Milliyetçi söylem yüzünden AKP’nin vekil sayısı düştü

Prof. Seyfettin Gürsel, ekonomist olmasının yanı sıra seçim sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarıyla da tanınıyor. Radikal’de ekonomi ve siyaset üzerine köşe yazıları da yazan Gürsel, 12 Haziran seçimleriyle ilgili en doğru tahminleri yapan uzmanlardan biri oldu. Gürsel ile seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan siyasi ve ekonomik tabloyu konuştuk.

• Öncelikle AKP’nin aldığı oy oranı ile başlayalım. İktidar partisinin aldığı yüzde 50 oyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

2009’daki il genel meclisi seçimlerinde yüzde 39 oy almıştı. Bunu temel alacak olursak iktidar partisinin oylarını yüzde 11 oranında artırdığını söylemek mümkün. Eğer 2007’de yapılan genel seçimlerle kıyaslayacak olursak oylarını yüzde 3-4 puan artırdığını söyleyebiliriz. AKP’nin oyunun yüzde 39’a düştüğü 2009 yılı işsizliğin zirve yaptığı bir dönem oldu. O dönemde AKP’yi siyaseten yıpratan da bence bu oldu. 2009’dan bu yana ise işsizlik yükünün hafiflediğini söylemek mümkün. İstihdamda yapısal bir genişleme olmamasına rağmen işsizliğin 2009’a göre azaldığını ekonomik veriler gösteriyor. 

• AKP’nin oyunu yüzde 50’ye çıkartması işsizliğin azalmasıyla mı ilgili?

Evet ama sadece bununla açıklayamayız. Ben ekonomik verilerden yola çıkarak AKP’nin oyunun yeniden 2007’deki orana ulaşabileceğini öngörüyordum. Ancak buna BBP, Saadet gibi küçük sağ partilerden gelen oyları da eklemek gerekiyor ki bu da sanıyorum yüzde 3 veya dördü bulur. Küçük sağ partilerin dindar seçmeni bu seçimde stratejik oy kullandı. Muhalefetin AKP’ye blok olarak ve çok sert yüklenmesi küçük sağ partilerin seçmeninden böyle bir tepki gördü diye düşünüyorum. CHP’nin yoksulluk üzerine yaptığı vurgu da hiç gerçekçi değildi zira yoksullukla mücadelede AKP önemli bir başarı sağladı. Ayrıca sağlık, eğitim gibi alanlarda da hizmet kalitesi yükseldi. Dolayısıyla AKP’nin seçim başarısı sürpriz olmadı. 

• CHP’nin yüzde 26’ı oyunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu oran yeni CHP yönetimi için başarı mı sizce?

  Yüzde 26 oy CHP için sürpriz değil ama ben yüzde 28’lere çıkmasını isterdim. 

• Neden?

CHP’nin yeni yönetimi CHP’yi değiştirmek daha demokratik daha sivil bir çizgiye çekmek istiyor. Yüzde 28 Kılıçdaroğlu’nun parti içi muhalefete deyim yerindeyse ‘eski CHP’ye karşı elini güçlendirirdi. Oran yüzde 26’da kalınca parti içi muhalefetin sesi gür çıkmaya başladı. Aslında CHP yönetimi kendisi için çıtayı çok yüksek tutarak büyük bir hata yaptı. Herkes CHP’den en az yüzde 30 oy bekliyordu, bu yanlıştı. Yoksa yeni CHP yönetimi için bu sonuç başarısız denemez. 

• MHP’nin yüzde 13’ü yakalamasını neye bağlıyorsunuz?

Orada da AKP lideri Erdoğan yanlış bir strateji izledi. MHP’yi barajın altında bırakmak için milliyetçi söyleme yüklendi. Bu, MHP’nin işine yaradığı gibi AKP’ye Güneydoğu’da oy kaybettirdi. 

 BDP ise kendi siyasi geleneğinin tarihindeki en yüksek oy oranına ulaştı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

BDP için bu çok büyük başarı. Her şeyden önce teknik operasyon olarak da zor olanı başardı. Diyarbakır’da 6 bağımsız aday vardı ve bir karışıklık olmadan 6’sı birden seçimi kazandı. 

• BDP’nin desteklediği Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü gibi adayların bloğun oyunu artırdığını düşünüyor musunuz?

Sırrı Süreyya Önder’in İstanbul 2. Bölge’de kendine ait bir miktar oyu var ama diğer adaylar için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu adaylar BDP seçmeninin oyuyla seçildi. 

• AKP lideri Erdoğan’ın milliyetçi söyleme ağırlık vermesi BDP’nin oylarını artırmış olabilir mi?

Ben bunun oy oranına ciddi etkisi olduğunu sanmıyorum ama BDP teşkilatını hırslandırmış olabilir. 

• YSK’nın seçim bölgeleriyle ilgili yaptığı değişiklik AKP’ nin milletvekili sayısının azalmasındaki en önemli faktör oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

  YSK aslında doğru olanı yaptı. Nüfus hareketlerine göre milletvekili dağlımı değişti. Aslında az bile yapıldı. Bu değişikliğe rağmen yine de eşitsizlik sürüyor. İstanbul’da milletvekili başına düşen seçmen sayısı küçük şehirlere göre yine de fazla. YSK’nın kararıyla bölgeler arası eşitsizlik bir miktar giderilebilmiş oldu. 

• AKP’nin milletvekili sayısını artırması mümkün müydü?

Evet mümkündü. Erdoğan’ın son dönemde sertleştirdiği milliyetçi söylemi Güneydoğu 4-5 sandalyeyi kaybetmesine neden oldu. Eğer öyle olmasaydı, AKP 326 yerine 330’u bulup anayasayı referanduma tek başına götürebilecek çoğunluğu elde ederdi. Bu milliyetçi söylemin AKP’ye diğer bölgelerde oy veya sandalye kazandırdığını düşünmüyorum. AKP hizmet kalitesi ve ekonomideki olumlu hava sayesinde Batı’dan oy aldı ama milliyetçi söylem yüzünden de Doğu’da oy kaybetti.  

• Bu meclis tablosuyla yeni ve özgürlükçü bir anayasa mümkün mü?

Elbette mümkün, ama AKP yeni anayasayı referanduma götürebilmek için CHP ya da BDP ile uzlaşmak zorunda. CHP önümüzdeki dönem yine parti içi sert kavgalara sahne olacak. CHP yönetimi parti içi muhalefetin ‘AKP işbirlikçisi’ suçlamasına muhatap olmamak için anayasa değişikliğine razı olmayacak gibi görünüyor. Geriye kalıyor BDP. Eğer BDP çıtayı çok yükseltirse, maksimalist talepler dayatırsa yeni anayasa hayal olabilir. Ancak BDP daha olumlu bir tutum takınırsa Türkiye yeni anayasayla tanışabilir.  

 Türkiye ekonomisinin geleceği açısından ortaya çıkan tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

  AKP bu milletvekili sayısıyla tek başına iktidar olarak ekonominin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirebilir. Ekonomiden sorumlu bakan Ali Babacan seçimden önce yaptığı bir konuşmada bunun işaretini verdi. Ancak ekonomide atılacak adımların özellikle Kürt sorununda çözüm yönünde atılacak adımlarla desteklenmesi gerekir ki ekonomik, sosyal ve siyasal istikrar yakalanabilsin.

“Agos”,Sayı:793

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *