İHD Diyarbakır Şubesi, Türk ordusunun PKK’lilere yönelik kullandığı iddia edilen kimyasal silahlara ilişkin kapsamlı bir rapor açıkladı.
DİYARBAKIR – 1994 yılından günümüze öldürülen PKK militanlarına karşı kimyasal silah kullanımının yer aldığı raporda, bugüne kadar 46 kez kimyasal ve biyolojik silah kullanıldığı belirtilirken, yaşanan bu olaylarda 437 kişinin yaşamını yitirdiği kaydediliyor. İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, son günlerde Kandil’e yönelik yine kimyasal silahların kullanılacağı yönünde bilgilerin kendilerini kaygılandırdığını belirterek, devlet yetkilileri ile ulusal ve uluslararası kamuoyunun iddiaları araştırmasını istedi.
Bölgede sık sık gündeme gelen ancak hiçbir zaman tam anlamıyla araştırılmayan PKK’lilere yönelik kimyasal silah kullanılmasına ilişkin iddialar İHD Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan kapsamlı raporla kamuoyuna duyuruldu. İHD Şube binasında düzenlenen basın toplantısına İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi, Şube Yöneticileri Halil Bayhan, Necibe Güneş Perinçek, Av. Pınar Dalkuş ve Av. Fatma Karaoğlan katıldı. Basın toplantısında hazırlanan rapora ilişkin açıklamayı okuyan İHD Şube Sekreteri Raci Bilici, bölgede son 30 yıldır yaşanan savaş boyunca en fazla ileri sürülen iddialardan birinin kullanılması yasaklı silahların kullanımı olduğunu belirterek, devlet yetkililerinin reddetmesine rağmen bu iddiaların sürekli gündeme geldiğini dile getirdi.
Kandil’e yönelik saldırı kaygıları artırdı
Bugün bile PKK militanlarına yönelik Kandil’e düzenlenen hava saldırısında, bölgedeki köylerin tamamen boşaltılarak bayram sonrası kapsamlı bir harekatla militanlara yönelik kitle imha silahlarının kullanılacağı yönündeki iddiaları ürpererek takip ettiklerini ifade eden Bilici, “Böylesi bir çılgınlığa girişilmeyeceğini umut etsek de bölgede süren 30 yıllık çatışmalı süreçte yaşananlar ve karşılaştığımız iddialar böylesi bir insanlık suçunun işlenmesi ihtimalini bize düşündürtmüyor değil” dedi.
‘İddialar bizi derinden etkilemiştir’
Bugüne kadar çoğu kez kamuoyunun gündemine gelen ancak araştırılma gereği duyulmayan iddialarla ilgili derneklerine yoğun başvurular yapıldığını hatırlatan Bilici, “Başvuruların artması üzerine kapsamlı bir araştırma gereği duyduk. Bu raporun hazırlanması sürecinde karşımıza çıkan tanıklık ifadeleri, insan hakları savunucuları olarak bizleri derinden etkilemiştir. İnsanlığa karşı işlenen suçlar olarak tanımladığımız kimyasal silah kullanımının bu kadar yaygın kullanılmış olma ihtimali bizleri ciddi şekilde kaygılandırmıştır. Her ne kadar iddia düzeyinde kalıyor olsa da, iddiaların ciddiye alınarak, konunun üzerinde kapsamlı araştırma yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
‘Yetkililere yaptığımız başvurulardan sonuç alamadık’
1990’lı yıllar ve sonrasında sürekli gündeme gelen ve bazı dönemlerde raporlarla ispat edildiği ileri sürülen kimyasal silahlar konusunda devlet yetkililerinin hep sessizliğini koruduğunu kaydeden Bilici, şöyle devam etti: “İddialara karşı sessiz kalınması karşısında, bunun bir devlet politikası olarak geliştirildiği şeklindeki kuşkularımız da artmıştır. Çatışmalarda yaşamını yitiren PKK militanlarının ailelerinin bize yaptığı başvurular son derece ciddidir. Yine görgü tanıklarının beyanları ve bazı vakalarla ilgili hazırladığımız araştırma-inceleme raporları, bu silahların kullanıldığı yönündeki iddiaları güçlendirir niteliktedir. Geçmişte de, bugün de bize yapılan başvurular üzerine resmi makamlara yaptığımız suç duyuruları çoğu zaman cevapsız kalmaktadır. İşte bu nedenledir ki, biz insan hakları savunucuları bu sessizliği kırmak istemekteyiz.”
