Ara Sarafian: Türkler Kürt gerçeğiyle yüzleşmeli

İhsan Kaçar

İstanbul – Ara Sarafian Osmanlı’nın son dönemi ve modern Ermeni tarihi konusunda uzmanlaşmış bir tarihçi. Sarafian son olarak, Murat Bardakçı’nın yayınladığı Talat Paşa’nın belgelerinde Ermeni Soykırımı’nın bizzat mimarlarından birinin ağzından itirafı olduğunu “Talat Paşa’nın Ermeni Soykırımı Raporu” ile ortaya koydu.

Bugüne kadar Ermeni ve Osmanlı tarihi konusunda ciddi çalışmalarıyla karşı tezini ortaya koyan Sarafian ile, Kürt sorunu ve Osmanlı’dan bu yana Ermeni ve Kürt ilişkileri üzerine konuştuk.

‘’Türkler, Cumhuriyetin utanç verici mirasını temizleyebilmek için Kürt gerçeğiyle yüzleşmelidir’’ Sarafian’a göre Türk devleti adaletli davranarak, barışın hayata geçmesi için Kürt sorunu ve Kürtçe konusunda demokratik adımlar atması gerekiyor.

* Ermeni halkı acı bir tarih yaşadı. Bu acı tarihte Osmanlı imparatorluğu eliyle bazı Kürt Aşiretler kullanıldı. Kürt kanaat önderleri yaşananlardan dolayı Ermeni halkından özür dilediler. Bu özür Ermeni diasporasında nasıl tartışılıyor?

– Genellikle Ermeni diasporası içinde Kürtler ya da Kürt meselesine dair pek fazla tartışma olmuyor. Bu tartışmalar için gazetelere yada dergilere bakmanız lazım. Açık olmak gerekirse, Ermeni toplumu Kürt meselesi konusunda çok sınırlı bir bilgiye sahip. Ancak uzlaşı ve barış mesajları sıradan insanlara ulaşarak Kürtlerin üzerlerindeki bu suçluluğu yok ederek nihai uzlaşıyı sağlayacaktır.

Bu konuda çoğunluğun fikirleri duygusallığa dayanıyor. Bazıları 1915’te Ermenilerin yıkıma uğratılmasına Kürtlerin de katıldığını duymuş. Bazıları Kürt aşiretlerinin 1915 öncesinde Ermeniler’e karşı kullanıldığını duymuş. Bazıları ise Ermeniler’in Kürtlerle yakın ilişkileri olduğunu biliyor, aynı zamanda 1915’te Ermeni katliamında birçok Ermeni’nin Kürtler tarafından kurtarıldığını da biliyorlar.

Tarihten bu yana Kürt-Ermeni ilişkileri çok karmaşık. Bu karmaşıklığın bir tarafı Kürtlerin çoğunlukla göçebe, Ermenilerin ise yerleşik düzende çalışan çiftçiler olmasına dayanmaktadır. İki halk arasında birçok ortak ilişki vardı. Bir yandan ticaret temelli ilişkiler yürütülürken, diğer taraftan zaman zaman iki halk arasında gerginlik yaşanmaktaydı. Çünkü bazı silahlı ve güçlü Kürt aşiretleri korunmasız Ermeni köylerine baskınlar düzenlemişlerdir. Ayrıca Kürt toplumundaki bu güçlü aşiretler ve şeyhler, Ermenileri ve güçsüz Kürtler aşiretlerini vergiye bağlayarak, topraklarına el koymuş ve üzerlerinde ciddi bir tahakküm oluşturduğu bilinmektedir.

Osmanlı’nın millet sisteminde durumu daha karmaşık hale getiriyor. Bu millet sisteminde gayri Müslimlere verilen imtiyazlarla birlikte Ermenilerin okuma-yazma oranını artmasıyla, 19. yüzyılda Ermeniler’in büyük köylerde ve kasabalarda nüfuz sahibi olmaya başladılar. Fakat Ermenilerle yan yana yaşayan Müslüman Kürt toplumuna benzer haklar Osmanlı yönetimi tarafından tanınmadı. Dolayısıyla, Ermeniler’in maddi durumları düzelirken, Kürtlerin durumunda herhangi bir değişiklik olmadı. Bu ayrım iki halk arasında gerilime neden olurken, devlet tarafından da bu gerilim kendi lehine kullanıldı. Osmanlı yönetimi birçok Kürt aşireti mensubunu Hamidiye Alayları’na asker olarak aldı ve onları Ermenilere ve diğer Kürt aşiretlerine karşı kullandı.

