Hrant Dink Vakfı çalışanlarıyla ‘Akunq’ web sitesinin röportajı

Maral Dink, Meline Anumyan, Melisa Bahar

Sözlü Tarih Projesi kapsamında Hrant Dink Vakfı’nda çalışan Melisa Bahar ve “Agos” gazetesi muhabiri, Hrant Dink Vakfı çalışanı Maral Dink, geçtiğimiz günlerde Ermenistan’a geldiler. Maral Dink ve Melisa Bahar, Batı Ermenileri Araştırmaları Merkezi’nin ofisini de ziyaret ederek ‘Akunq’a konuştular:

Meline Anumyan-Hrant Dink Vakfı, ne gibi projeler gerçekleştirmektedir?

Maral Dink-Hrant Dink Vakfı, Hrant Dink’in ölümünden sonra kuruldu ve onun dili ve kalbinin doğrultusunda onun hayal ettiği daha demokratik ve adil bir dünyanın devamı için onun açtığı yoldan gidebilmek için proje üretiyor. Eğitim, tarih ve kültür alanlarında projeleri var. Sözlü Tarih Projesi, geçen yıl başlıyan bir proje, ilk kitabımızı geçen sene çıkardık. Onun haricinde Diyarbakır’ın sosyal ve kültürel varlığı üzerine Diyarbakır’da bir konferans yaptık. Her sene Hrant Dink Ödülü veriyoruz. Vicdan Filmleri Projemiz var. Herkes, intenet üzerinden kendi amatör olarak çektiği vicdanla ilgili vidyoları, filmleri yüklüyor. Uluslararası bir jüri, onun arasından değerlendirme yapıyor ve seçiyor. Tarih araştırmalarına her sene tarih fonu veriyoruz. Gazetecilik değişimi programımız var. Ermenistan ve Türkiye ilişkilerini geliştirmek için Türkiye’den gazeteciler Ermenistan’a geliyor, Ermenistanlı gazeteciler Türkiye’ye gidiyor. Medyaları dolaşıyorlar ve aralarında bir bağ oluşuyor.

Meline Anumyan-Sözlü Tarih Projesi’ni daha ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?

Melisa Bahar-Bu proje, geçen sene “Sessizliğin Sesi” başlığı altında Türkiye’deki tüm Ermenileri kapsayan bir proje olarak gerçekleştirilmeye başladı. Bu kültürel varılışı ortaya koymak açısından ve halkların toplumsal, kültürel ve siyasi bellekleri öne çıkarmak adına bir proje ortaya kondu. Bunun dışında bu sene de birazıcık daha özelleştirilerek Diyarbakırlı Ermeniler adına bir proje düzenleniyor. Diasporada, Hayastan’da ve Türkiye’de yaşayan Ermenilerin yine de bir kültürel varoluşunu ortaya koymak için, yani aslında bir kaybolmuş tarih varsa, onu sürmek adına, belki de yazılı belgelere bir ışık tutmak adına…

Maral Dink- Bir de resmi tarihin dışında sözlü olarak anlatan insanların hafızalarındaki yaşadıklarının bize gerçeği göstermek için çok daha önemli.

Melisa Bahar-Aslında unutmamaya hatırlatıyoruz biz, yani öyle bir şey var.

Maral Dink-Evet, yani şimdi Ermenilerin o topraklarda binlerce yıllık bir tarih var. O yüzden de şu anda onların hikayeleri hep dilden dile dolaşmış ama eğer zaman içinde bunları kitaplaşmazsak, bir şekilde projeleştirmezsek, kaybolup gidecekler. Bizim için bu projede önemli olan şey insan hikayelerinin kaybolmaması. Biz onları saklamak ve daha sonraki nesillere aktarmak istiyoruz.

Melisa Bahar- En güzel yanı da aslında o dönemde yaşayanmış olayı bu dönemde yorumlayabilmek. Çok küçük zaman farkı var. Önemli bir noktadır bu. Kendilerine aktarılanları bu dönemde yorumlayabilmek.

