Ermeni Kilikya (Giligya) bölgesinde bulunan Antep’in (şimdiki adı ile Gaziantep) Tepebaşı Mahallesinde Kurtuluş Cami olarak bilinen yapı gerçekte Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Ermeni Katedrali’dir.
Kaza merkezi Antep, 850 metre yükseklikte sarp dağlarla çevrili, engebeli bir platoda kuruluydu. Toplam nüfusu 80 bin olan Antep’te yaşayan Ermenilerin nüfusu 1914’te 36 bin kadardı.
Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) kilise ilk inşa edilmesi böyle anlatılır, Acemistan’dan Balı isimli biri Kudüs’e hacca giderken Antep’e uğrar ve burada Ermenilerin ibadetlerini mağaralar içinde yaptıklarını görünce üzülür ve Kudüs’e gitmekten vazgeçerek burada bir kilise yaptırmaya karar verir. Hemen Antep’te yaşayan Ermenileri toplar ve karar alınır. Bu arada Osmanlı Padişahından da gerekli izinler alınır.
Ancak kilise 30 Ağustos 1807 tarihde bir anda yıkılır.
Kilise 1873 – 1893 yılları arasında Osmanlı saray mimarı Sarkis Balyan tasarımına göre ve taş ustası Sarkis Taşçıyan tarafından inşa edilmiştir. Meryem Ana Kilisesi olarak bu yapı 1100 metre kare alan üzerinde kurulu olup yerden yüksekliği 30 metredir.
Antep/Halep bölgesinin taş mimarisini başarıyla Ermenî kilise mimarisinin çokköşeli Kümbet sistemiyle bütünleştirmekle berâber, 1800′lü yılların Avrupa kiliselerinden de biraz feyiz almış olup, çok ilginç bir sentezdir. Yapının köşeleri, pencere silmeleri yöresel siyah ve beyaz taşlardan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, Haç biçimindeki kilisenin içerisi mihraba dik sütunlarla üç sahna ayrılmıştır. Haçın kolları dıştan alınlık şeklinde, içten de çapraz tonozlarla örtülmüştür. Ana mekanın ortası yuvarlak kasnaklı, oldukça yüksek kubbelidir. Kesme taştan yapılan duvarlar üzerinde ilk iki sırada sivri kemerli, üst sırada da yuvarlak pencereler bulunmaktadır.
Yapının üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür. Mihrap dikdörtgen bir niş şeklinde dışarıya çıkıntılıdır. Mihrap duvarına üç sıra halinde pencere dizisi yerleştirilmiştir. Alınlığın ortasında da yuvarlak bir pencere bulunmaktadır.
Yapı ana hatları itibari ile Gotik üslubu yansıtmaktadır.
Kilisenin 5 kapısı vardır. Ana kapı batıdadır. İki kapı kuzeye, iki kapı da güneye açılır. Ana kapının batıya bakıyor olması, Ermenilerin kiliseye girerken yüzlerine güneşin vurması içindir.
Modern Ermenî mimarisinin Dünya içindeki en güzel örneklerinden birini teşkil eder. Çanı Brezilya’da yaşayan bir Ermenî olan Hrant Köşkeryan tarafından Güney Amerika’da özel olarak döktürülmüştür, 3 ton civârındadır, ve şu an Gaziantep Müzesindedir.
Sâdece Ermeni kiliselerine has birkaç olgusu vardır:
-Koro için, kubbeye yakın üst katı mevcuttur,
-Girişi doğu tarafındadır.
18. yüzyılın ortalarından itibaren ticaretle birlikte zanaat işlerini de ellerinde bulunduran Antepli Ermeniler, kentin ekonomik yaşamında önemli bir yer edinmişlerdi. Kent, çömlekçilik, dericilik (maroken), dokumacılık ve nakış işleriyle ün salmıştı. Ermeni girişimciler sayesinde sanayileşmenin ilk adımları da bu dönemde atılmıştı. Bağcılık, tütüncülük, yün, zeytinyağı ve bal üretimi, tabakçılık, marangozluk, demircilik ve kuyumculuk da Ermenilerin önde gelen uğraşları arasındaydı.
