Vartavar bu yıl Dersim’deydi

SARKİS SEROPYAN

 

Yaklaşık 100 yıldır böylesine coşkuyla kutlanmamıştı Vartavar, bizim ‘Mezopotamya’ adını yakıştırdığımız Dersim coğrafyasında.

Vartavar, yalnızca Ermeniler tarafından kutlanan, ve tarihi çok eskilere, Nuh Peygamber’e ve Büyük Tufan’a kadar uzanan bayramların en ‘sulu’sudur. Efsaneye göre, pagan Ermeniler, Tufan sona erip de Nuh’un Gemisi’nden indiklerinde geçen bir buluttan çiseleyen ve bereket addedilen yağmuru unutmamak için, her yıl Temmuz ayının sonunda kutlarmış Vartavar’ı. Bir diğer inanca göre de, Ateş Tanrısı’nın bayramı Derinder’den sonra, belki de önce, Su Tanrısı’nın bayramı Vartavar’ı kutlardı pagan Ermeniler. Herkes birbirini ıslatırdı Vartavar günü; su kıyılarında ve de nehre atılırdı insanlar; maniler, deyişler söylenir, davul-zurna eşliğinde bar dönülürdü. Islanmaktan korunmak için evine saklanan yaşlılar ise “Dışarı çık, seneye Varatavar’a kim öle, kim kala” sözleriyle çağırılır, oyuna katılmaya zorlanırlardı gençler tarafından. 

Temmuz’un 30’uncu günü, saat geceyarısını geçmiş, Cumartesi Pazar’a dönmüştü. Munzur Festivali’ne katılmak üzere Ermenistan’dan davet edilen ‘Maratug’ Halk Dansları Topluluğu ile, onları davet eden Dersim Ermenileri Yardımlaşma Derneği’nin çağrılıları Kalan’a (Tunceli merkezin eski adı) birkaç kilometre uzaklıktaki bir okulun önünde geleneksel Vartavar soframızda ‘khorovadz’ımızı yemiş, fiarap Tanrısı Baküs’e ibadetimizi tamamlamış, gençlerimizin oyunlarını izlemiş, hafiften rehavete geçmiştik ki, aniden, hangi beyinde çaktığı önemli olmayan bir şimşek, günün Pazar yani Vartavar olduğu gerçeğini aydınlattı. “Islatalım” dedik birkaç kişi, aynı anda. “İyi de, kimi?” sorusu geldi ardından. Ve… Tabii ki Mihran’ı! Selahaddin’den Mihran Pırgiç’e dönen dernek başkanı, tek ve değişmez adaydı. Dolayısıyla, ortaya çağrıldı başkan, birimiz ona sorular sorup lafa tuttu, ve bir anda hortumlar fora edildi.

Göletleşmiş Munzur Çayı’nın kıyısında belki de sonuncusu 100 yıl önce kutlanan Vartavar, bundan daha anlamlı kutlanamazdı. Islanmayan kimse kalmadı. Ardından bir grup Diyarbekirli genç halk dansçısı gelip şenliğimize katıldı, ve halaya başladı, ‘lorke-lorke’… Sonra, geç oldu diye odalarına çekilen Maratuglular dayanamayıp indiler aşağı; güneşin doğuşunu beklemeden, ‘yarkuşda’ ile başladılar, gerçek davul-zurnayla. Zorlamak gerekti Amidalıları, Maratuglulara katılmaları için. “Bu oyunlar bize yabancı” diye çekindiler, ama sonunda bulundu ortak müzik, ve hepsi bir arada oynadılar ortak barlarını, iç içe, kardeşçe, Vartavar’a yaraşan bir coşkuyla.

Nereden nereye anımsadım ninemin sözünü: “Varatavar, her bir şeyin vakti var.” fiimdi tam da vaktiydi Vartavar’ın.

“Agos”,Sayı:800

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *