Ardaşes S. /H.
Anadolu’da, tarih tanımıyla Küçük Asya, Anatolia’da, tehciri, kıyımı yaşamamış bir Ermeni yerleşim yeri bulmak çok zordur. Gerekçe, hıyanet ! miş 2,5 milyon Ermeni de mi ihanet etti ? Topyekün göç, kıyım neden?
Çocuk yaşta anneannem, ailesiyle pammuk tarlasında pammuk toplarken anne-babasının ölümüne şahit olurken, bu katliamın sebebi nedir? Pammuktan barut mu yapacaklardı?
20. yüzyılı, 21. yüzyıl düşüncesiyle yorumlarsak yanılgıya düşeriz.
Çağın akımlarına ayak uydurarak, her yurttaş gibi, bir avuç Ermeni de hak ve hürriyet aramaktaydılar, Türk arkadaşlarıyla … Ama gel görk ki istikballeri işte bu “arkadaşları”, kışkırttıkları “yardakçıları” (Kürt, Çerkez …) ve bunlara “yol gösteren” (Almanya) tarafından değiştirildi.
Inkârı zor Osmanlı hükümetinin yolladığı beyanatlar bir bir arşivlerden çıkarılmaktadır.
“Gittikleri” yerden geri gelebilen yok ; arkalarında bıraktıkları taşınır-taşınmaz varlıkları da talanmış, harabeye dönmüş, yok olmuş. Üç bine yakın kiliseden günümüze ancak 34 kadarı ayakta durabilmişse, bu da “işin mahiyetini” ortaya koymaktadır. Hazırlıklar I. Dünya Savaşı’nda önce yapılan Hristiyan nüfusu ve varlık mallarının sayımıdır. (1912-1913, Ermeni Patrikhanesi, Yerevan) (1)
Meşhur 6 vilayete dahil olmamakla birlikte, Samsun’daki Ermeniler de kendilerine düşen “payı” almışlardır.
Ister Samsun, ister Canik, ister Amisos deyin burada bir tek Ermeni kalmamıştır; canını kurtarabilenler kendilerini Der Zor çöllerinde bulmuşlardır.
Tarih notlarında Samsun (Սամսուն) – (Canik) (Ջանիկ)
Samsun’un tarihi MÖ 6. yüzyıla kadar iner. Pseuod kavimler, Lydyalılar (2) Pers ve daha sonra Pontus-Ermeni Krallığı ve Büyük Mihridat’ın idare merkezi. Bizans döneminde ise Armenia (Hayasa) idari bölgesi (3) olarak görünür.
16-17 ci yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu döneminkuşkusuz hristiyanlar yerleşik halkların çoğunluğunu teşkil etmekteydiler. (4) Osmanlı yetkilileri kamu yönetiminde, diğer bir deyişle, işgal altındaki topraklarda bir Müslüman karakteri yaratmak ve yerel halkın Müslümanlaştırılmasını sağlıyacak bir idari bölünme sistemini kurmuşlar, askerî teşkilâttan idarî yapıya kadar sayısız değişiklikler yapmışlardır.
1877-78 Rus-Osmanlı savaşı sonrası mülteci akını asayiş ve emniyet sorunlarını da beraberinde getirir. 1880’li yıllarda Canik Sancağı ve sancak merkezi Samsun nüfusu kozmopolitan bir yapıya dönüşür.
Genç Türkler ve Ittihad’cılar tarafından tasarlanmış bu idari değişimler bölgeyi Ermeni ve Rumlardan arındırmıştır. Zorunlu göçlerle Hristiyan nüfusu azaltılmış, gruplaşmalar engellenmiş, Islamlaştırılmalar, Türkleştirilmeler kolaylaştırılmıştır. (5)
Canik adı Osmanlı İmparatorluğu döneminde merkezi Samsun olan sancağa verilmiştir. Cumhuriyet tarihinde 2009 yılına kadar belde olan Canik, 2009 yılında Samsun merkezden ayrılmış ve merkez ilçe olmuştur. (Samsun’un 4 merkez ilçeleri : Ilkadım (Gazi ve Yeşilkent’te dahil), Canik, Atakum, Kavak)
Canik sancağında, 1915 öncesi 35.907 Ermeni 49 kilise ve 3.254 öğrenci ile 74 eğitim kurumu paylaşılırken, Canik Merkez Ilçesi’nde üç Ermeni kilisesi izine rastlıyabildim : Ermeni Kilisesi, Ermeni Katolik kilisesi, Ermeni Kilisesi ve mezarlığı. (Bu kesin bir sayı olmayabilir ve ekleme yapma hakkını saklı tutuyorum.)
1 – Samsun – Canik Surp (Aziz) Nigoğayos Ermeni Kilisesi (Սամսուն – Ջանիկ Սուրբ Նիկողոս – Նիկողայոս ) – (Saint Nicolas)
Kilise 1849 yılında inşa edilmişti. Bazı kaynaklarda yapılış tarihi 1840 olarak görünen Surp (Aziz) Nigoğayos Ermeni Kilisesi 1897 yılında Piskoposluk Merkezi olmuştu. Hemen yanındaki Nersesyan Ermeni Koleji’nde 1914 yılına kadar 298 devam etmekteydi, kuruluş yılı 1883. Kolejde “Tbrots” adlı bir de dergi yayınlanmaktaydı. Aynı mahallede 1881 yılında Ermeni Tiyatrosu inşa edilmişti. (denisdonikian.blog)
Bitişiğinda bulunan mezarlık hakkında bilgi bulamadım, “maşatlık” (մաշաթլըք) müslüman olmayanların mezarlıklarına verilen isimdir.
Samsun Ermenileri çoğunlukla ticaretle uğraşmakta olup bu günkü Selahiye Mahallesi’nin bulunduğu yerde Ermeni Mahallesi olarak anılan mahallede ikamet etmekteydiler.
Ermeni kilisesi yıkılarak aynı temel üzerine 1936 yılında 30 Ağustos İlköğretim Okulu inşa edildi. ( 30 AĞUSTOS İLKÖĞRETİM OKULU ; okul arşivinden) Bugünkü Gazi Paşa İlköğretim Okulunun yerinde ise kiliseyi idare eden papazın iki katlı ahşaptan yapılmış misafirhanesi (Darul Eytam) ) bulunmaktaydı. Bu binanın okul olarak kullanılma kararı Samsun valisi Kazım Paşa tarafından verilmiş ve bazı ilaveler yapılarak 1930 yılında resmi bir ilkokul olarak eğitim ve öğretime tahsis edilmiştir. (Okul Web sitesinden)
Bölgedeki misyonerlik faaliyetlerinin sonucu olarak Katolikliği ve Protestanlığı kabul eden az sayıdaki Ermeniler de aynı mahallenin içinde ayrıca birer mahalle teşkil etmişlerdi. Günümüzde Kadife Kale-Selahiye mıntıkasındaki bu mahalle sadece bir isimden ibaret hale gelmiştir. Tıpkı Mihail Sokağı, Arapyan Sokağı, Boğosyan Sokağı, Tatarya Sokağı gibi. Sigara fabrikasının kuruluşu ile birlikte gelişen Çiftlik caddesi üzerinde Ermeni Kilisesi , Rum Kilisesi (23 Nisan Ilköğretim Okulunun yerinde), Ermeni Tiyatrosu gibi yapılar yok artık… Oysa ki Başbakanlık Osmnlı Arşivi’ndeki belgeler, herzamanki gibi göstermelik olup gerçeği yansıtmamaktadır : “Göç esnasında menkûl ve gayr-i menkulleri tespit edilerek kayıt ve muhafaza altına alınmıştır. Dinî müesseseler de yine aynı şekilde koruma altında tutulmuştur ( BOA, DH. EUM., 5. ŞB, 15/19 ) ».
Eskiden Ermeni Mahallesi’nde, hala o dönemin izlerini yansıtan tarihi evler bakımsızlıktan çürümeye terk edilmiş durumda. Ev sahipleri tarafından bakımı yapılmayan ya da yapılmak istense bile bürokrasinin ağır işlemesinden dolayı yapılamayan evler kendi kaderleriyle baş başa bırakılmış durumdalar.
Rusya’da, 1830’larda başlayan Müslümanların ayaklanmaları sonucu göçe zorlanmaları, 1877-78 Rus Savaşı’ndan toprak kaybından sonra buraya yerleşen mülteciler Ermenilerin huzurunu kaçırmıştır : “Nezareti’nden (İçişleri Bakanlığı) Trabzon Valiliğine gönderilen 18 Temmuz 1887 tarihli yazıda, Ünye ve Terme’deki Gürcü muhacirlerin burada yaşayan Ermenilere yaptıkları baskı ve zulümlerden haberdar olunduğu bildirilerek vilayetten acil önlem alınması ve adaletin yerine getirilmesi istenmektedir (BOA, DH.MKT, 1433/31).”
Aktarım : Kenan Hazneci 2012, Samsun
“ … 1800 lü yılların sonlarında büyük Samsun yangınında, özellikle Ermeni Mahalleleri tamamen yandı. O nedenle Türkçede yeni anlamına gelen “CEDİT” mahallesi olarak anılmaya başlandı. Ayrıca yangından esinlenerek hala bu bölgeye KARA SAMSUN denilmektedir. Genellikle evler ahşap olduğundan çoğu ev kül oldu ama kiliseler taş yapılar olduklarından yangından etkilenmediler.
1924’lerde yaşanan göçler nedeniyle Rum ve Ermeni nüfus azalınca kiliseye gidenler de azaldı ve özellikle 1950’lerden sonra gelen ve müslümanlığı propaganda olarak kullanıp halktan oy toplayan siyasiler ve yerel yönetimler halka da şirin gözükmek amacıyla ülke genelinde bir “yoketme” yarışına giriştiler. Bu girişimler sonucu güzelim tarihi ve sanat eseri olan kiliseler yok edildi. Bir tek 30 ağustos Ilkokulu’nun olduğu yerdeki kilise yıkılınca temelleri bırakılıyor ve o temellere de ilkokul inşa ediliyor. Okuldan mezun olanlar okulun mahsenlerine inildiğinde okulun temelinin HAÇ şeklinde olduğunu iddia ediyorlar. Ben görmedim bu konuda bir şey diyemeyeceğim.
Bu arada Samsun’da yıkılmayan tek bir kilise kalıyor : Sultan Abdulhamit döneminde sultanın fermanıyla yapılan Mater Dolarosa İtalyan Katolik Kilisesi. …”
2 – Samsun – Canik Ermeni Katolik Kilisesi
Işte başka bir Ermeni kilisesinin iki görüntüsü. Bu binalar bilinçli bir şekilde bakımsız bırakılarak virane haline getirilmiş ve daha sonra yeni yol açma, imar plan uygulamaları vs. Bahanelerle ortadan kaldırılmışlardır.
Ikinci fotograf 1929 yılına aittir; bir evin damında, bacanın yanında bos bir şişe gözükmekte. Bir rum geleneğinden gelmektedir, mübadele ile gelen muhacirlerden hatıra kalmış adetlerdendir. O evde evlenme çağına gelmiş bir kız olduğunun o zamanlar koşullarında duyurma şeklidir. Şişeyi vurmakta “kıza ben talibim” demektir.
3 – Ermeni Kilisesi ve Mezarlığı (Surp – Aziz – ?)
[ek bilgilerle yardımcı olabilirsiniz]
Bu Ermeni Kilisesi, mezarlığı, bahçeleri bir gecede dozerlerle yok edilip yerin Gazi Devlet Hastanesi ve Samsun Koleji inşa edildi. ( Wikipedia sayfasından : Samsun Anadolu Lisesi, 8 Aralık 1955 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nca kurulmuştur. 1975’te Anadolu Lisesi adını alan Kolej adını almıştır. Samsun Maarif Koleji olarak eğitim ve öğretime başlayan Samsun Anadolu Lisesi, günümüzde yıkılmış olan, Eski Samsun Müzesi’nde Samsun Koleji adı ile eğitim öğretime başlamıştır. http://tr.wikipedia.org/wiki/Samsun_Anadolu_Lisesi ) Nedense Ermeni kimliğinden bahsedilmiyor …
Yıkım projeleri 1958’de başladı, 1960’lı yılların başında da binalar yükseldi … Bu tarihlerde “… geriye 8-10 mezar ve 2 m kadar beton bir zemin olan demir bir haç vardı …” (Aktarım). Boş alana da Belediye Parkı yapıldı. Daha sonra da hastane bahçesi oldu.
Dip notlar:
(1) – (1) The Inventory of Armenian Church Properties conducted for and by the Ottoman Government in 1912-1913, as translated into Armenian and published in Etchmiadzin Monthly, 1965, Nos. 1, 2, 3, 4, 10 and (1966) Nos. 2, 3, 6, 7, 8, 9, 10, by A. Kh. Safrastyan. (2) Teodik’s Armenian Golgotha, Constantinople, 1923.
(2) – La Mer Noire et l’avènement de Rome : notes de lecture géographique , Anca DAN
(3) – Armenia (Hayasa) Vilayeti,sınırları, coğrafi konumu, başlıca şehirleri
Müneccimbaşı’na istinaden, Armenia Vilayeti’nin (ülkesinin) sınırları, coğrafyası ve önemli şehirlerinin tanımlanması.
“Armenia Vilayeti geniştir. Batısında Armen Vilayeti vardır, doğusunda ve güneyinde Aran ve Azerbaycan’ın sınırları ile Cezire’nin birkaç şehri bulunmaktadır. Bu ülkenin büyük bir kısmı dağlık olmasından dolayı üç kısma ayrılmaktadır. Bir kısmı Galiga, Şimşad ve komşu bölgeler, diğer kısmı ise Hezran ve Babi Alayev şehirleri ile bu şehirler arasında kalan bölgeden oluşur. Üçüncü kısım ise Berdan, Bab El-Ebvab ve komşu bölgelerdir. Yabancılar onu [ülkeyi] dörde ayırmaktadır. Bunun bir kısmı Belgan ve Şirvan ile aralarında kalan alandır. Bir kısmı ise Tiflis olarak anılan Mezran ile Firuz Abad ve Lekez bölgeleridir. Diğer kısmı Sirkhan’dır (Sisakan-L.S.) ve Nakhicevan’dır, kalan kısmı ise Khırd Bırd (Kharberd/Harput-L.S.), Akhlat, Erzırum ve çevre bölgelerdir. Bu bölgelerin her biri bağımsız valiler tarafından yönetilmektedir” 53. (bk. Müneccimbaşı, Ermenistan, Ermeniler ve Transkafkasya’nın diğer halkları hakkında Türk kaynakları, C.II, s. 199).
Türk tarihçi, Armenia’nın önemli şehirleri olarak Yerzınka (Erzincan), Muş, Eğin (Erzurum), Melazcerd (Manazkert/Malazgirt), Bitlis, Akhlat, Arçeş/Erciş, Vostan, Şirvan ve başkent Debil’i (Dıvin) belirtmektedir 54. (Arap ve Türk kaynaklarında Dıvin yer ismi deforme edilerek farklı şekillerde kaydedilmiştir. Örneğin Debil bk. Ermenistan ve çevre bölgelerin yer isimleri sözlüğü, c.II, Yerevan, 1988, s.68, Duin, Dıvin, Dabil, Adabin, Duviy bk. Vardanyan S., Ermenistan’ın başkentleri, Yerevan, 1995, s.109).
Kâtip Çelebi de Armenia ülkesinin sınırları ve şehirleri hakkında yazmaktadır.
“Hamdullah’ın belirttiğine göre Armeni [Armenia] Vilayeti, Küçük ve Büyük olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir… Büyük Armenia, İran sınırları dahilindedir ve Tuman Akhlat adıyla tanınmaktadır. Sınırları Küçük Armenia, Rum, Diarbekir, Kurdistan, Adırbecan (Atırpatakan, Güney Azerbaycan) ve Aran’dır. Uzunluğu Erzen El-Rum’dan Salmast’a, genişliği ise Aran’dan Akhlat Vilayeti’nin sonuna kadar uzanmaktadır. Başkenti, Akhlat şehridir. …Benim fikrime göre, günümüzde Büyük Armenia, Van ve Erzurum vilayetlerinden oluşmaktadır. …Takvim al-Buldan’da 55 (“Takvim al-Buldan” Arap tarihçi ve coğrafyacı Abul Fida’nın yıllığı olup, Kâtip Çelebi tarafından kaynak olarak kullanılmıştır, Kâtip Çelebi, Türk kaynakları…, c.II, s.258.) Armenia’nın şehirlerinden Elbistan 56 (Elbistan/Albistan, Kilikya’da, Maraş Sancağı’nın Zeytun Kazası’nda bulunan şehir), Adana, Arçeş/Erciş, Adırbeycan/Azerbaycan/Atırpatakan 57, Bitlis, Barda, Bilekan, Tiflis, Akhlat, Debil, Sultaniye, Sis/Kozan, Tarsus, Malatia/Malatya, Van, Vostan, Muş, Erzen El-Rum (Erzurum) ve Malazkert/Malazgirt belirtilmektedir” 58 (Kâtip Çelebi, “Cihannüma”, s.29-30).
