Naira Khaçatryan/Hayots Aşkharh
Peoplemeter basın kulübünde gazetecilere konuşan Ermenistan Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Ruben Safrastyan, bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili görüşlerini ifade etti.
Safrastyan’a göre, müzakere süreci, yeni bir etabın başlangıcı olup, görüşmelere yeniden başlamak açısından önem taşımaktadır. Safrastyan “Bence, müzakerelerin yeniden başlanması bir ihtiyaçtır. Fakat bir husus var. Umarım ki, bu hususun cevabı bu görüşmelerde verilecektir. Azerbaycan, özel olarak hazırlanmış olan bir siyaset gütmektedir. Azerbaycan, müzakere sürecine paralel olarak savaş retoriği kullanmakta ve zaman zaman Ermenistan-Azerbaycan sınırında gerginlik yaratmaktadır. Azerbaycanlılar, bu suretle müzakere sürecini etkilemeğe çalışmaktadır ki, bana göre kabul edilir bir şey değildir.
Ateşkesin ihlal edildiği durumlarda müzakereleri sürdürmek mümkün değildir. Umarım ki, görüşmelerin bu sahfasında AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları, Azerbaycan’ın benzer diplomasi yaklaşımına son vermesini talep ederler. Müzakereler normal koşullarda yapılırsa, ancak o zaman verimli olur” diye konuştu.
Gayet açıktır ki, Türkiye Karabağ sorununun çözüm sürecine katılmağa çalışmaktadır. Ruben Safrastyan “Bence, Türkiye diplomasisinin önemli amaçlarından biri, Dağlık Karabağ sorunu müzakere sürecinde dördüncü arabulucu olmaktır. Fakat bu, Ermeni tarafınca kabul edilemez” diye belirtti.
Safrastyan’ın yaptığı değerlendirmeye göre, genelde Türkiye’nin güttüğü dış siyaset makul değildir. Safrastyan “Türkiye, Suriye’de güttüğü maceracı siyasetinin pahasını ödemeğe başladı. Türkiye’nin yardım ettiği silahlı gruplar, El-Kaide’nin denetimine geçti. Şimdi Türkiye-Suriye sınırında 500 bin mülteci var ve Türkiye’nin sınır bölgelerindeki durum epeyce ağırdır. Türkiye, Suriye’deki sınıra yakın bölgeleri kontrol edemiyor” şeklinde konuştu. Fakat Türkiye seçtiği yoldan vaz geçmek istemiyor. Ruben Safrastyan “Geçenlerde Türkiye yöneticilerinden birinin beyan ettiği gibi, kendileri sadece 2023 yılını değil (Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü), 2071 yılını da kutlamayı düşünmelidir (Malazgirt Meydan Savaşı’nın 1000. yıldönümü). Malazgirt Savaşından sonra Selçuklular, Küçük Asya’ya girebildiler. Demek ki, bunun amacı fetih ruhunun yeniden tesisisidir ki pek tehlikeli. Türkiye devletinin maceracılığı, dış politikada devam etmektedir. Bu maceracılık, bizim ve bölgemiz için tehlikelidir” diye açıkladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermenistan ile olan ilişkilerinin düzenlemesiyle ilgili açıklamalarını da değerlendiren Safrastyan “Türkiye’nin Ermeni-Türk ilişkileri konusunda yaklaşımını değiştirebileceğine inanmıyorum. Davutoğlu’nun beyanatlarının ise birkaç maksadı var. Ermeni Soykırımı’nın 100. yıl dönümü yaklaşıyor ve Türkler, bununla ilgili olarak güya Türkiye’nin Ermenistan’la uzlaşmağa hazır olduğunu dünyaya göstermek istiyorlar. Bu beyanatlar, yeniden başlanan AB-Türkiye müzakereleriyle de alakalıdır. Bana göre, benzer açıklamalar sırf diplomatik nitelik taşımaktadır. Ben, bunların altında ciddi temeller görmemekteyim” diye kaydetti.
Türkçeye çeviren Meline Anumyan
Akunq.net
Leave a Reply