Kendisini yarı Ermeni, yarı Türk olarak takdim eden sitemizin ziyaretçilerinden biri bize bir mektup yollamış. Bu mektubu, söz ve düşünce kabalığının bir örneği olduğundan dolayı, hiç kale almamak mümkündü, fakat cevap vermeye karar verdik, çünkü bu mektupla Ermeni-Zaza tarihi ve ilişkileriyle ilgili duruşumuz çarpık bir şekilde takdim etmeye çalışılmaktadır. Biz ise buna büyük ehemmiyet ve değer arz etmekteyiz.
Aşağıda bu “mektubu” ve cevabımızı sunmaktayız.
Bak Kocum ben yari Ermeni ve yari Zaza kökenliyim.
2 Enistem ve Bir Yengem Ermeni kökenli. Bugün eger Ailem yasiyorsa bunu Dersimli bir Zaza aileye borclu.
Sizlerin Zazalara yaptigi Alacakca politikalari gördükce Avusturyada gittigim Ermenice kursunu ve Ermenistan Pasaportu dilekcemi iptal ettim.
Eger Ermenilik Zazalari kürt yapmaya calismak onlara fasizm uygulamaksa bir Ermeni olarak diyorumki s… öyle Ermeniligi.
Cevap
Sayın “Tigran”
Aldığımız çeşitli yorumların içinden en çelişkili olanının sizin yazınız olduğunu söylersek yanlış olmaz. Hani demişler ya “deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye, nerem doğru ki?”,- demiş. Sizin mektubunuz da aynen o misal. İnsan nereden başlayacağını, hatta ne cevaplayacağını bilemiyor. Mektubunuzla kime hitap ettiğiniz de belli değil. Gayet medeni bir şekilde “Bak koçum” diye hitabetinizden, yazınızın bir şahsa yönelik olduğuna dalalet ettiğini sanıyoruz. Bu durumda belki de yazınızın muhatabı “Dersim Kürtleri Ermenilere yardım etti mi?” makalesinin yazarı Sayın Doğan Barış Abbasoğlu mu acaba? Abbasoğlu’nun, adından ve soyadından anlaşılacağı üzere Ermeni olamayacağına göre, o halde Ermenilere yönelik sinkaflı sözlerinizin manası ne oluyor? Yoksa sizin gerçek niyetiniz üzüm yemek değil mi acaba? Sırf bağcıyı dövmek için mi yazdınız buram-buram provokasyon kokan bu yazıyı? Sayın “Tigran”, ne yapmak istiyorsunuz? Şayet ar damarınız çatlamamış ve bir gram erkekliğiniz kalmışsa çıkıp dobra-dobra söyleyin kim olduğunuzu ve niyetinizin ne olduğunu. Akı-makı birbirine karıştırıp bulanık suda balık avlama kalleşliğine soyunmayın. Siz neyi ve kimi savunuyorsunuz, daha doğrusu öyle yapıyormuş gibi gösterip saman altından ne dümenler çevirmeye çalışıyorsunuz?
Birincisi: Söz konusu yazıyı tekrar gözden geçirip (olur ya, belki siz, bizim görmediğimiz bir şey görmüş olabilirsiniz diye) Zazalara karşı hiçbir şey bulamadık. Tersine, bir Ermeni ve hatta bir Zaza da yazsaydı bundan daha fazlasını yazmayacaktı. Bu makalede Zaza-Ermeni dostluğu ve 1915’te Ermenilerin Zazalar tarafından kurtarıldığından bahsedilmektedir.
İkincisi: Ermeniler, dostu da düşmanı da çok iyi birbirinden ayırmasını bilirler, a benim “koçyiğidim”. Bu yüzden de, 100 yıl değil 100 bin yıl geçse de ne kendilerine yapılan kötülüğü, zulmü ve haksızlığı unutacaklardır, ne de kendilerine uzatılmış dost elini. Biz hepimiz Zazaların yapmış olduğu iyilikleri, Zazaların dostluğunu dinleyerek büyüdük, bin yıl sonra da torunlarımız bunları duyarak büyüyeceklerdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sizin gibi “çomak sokanlar” ve efendileriniz de bilsinler ve boşa kürek çekmesinler. Bakın veb sayfamıza, yazın Dersim ve 150’ye yakın yazı bulacaksınız. Hiçbirinde Zazalara karşı en ufak kinaye dahi bulamazsınız. Dersim’e sığınıp, daha sonra da orda kalmayı tercih eden Ermeniler, Zazalarla aile bağları kurmuş, hatta Alevi dinini seçmişler. 1915 öncesinde de Zazalarla karışmış veya Zazalaşmış Ermenilerin sayısı hiç de az değildir. Tüm bunlar, Ermeniler ve Zazalar arasındaki özel bağı göz önüne sermektedir. Bunlar, “halkların kardeşliği” vs. gibi klişe sözler de değil üstelik.
Üçüncüsü: Dahasını da istiyorsanız, 2010 yılında, Pencere Yayınları tarafından yayınlanan “Anılar” kitabını okuyun ve Ermenilerin Zazalar hakkında ne duygulara sahip olduğunu öğrenin. Bu kitap özellikle bu niyetle Türkçeye çevrilmiştir. Dersimliler sayesinde kurtulmuş olan bir çocuğun anıları, minnet duyguları ve aynı duyguları yüreklerinde devam ettiren o “çocuğun” nesilleri tarafından Türkçeye çevrilip, Zazalar tarafından okunup bu iyiliği unutmadıklarını ve minnet borçlarını bilmelerini istediklerinden dolayı Türkiye’de basılmıştır.
Dördüncüsü: Merkezimizden bir grup geçen yıl Dersim’i ziyaret ederek herkesin yüreğinin derinliklerinde yer eden, unutulmaz günler geçirmiş, her yerde ve herkesle kardeşçesine kucaklaşmıştır. Zaza kardeşlerimizle (ve bunu üzerine basa-basa söyleyebiliriz) aramızda var olan dostluk bağını, ilgili yazı ve haberlerden edinebilirsiniz.
Tüm bunları elinin tersiyle bir tarafa itip, Zazalara alçakça politika uyguladığımızdan bahseden kişi yüzüne manda derisi çekip, ruhunu şeytana satmış olmalıdır.
Her ne olursa olsun, kendi milletine küfür edip, ona yüz çevirmek ise insanın kendi karakteri ile (daha doğrusu bunun olup-olmamasıyla) ilgilidir. Eskiler bunun cevabını çoktan vermiş, yoksa siz “Aslını inkâr eden haramzadedir” sözünü de mi duymadınız?
akunq.net
Leave a Reply