Boğaziçi’nin her iki yakasındaki mütevazı Ermeni kiliseleri, kuruldukları yıllarda İstanbul’un semtlerinden köylerinin nüfusuna hizmet etmekteydiler.
Henüz sahil yolu ile birbirlerine bağlanmadan önce, ulaşımın büyük ölçüde Şirketi Hayriye vapurlarıyla yapıldığı bu köylerde, zaman içinde Ermeni nüfusundaki azalmaya paralel olarak kiliseler de gözden ve gönülden uzak kaldılar. Ancak, aralarında bu kadere direnen istisnai örnekler de oldu – Boyacıköy Surp Yerits Mangants Kilisesi gibi. 2000’li yılların başında geçirdiği büyük onarımdan sonra, bu tarihi kilise, mimari bir mücevhere dönüştü. Dış cephe sıvalarından arındıktan sonra tuğla duvarları ile otantik bir görünüme bürünen kilisenin alt katında da çok amaçlı bir salon oluşturuldu. Onarımdan sonra da çevre düzenlemeleri aralıksız olarak sürdürülen kilise külliyesinde, bahçe duvarları dekoratif taşlarla kaplandı. Şimdilerde ise, Ermenistan-Goşavank’taki ünlü haçkardan esinlenerek, ünye taşından, 5 m2 boyutunda bir haçkar yontuluyor. Trabzonlu taş ustası Yakup Asan’ın yonttuğu haçkar, önümüzdeki yaz kilise bahçesindeki yerine takılacak.
Diğer yandan, Boyacıköy Kilisesi Vakfı Başkanı Nazaret Özsahakyan’ın yıllardan beri kiliseye kazandırmak için hukuk mücadelesi verdiği arka sokaktaki çeşmenin Ermenice kitabesi halen yerine konamadı. Kilisenin de kurucusu olan Misak Amira’nın mahalleye hediyesi olan çeşme, zaman içinde işlevsiz kalmış, Ermenice yazılı mermer kitabe de hasar görmüştü. Kitabeyi kilise avlusuna almak için Sarıyer Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Anıtlar Yüksek Kurulu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvurulardan olumlu bir netice alamayan vakıf başkanı, Vakıflar Yasası’nda yapılan deği-şikliklerden sonra olumlu bir gelişme yaşanabileceği ümidini taşıyor.
Herhangi bir akarı ve kira geliri bulunmayan kilisede tüm onarım ve yenileme harcamaları hayırseverlerin bağışlarıyla sağlanıyor.
“Agos”, Sayı:781
Leave a Reply