Mardin, 1915 tehciri sırasında Ermenilerin varlıklarına el konulmasının en yoğun yaşandığı yerlerden birisi. Çünkü bu kent, Hristiyan varlığı bakımından çok önemli bir merkez ve Ermenilerin ticaret ve zanaatte yoğun etkinlikleri var.
İSTANBUL- 98. yılında olan Ermeni soykırımının 1 milyon insanın katledilmesinin yanı sıra diğer boyutu da Ermenilerin varlıklarına el konulması. Bugün büyük sermaye sahiplerinin Ermenilerin mal varlıklarına el koyarak servetlerini oluşturduğu biliniyor. Devlet yetkilileri tehcir ettikleri Ermenilerin varlıklarını hem kendi zimmetine geçirerek büyük servetlere sahip olurken, hem de pek çok Ermeni’nin evi kamu binasına dönüştürüldü.
Ermenilerin varlıklarına el konulmasının en yoğun yaşandığı yerlerden birisi de Mardin. Çünkü bu kent, Hristiyan varlığı bakımından bölgenin en önemli merkezlerinden birisi ve 1915 öncesi Ermenilerin ticaret ve zanaatte yoğun etkinliklerinin bulunduğu bir yer.
Mardin’de 1915’e gelindiğinde, tehcir planının uygulanması için yeni görevlendirmeler yapılır. Mart 1915’de Ermeni düşmanı ve Türk milliyetçisi olan Dr. Reşid, Diyarbekir Valiliği’ne atanır. Reşid Bey’in ilk işi Ermeni mallarına el konulması için bir komisyon kurmak olur. Reşid Bey, merkezi soykırım planını, Diyarbekir’in yanı sıra Mardin’de de uygular. Planın uygulanması için önce Mardin mutasarrıfı Hilmi Bey’i, ardından yerine gelen Şefik Bey’i azleder ve yerine İbrahim Bedreddin’i tayin eder.
Mehmed Reşid Bey, 1918’de yazdığı anılarında soykırımı “sadece vücuttaki habis urları temizlemek” olarak tarif ederken, tehcir sonrası artan kişisel serveti dikkat çekici: Takılar, değerli taşlar, bir yığın halı, antika, piyano çaldığına dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen piyano.
Tehcirden sonra el konulan mülklerin tapulatılması ise 1950’li yılları buluyor. 1950-51 yıllarında dönemin gazetelerinde çok sayıda Sulh Hukuk Mahkemesi kararları bulunuyor.
Katliamların planlayıcı ve organizatörlerinden mebus Feyzi Bey’in ise el koyduğu birçok köy, akar, taşınmaz, para ve ziynet eşyasının yanı sıra 1915 öncesi 600 işçinin çalıştığı Kazancıyan’ın bakır madeni işletmesine de el koyduğu belirtiliyor.
MALLARI PAYLAŞIM KAVGALARI
Ayrıca, Ermeni mallarının kime kalacağı konusunda çatışmalar yaşandığı da belirtiliyor. Bu nedenle ölümler de yaşandığı, polis arşivlerinde bu tür şiddet ve çatışma olaylarının kaydı bulunduğu biliniyor.
Ermenilerin el konulan varlıkları, devlet görevlileri tarafından paylaşılırken, bir kısım mülkler de kamu binalarına dönüştürüldü. Ayrıca devletin masraflarını karşılaması, devletin özel sektöre ve şahıslara sübvansiyonu da bu Ermenilerin el konulan varlıkları ile karşılandı. Bu mallar aynı zamanda tehcir masraflarında da kullanıldı.
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivine göre, Mardin’de 1915 soykırımında el konulup paylaşımdan arta kalan 248 emlak, Cumhuriyet dönemine devredildi. Bunun dışında Mardin Katolik Ermeni Cemaatine ait 155 mülk, 1936 beyannamesinde kaydolmadığı için bunlar mütevelli heyet tarafından kullanılıyor.
TAZBAZYAN’IN KÜRKÜ MUSTAFA KEMAL’E HEDİYE EDİLDİ
Bu arada, soykırıma katılan kadrolar, 1917 yılında Mardin’e gelen ve o dönemde Diyarbakır’da bulunan 2. Ordu Komutan Vekili olan Mustafa Kemal’i karşılayanlar arasındadır. Bunlardan Abdülrahman Kavvas, Belediye Başkanı Hıdır Çelebi’nin evinde Mustafa Kemal’e Samur derisinden bir kürk hediye eder. Tazbazyan’dan el konularak Mustafa Kemal’e armağan edilen bu kürk halen Konya’daki Atatürk Müzesi’nde bulunuyor.
BİRİNCİ AMAÇ İNSANLARI YOK ETME, MALLAR İKİNCİL KONU
Araştırmacı yazar Sait Çetinoğlu, Ermeni soykırımının “çağdaş tarihin en kapsamlı mal aktarma örneği” olarak yorumlarken, şöyle diyor: “Osmanlı Ermenileri için bu politika yıkıcıydı, belki de dünyanın sonu niteliğindeydi. Çünkü olanlar sadece mal kaybı ile ilgili değildir. Mal kaybetmeyi kimse sevmez ancak insanlar buna ek olarak profesyonel kimliklerini de kaybetti. Halep’te sokak süpürmeye başlayan eczacılar, profesörler oldu. Ermeni soykırımına maruz kalanların toplumsal hareketlilik bağlamında aşağıya doğru iniş göstermesi de fark edilmesi gereken bir unsurdur. Elitler için (Talat, Enver, Cemal) yaşananlar ideolojikti. Orta sınıf için Ermeni mallarına el koymada rekabet, sıradan insanlar için ise yağma ve çalmaydı. Belgelerin de işaret ettiği gibi soykırımın birincil amacı mal aktarımı değildi. Birincil amaç insanlarla, insanları yok etmeyle alakalıydı. Mallar ikincil konuydu. Bu ekonomik değil ulusal meseleydi.”
*Yazar Sait Çetinoğlu’nun arşivinden yararlanılmıştır.
http://www.etha.com.tr/Haber/2013/04/23/guncel/1915-en-kapsamli-mal-aktarimi/
Leave a Reply