‘Babamın Sesi’ni Radikal okurları duydu

Maraş katliamından etkilenen bir ailenin öyküsünü anlatanBabamın Sesifilminin yönetmenlerinden Orhan Eskiköy Canlı Yazı İşleri masasına oturdu.

Cuma günü vizyona giren ‘Babamın Sesi’nin yönetmenlerinden Orhan Eskiköy, Radikal ’in Canlı Yazı İşleri toplantısında okurların film ve filmin meselesine dair soruları yanıtladı. Okurlardan gelen “Filmlerinizi çekerken baskı altında hissediyor musunuz?” sorusunu “Politik bir sorumluluğum olduğunu hissediyorum. Ama kendimi baskı altında hissetmedim” şeklinde yanıtlayan Eskiköy, “Alevilerden ne gibi tepkiler aldınız?” sorusunu şu şekilde yanıtladı: “Yurtdışındaki gösterimlerde Aleviler ve Kürtler, kendileriyle ilgili gerçek bir hikaye görmekten mutlu oldular. Film, Alevilik eksenli değil. Kürt ve Alevi bir ailenin hikâyesi. Türkiye ’deki konumları itibariyle aralarında bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Ancak, birbirlerinden bilinçli olarak ayrı tutuluyorlar.”
Eskiköy, oyunculuklarla ilgili sorulara karşılık filmde ‘anneyi’ oynayan Base’yi anlattı: “Filmdeki anne karakterini oynayan Base için çok olumlu tepkiler aldık. Base Teyze, Zeynel’in (Doğan) annesi. Kendisine ilk teklif ettiğimizde ‘Gelin, hayatımı çekin’ dedi. Oyunculuk yapacağından habersizdi. Merak edilenlerden biri de film şirketlerinin ismi oldu. Eskiköy, “Neden Perişan Film ismini kullanıyorsunuz?” sorusunu şöyle açıkladı: “Perişan, bir ironi. Sinemacıların bu kadar yüceltilmesine karşı bizim hissettiğimiz bir duyguyu barındırıyor.”
‘Babamın Sesi’nin bir kaç gerçek hikayenin birleştirilmesinden ortaya çıktığını anlatan Eskiköy, film için ‘Zeynel Doğan’ın hikâyesinden bir kesit demenin doğru olmayacağını söyledi ve ekledi: “Film, Maraş Katliamı ’ndan sağ kurtulan bir ailenin hayata nasıl ve nereden tutunduğu üzerine düşünüyor. Biz küçük bütçeli filmler yapıyoruz. Uzun vadede tartışılması, konuşulması bizim için önemli. Çünkü katliamları, darbeleri, ölen kişilerin salt rakamları üzerinden konuşuyoruz. Ancak sağ kalanların ne hissettiği benim için daha önemli.”
Sohbetin bir bölümünde açlık grevleri de konuşuldu. Eskiköy’ün yorumu şu şekilde oldu: “Açlık grevleriyle ilgili inisiyatif, tamamen başbakanın vicdanına bağlı. Ancak varlığını bile reddettiği için yakın zamanda ölümlerin olmasından korkuyorum. İnsanların hangi dili konuşacağı, hangi dine inanacağı devletin tekelinde olmamalı. Kim ne istiyorsa, devletin görevi bunu sağlayıp sağlayamayacağını düşünmek ve çözümler üretmektir.
Eskiköy, bir Türk olarak vicdanını dinleyerek Kürtlere dair film yaptığını anlattı: “Güncel tarihimizin bugüne çok önemli etkileri var. Ne yazık ki yeni kuşaklar bunlardan habersiz. Bu bizi hissiz ve empatiden uzak şekilde yaşamaya mecbur ediyor. 10 yıl önce ben de habersizken, okulda izlediğim belgesel filmlerden ilk defa, Kürtler’in, bize TV ’de gösterilen Kürtler’den farklı olduğunu gördüm. Benim için Kürt sorunuyla ilgili ilk kırılma noktası budur. Kürtlerin ve Türklerin birlikte yaşapyabileceğine inanıyorum ve barışı düşünen filmler yapıyorum.”

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1106322&CategoryID=41

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *