Soykırım hafızasının korunması ve yayılması konusunda iki yaklaşım

Khachatur-Kobelyan-150x150Khaçatur Kopelyan

Soykırım yaşamış herhangi bir milletin önemli sorunlarından biri, soykırım hafızasının etnik ortamın haricinde, o milletin, devletin sınırları dışında da korunması ve yayılmasıdır. Soykırımın kolektif ve tarihi hafızası, siyasette ve toplum yaşamında önemli bir rol oynamaktadır[1].

Bu makalenin amacı, Ermeni Soykırımı ile Yahudi Holokost’u örneğinde, soykırım hafızasının korunması ve yayılmasının iki farklı yaklaşımlarını sunmak ve karşılaştırmaktır.

Ermeni Soykırımı ile Yahudi Holokostu hafızasının korunması ve yayılması yaklaşımlarını araştırmak için aşağıda belirtilen üç özellikleri seçtik.

1)      Belirtilen milletin (Ermeni, Yahudi) soykırım hafızasının korunması ve yayılması metodunun en yaygın (en çok kabul gören) birimi.[2]

2)      Soykırım kurbanlarının anma günü (rememrance day) ve soykırım olaylarının yıldönümlerinin, müzeler, anı-kompleksleri ve abidelerin inşası bağlamında anılması.

3)      Öz savunma, toplu isyan ve ayaklanmaların, Ermeni Soykırımı ve Yahudi Holokostu’na adanmış müzelerin kalıcı sergileri konseptine katılımı.

1)      Ermeni Soykırımı hafızasının korunması ve yayılması metodunun en yaygın (en çok kabul gören) birimi anıt veya abidedir, Yahudi Holokostu durumunda ise, benzer bir birim olarak müzeyi, müze anı-kompleksi ve bilimsel-eğitimsel merkezi kabul edebiliriz.

2010 yılı itibarıyla dünyanın 44 ülkesinde Ermeni Soykırımı kurbanlarına adanmış 288 abide ve anıt inşa edilmiştir.[3] 2009 yılı itibarıyla dünyanın 28 ülkesinde Holokost’a adanmış 264 bilim-eğitim merkezi ve müze bulunmaktadır.[4] Tablo No 1’de, Ermeni Soykırımı kurbanları anısına adanmış abidelerin sayısı sunulmaktadır.

Tablo 1

Kıta veya ülke

Abidelerin sayısı

Yüzde oranı

Amerika

40

13,9%

Avustralya

2

0,7%

Asya

50

17,4%

Afrika

5

1,7%

Avrupa

100

34,7%

BDT devletleri

33

11,4%

Ermenistan Cumhuriyeti

57

19,8%

Dağlık Karabağ Cumhuriyeti

1

0,3%

Abidelerin yaklaşık 1/3’i Avrupa’da bulunmakta, halbuki büyük bir Ermeni diaspora topluluğunun bulunduğu Amerika ve Okyanusya’da abidelerin toplamı %15’i geçmemektedir.

İlk abide, 1932 yılında Nikosia’da inşa edilmiştir.[5] Sayıca en çok abidenin Fransa’da (43) inşa edilmiş olmasını, Fransa’daki büyük Ermeni cemaatinin varlığı ve Ermeni lobisinin aktif faaliyetiyle açıklamak mümkündür. Fransa’nın 29 Mayıs 1998 tarihinde 1915 Ermeni Soykırımını alenen kabul etmesi boşuna değildir.[6] Günümüz Fransız başkanı François Hollande ise, 2015 yılında Paris’te, devletin imkânlarıyla bir Ermeni Soykırımı müzesi kurmayı düşündüğünü belirtmiştir.[7] Ermeni Soykırımı kurbanları anısına ithaf edilmiş abidelerin sayısı açısından ikinci ülke, 31 abide ile Suriye’dir. Bu ülkede de güçlü bir Ermeni cemaati bulunmaktadır (cemaatin büyük bir kısmı Ermeni Soykırımı’ndan hayatta kalanların varisidir), bunun haricinde, Suriye coğrafyası, Ermeni Soykırımı’nın gerçekleşmiş olduğu bölge olup, Ermeni Soykırımı’na ithaf edilmiş ilk müze sergisinin (1991) burada açılmış olduğu da tesadüf değildir.[8]