Böylelikle, XVII. yüzyılda resmi Osmanlı tarihçiliği, Osmanlı tarafından işgal edilmiş olan Ermenistan’ın varlığı olgusunu Büyük Hayk’ın sınırlarıyla tanımakta ve uluslar arası tanınan Armenia adıyla anmaktaydı. Görüldüğü gibi, Anadolu veya Doğu Anadolu gibi uydurulmuş terimler, Büyük Hayk ve Küçük Hayk’ın batısında kalan Küçük Asya’yla 59 ilgili olduğundan dolayı XVII yüzyılda Ermenistan’ın kapladığı alanla ilgili olarak hiç kullanılmamaktaydı (Зограбян Л. Н., Орография Армянского нагорья, Ереван, 1919, с. 15. Danielyan E., Tarih yazımında antik Ermenistan tarihinin konseptüel temel sorunları, “Tarih ve Edebiyat Dergisi”, 2003, No.3, s.30-37).
Dahası, XVI. yüzyıl “İslam Coğrafyası” haritasında 60 (“İslam Coğrafyası Haritası” 1570, çapı 28.5 sm., Bodl kütüphanesinde bulunmaktadır, Oxford, elyazması 317 f9v-10r. Bk. Galçıyan R., Uluslar arası haritacılıkta Ermenistan, Yerevan, 2005, s.148) ve XVIII.-XIX. yüzyılları Osmanlı haritalarında da Ermenistan ülkesi, “Ermenistan” olarak anılmakta ve sınırları ile önemli şehirleri belirtilmekteydi 61 (“Asya Türkiye’si”, 1803-4, çapları 72×54 sm., Britanya Kütüphanesi, Londra-OİOC 14999.h.2(2), f.18, “Akdeniz Bölgesi”nin ikinci haritası, çapları 80×58 sm., Britanya Kütüphanesi, London-Maps 42.d.1, f.2, bk. Galçıyan R., aynı yerde, s.226, 240, 246). (OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN İDARİ BÖLÜNÜMLERİNDE TRABZON, Lusine Sahakyan)
(4)- Հ. Անասյան, XVII դարի ազատագրական շարժումներն Արևմտյան Հայաստանում, ՀՍՍՌ ԳԱ հրատ., Երևան, 1961, էջ 15-20: Ricaut P., Histoire de l’ etat present de l’ Empire Ottoman trad. de l’anglois par Briot, IIe ed., Paris, chez Sebastien Mabre. 1670, p. 542-544
(5) – Trabzon ve Canik’in sancak, eyalet, vilayet değişimleri.
16-17 ci yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu döneminde hristiyanlar yerleşik halkların çoğunluğunu teşkil etmekteydiler. Osmanlı yetkilileri kamu yönetiminde, diğer bir deyişle, işgal altındaki topraklarda bir Müslüman karakteri yaratmak ve yerel halkın Müslümanlaştırılmasını sağlıyacak bir idari bölünme sistemini kurmuşlardır. (Հ. Անասյան, XVII դարի ազատագրական շարժումներն Արևմտյան Հայաստանում, ՀՍՍՌ ԳԱ հրատ., Երևան, 1961, էջ 15-20: Ricaut P., Histoire de l’ etat present de l’ Empire Ottoman trad. de l’anglois par Briot, IIe ed., Paris, chez Sebastien Mabre. 1670, p. 542-544) Bu bağlamda M. Pelin, Ayni Ali Efendi’nin “Hukuk kitapları”’nı yayınlamıştır. (M. Belin, Journal Asiatique sixieme serie, t. XV, 1870, p. 254-288. ՏՐԱՊԻԶՈՆՆ ՕՍՄԱՆՅԱՆ ԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆ ՎԱՐՉԱԿԱՆ ԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ notlarından)
Osmanlı Imparatorluğu’nun başlıca idari sistemi olan sancaklar, XIV. yüzyılın sonlarında birleşerek eyaletler oluşturmuştur (Beylerbeyi). Trabzon XV. yüzyılda uzun süre sancak statüsünde kalmıştır. Yavuz Sultan Selim’in ilk tahta geçişiyle Amasya (Ամասիա), Tokat (Թոքաթ), Sivas (Եվդոկիա-Սեբաստիա), Kayseri (Նիքսարի – Կեսարիա), Şark-ı Karahisar (Շարքը-Գարահիսար), Canik (Ջանիքի – Ճանիք) livları ile birleşerek Eyalet-ı Rumiye-ı Sugra (Փոքր Ռումի Էյալեթին) Eyaletini kurmuşlardır. Vilâyet-i Rum-ı Kadîm ( Հին Ռումի վիլայեթ) olarak da adlandırılmaktaydı. Daha sonraları Kemah (Կամախ), Bayburt (Բաբերդ), Malatya, Divriği-Darende (Տևրիկ-Դարենդե) livaların katılmasıyla Vilâyet-i Rum-ı Hâdis ( Նոր Ռումի վիլայեթ) oluşturulmuştur. (Gökbilgin T., XVI. Yüzyıl Başlarında Trabzon Livası ve Doğu Karadeniz Bölgesi, s. 293-295 ) XVII. yüzyılda Çorum (Չորում), Bozok (Բոզոք), Arapgir sancakları katılmış, Şark-ı Karahisr sancağı ise Erzurum (Էրզրում) eyalitine katılmıştır. Daha sonra Trabzon sancağı da Erzurum eyaletine katılmıştır.
Bu idarî birleşimler değişik tarihlerde Hayasa (Հայասա – Armeniak) (2), Van (Վան), Küçük Hayk (Փոքր Հայք) krallıklarına dahildiler ve Büyük Hayk (Մեծ Հայք-Բարձր Հայք), Dayk topraklarının bir kısmını teşkil etmişlerdir. Bu da o bölgelerin Antik Ermeni tabii yerleşim yerleri olduğunu gösterir. Örneğin tanınmış coğrafya yazarı Strabon, Trabzon-Giresun bölgesini Küçük Hayk Ermeni Krallığı topraklarına dahil etmektedir. (Ստրաբոն, քաղեց և թարգմանեց Հ. Աճառյանը, Երևան, 1940, էջ 75: Տե՛ս նաև Ադոնց Ն., նշվ. աշխ., էջ 80-81: Ադոնց Ն., Հայաստանը Հուստինիանոսի դարաշրջանում, «Հայաստան» հրատ., Երևան, 1987, էջ 105, 190: Սև ծովի հարավային առափնյակի և Հայաստանի ու հայության հնագույն առնչությունների մասին տես նաև Վարդանյան Ս., Պատմական ակնարկ, Ձայն համշենական, գիրք 4-րդ, Երևան, 1999, էջ 7-15) (ՏՐԱՊԻԶՈՆՆ ՕՍՄԱՆՅԱՆ ԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆ ՎԱՐՉԱԿԱՆ ԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ) XVI. yüzyılda Trabzon eyaletine dahil olan Hamşin (Համշեն), Arhavir (Արհավիի), Konya (Գոնիա) yüzyılın yarısından sonra Batum (Բաթում) sancağına dahil olmuştur. XVII. yüzyıl başında Trabzon ve Batum sancakları birleşerek Trabzon Beylerbeyiliği’ni oluşturmuşlardır. (Ayn Ali Efendi, KavânՏn-ı Âl-ı Osman der Hulâsa-ı Mezamîn-i Defter-i Dîvân, İstanbul, 1979, s. 28-29. Տե՛ս նաև H. Tuncer, Osmanlı İmparatorluğnda Eyâlet Taksimatı, Ankara, 1964, s. 26, 35); (Şahin İ., “Timar Sistemi Hakkında Bir Risâle”, Tarih Dergisi, sayı 32, İstanbul, s. 909) Böylece 3.000 askeden oluşan bir orduya sahip olmuşlardır. Katip Çelebi buna Konya sancağını da ilave eder.
1830’dan itibaren merkeziyatçı yönetim anlayışıyla eğitimden hukuka, askerî teşkilâttan idarî yapıya kadar birçok değişiklikler yapılır.
1846 tarihinde yapılan değişikliklerle Trabzon eyaleti 5 sancaklardan oluşmaktaydı : Merkez Trabzon sancağı, Şark-ı Karahisar, Canik, Konya ve Batum sancakları. 1867 yılında Vilayet Nizamnamesi (Նահանգային կանոնադրության) gereğince Şark-ı Karahisar ve Konya çıkmış yerine Gümüşhane (Գյումուշխանե) sancağı katılmıştır. (Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihî Coğrafyasına Giriş I, Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara, 1988, s. 249 – 251.)
1877-78 Rus-Osmanlı savaşından sonra merkezi Rize olan Lazistan sancağı kurulmuştur. Bu savaşla birlikte Sohum tarafından gelen yaklaşık 60.000 Abaza göçmen, başta Bafra ve Çarşamba olmak üzere Trabzon Vilâyeti’nin iskâna elverişli yerlerine yerleştirilirler. Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878) İle Rus hâkimiyetine bırakılan Batum ve çevresinden de Samsun, Ordu, Fatsa ve Ünye’ye önemli miktarda göçmen gelir. (“Canik Sancağının Nüfusuna Dair Bir Değerlendirme” Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 12/1, Samsun 1999, s. 29 – 45.; Süleyman Erkan, Kırım Kafkasya ve Doğu Anadolu Göçleri (1878 – 1908), Basılmamış Doktora Tezi, Samsun 1993, s. 194 – 197)
Mülteci akını asayiş ve emniyet sorunlarını da beraberinde getirir. 1880’li yıllarda Canik Sancağı ve sancak merkezi Samsun nüfusu kozmopolitan bir yapıya dönüşür. (Bünyamin Duran, “Karadeniz Bölgesinin 1870 – 1914 Arasında Tarımsal Gelişmesi”, //. Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, Samsun 1990, s. 62 – 63.) Bu durum Canik Sancağı’nda tabiatıyla bazı problemleri de beraberinde getirir ve halkın emniyet ve asayişe yönündeki şikâyetleri çoğalır. Yerli halk ile muhacirler arasında zaman zaman şiddet derecesine varan ihtilâf ve çatışmalar meydana gelmeye başlar. Geçimleri için tahsis edilen paraların yetersizliği, ikamete uygun olmayan barınaklarda yerleştirilmeleri ve çalışacak bir iş bulamamaları gibi sebeplerle zor duruma düşen muhacirler, yerli halka saldırmak suretiyle asayişi bozan hareketlere yönelirler. Huzursuzluğun ve kanunsuzluğun giderek artmasında yöneticilerin iş bilmezliği, kanunsuz ve hukuksuz davranışları da önemli rol oynar. (Muhacirleri kanunsuz davranışlara sevk eden sebepler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856 – 1876), Ankara 1997, s. 140, vd)
Canik Sancağı dâhilinde hırsızlık olayları fevkalâde artmıştı. Halk bu yüzden korku ve telaş içindeydi. Asayişsizlik olaylarının artmasında adliye memurlarının dikkatsizliği ve umursamazlığı önemli rol oynuyordu. Hükûmet, vilâyet genelindeki asayişsizliklerin ve uygunsuz davranışların önlenmesini temin edecek etkin tedbirler alınmasını, bu konudaki emir ve yasakların itina ile uygulanmasını ve böylece bölgede güvenlik ve huzurun sağlanmasını istemekteydi. Adliye ile ilgili işlerin dikkatli ve zamanında görülmemesi, bazı yerlerde bir takım suiistimallerin vuku bulması ve cinayet gibi önemli davalarda olayın tahkiki aşamasında görevli müstantiklerin çoğunlukla ehliyetli olmaması, sancak dahilindeki asayişsizliğin sebepleri arasında sayılmaktaydı. Ayrıca zabtiye askeri arasına muzır şahıslar sokulmuştu. ( BOA, ŞD, 1837/9, Belge No.: 8 – a, Trabzon Vâlisi Ahmed Aziz Bey’den Dahiliye Nezareti’ne, 28 Nisan 1301 / 10 Mayıs 1885.)
Diplommatik kaynaklar gösteriler sırasında 600-800 Ermeninin öldürüldüğünden bahsedilmektedir. (Documents diplomatiques, op. cit., supplément, p. 13; GPEK, 10 Band, doc. n° 2 444; Kölnische Zeitung du 26 octobre 1895, n° 919 ; “Après une année d’enquête, le consul de France Cillière confirma à Cambon que durant les événements du 8 octobre aucun musulman n’avait été tué par les Arméniens; pour plus de détails sur les faits”: cf. A. Beylerian, «Témoignages inédits sur les massacres arméniens de Trébizonde», Hask (Beyrouth 1981-1982), pp. 449-464) Ermeni kaynakları ise 591 ölü olduğunu yazmakta. (Cf. la «Liste des pertes occasionnées pendant les massacres du 8 octobre 1895» transmise par les prélats arméniens de Trébizonde au consul d’Italie, annexée à la dépêche d’E. Francisci à Pansa, de Trébizonde, le 11 février 1896, n° 58/14, ASD, Politica P, Turchia [1896].)
Diğer taraftan, görünürde Hristiyan halkın güvenliği için gelen Rus ordusu çekilince, güvensizlik Hamidiye Alaylarının kurulmasıyla daha da artmış (Blue Book, Turkey n°1 (1892), p. 23), Kafkasya’ya göçler başlamıştır.
Berlin antlaşması maddelerine uyulanmamış, Constantinol’de Erzurum’daki keyfi tutuklamar protesto edilmiştir.
1908 yılındaki Jön Türkler ihtilalinden sonra Canik, Trabzon vilayetinde çıkmış, 1880’deki konumuna dönmüştür.
1915 yılı, çok daha önce başlamış olmasına rağmen, Ermeni ve Rumlardan arındırma dönemi olmuştur. Bir sancaktan diğerine göç ettirme bahanesiyle onbinlerce Hristiyan katledilmişlerdir. (Vicomte Bryce, Le traitement des Arméniens dans l’Empire ottoman, 1915-1916, document 26),örneklerden biri ..)
Tasarlanmış bu idari değişimler Ittihatçıların mecbur tuttukları zoraki yer değişimler, zoraki din değiştirmeler Ermeni halkını derinden etkilemiştir. 1915 Soykırımından hayatta kalabilen Hristiyanların gruplaşmaları, bir arada yaşamaları engellenip Islamlaşmaları, Türkleşmalari kolaylaştırılmıştır. Gümüşhane, Kemah ve Agn (Eğine) çevresinde sayısiz katliam olmuştur.
Samsun, mübadele ile gelenlerin en yoğun olduğu 3. kenttir,1924-25 yılları arasında 38.000 kişinin geldiği belgelenmiştir. O yıllardaki Samsun nüfusu göz önüne alınırsa bu göçün ne kadar büyük olduğu değerlendirilebilir.Tarih öğretmeni Baki Sarısakal’ın Büyük Şehir Belediyesine yaptığı bir çalışma kitap olarak çıktı. Ben okumadım, ama okuyanlar mahalleler ve sokaklar, kimin evine kim gelmiş açıklanmaktaymış.
Kaynaklar:
– ՏՐԱՊԻԶՈՆՆ ՕՍՄԱՆՅԱՆ ԿԱՅՍՐՈՒԹՅԱՆ ՎԱՐՉԱԿԱՆ ԲԱԺԱՆՈՒՄՆԵՐՈՒՄ, Լուսինե Սահակյան – http://blog.ararat-center.org/?p=185)
– Canik Sancağının Nüfusuna Dair Bir Değerlendirme, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 12/1, Samsun 1999,
– Süleyman Erkan, Kırım Kafkasya ve Doğu Anadolu Göçleri (1878 – 1908), Basılmamış Doktora Tezi, Samsun 1993,
– unyezile.com/canikili
– Baki Sarısakal web sitesi
– Le génocide des Arméniens, de Raymond Kévorkian, Paris, Odile Jacob, 2006)
– Wikipedia
– denisdonikian.blog
Fotograflar:
– Wikipedia
– Google
– Kenan Hazneci
– Nevzat Uslu
– ve … kamu yararına geçen fotograflar
http://team-aow.discuforum.info/t12516-Samsun-Canik-Surp-Aziz-Nigagayos-Ermeni-Kilisesi.htm
Leave a Reply