‘Toplu mezarların neden bu kadar çok olduğu anlaşılıyor’
“Bölgedeki toplu mezarlar konusunda yaptığımız araştırmalar ile kimyasal silahlara ilişkin hazırladığımız bu raporu karşılaştırdığımızda, bölgede toplu mezarların bu denli fazla oluşunun en büyük nedenlerinden birinin yaşamını yitiren militanların nasıl öldürüldüğüne ilişkin gerçeklerin gizlenmek istenmesi olduğu sonucuna ulaştık. Ki, bu sonuç bizi korkunç gerçeklerle tekrar yüz yüze bırakmaktadır” diyen Bilici, “Birazdan açıklayacağımız raporda, kimyasal silahların niteliği, çeşitleri, kullanım şekilleri, insan üzerindeki etkileri, kimyasal silahların tarihçesi, kimyasal silahların kullanımının yasaklanmasına ilişkin anlaşmalar, Türkiye’de kimyasal silahın kullanımının tarihçesi ve kimyasal silah kullanımına ilişkin iddiaların ayrıntılı verilerine yer vereceğiz. Raporda yer alan veriler; İHD şubelerine yapılan başvurular, İHD tarafından oluşturulan heyetlerin hazırladıkları raporlar, çatışmalı sürecin taraflarından yapılan açıklamalar, basın yayın organlarında yer alan haberlerden oluşmaktadır. Rapordaki verilerin büyük bölümü iddia düzeyindedir ve kesinlik arz etmemektedir. Ancak araştırılmaya değer veriler olduğunu tekrarlamakta yarar görüyoruz” dedi.
‘İddialar bir an önce araştırılmalıdır’
Ulusal ve uluslar arası sivil kuruluşlara, bu konuda uzman kurum ve kişiler ile devlet yetkililerine çağrıda bulunan Bilici, şunları söyledi: “İHD olarak bu iddiaların araştırılmasını talep ediyoruz. İnsancıl hukuk kaideleri, savaş koşullarında dahi mutlak suretle uyulması gereken kuralları düzenlemektedir. Yetkili makamların, insancıl hukuk, savaş hukuku ve silahlı çatışma hukukunun ihlali anlamına gelen tüm bu iddiaların araştırılarak bir an önce bilimsel verilere dayalı kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmalarını bekliyoruz.”
‘Kandil’e yönelik imha girişimi kabul edilemez’
Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bilici, hazırladıkları raporda geçen iddiaların ciddi iddialar olduğunu ve mutlak suretle araştırılması gerektiğini vurguladı. Bir gazetecinin “Kandil’e yönelik hava saldırısı sonrası bölgedeki köyler boşaltılarak, PKK’ye yönelik kimyasal silah kullanılarak, imha amaçlı bir operasyonun hazırlığı yapıldığı yönündeki iddialar hakkında ne düşünüyorsunuz? şeklindeki sorusu üzerine Bilici, “Bu korkunç bir durum olur. Bizler bunu hayal bile etmek istemiyoruz. Eğer devlet yetkililerinin kafasında böyle bir şey varsa, bunu bir an önce akıllarından çıkarsınlar. Çünkü böylesi bir yönelim insanlığa karşı işlenmiş bir suç olur ve telafisi zordur” dedi.
Kimyasal Silah Kullanımı Raporu’nun ayrıntıları
Bilici’nin ardından İHD MYK Üyesi ve Diyarbakır Şube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi hazırlanan Kimyasal ve Biyolojik Silah Kullanımı Raporu’nu açıkladı.
Raporda kimyasal silahların tanımı, çeşitleri ve özellikleri yer alırken, dünyada kimyasal silah kullanımının tarihçesi de ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Kimyasal Silahların Kullanımının Yasaklanması Sözleşmesi’ne ilişkin (CWC) bilgilere yer verilen raporda, Türkiye’de kimyasal silah kullanımına ilişkin iddiaların başlangıç döneminden günümüze nasıl bir seyir izlediği ayrıntılarıyla aktarılıyor.
Raporun giriş kısmında yer alan Türkiye’de Kimyasal Silah Kullanımı’nın tarihçesi ve rapora ilişkin verileri değerlendiren Çelebi, Türkiye’de 1984 yılında başlayan ve “düşük yoğunluklu savaş” olarak tanımlanan çatışmalı süreçte, sistematik bir biçimde insan hakları ihlalleri yaşandığını ve insancıl hukuk kaidelerinin yok sayıldığını belirterek, “Savaş dönemlerinde insanlığa karşı suçlar olarak tanımlanan kitle imha silahları, yani kimyasal silah kullanımı 1990’lı yıllardan sonra yoğun bir şekilde gündeme gelmeye başlamıştır. 90’lı yıllarda çatışmalı sürecin yarattığı çeşitli zorluklar nedeniyle kimyasal silah kullanımı çok fazla gündeme gelmemekteydi. İlk kez 1994 yılında yaşanan bir çatışmada PKK militanlarına karşı kimyasal silah kullanıldığı yönünde iddialar ortaya atıldı. Kolluk güçlerinin PKK militanlarına yönelik kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialar, sonraki yıllarda da gündeme geldi ancak bu iddialar dönemin koşulları nedeniyle bağımsız kurullarca ele alınamadı” dedi.
‘Ballıkaya katliamı ispat edilmişti’
Daha sonra, Şırnak’ın Silopi İlçesi’ne bağlı Ballıkaya (Bilika) Köyü yakınlarında 11 Mayıs 1999 tarihinde gerçekleştirilen operasyonda yaşamını yitiren 20 PKK militanının kimyasal silahlarla öldürüldüğü ileri sürüldüğünü hatırlatan Çelebi, şöyle devam etti: “Basına yansıdığı kadarıyla o dönemde, militanlar olay yerinden elde ettiği ve olayda kullanıldığı iddia ettiği kimyasal gaza ait tüpü kriminal inceleme için Almanya’ya göndermiş. Almanya’da bulunan kriminal laboratuarda yapılan inceleme sonrası tanzim edilen raporda; materyalin (tüpün) kimyasal madde içeren ve öldürücü niteliğe sahip kimyasal gaz olduğu belirtilmişti. Yakın zamanda Roj TV’de yayınlanan bir programda bazı görüntüler yayınlandı. Yayınlanan görüntülerin belirtilen olayla ilgili olduğu, bugün dahi orduda görev yapan bazı askerlerin bu olayda yer aldığı, olay ardından mağaranın önünde dizilen cenazelerin başına gelen rütbeli bir subayın olayda kimyasal silah kullanıldığını ikrar ettiği belirtiliyordu.”
‘Almanlar Çukurca’da kimyasal kullanıldığını ispatladı’
Daha sonra Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde 2009 yılının Eylül ayında meydana gelen bir çatışmada yaşamını yitiren ikisi kadın 8 PKK militanının kimyasal silah kullanılmak suretiyle öldürüldüğünün iddia edildiğini kaydeden Çelebi, “İddiayı doğrular nitelikte fotoğraf ve materyaller ele geçiren insan hakları kuruluşları bu materyalleri incelenmek üzere Almanya’ya gönderdi. Alman basını, Türk ordusunun PKK militanlarına karşı kimyasal silah kullandığını belirtti. Alman insan hakları savunucuları ve siyasetçiler uluslararası soruşturma isterken, Hamburg Üniversitesi TSK’nin kimyasal silah kullandığını raporla ispatladı. Söz konusu olaya ilişkin ortaya çıkan fotoğrafları inceleyen Hans Baumann adlı bir uzman, resimlerin gerçek olduğunu kanıtladı ve Hamburg Üniversitesi Hastanesi de militanların büyük bir olasılıkla kimyasal silahla vurulduğuna dair rapor verdi” diye belirtti.
‘Bedran Kaya’nın vücudundan mermi izi yoktu’
Bu yıldan sonra da ordu mensuplarının kimyasal silah kullandığı yönünde haberler sürekli gelmeye devam ettiğini ifade eden Çelebi, “Ancak, iddiaların araştırılması için gerekli olan bağımsız uzman kurulların işletilmemesi nedeniyle yeterli ve ikna edici kesin bir sonuç ortaya çıkartılamadı. Son olarak 31 Temmuz 2011 tarihinde Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde çıkan çatışmada yaşamını yitiren Bedran Kaya adlı PKK militanının kimyasal silahla öldürüldüğü ileri sürüldü. Bu iddia, Kaya’nın vücudunda herhangi bir kurşun izinin olmaması ve cenazesini yıkayanlar tarafından derisinin parça parça döküldüğüne dair bilgiler verilmesi üzerine ortaya çıktı.”
46 kez kimyasal silah kullanıldı 437 kişi yaşamını yitirdi
Çelebi, daha sonra ise hazırladıkları rapordaki verilerden yola çıkarak, kimyasal silah kullanılması sonucu yaşanan olaylara ilişkin elde ettikleri istatistikleri açıkladı.
* Militanlara yönelik kimyasal silah kullanımı iddiası: 39
* Doğa ve araziye yönelik kimyasal silah kullanımı iddiası: 5
* Biyolojik silah kullanımı iddiası: 2
* Kimyasal silah kullanımı sonucu yaşamını yitiren kişi sayısı: 437
* Kimyasal silah kullanımı sonucu telef olan hayvan sayısı: 134. DİHA
26 Ağustos 2011
http://www.yuksekovahaber.com/haber/kimyasaldan-437-kisi-oldu-57332.htm
Leave a Reply