Az gelişen ilişkiler bugüne kadar devam etti. Önümüzdeki ay Diyarbakır’da Kürt-Ermeni ilişkilerinin tartışılacağı bir konferans düzenlenecek. Umuyorum ki bu konferans Ermeni, Kürt ve Türkler arasındaki tarihsel meseleleri daha iyi anlamak açısından faydalı olur.

* Ermenistan devletinin varlığı Türkiye’de yaşayan Ermeniler için ne ifade ediyor?

– Ermeni devletinin Türkiye’de ya da diasporada yaşayan Ermeniler’in çıkarlarını yansıtmayan, devlet çıkarını güden bir politikası var. Sınırın Türkiye tarafında yaşayan Türk, Kürt ve Ermenilerin – burada benim gibi olan diaspora Ermenilerini de kastediyorum– barışçıl bir diyalog ile kendi aralarındaki farklılıkları çözümlemesi gerekiyor.

* Kürtler yıllardır kendi topraklarında göçebe olarak yaşamak zorundalar. Devletin baskısından dolayı yaşadıklarını fiziksel ve kültürel soykırım olarak nitelendiriyorlar. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

– Türkiye’deki Kürt toplumu Cumhuriyet Türkiyesi’nde soykırımsal bir sürece tabi tutulmuştur. Bu süreç sansürle uygulanan asimilasyon politikalarının yanı sıra politik suikast ve toplu öldürmeler aracılığıyla uygulanmaya konulmuştur. Türkiye’de yaşayan insanlar -özellikle de Türkler- Cumhuriyetin bu utanç verici mirasını temizleyebilmek adına bu gerçeği bilmelidirler.

* Kürtler Türkiye’de demokratik özerklik taleplerini ve projelerini dile getiriyorlar. Siz Türkiye Cumhuriyeti yakından izliyorsunuz. Sizce bu süreç nasıl gelişir?

– Türkiye gelişime yönelik bir sürecin içerisinde. Devlet ve toplum içinde bu değişime karşı durmaya çalışan güçlü öğeler var. Bu insanlardan bazıları faşistler, diğerlerinin irdelenmesi gereken endişeleri var, bazıları ise sadece muhafazakâr. Zamanla faşistler marjinalize edilebilir, kaygıları olanlar ise kazanılabilir. Asıl olarak Türkiye’de gerçekleşen değişimler önemli ve pozitif bir yönde ilerliyor. Eğer devam edebilirse yeterli olabilir, bir gün Kürtler, Kürt ve Türkiye vatandaşı olarak statü sahibi olabilir.

Kürtler, Kürtçe’nin resmi dillerden biri olmasını yada Kürtçe’nin Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunda daha aktif kullanılması ve koruma altına alınmasını istiyorlar. Benzer durumda, iki dilli bir yaşam sunulmalı; aynı zamanda Kürtçe bilen memurların, okullarda öğretmenlerin, kamuda çalışan devlet görevlilerinin ve Kürtçe Tv ve radyo programlarının yapılması gibi imkânlar sağlanmalı.

Aynı durum Galler’de yaşandı. Ayrıca Galler’deki meselelerin tartışıldığı bir Galler Meclisi kuruldu. Galler Meclisi yasama organı değil, yerel yönetimde önemli sorumlulukları var. Gallerli parlamenterler Galler halkını Londra’daki İngiliz parlamentosunda da temsil ediyor. Galler kültürünü korumaya yönelik pozitif adımlar son 30 yıldır kullanımda ve artık hiç kimse bunları sorgulamıyor. Bunların benimsenmesinin sebebi geçmişte birçok yanlışın yapıldığı fikrinin yerleşmiş olması. Ve bu değişimler geçmiş hataları onarmaya yönelik yapıldı. Muhtemelen bu yüzden Galler, Birleşik Kralık’ın ayrılmaz bir parçası olarak kaldı. Galler modeli Türkiye’deki Kürtlerin durumuna da uygulanabilir. Türk devleti adaletli davranarak, barışın hayata geçmesi için Kürt dili ile ilgili demokratik adımlar atmalıdır.

