanmalıdır.

Bütün Ermenilerde olduğu gibi Hemşinliler de 7. ve 40. günleri ve seneyi anarlar. 40. gün özeldir. Kadınların matemden çıkarak siyah elbiselerini değiştirip, erkeklerin de tıraş olmaya başladığı gün törenle anılır. Hazır bulunanlara cenaze evinde kalmış olan yağluğ ve mendiller dağıtılır. Abhazya’da 7. ve 40. günlerde cenaze evine erzak getirme âdeti korunmaktadır, fakat eskiden genelde un ve şeker getirilirken, günümüzde votka, tavuk, pasta, şekerler getirilmeye başlanmıştır. Bir yıl sonra mezar yapılır ve fotoğraf takılır. Ölmüş akrabaların (özellikle büyük yaştakilerin) mezarları genelde Paskalyanın ertesi günü ziyaret edilir ve yiyecek-içecek getirilir. Mezarın üstüne yumurta, şekerleme, meyve, çiçek ve bir bardak şarap konup mezarın yanında sofra kurulur veya Abhazya’da olduğu gibi 1960’lı yıllarda münhasıran mezarlıklarda kurulmuş üstü örtülü masalar kurulmaya başlandı. Abhazyalı Ermeniler, yerlilerden, bir yıl boyunca evin cephesine ölünün ismi, soy ismi, doğum ve ölüm tarihi yazılı portresini asma âdetini benimsemişlerdir. Aynı âdeti, Adler bölgesindeki köylere 1970’lı yıllarda göç ederken beraberlerinde getirmişlerdir.

Hemşin Ermenileri, Noel (Dznund), Paskalya (Zadik), Vardavar (Vardevor) başta olmak üzere bazı bayramları kutlamaya devam etmektedirler. Bu bayramların en önemlisi Yeni yıl’dır (Nor Dari) ve herkes Yeni yıl gecesi evinde olmalıdır. Yeni yıl sabahı, “ayağı hafif” olması ve temizlik ile iyilik nişanesi olarak ilk kutlamaya gelen bir çocuk veya kız olmalıdır. Bu konuda önceden kararlaştırma olurdu.

Yeni yıl gecesi süslenmiş, yüzleri kurumlu veya maskeli gençler çuvallarla avludan avluya geçip bunları evin aralık duran kapısından itiştirir, ev sahipleri de karşılıklı şakalardan sonra çuvalları meyve ve şekerlerle doldururlardı. Yeni yılı bazen tüfek atışlarıyla da karşılarlardı.

 1 Ocak sabahı sofrada en az 7 çeşit yemek olmalıydı, bunlardan en önemlisi de haşlanmış kabaktı. Kabak aile fertleri sayısına göre kesilir ve “şans” getirmesi için bir parçanın içine madeni para saklanırdı. Tüm yıl sakin geçsin diye Yeni yılın ilk günü birbirini incitmemeğe, yüksek sesle konuşmamağa çalışırlar.

Ocak ortalarına kadar Yeni yıl kutlamalarından birbirlerine misafirliğe giderler. Hediyeler götürmezler, ancak mesela Abhazya’da, gelen kişiye tebrikle birlikte, bereket ve başarı simgesi olarak birkaç haşlanmış buğday, mısır tanesi veya madeni para sunulması gelenektir.

Ermenilerde yaygın olan eski kurban (matağ) töreni Hemşinlilerde de korunmuştur. “Kutsal” bir yerde horoz veya koç kesip, evde tuzsuz haşlayıp komşulara, (âdete göre yedi eve) dağıtırlar.

Yağmur çağırmayla ilgili diğer bir eski tören sadece yaşlı neslin hafızasında kalmıştır. Genellikte 15 yaşlarındaki genç kızlar bir sopayı renkli bez parçaları ile süsleyerek kuklaya (Kuşkukurak) dönüştürürler. Bu kuklayla köyde dolaşıp “Kuşkukurak, ne istersin?” sorusuna “Yağmur yağsın. Bize yağ, ekmek ve yumurta verin” yanıtını verirlerdi. Sonra toprağa su dökerek yağmur yağışını sembolize ederlerdi.

Böylece, Hemşinli Ermenilerin toplu şekilde yerleşik olması (gerçi kendi içlerinde geldikleri yerlere göre Trabzonlu, Ordulu ve Canikli diye ayrılsalar da) ve Ermenistan Ermenilerinden, yani temel etnik çekirdekten devam eden izolasyonu Ermeni halkının bir subetnik grubu olarak onların etno-kültürel özelliklerinin korunmasına yardım etmiştir.

Araştırma bölgesinde, maddi ve manevi kültürlerinin tüm Ermeni kültürü ile büyük ölçüde uyuşması ile birlikte, Hemşin kültürü içinde komşu milletlerin (Türkiye’de Lazlar, Abhazya’da Abhaz ve Gürcüler, Rusya’da Rus ve Ukraynalılar) adetlerinin etkisinden doğmuş olan farklı özellikler de göze çarpmaktadır. 

 

 N O T L A R

 1. Yazarın alan araştırması verileri Rusya Bilimler Akademisi Etnoloji ve Antropoloji Enstitüsü Bilimsel arşivinde bulunmaktadır.

2. İstatistik Habercisi. Moskova, 1980, N10, s.68. (Rusça)

 3. 12.10.1989 tarihinde gerçekleştirilmiş Sovyet Birliği çapında nüfus sayımı verilerine göre Krasnodar ili nüfusunun milli yapısına göre hesaplanmıştır. Krasnodar, 1990, s. 38, 43–44, 47–48, 51–52, 68–69. (Rusça) 

4. Daha fazla ayrıntı için bak: Kuznetsov İ.V., Pontus Ermenileri giyimleri. Maddi kültürünün simge bilimi, Moskova, 1995. (Rusça)

 5. Ter-Sarkisyants A.E., Ermeniler. Tarihi ve etnik kültür adetleri, Moskova, 1998, s. 303–304. (Rusça)

6. Ter-Sarkisyants A.E., Abhazya Ermenilerinin modern hayat tarzı // Kafkasya etnografyası kitabı, VIII. Moskova, 1984, s.12. (Rusça)

 

HEMŞİN VE HEMŞİNLİ ERMENİLER

(k o n f e r a n s   m a k a l e l e r i)

ERIVAN  – 2 0 0 7

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930