Meline Anumyan-Bu proje, bölge bölge mi gerçekleştiriliyor?

Maral Dink-İlk kitabımız tüm Türkiye’deki Ermenilerle ilgili. Özel bir bölge seçmedik. Hem İstanbul’da, hem de Anadolu’daki (Batı Ermenistan-‘Akunq’ web sayfası yöneticileri) bazı şehileri dolaşarak gizli, müslümanlaşmış Ermenilerle mülakatlar yaptık. Sadece şu anda Ermeni olarak kendini adlandıranlarla değil yani. Öyle bir kitap çıkardık. Bu sene de Diyarbakır Ermenileri üzerine yapacağız. Devam edersek, başka bir şehir seçeceğiz belki.

Meline Anumyan-İlk araştırmanız hangi bölgelerde yapıldı?

Maral Dink-İstanbul, Malatya, Sivas, Elazığ, Dersim ve başka birçok bölgeye gidildi. Oralarda gizli Ermeniler, Müslümanlaşmış Ermenilerle yapıldı.

Melisa Bahar-Ve yaşlarına gözetmeksizin yapıldı. Yani 16 yaşındaki bir kızla da konuşuldu, 60 yaşındaki bir adamla da konuşuldu çünkü hepsinin ya anlatılan şeyleri var, ya da yaşamış olayı var.

Meline Anumyan-Sözlü Tarih Projesi kapsamında gerçekleştirilen mülakatlarda herkesin aynı şekilde ifade ettiği bir cümle oldu mu?

Maral Dink-Herkesin çok ayrı hikayesi var.

Meline Anumyan-Çok hayret verici bir hikaye kaydedildi mi?

Maral Dink-Tabii ki. Proje yapan insanlar için de çok duygusal ve zor bir süreç aslında çünkü kitaplardan okuyoruz, duyuyoruz ama oturup bir insanla saatlerce onun hayatı üzerine konuşmak duygusal açıdan yoğun bir süreç.

Melisa Bahar-Bir Diyarbakırlı, askerlik macerasını anlattığı zaman gözleri doldu. Biz de etkilendik.

Maral Dink-Bugüne kadar öyle bir süreç oldu ki susturulmuşlar, anlatmamışlar, belki kendi ailesi arasında konuşmuşlar. Ama hep bir korku, hep bir baskı, hep hikayelerini gizleme yoluna gidilmiş haklı olarak. Ve ilk başta tabii ki, çekilenler, anlatmak istemeyenler oluyor ama anlatmak hepsine çok iyi geliyor. Onlara da çok iyi geliyor ve bence hepimize de çok iyi gelecek. Onlar da anlatırken ilk başta konuşmaya çekingen başlıyorlar ama mülakat daha derinleştikçe onlar da kendilerini daha rahat hissediyorlar.

Melisa Bahar-Veya anlatacaklarını çok önemsiz düşünüyorlar ama anlatmaya başladıklarında hakikaten çok da önemli noktaları değerlendirdiklerini kendileri de farkında oluyor, dolayısıyla mülakat da daha keyifli bir hale geliyor.

Meline Anumyan-Kendilerini gerçek isimleriyle mi tanıtıyorlar?

Maral Dink-Biz öğreniyoruz ama kitapta gerçek isimlerini kullanmıyoruz. Önemli değil de. Önemli olan o gerçek hikayenin kitapta aktarılmasıdır.

Meline Anumyan-Ermenistan’a hangi proje için geldiniz?

Maral Dink-Sözlü Tarih Projemiz için geldik. Ermenistan’a göçetmiş Diyarbakırlı Ermenilerle mülakat yapmak için geldik.

Meline Anumyan-Tüm çalışmalarınıza başarılar diliyorum.

Maral Dink-Teşekkürler.

Melisa Bahar-Çok teşekkür ederiz.

Meline Anumyan-Ben de mülakat için teşekkür ederim.

 Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *