Gevorg Halaçyan
17. yüzyıla değin “Dersim” adına her hangi bir yerde rastlanmıyor. Türk egemenliğinden sonradır ki, ” Mananalık”, “Karya” ve hatta “cırvan” yer adlarına karşılık olarak Dersim’e rastlıyoruz. Bu konuda halkın belleğinde, tarihsel temelleri olan bir söylence, korunarak günümüze değin gelmiş. 1604 yılında, bir yandan Şah Abbas Ermenistan’ın şehirlerini ve köylerini işgal etmekte ve halkını İran’a sürmekte, diğer yandan Sinan paşa’nın müttefiki olan Celaliler Batı Ermenistan halkını, Erzurum’a kadar kırmaktaydılar. 1605’te Erzurum, Erzincan, Eğin ve Kemah Ermenileri, celali katliyamları ile baş edemeyip, evlerini, barklarını terk etmekte, aç-susuz batı illerine, İstanbul ve Trakya’ya doğru kacmaktaydılar.
İşte o acı yıkım günlerinde, yurdunu terk etmeyen kimi Ermeniler de Celali talan ve kırımlarından kurtulmak için dinini değiştirmeye başladı.
Böylece, Keşiş dağı eteklerinden Sıbıngor ve cardaklı eteklerindeki “pişkıtağ”, “Galaric”, “Keartağ”, “sıbıngor”, “Esesi”, Sırırgatağ”, “Dzormes”, “xax”, “sılbus”, Handesi”, “Til”, “Vartan Şah”, “Xaşxaşlı”, “Meliktağ”, “Xoran tağ”, “Veri tağ”, “Tılxas”, “Norkeğ”, “Kioşigner”, “Mekezinger”, “Gabrişi”, “Vasgaril”, “Hamdesi”, “Corxas” vs Ermeni köylerinin halkı yurtlarını terk etmemek için dinlerini değiştirmeye razı oldular.
Burada sayılanlar, Müslümanlaştıkları halde köylerinin ismini değiştirmeyen Ermenilerin köyleridir. Kimisi harabe, kimiside kaim olmak üzere her birinde bir veya birden fazla kilise vardır.
Müslümanlaştıktan sonra adınıda değiştiren köyleri, coğrafya ve etimoloji bölümlerinde inceledik. Dinlerini değiştirmekle birlikte, bu köylerin halkı kiliselerini yakıp yıkmadılar, sadece terk ettiler, ama asla unutmadılar.
Ovada yaşayan Ermenilerin yazgısı böyle şekillenirken, dağlık bölgelerden Bağrin, Munzur, Avzerdin, Kazntağ, Surp luys, Sim, Dujig, Malin, ve Davrosa sığınanların yazgısı neydi? Söylence de tam burada başlamakta.
Denir ki Celali saldırılarına karşı ne yapacağını kararlaştırmak için, dağ köylerinin Ermenileri, bilge keşişleri DER SİMON ‘un dönüşünü beklemektedirler. Keşiş, önemli bir dini toplantıya katılmak üzere bölge dışındadır o sıralar.
Der Simon ve ona eşlik edenler, daha bölgeye varmadan, yaşananlar hakında bilgi sahibi olurlar. Tedbir olarak geysilerini değiştirirler. Başlarına yeşil puşular bağlarlar ve kendilerini Kürt Alevi din adamı olarak tanıtırlar.
Güvenli bir şekilde bölgeye ulaştıktan sonra, Der Simon din adamlarını ve köylerin ileri gelenlerini toplantıya cağırır . Toplantıda mevcut sıkıntılardan kurtulmak için, din değiştirmeyi önerir. Ancak önerdiği türklerin dini değil, komşuları olan kürt alevi dinidir.
Toplantıya katılanlar dini önderleri Der Simon un önerisine oy birliği ile razı olurlar. Der Simon adını Seyit Ali olarak değiştirdi ve kureşanlar ocağının piri oldu. Kısa süre sonra ise Ermeni ve Kürt din adamlarının kararı ile pire-piran(katalikos) rütbesine yükseltildi.
Bu söylencenin, daha doğrusu tarihi gerçekliğin kaynağı olan toplantının tutanakları, tüm detayı ile, ceylan derisinin parşömenler üzerine yazılmıştır ve kutsal emanetler olarak pire-piranın varisleri tarafından korunmaktadır. Bu emanetler dokunulmazdır ve pire piranın büyük erkek varisinden başka kimse el süremez. Varis pir babasından veya dedesinden devraldığı bu kutsal emanetlere ihanet etmiyeceğine, içeri hakkında kimseye birşey söylemiyeceğine dair yemin etmiştir.
Böylece dağlı bölgede yaşayan Ermeniler, Aleviliği kabul ederek güvende olurlar. Önderliğini anmak içinde Batı Ermenistan platosunun bu en yüksek bölgesini onun adıyla DER SİMON olarak andılar. Bu isim zaman içinde değişimlere oğrayarak, kısaltılarak DERSİM halini alır.
Dersim Ermenileri etnografyası
Ermeni bilimler Akademisi Yayını, Yerevan, 1973, s. 249-250.
Çeviren Miran Pırgic Gültekin
Leave a Reply