Dağdaki Efsane: Sason

ERSOY SOYDAN

 

 

 

 

 

Bu hafta sarp dağların içindeki bir dünyaya; Sason’a gidiyoruz. Sason’da yaşam kayalık yamaçların ve uçurumların kıyısında sürüp gidiyor, normalde insanın başını döndürebilecek kadar tehlikeli olan uçurumlar burada çocukların oyun alanı. Coğrafyanın zorluğu dış dünyadan adeta yalıtılmış bir ortam yaratmış; bu hem farklı dillerin ve kültürlerin varlığını sürdürmesini, hem de Sason’a özgü bir kültürün doğmasını sağlamış.

Şimdi Batman’a bağlı bir ilçe olan Sason eskiden Kozluk ve Mutki’yi içeren dağlık bir bölgenin adıymış. Erişilmesi güç dağlar Sason’u korunaklı bir yer yapmış, yüzyıllar boyunca koca koca devletler Sason’u teslim alamamış, Bu durum Ortaçağ’da da, Osmanlı döneminde de değişmemiş; Sason’un yerel Ermeni beyleri bağımsızlıklarını korumuşlar. Sason Ermenileri Osmanlı’nın son yıllarında isyanlarıyla ünlenmişler. 1891 yılında Hampartsum Boyacıyan öncülüğünde Batılı devletlerin dikkatini Ermeni Sorununa çekmek amacıyla başlatılan ve yıllarca süren ayaklanma 1904 yılında bastırılabilmiş; Ermenilerin bir bölümü topraklarını terk etmek zorunda kalmış. Ardından 1926 yılında Kürtler ayaklanmış ve Kürtler de kalan Ermenilerle birlikte sürgüne gönderilmiş.

Sason’da yaşayan halkın büyük bölümünü Arap kökenli yurttaşlarımız oluşturuyor. Araplar Sason’a Basra civarından gelip, yerleşmiş. Sason Arapları kendilerine özgü bir şiveyle konuşuyor. Sason’un engebeli arazisine dağılmış 44 köyü ve 148 mezrası bulunuyor.

Sason evleri genellikle iki katlı, alt katlar ahır, üst katlar konut olarak kullanılıyor. Evlerin duvarları harçsız olarak üst üste dizilmiş ve kalınlığı yarım metreyi bulan taştan inşa edilmiş. Duvarın içi kırmızı bir toprak ve saman karışımıyla sıvanıyor. Evlerin damları ise toprak, sıcak yaz günleri ev halkı damlarda yatıyor.

İlçede aşiret bağları çok güçlü, koruculuk ilçenin başlıca gelir kaynağı. Arazinin büyük bölümü dağlık, bir bölümü de ormanlarla kaplı. Ekilebilir arazisi çok kısıtlı, kota uygulanıncaya kadar çoğu tütüncülükle uğraşırmış; kota getirildikten sonra tütünün yerini vadileri kaplayan ceviz ağaçları ve ünlü balı almış. Sasonlular ceviz ve ballarını tanıtabilmek için her yıl ekim ayında festival düzenliyor, şimdi kiraz ve çilek yetiştiriciliği de teşvik ediliyor. İlçenin içinde görülecek pek bir şey yok, çarşısı küçücük, son yıllarda Sason’a geri dönüşlerin başladığı ve bu yıl yirmi işyerinin açıldığı söyleniyor.

Eski Sason cevizi bol anlamına gelen Kabilkoz olarak adlandırılıyormuş. Kaleyolu (Bozukan) köyü yakınlarında, Sason kalesinin eteklerinde bulunan eski yerleşim Cumhuriyetten sonra şimdiki yerine taşınmış. Sasunlu Tavit Efsanesi’ne (*) göre kaleyi ve kenti Araplar zamanında o zamanki kralın izniyle Sanasar ve Bağdasar adında iki kardeş inşa etmiş. Kaleye adını ak sakallı bir dede koymuş; dede kalenin yüksek duvarlarını görünce şaşırmış ve buraya sütun anlamına gelen Sasun adını (Ermenice’de sütun büyüklüğüne sahip anlamına geliyor) vermiş. Ermeni tarihçiler ise Sasun adının Sanasar’dan geldiğini öne sürer. Şimdi Sasun adı Sason olarak kullanılıyor, efsaneye konu olmuş kaleden ise geriye iyice harap olmuş yıkıntılar kalmış.

Sason çevresindeki köylerde hala yaşayan Ermenilerin olduğu biliniyor, ancak bunların çoğu dinlerini değiştirmiş. Sason çevresinde Ermenilerden kalma en önemli yapı Meşeli köyünün Turnalı (Komk) mezrası yakınlarındaki Bedros Arakyal (Havari Petros) Manastırı. Manastıra Gürgenli köyünün Topluca (Vartenag) Mezrasından da manastıra ulaşılabiliyor. Her iki yönden de yaklaşık bir saat yürümek gerekiyor.

2000 metre yükseklikteki manastır halk arasında Komk Kilisesi olarak biliniyor. Bir zamanlar bölgenin dini (piskoposluk) merkezi olan manastırdan günümüze yıkıntılarla, büyük ölçüde sağlam durumda olan bir kilisenin kalıntısı ulaşmış. Manastırın içinde ve çevresinde definecilerin açtığı çukurlar görülüyor. Geçtiğimiz yıllarda manastırın bazı eşyaları yakınlardaki bir mezrada definecilerce bulunmuş, daha sonra polis bir operasyonda bu eşyaları ele geçirmiş; şimdi Diyarbakır Müzesinde sergileniyor. Topluca mezrasında da samanlık olarak kullanılan küçük bir kilise var.

 

DÜNYAMIN SAHİBİ: MARATTU

2973 metre yüksekliğindeki Mereto dağının zirvesinde Maruta Parstır Asdvdzazin adlı bir Ermeni Kilisesi bulunuyor. Halk arasında Mereto Kilisesi olarak bilinen yapı Müslümanlarca da kutsal kabul edilerek ziyaret ediliyor. Sasunlu Tavit Efsanesi’nde manastırın Mıher tarafından inşa ettirildiği ve Mıher’in manastırın adını Maruta Parstır (yüksek, ulu) Asdvadzadzin (Meryem Ana’nın adlardan biri) koyduğu anlatılıyor. Mıher’in ölümünden sonra Arapların (efsanede Mısır Kralı diye geçiyor) yıktığı manastırı Mıher’in oğlu Tavit bir günde yeniden inşa ettirmiş. Bu ünlü manastırdan geriye büyük ölçüde yıkılmış bir kilise kalmış, eğer yok olup gitmesi istenmiyorsa bir önce onarılması gerekiyor.

Mereto dağının zirvesine araçla gidilebilen son nokta olan Kayadibi (Purşenk) köyünden başlayan ve 2,5-3 saat sürecek bir tırmanışla ulaşılabiliyor. Dağın zirvesinden Bitlis, Muş, Siirt ve Sason çevresi rahatlıkla görülebiliyor. Mereto adının Aramice’de Dünyamın sahibi anlamına gelen Maruta’dan kaynaklandığı kabul ediliyor; Ermenilerce Marattu olarak olarak telaffuz edilen Mereto Dağının adı bir çok yer ve coğrafya adında olduğu gibi (artık yazmaktan bıktım usandım) Aydınlık Dağı olarak değiştirildi, buna rağmen bölge halkı Mereto adını kullanmaya devam ediyor.

Mereto, Sason çevresinde kutsal bir dağ olarak kabul ediliyor. Hatta “Marattu” sözcüğü yemin yerine de geçiyor, dağın zirvesindeki kilisenin sınırları içinden alınan toprak ise akrep sokmalarında panzehir olarak kullanıyor. Ancak bir şartla; bu toprağın panzehir olması için o kişi tarafından ilk kez alınmış olması gerekiyor.

Eskiden Sason Ermenileri Vartavar Bayramında kafileler halinde Mereto Dağına gelerek üç gün süren kutlamalar yaparmış. İlçenin Erdemli Mahallesinde bulunan Şehan Türbesinde yapılan kutlamalara ilçe halkının büyük bölümü katılıyor. Temmuz ayının son Perşembe günü Şehan’da buluşan Sasonlular, Cuma günü de Mereto Dağına çıkarak kutlamalar yapıyor, adak kurbanlarını kesip, yemeklerini pişiriyor; halaylar çekip, türküler söylüyor. Aslında geçmişte Mereto’daki kutlamalar Cumadan Pazara kadar sürermiş, Ermeniler yöreyi terk ettikten sonra Müslümanlar Mereto’daki kutlamaları sürdürmüş.

Sason’un arazi yapısı dağcılık gibi doğa sporları için çok uygun. Yemyeşil vadilerin arasındaki ilçede buz gibi suların aktığı bir çok mesire yeri bulunuyor. Bunlardan biri de ilçe merkezindeki birçok ulu çınar ağacının içinden akan Sevek Deresi. (Doğrusu Sevag’tır. Ermenice de Sev Siyah, Ag ise su kaynağı anl amına geliyor) Sasunlu Tavit Efsanesinde insanların bu kaynaklardan su içtikleri zaman doğaüstü güçlere sahip oldukları anlatılıyor.

(*)Eskiden köy köy dolaşan aşuğlar (halk ozanları) sayesinde gerek türküler, gerekse de efsaneler kuşaktan kuşağa anlatılarak günümüze ulaşmıştır. Sanasar ve Bağdasar sonra Sanasar’ın oğlu Mıher, Mıher’in oğlu Tavit ve son olarak Tavit’in oğlu küçük Mıher’in anlatımlarıyla son bulan Sasunlu Tavit Efsanesi ilk olarak 1874 yılında İstanbul’da Mheri Tur (Mıher’in Kapısı) adıyla yayınlanmış. 1980 yılına kadar 70’i yayınlanmış yaklaşık 160 farklı anlatım derlenmiş. Farklı dillere de çevrilen efsanenin bazı bölümleri şarkı olarak yorumlanmış, hatta opera olarak sahnelenmiş.

Sasunlu Tavit

(Sason’da günümüzde bile Tavit’in soyundan geldiğini söyleyen pek çok Sason’luya rastlanıyormuş. Tavitin soyundan gelmiş olduklarını söyleyenlerin büyük bölümü artık Müslüman olarak yaşıyor olsa da atalarını sorduğunuzda ”Tavit’in soyundanız” diyebiliyormuş. Sasonlu bir Ermeni olan Besse Kabak N.D. adlı bir Sasonlu’yla yaptığı sohbette “Marattu kilisesinin onarımda kullanılan sütü atalarım vermiş. Onun için kilisenin isim günü olduğunda kiliseye ilk olarak bizim aile gider kapısını açarak mumunu yakardı” demiş. Besse Kabak bu olayın hangi tarihlerde meydana geldiğini sorduğunda ise “Tarihini bilmiyorum ancak nenem bana anlattığında “O zamanlarda daha Müslümanlık dünyada yoktu” demişti” diye cevap vermiş.)

Teşekkürler: Yazı ve fotoğraflardaki değerli katkıları için Besse Kabak’a çok teşekkür ederim.

 

ersoy.soydan@gmail.com

http://www.mereto.net/sason/dagdaki-efsane-sason.htm

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *