“Boğazlıyan” rumuzlu okurumuzdan aldığımız metubu yoğunluktan dolayı gecikmiş cevapladığımız için önceden özür dileriz. Aşağıda, okurumuzun mektubunu ve cevabını takdim etmekteyiz.
Oncelikle soylemek istedigim, tarih bir gercektir. yasanmistir. bunun degistirilmesi mumkun degildir. tarihe mudahale mumkun degildir. cunku insan zaman icinde yolculuk yapamamaktadir. ama tarihi istedigi gibi anlamak ve yorunmlamak, sadece onu okuyani yaniltir, gercegi degistirmez. ermenilerin 1915 te neler yaptiklarini gerek turk gerekse dunya tarihcileri yazmistir. ortaya cikan en onemli delillerde toplu mezarlardir. hangi ermeninin mezarindan kuran-i kerim cikar, seccade cikar. siz turklerin hangi savasinda kadin va cocuklari oldurdugunu gordunuz? ustelik olenler kursunla vurulduktan sonra da baltayla parcalanmislardi. bunu yapanin turk oldugunu soylemek cok buyuk bir safligin otesindedir. art niyettir. cunku yapmazlar. ama ermeni yapar neredenmi biliyorum? daha dun hocalida kelbecerde yapanlar onlar degilmiydi? colugu cocugu kursunlayip sonraga sunguleyen ermeni askeri degilmiydi? kim yalanlayabilir bunu. ermeninin turke tarihi kinini bilmeyen var mi? bugun ulkemizde yasayan onca ermeni sesini cikaramiyorsa bu bizim gucumuzdendir. yoksa 1915 te yuzbinlerce kurdu turku dograyan, zalim, kasap, insanliktan nasibini almamis bu halk yine aynisini, dahada beter yapar. bunu butun turkler cok iyi bilsin. iki milletin turke dost olacagini dusunmek, beklemek akrebin bal yapmasini beklemek kadar elzemdir. bunlar ermeniler ve yunanlilardir. bugun ikiside yavsaklasmissa bu yukselen ulkemizin gucundendir. artan ekonomik ve askeri gucumuzdendir. bu vahsi milletlerin ulkemizdeki usaklarinin bir kismi bugun yargilanmaktadir. general uniformasi giymis icimizdeki kafirler bir bir temizlenecektir. bu ergenekon denilen kafir tezgahidir. turku kurdu birbirine kirdiran sag sol davalari icad eden ekonomik krizler cikaran hiyanet yuvasi bu degilmidir? bunlarn ustunden ordumuzun serefli uniformasi ergec alinacaktir. turk gencligi metanetini ve asil durusunu her zaman koruyacaktir. kulturunden ve inancindan asla taviz vermeyecektir. zavalli ermeniler saniyormusunuzki rusya sizi sonsuza kadat koruyacak? iste zavalli yunanlilarin hali ortada avrupa turklere karsi onlari yillarca besledi. para yagdirdi adeta. hlleri ortada batiyorlar . avrupa onlari istemiyor artik. gun gelecek rusya askerini cekecek ordan. o zaman ne yapacaksiniz. azerbaycan sizin caniniza okumaz mi? turkiye elini bile vurmadan sizi alt ust etmez mi. ha gerekir se bunu turkiye her zaman yapar, rus falan dilmemez. bugun dokunmuyorsa bu rstan korktugundan degil. vurmayi degmeyecek bir ulkede ondan. iki bucuk milyon nufuslu geri kalmis zavalli bir ulkesiniz. rusyanin beslemesi. kalkmis soykirimdi bilmem neydi, nutmayin siz soykirim demekle soykirim olmuyor. turkler yapsaydi zorumuza gitmezde evet yaptik derdik. ama yok keskede yapilsaydi. cunku ordusu savasta olan bir ulkenin sivil insanlarini cetelerle katlettiniz. bunu bir avrupa ulkesinde yapsaydiniz hepinizin sonun kafalari kesilmekti, bunu bilin. osmanli ne yapti goc ettirdi yani bir anlamda sizi odullendirdi. yasamaniza izin verdi. akliniz olsa osmanlinin heykelini dikersiniz bundan dolayi. hainsinzi, cunku yuzyillarca imkanlarindan yararlandiginiz, ekonomisini somurdugunuz, dunyanin hicbir yerinde olamayacaginiz kadar rahat ve zengin oldugunuz bir ulkeye ihanet ettiniz. siciliniz bozuk bir kere hatta sizin millet olarak kaniniz bozuk. hainlik ve hiyanet sizin genlerinizde var. ayni seyi yunanlilarda yapmistir. bu sebeple ulkemizde bulunan kacak ermeniler bir an once geldikleri copluge defedilmelidir. ulkemizin vatandasiolduklari soylenen, istanbulda mukim olanlarda siki bir takibe alinmali yaptiklari casusluk ve ekonomik toplumsal yikiciliklari onlenmelidir. ulkemizin cikarlari her seyin ustunde tutulmalidir. ihanete asla goz yumulmamalidir. bu koca turk turk milletinin tarihine ve inancina karsi asil sorumlulugudur…
Cevap
Sevgili “Türk” dostum. Ermeni’nin Türk’e tarihi kini olduğu sadece “Türk resmi tarihi” ve doğduğun andan başlayarak beynine işlenilen yalanlar ve Ermeni düşmanlığının senin beyninde yarattığı hayal dünyanda mevcuttur. Ermeni halkı, “Türkler” dâhil hiçbir millete kin beslememektedir. Bu böyle olsaydı, belki bugün Türkiye ve Ermenistan’ın yüzölçümleri tersine olurdu. Ermenistan Cumhuriyeti başkanlarının tüm açıklamalarına bakmak bunu sana ziyadesiyle gösterecektir. Bunların hiçbirinde (Türk basını tarafından “şahin” olarak adlandırılanlar dâhil) ne Türk milletine, ne de Türkiye’ye yönelik düşmanca bir yaklaşım dahi göremezsin. Şimdi bir de Türk ve Azerbaycanlı (en üstten an alta kadar) yöneticilerinin Ermenistan’a yönelik sözlerine baktığında düşmanlığın ne olduğunu tam olarak anlayabilirsin. Ermeni halkı, Türk halkına karşı olsa-olsa acıma duyguları beslemektedir. Evet, yanlış anlamadın, “gerçek acıma duyguları”. Öncelikle 1915 ve diğer katliamlarla ilgili. Çünkü kriminolojide de yer bulmuş olduğu üzere, her katil işlediği cinayetin psikolojik baskısı altındadır. Cinayetin hayaleti kendisini ölene kadar rahat bırakmayacaktır, yaptığını doğru ve tabii bulsa dahi. “Türk” halkı da işte bu travma altında, üstelik de tüm dünya tarafından katil olarak damgalanmış olarak, devamlı hırçın bir çocuk gibi davranmaktadır. Senin gerginliğinin de sebebi budur. İşte bu ruh hali katili, maktulden daha zavallı yapmaktadır. Asıl acınılacak olan bu durumda öldürülenden çok öldüren olmaktadır, çünkü ölen ölmüş, bitmiştir, katil ise bu acıyı mezara kadar yaşayacaktır.
Mektubuna “gerçek” bir şeyler yazmak istedim. Seni kınamak, senin yaptığın gibi hakaretler yağdırmak veya birkaç beylik lafla (senin tüm sözlerinin sanki tornadan çıkmış olduğu gibi) geçiştirmek istemedim. Burada sen-ben kavgası da yapmak istemiyorum. “Zavallı Ermeniler”, “yavşaklaşmış” (Ermeniler için), “Azerbaycan canınıza okuyacak”, “Rusya’nın beslemesi”, “hainlik ve hıyanet genlerinizde var”, ülke vatandaşı Ermeni’ler dahi sıkı takibe alınmalı gibi sözlerin nicesini ben de sana sıralayabilirim, fakat benim niyetim bağcıyı dövmek değil. Sana bilmediğin, bilemeyeceğin bazı bilgiler vermek, daha da çok beynini kendiliğinden çalışmaya teşvik etmek istiyorum. Beynin en çok kullanıldığı yer bilimdir. Bilimin ise esas kuralı “şüphe”dir. Yani, sana dünya yuvarlaktır demişlerse dahi şüphe edip, kontrol etmektir. Ben sana bazı veriler veririm, sen bu konuda düşünüp kendi tezini yürütebilir ve herhangi bir sonuca varabilirsin. Bu sonuç senin eski yaklaşımın da olabilir, yeni yerlere de vardırabilir, bu sana kalmış. Gerçi web sayfamızın verdikleri seni bu konuda “dürtememişse” söyleyeceklerimin daha ne faydası olacak bilemem, fakat denemekte fayda var. Sonrasını artık sen bilirsin. Aynen dinde olduğu gibi. Tanrının sözü peygamberler vasıtasıyla insana ulaşana kadar insanlar günahsızdır, fakat Tanrı’nın sözünü duyup kale almayanlar için artık kurtuluş yoktur.
Dikkatini çekmiştir, sana Türk olarak hitap ederken Türk ismini tırnak işareti içinde kullandım. Bu sana hakaret etmek için değildi. Önce bundan başlayalım. Ben Ermeni’yim. Ermeni’nin kim olduğunu ve tarihini burada anlatacak değilim, zaten biraz web sayfamızı okursan sen de az-çok bir fikir edinebilirsin. Tabii burada önemli olan, okurken ön yargılarından arınarak okumandır. Her Ermeni gibi ben de Ermeniliğimden sadece gurur duymaktayım, çünkü geçmişi tarihin beyaz sayfalarına kadar geri giden bir milletin, üstelik sanat, kültür gibi insani değerler açısından çok ileri gitmiş bir milletin evladı olduğumu biliyorum. Sana tam tersini öğretmiş olduklarını da bildiğim gibi… Sana yanlış veya saptırılmış olarak öğretilenler sadece başkaları (örneğin Ermeniler) hakkında değil, kendinle ilgili de sana yalanlar öğrettiler…
Sen kendini “Türk” olarak kabul ederken, hiç mi beyin jimnastiği yapma ihtiyacı duymamaktasın? 3. Sınıf talebesinin matematik bilgisiyle dahi yapacağın bir hesapla “onlarla” sayılan çadır dolusu Osman’ın nesillerinin, nasıl olup da birkaç yüz yıl içinde milyonlara ulaştığını hiç mi aklından geçirmedin? Bu hesabın, seni tavşanları dahi kıskandıracak bir üreme hızına götüreceğini nasıl fark etmedin? O halde nerden geldi bu kadar “Türk”? Türkler yağmur gibi gökten mi yağıyor yoksa? Üstelik Türkler Orta Asya’dan geldiler değil mi? Sana öyle öğrettiler ve sen bunu da hiç düşünmeden hap gibi yuttun. O halde “Türkler” neden “Orta Asyalılara benzemiyorlar? Orta Asya bozkırları ne sayıda insanı besleyebiliyordu ki, o kadar insan gönderip boşalmadı? “Türkler” neden çekik gözlü olmayıp, Kırgız’a, Türkmen’e, Kazak’a benzemeyip, daha çok… mesela… Ermeni’ye benziyor. Sevgili dostum, istesen de istemesen de bir “yeniçeri” olduğunu kabul etmek zorundasın! Türkiye’de (çok zor ve çok ender olarak) yapılan bazı kan testleri ve genetik testlerini kendine baz alabilirsin. “Onuncu Yıl Marşı”nda yer bulan “on yılda on beş milyon genç yarattık” cümlesi de mi seni uyandırmıyor? Nasıl yarattın? Nerden çıktı bu “on beş milyon” ek? Tüm Osmanlı tarihinde olduğu gibi, devşirilerek…! Ya “Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganı? Hiç düşünmedin mi, neden “Ne mutlu Türk olana” veya “Ne mutlu Türk doğana” denmemiş diye? Madem “Türk’ü” bir ırk, bir millet olarak kabul ediyorsak (ki, senin de öyle kabul ettiğini varsayıyorum), Türk’ün Türk’üm demesinden daha normal ne olabilir ki? Üstelik neden Türk olan “ne mutlu” olmuyor da, Türk’üm diyen “ne mutlu” oluyor? İşte bunun cevabı da “Türkçülüğün Esasları”nda gizli. Ben demiyorum, “Türkçülüğün” fikir babası Ziya Gökalp söylüyor. “Türkçülük” 3 esas üzerine kurulmuştur. 1. Din, 2. Dil, 3. Ülkü. Gördüğün gibi burada “ırk” veya “millet” esası yoktur. Çünkü “Türkçülük” fikrinin ortaya atılıp yayılmasına çalışıldığı tarihlerde Türkiye diye bir devlet yoktu, Osmanlı vardı. Osmanlı ise bir “çokuluslu” devletti. Aynı tüm imparatorlukların olduğu gibi, fakat Osmanlının, diğer imparatorluklarla bir farkı vardı. O da, herhangi bir milletin bu imparatorlukta “dominant” olmamasıydı. Yani, Avusturya İmparatorluğu’nda da farklı milletler olmasına rağmen, dominant unsur Avusturyalıydı. Rus İmparatorluğu hem çokuluslu, hem de çok dinli bir imparatorluktu, fakat Ruslar dominanttı. Alman ve İngiliz imparatorluklarında da bu böyleydi. Osmanlı İmparatorluğu, bir aile devletiydi. Başından sonuna kadar bir ailenin yönettiği, hanedanlığın değişmediği, bu ailenin malı olan bir devletti. Bu yüzden de her Osmanlı padişahı tahta oturduğunda hemen koynuna güzel kızlar sokulup neslinin devamı sağlanmaya çalışılırdı. Bu öyle enteresan bir konudur ki, sırf bu konuyla ilgili koca bir doktora çalışması yapılabilir. Yani Osmanlı’da tüm milletler eşitti, kimsenin diğerine üstünlüğü yoktu. Aslında hepsi de “alçalmada” eşitti demek daha doğru olur. Bir farkla… Devlet yönetiminde o zamanların olmazsa-olmazı olarak Osmanlı hanedanı da kendisine bir din seçmişti. Eli kılıçlı bir devletin de sert, radikal bir dine ihtiyacı olduğundan, en uygun din İslam ve en uygun mezhep Sünnilikti. Böylece, İslam hukukuna göre Müslümanların üstünlüğü olmasından dolayı, Osmanlıda, milletler arasındaki tek eşitsizlik ortaya çıktı. Müslümanlar, gayrimüslimlere karşı üstündü! Görüldüğü gibi ortada “Türk” milleti yok. Lakin “Türk” kavramı vardı. Nasıl vardı? Aşağılamak amacıyla. “Türk” demek birine hakaret etmek demekti. “Bana bir Türk kellesi getirene, bir Osmanlı kaftanı hediye edeceğim” sözünü bir Osmanlı paşası söylemiştir. “Kuyucu” lakaplı bir diğer Osmanlı paşası, bu lakabını Türkleri katledip kuyulara doldurmasından dolayı elde etmiştir. Bu paşalar tabii ki Ermeni veya Rum değildi, bu işler de sultandan gizli olarak değil, tersine onun teşvikiyle yapılıyordu. Osmanlı padişahları tüm milliyetçi akımları en sert yöntemlerle bastırıyordu, çünkü milliyetçilik Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuydu ve nitekim öyle de oldu. Türk milliyetçiliği Osmanlıyı yıktı.
Yeni kurulan devletin yeni bir “harç” sorunu vardı, bu da (Osmanlıdaki “din”in yerine) “millet” oldu. Bağdaşlaştırıcı bir Müslümanlık harcı vardı, fakat çeşitli nedenlerden dolayı (bu başlı başına bir konu) bu yetmiyordu. Lakin Müslümanlığın verdiği bir “birlik” avantajı vardı ve bu kullanıldı. Tüm Müslümanları bir tek millet altında birleştirmek. Eldeki Müslümanlar da büyük bir çoğunluklar mühtedilerden ibaretti. Çoğu kendisini hâlâ tam olarak Müslüman kabul etmeyen ve millet bilincini kaybetmemiş olan. Her türlü yol denenerek bu insanların millet bilincini yok edip, kendilerine yeni bir kimlik, yeni bir millet bilinci aşılandı tüm cumhuriyet tarihi boyunca. Bu yüzden de Türkiye Cumhuriyeti tarihi acılar ve kanla doludur. Kim gönüllü olarak milliyetini, kimliğini değiştirir ki? Fakat… bir kere değiştirdi mi fanatizm girer içine. Bu yüzden de böyle radikal bir şekilde savunuyorsun kendi “gerçeklerini”. Bu yüzden de Türkiye’de milliyetçilik her zaman tavan yapmaktadır. “Dönme”nin önünde iki yol vardır, ya yeni kimliğine sıkı-sıkıya sarılacak, yeni kimliğinin fanatiği olacaktır, ya da çok demokrat, toleranslı biri olacaktır. Bu yüzden de Türkiye’de her zaman “uç”lar vardır. Yeniçeriler konusunda bir bilgin vardır sanırım. Daha çocuk yaşta ailelerinden kopartılıp alınarak dinleri, dilleri, yaşam ortamları değiştirilerek birer insan kasabına dönüştürülen insanlar. Küçük bir ayrıntı… Yeniçerilerin evlenmesi yasaktı! Ardından, bu insanlar kendi milletlerine karşı gönderiliyordu. Bu adamlar kendi köylerine saldırıp, kendi babalarını öldürüyor, kendi annelerine, bacılarına tecavüz ediyordu. Bunun ne büyük bir dram olduğunu tasavvur edebiliyor musun? Sırf kendi kimliğini unutmakla kalmıyor, kendi aslına düşman oluyor, daha doğrusu dönüştürülüyorsun. İşte senin dramın! Araştırabilirsen araştır bakalım, kendini “Türk” olarak kabul eden dostum, sen gerçekten hangi kimliğe aitsin? Bak etrafına, Türkiye’de ne kadar insan var “anam babam Arap, ben Türk’üm”, “anam babam İranlı (Kürt, Laz vs.) ben Türk’üm” diyen. Bunların karışımı da var tabii. “Ana tarafım Rum, baba tarafım Ermeni, ben Türk’üm” diyen mesela. Türkiye’de insanlar öyle bir beyin yıkamasından geçmiş ki, bunları normal olarak kabul edilmektedir. Dünyanın hangi köşesinde böyle bir fantezi sunarsan kahkahalarla gülerler, çünkü bu, “bu serçenin anası-babası kargaydı” demeye benzer. Biliyorum, şimdiye kadar senin için de normaldi. Şimdi de benim sana önerdiğim mantık çerçevesinden bir bak olaya, ne kadar normal gözükecek acaba? Yeniçeri ocağının ortadan kaldırılması sonucunda hepsi öldürüldü mü sanıyorsun? Tabii ki hayır. Büyük bir kısmı kaçtı ve halka karıştı. 1915’te kaçırılan, tecavüz edilen Ermeni kızların bugün milyonlarla ifade edebileceğimiz nesilleri ne kadar “Türk’tür”? Müslümanlaştırılarak “Boşnak” adı verilen ve bugün “Türk” olarak yaşayan Sırplar ne kadar “Türk’tür”? Müslümanlaştırılarak “Pomak” adı verilen ve bugün “Türklüğünden gurur duyan” Bulgarlar ne kadar “Türk’tür”? Müslüman Gürcü “Türk” müdür? Zorla Müslümanlaştırılmış Laz, Ermeni, Rum, Hemşinli “Türk” müdür? Tüm bunlar “Türk”se, kimdir “Türk”? Büyük “Türk” milletinden bahsederken, kaçının Ermeni, kaçının Rum, kaçının Sırp, Bulgar, Gürcü, Çeçen, Dağıstanlı, Polonyalı, Rus ve daha nicesinin karışımı acaba? Bu durumda, nerde kaldı “Türk”? Bu modern “Yeniçerilerin” hangi grubuna aitsin SEN, bir düşün bakalım. Belki de şu anda ateş püskürdüğün, hakaret ettiğin, ağzından salyalar akarcasına tehdit ettiğin, yerin dibine batırdığın insanlar senin soydaşlarındır. O yıktığın (veya yıkılmasını arzuladığın) kiliseler, belki de senin atalarının emeğiyle inşa edilmiş mabetlerdir. Ataların orda Tanrı’ya dua etmiştir. Şimdi sen, seni veya dedeni zorla kendi dininden uzaklaştırmış, milletine yabancılaştırmış insanların ipine tutunmuş, onların düdüğüne göre, kendi atalarını inkâr ederek, onların yarattıklarını yıkmak için çalışmaktasın belki de. Bu durumda kendini nasıl hissedersin acaba? Bunun böyle olduğunu bile-bile aynı mektubu yazar mıydın? Ben kendi hesabıma kendimi kötü hissederdim. Ben, günün birinde aslında ait olduğumu zannettiğim millete gerçekten ait olmadığımı ve bana zorla yeni bir dil ve kimlik dikte edilmiş olduğunu öğrenseydim, kesin bunu kabul etmezdim. Hayatımı, kimliğimi benden çalan, beni sanal bir kimliğe zorlayanlardan kaçmak olurdu ilk düşüncem.
Ya sen?
31.12.2011
Saygılarla
Akunq.net
Leave a Reply