1919’un başında İngiliz kuvvetlerinin Antep’e girmesi, 1915’te Ermeni Yüksek Platosu’ndan göç ettirilenlerden sağ kalanların geri dönmesine neden oldu. Yılsonunda geriye dönenlerin sayısı, toplam 45 bin olan kent nüfusunun yaklaşık üçte biri kadardı (18 bin). Ermenilerin göçe zorlanmasının kentte büyük bir yıkıma yol açması, yörede yaşayan binlerce Müslüman’ın batıya göç etmesine neden oldu. Güvenliğin yeniden sağlanmasıyla geri dönen Ermeniler, harabeye dönen kenti yeniden yapılandırmaya koyuldular.
Ekim 1919’da, İngilizler, yerlerini, bir Ermeni birliğince desteklenen küçük bir Fransız askeri birliğine bırakarak kenti terk ettiler. Fakat bu yeni savunma düzeni, bölgenin denetimini zora soktu. 1920-1921’de, Antepli Ermeniler, 314 gün boyunca hükümet güçlerine karşı direnerek, kuşatmayı kaldırmayı başardılar. Fransızların Ankara ile anlaşarak askerlerini geri çekmesiyle birlikte, Ermenilerin yaşamlarını bölgede devam ettirme ümitleri de sönmüş oldu ve 1922’den itibaren, katliamlara maruz kalmamak için ülkelerini sonsuza dek terk etmek zorunda kaldılar.
Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ülkelerinden tehcir ve katl edilen Ermeniler yok olmuş nedeniyle Surp Asdvadzadzin Kilisesi uzun bir süre boş kalmıştır. Daha sonra ise, 1980 tarihine kadar hapishane olarak kullanılmıştır. 1984 yılında tamirata alınan kilise, 1988 yılında ise Kurtuluş Cami olarak ibadete açılmıştır.
Bir tarih hazinesi gibi eski ihtişamından hiç bir şey kaybetmeyen Kurtuluş Cami, Gaziantep’in en büyük camilerindendir.
Anadolu’da genellikle üstü örtülmek istenen Ermeni tarihini tamamen sahiplenen tavrın, aslında Antep’teki genel kanıyı yansıttığını görmekteyiz. Antep halkı, Antepli Ermenilerin tarihi ile oldukça barışık.
Meşhur Kurtuluş Cami’inin, Eski Surp Asdvadzadzin Kilisesi olduğunu herkes biliyor ve söylüyor.
1800’lerde Antep’te toplam Ermeni 25 eğitim kurumu var olmuş. Surp Asdvadzadzin Kilisesi kompleksin 100 metre ilerisinden çember içinde birçok küçük kilise de var idi.
Surp Asdvadzadzin mahallesinde bulunan yapıların çoğunu her ne kadar yarı yıkık binalar olursa da Ermeni mahallesi olarak tüm heybetiyle gözler önüne seriyor. Ermeni sokakların buram buram tarihi göriyoruz.
Sonuç olarak, Türkiye’de Ermeni eserlerine karşı yok etme politikası hakkında ve Dün ve Bugün muhasebesini yapmak gerekirse tek bir şey söylenebilir; Türkiye’de her bir Ermeni kültürel miras Ermenilerin varlığını çağrıştırır diye yok edilir. Dimdik ayakta kalan yapı, Hristyan ibadeti olmakdan çıkmış ve zorla islam ibadet yeri olmuş.
Aşağda bulunan çift fotoğraf bir gerçeği görsel olarak sunmak üzere eşleştirilmiş.
Dün ve Bugününü, 2 fotoğraflarla, ortaya çıkarılan Surp Asdvadzadzin kilisenin üzerinde sonradan eklenen minare ile islam camie dönüştürülmüş.
Dün; Ermeni kilise olarak ibadet edilen yapıda hiç bir bayrak bulunmazken, bugün mihrabda Türk bayrak bulunmakta. Aklımıza hemen bu soru gelmekte: Allah’ın evinde millet bayrağın ne işi var? eğer var ise niye Türkiye’de bulunan başka camilerde Türk bayrağı göremiyoruz!
Dün ve bugününü ve bu arada oluşmuş bazen nefes kesen, bazen sarsan ama kesinlikle şaşırtan değişimi inanılmaz fotoğraf ile göstermek istedik.
Fotoğraflar bize sadecde gerçeği sunuyor ve bunlara bakarak muhteşem Surp Asdvadzadzin kilisenin dünü ve bugününü göstermekteydir, nitekim sonuç çıkartmayı da sayın okuyucularımıza bırakıyoruz.
http://team-aow.discuforum.info/t1923-Antep-Surp-Astvadzadzin-Kilisesi-Simdilerde-Cami.htm
Leave a Reply