* Bir de yaşanan çatışma ve savaş var. Halen insanlar ölüyor…

– Tabii ki Güneydoğudaki savaş sorunu durumu daha da güçleştiriyor. Eğer Türk devleti geçmişteki hataları kabul ederek ve Kürt sorununun çözümüne bağlı kalarak ilk adımı atma cesaretini gösterebilirse şiddet duracaktır. Bu, Kuzey İrlanda’da 10 yıl önce yaşandı. Orada İngiltere hükümeti İrlandalı Katolik toplumun baskı altına alınmasında kendi rolünü kabul etti ve bir açılım başlatarak IRA’nın silahlarının kullanımdan kaldırılması hareketini başlattı. İngiliz hükümeti IRA’nın liderleriyle görüştü ve IRA üyelerine af çıkardı. İngiliz halkı barış sürecini destekledi ve İrlanda meselesi birkaç on yıllık şiddettin arkasından son buldu.

* Sizce Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin demokratik taleplerine nasıl yaklaşıyor?

– Galler, Kuzey İrlanda… Bütün bunlar olumlu örnekler ve bu noktada inisiyatif Türk hükümetinin elinde. Bazı Türklerin AKP’yi eleştirilmesinin tersine, PKK ve Abdullah Öcalan ile görüşmenin Türk hükümeti için bir zayıflık değil; tam tersine güç olarak görmelidir. Bu, Kürt meselesinin barışçıl çözümünün yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesini de sağlayacaktır.

İnanıyorum ki, Türkiye Kürt meselesini demokratikleşme süreci içerisinde, geçmişteki hatalarını da kabul ederek, çözecektir. Bu olasılıklar ufukta gözükmektedir ve Türk hükümetinin yapması gereken bu yönde ilerlemektir. Bu aşamada başarıya ulaşabilmek için parlamentodaki ve sivil örgütlenmelerdeki Kürt üyelerin oynayacağı hayati bir rol var. Gerçek demokratik bir Türkiye herkesin çıkarınadır.

* Bundan sonra Kürt ve Ermeni toplumun arasındaki ilişkiler ne düzeyde devam eder. İki halk daha fazla yakınlaşır mı?

– Türkiye’de yaşayan Ermeniler yıkıma uğratıldığı için Kürtler ve Ermeniler arasında pek bir ilişki yok. Bu tarihsel bir gerçeklik. Belki de gelecekte diasporadaki Ermeniler geçmişte atalarının yaşadığı köylere geri dönerlerse -tabii eğer Türk devleti izin verirse- bu ilişki tekrar kurulabilinir. Fakat, ben bunun çok olası olduğunu düşünmüyorum.

Ara Sarafian Kimdir?

Osmanlı’nın son dönem ve modern Ermeni tarihi konusunda uzmanlaşmış bir tarihçi Dünyanın çeşitli yerlerindeki arşivlerde, örneğin Yerevan’daki Ermeni Tarihi Arşivi’nde, Boston’daki Ermeni Devrimci Federasyonu Arşivi’nde, Washington C.D.’de Kongre Kütüphanesinde ve İstanbul’daki Başbakanlık Arşivleri’nde geniş kapsamlı araştırmalar yapmıştır. Kurucuları arasından yer aldığı, çağdaş Ermeni araştırmaları alanında çalışma ve yayın yapma olanağını sağlayan Gomidas Enstitüsü’nün Başkanıdır. Yazdığı kitap ve araştırmaları arasında, “Boğaziçi’nde ABD Diplomasisi: Büyükelçi Morgenthau’nun Günlükleri 1913-1916; ABD’nin Ermeni Soykırımı Konusunda Resmi Kayıtları 1915-1917, Ermeni Soykırımı Konusunda İngiliz Parlamento Tartışmaları, 1915-1918, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916: Vikont Bryce Tarafından Falladon Viskontu Grey’e Sunulan Belgeler” bulunmaktadır. Sarafian halen Londra’da yaşıyor.

16 Ekim 2011

ANF NEWS AGENCY

One response to “Ara Sarafian: Türkler Kürt gerçeğiyle yüzleşmeli”

  1. mehmet kaplan Avatar
    mehmet kaplan

    degerli hocam sizin araştırmalarınızı sürekli trakip ediyorum.ben gaziantepliyim ana dilim kürdüm dini inancın yezidi biz de yezidi halkı olarak çok çektik halen çekiyoruz.selmalar saygılar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *