Burada anlatılan bizim hikâyemiz. Anlatılan sadece olayların gelişimi değil, aynı zamanda Meclis-i Mebusan’dan insan manzaraları…
Cihan Harbi sırasında Osmanlı Meclis’inde Aydın mebusu olan Emmanulidis Efendi’nin anılarını okurken, Horotius’un, “Burada anlatılan senin hikâyen” saptaması düştü yine aklıma. Evet, burada anlatılan bizim hikâyemiz. Ve hikâyenin bize anlatılmayan parçası da var burada. Burada anlatılan sadece olayların gelişimi değil, aynı zamanda Meclis-i Mebusan’dan insan manzaraları…
Ondan bir alıntı: “Talat ateistti. Panislamizm onun bir siyaset aracı idi. Allah’tan korkusu olmadığı için sonunda vicdansız oldu.”
1919 yılında henüz bütün yaşananların anısı canlı iken, sıcağı sıcağına kaleme alınan bu kitapta, anlık değişen duygu ve tepkileri de görebiliyorsunuz. Balkan savaşlarında, Yunanistan’a umutla bakanlar, apansız Yunan düşmanı olabiliyorlar. Kitapta, Ermeni Soykırımı’nın, Rum sürgününün Meclis’e ilk yansımalarını da görebiliyorsunuz. Ve birbirinden farklı farklı tavırları… Talat’ın, Senato Başkanı, İttihat ve Terakki’nin asıl kurucusu Ahmet Rıza’ya Meclis’te alenen hakaret edişi… İstanbul Mebusu Zohrab Efendi ve Van Mebusu Vartkes Efendi’nin Çerkes Ahmet çetesi tarafından katledilişi haberinin Meclis’e ilk ulaştığı zamanki tepkileri… İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey’in işleri… Devlet-i Muazzama’nın değişen rol ve manevralarını; Balkanlarda yeni oluşmuş olan ulus-devletlerin çalkantıları…
Arap kimliği taşıyanından, Ermeni, Yahudi, Dönme, Rum, Ulah kimliği taşıyanlara Meclis’teki duruşları, birbirleri ile olan ilişkileri, tepkileri. Bu arada Kürt ya da Süryani vb. kimliklerin Osmanlı Meclis’inde hâlâ çok gerilerde kaldığı…
Burada anlatılan aslında muhteşem bir çöküşün hikâyesi…
KİM BU EMMANUİL EFENDİ
Emmanuil Emmanuilidis, 1860 Kayseri Tavlusun doğumlu. Babası Haralambos’tur. İstanbul ve Atina Hukuk Fakültelerinin en başarılı mezunlarındandır. İzmir ve Atina’nın en önde hukukçusu olmuştur. Birkaç kere İzmir’de Rum İhtiyar Kurulu’nun üyesi olmuştur. İzmir “Aktis” (Işın) dergisi başyazarı olarak Dimotiki dilinin (Çağdaş Yunanca, yani halkın konuştuğu dil) kullanımını savunduğu için, Kadîm Yunancayı (Katharevousa) yeniden zorunlu kılmayı ve bunu Yunan Meclis’inde yasalaştırmayı savunan muhafazakârların düşmanlığını kazanmıştı. Osmanlı Meclis’inde İzmir ve Aydın Milletvekili olmuştur (1912-1919).
Libya Savaşı’ndan Arnavut İsyanı’na, Balkan Harbi’nden I. Cihan Harbi’ne kadar bütün bu yılların içten bir tanığı…
Kitapta ilginç anılardan biri de, Lübnan Mebusu Emir Adil Bey’in “Lübnan’ı çeviren dağlarının, askerî kordon altına alındığını ve çok azı dışında, bütün canlı hayvan ithalleri yasaklandığını ve böylece büyük bir açlık baş gösterdiğini, 140 bin kişinin açlıktan öldüğünü” anlatmasıdır.
Cemal Paşa’nın Arap aydınlarını astırması ve bunun tepkileri. Anadolu’da Hıristiyanlara yapılanların Hz. Muhammed soyundan gelen Mekke Şerifi tarafından onaylanmayışını aktaran Emmanulidis Efendi, bütün bunların Arap isyanını körüklediğini ve Almanların da istemi ile çıkarılan Cihad kararını işlevsiz kıldığını belirtiyor. Şöyle diyor:
“İdamlardan önce Mekke Emiri Hüseyin Paşa’nın oğlu Faysal Bey, Cemal’in huzuruna çıkarak idam cezasına çarptırılan Arap aydınları için af diledi. Cemal Arap prensine en aşağılayıcı biçimde davrandı ve Prens oradan büyük üzüntüyle ayrıldı. İdam cezaları infaz edildi. Temmuz 1916’da Hüseyin bağımsızlığını ilan ederek, bütün Hicaz’ı ele geçirdi. Mekke’de Osmanlı ordusunun kurşunları, İslam’ın kutsal sembolü sayılan Kâbe’yi vurdu. Hüseyin’in ihtilali, yalnız İttihat Hükümetine karşı olup, Halifeliğe karşı değildi. Bu durumu Sultana bildiren mektubunda söylenenler Osmanlı çevrelerinde çok derin bir intiba bıraktı. Daha sonra Müslüman âlemine hangi nedenlerden dolayı silahlarını ele aldıklarını açıkladı. İttihatçıların yaptıkları vahşetleri bir bir sayarak, Ermeni ve Rumlara yapılanları da açıklamayı eksik etmedi. İslam’ın kutsal şehirlerinden, Peygamber’in soyundan gelen bir şahsın sesiyle, Osmanlı ülkesinde Hıristiyanlara karşı yapılanlar, yalnız Hz. İsa’ya karşı yapılan bir küfür olarak kalmadığını, ayrıca Hz. Muhammed’in öğreti ve kurallarına karşı da bir hakaret olduğunu, bütün dünyaya duyurdu.”
1922 yılında Atina’ya sığındıktan sonra Liberal Parti’nin üyesi olarak Küçük Asya Siyasi Merkezi’nin başkanlığını üstlenmiştir. Yunan Parlamentosu Mülteci Komitesi’nin 1923-1925 yılları arasında başkanı olarak çalışmıştır. Batı Makedonya yöneticisi olmuştur (1922-23). Aralık 1923’te Anayasa’yı değiştirmekle yetkili Kurucu Meclis’e Atina-Pire temsilcisi olarak seçilmiştir. Daha sonra 1926, 1928 ve 1936 parlamento seçimlerinde Atina vekili olarak seçilmiş olup aynı zamanda Venizelos Hükümeti’nin (1928-1931) Sosyal Dayanışma Bakanlığı’nı üstlenmiştir. Bu görevi sırasında Anadolu muhacirlerinin barınma, yaşam ve genel sorunları konularında çok verimli çalışmalar yapmıştır. Emmanuilidis muhacirlerin sorunlarını en iyi bilenlerinden olup, karşılık beklemeyen çabaları ve özverileri yüzünden Anadolulu Rumlarının büyük takdirini kazanmıştır. Venizelos ile Atatürk’ün buluşmasıyla Türk-Yunan ilişkilerinin yeniden iyileşmesine ve böylece Yunan vatandaşı olan İstanbul Rumlarının İstanbul’da kalabilmesine de katkısı olmuştur.
Birçok eserin yazarı olup; bunların arasında en önemli olanı, 1924 yılında Atina’da yayımlanan “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Yılları” adlı kitabıdır. Atina’da 1943 yılında vefat etmiştir. Ruhu şad olsun.
http://www.taraf.com.tr/haber/emmanuil-efendi-yi-kim-hatirliyor.htm
Leave a Reply