Ermenistan’da, Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısına adanmış ilk abide 1965 yılında kurulmuş, 1967 yılına kadar ise Ermenistan’da sadece iki abide bulunmaktaydı. Hâlbuki bu arada, diasporanın çabalarıyla, dünyanın 13 ülkesinde 25 abidenin inşa edilmiş olduğunu belirtmek gerekir. Bu olgu, Ermenistan’da Sovyet düzeninin yerleşmesinden sonra soykırımla ilgili konuşmaların giderek sönmesi, genel olarak da Ermeni-Türk çatışmalarını anmanın hoş görülmemesiyle ilgilidir. Tersine, milli olan her şey giderek kabul edilmemekte ve menfi bir renge bürünmekteydi. Lakin devrim inşasının gürültüsü, şevki ve şaşaasının ortamında “unutulmuş” geçmişin sesleri giderek artmaya başlar.[9]

1965 yılından başlayarak Yerevan’da, Dsidsernakaberd’in panoramik tepesinde, fakat en önemlisi, şehir merkezinden uzak olarak, hayli kısa bir sürede bir anı-kompleksi inşa edilir. Halk, 24 Nisan 1968 tarihinde başkentin sokakları ve meydanlarının aksine, Soykırım kurbanlarının anıtına çiçekler yerleştirmek için, düzenli sıralar halinde şehrin uç kısmına akın eder. Böylelikle, 24 Nisan 1965 tarihindeki toplu gösteriler, takip eden yıllarda, resmi olarak izin verilmemiş yas yürüyüşlerine dönüşür.[10]

Lakin Sovyet Ermenistan’ında, 1988 yılına kadar çok az sayıda abideler bulunmaktaydı (toplam 9). Özellikle Gorbaçov döneminin «Перестрoйка»-sı (Perestroyka/Yeniden yapılanma-çev. notu) ve Karabağ hareketi yıllarında,[11] ayrıca Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra durum değişir. 1987-1995 yıllarıyla tarihlendireceğimiz bu dalga esnasında, Ermeni Soykırımı’na ithaf edilmiş abidelerin %24’ü (68 adet) inşa edilmiştir. İkinci dalga, 2005 yılından sonra, Ermeni Soykırımı’nın 90. yıldönümünden sonra gerçekleşmiş, özellikle 2005-2010 yılları arasında abidelerin %32’si (92 adet) kurulmuştur.

Tablo 2’de, Yahudi Holokostu’na ithaf edilmiş, dünyanın farklı yörelerindeki bilim-eğitim merkezleri ve müzeleri sunulmaktadır.

Tablo 2

Kıta veya ülke

Bilim-eğitim merkezleri ve müzelerin sayısı

Yüzde oranı

Amerika

204

77,2%

Avustralya

3

1,1%

Asya

3

1,1%

Afrika

1

0.3%

Avrupa

36

13,6%

BDT devletleri

5

1,8%

İsrail

12

4,5%

 

Amerika ve Okyanusya’da yaklaşık 207 bilim-eğitim merkezi ve müzesi bulunduğu ve aslan payının, 191 birimle (%72,3) ABD’ye düşmesinden dolayı devasa bir kutuplaşma görülmektedir. Bunu, en büyük Yahudi diasporasının ABD’de bulunması ve Yahudi Holokostu’nu belli bir oranda Amerikalıların değer sisteminin bir parçası olarak kabul edebilmemizle yorumlamak mümkündür.[12]

Kanımızca, Yahudi Holokostu’nun hafızasının korunması ve yayılması metodunun en yaygın (en çok kabul gören) birimi, sıklıkla aynı yapı içinde var olan ve birbirini tamamlayan bilim-eğitim merkezi ve müzedir. Bunlar, Ermeni Soykırımı hafızasının korunması ve yayılması metodunun en yaygın (en çok kabul gören) birimiyle karşılaştırıldığında, korumanın haricinde, soykırım hafızasını etnos çevresinin dışında da yayma ve diğer etnoslar, milletler ve devletlerin değer sistemine ithal etmeye çalışma konusunda daha geniş imkânlar sunmaktadır.

2)      Soykırım kurbanlarının anma günü (rememrance day) ve soykırım olaylarının yıldönümlerinin, müzeler, anı-kompleksleri ve abide inşası bağlamında anılması enteresandır. Bu iki durum da, Ermeni Soykırımı ve Yahudi Holokostu olayında farklıdır. İki durumda da soykırım süreci birkaç yıl sürmüş olup, kurbanların anılması veya müze, anı-kompleksi kuruluşu için belli bir tarihin seçilmesinin, hafızaların korunması ve yayılması özelliklerinin şekillenmesi sürecinde önemli bir rol oynamaktadır.

Soykırım kurbanlarının anma günü, hem Ermeni, hem de Yahudi halkı arasında yapısal özelliklere sahip olup, en belirgin farkı, anı gününün adlandırılmasındadır. “Ermeni Soykırımı’nın masum kurbanlarını anma günü”, “Holokost şehitleri ile kahramanlarını anma günü (Holocaust Martyrs’ and Heroes’ Remembrance Day)”.

Görüldüğü gibi, Yahudiler, Nazilere karşı kahramanca mücadele edenleri de özel olarak belirtmektedir. Ermeni Soykırımı yıllarında ciddi öz savunma çatışmaları gerçekleşmiş olmasına rağmen, bizim durumumuzda benzer bir ayırım bulunmamaktadır.[13] Ermeni Soykırımı’nı anma günü, Batı Ermenistan aydınlarının “başlarının uçurulduğu” gün olan 24 Nisanda hatırlanmaktadır. Yahudi Holokostu’nu anma günü ise, İsrail Kneseti’nin 1953 kararına göre, Nisan sonu veya Mayıs başına tekabül eden[14] (hem Ermeni Soykırımı, hem de Yahudi Holokostu’nun anı gününün 24 Nisan’a denk geleceği 2017 yılı ilginç olacaktır)[15] Yahudilerin Nisan ayının 27. gününde[16] gerçekleşmektedir. Bunun haricinde, 2006 yılında BM Genel Kurulu tarafından 27 Ocak[17], “Holokost kurbanlarını anmaya yönelik yıllık uluslar arası gün” olarak kabul edilmiştir.

Soykırım kurbanlarını anma amacıyla bu günün seçilmiş olması, en az iki faktörle ilgilidir. Öncelikle, İsrail devletinin kuruluşunun, Arap-İsrail savaşlarıyla çakışmış olmasından dolayı,[18] o şartlarda Yahudi Holokostu’nun anılması bağlamında Yahudi milletini sadece kurban rolünde göstermek uygun değildi ve yeni oluşturulmuş İsrail ordusu için yeni motivasyonlar bulmak gerekiyordu. İkinci faktör, Yahudi Holokostu uluslar arası alanda telin edilmişti ve artık Yahudi milletini “kurban” rolünden çıkarmak gerekiyordu.

Ermeni Soykırımı ve Yahudi Holokostu’na itaf edilmiş anıtlar, müzeler ve anı-komplekslerinin kurulması, soykırım süreçlerinin yıldönümleriyle büyük oranda bağlantılıdır. Ermeni Soykırımı’na ithaf edilen anıtların 103’ü (yaklaşık %36) Ermeni Soykırımı’nı anma yıldönümlerinde (Ermeni Soykırımı’nın anılmasında 1915 özel bir yer tutmaktadır) inşa edilmiştir. Ermeni Soykırımı’na ithaf edilmiş tek büyük müze ise 1995 yılında, Ermeni Soykırımı’nın masum kurbanlarının anılmasının 80. yıldönümünde açılmıştır. Yahudi Holokostu’na ithaf edilmiş müzelerin açılışında tamamen farklı bir yaklaşım görmekteyiz. İsrail’de bulunan Yad Vaşem[19], 1953 yılında, Varşova gettosu isyanının[20] onuncu yıldönümünde açılmış, Washington’da bulunan MNHHT[21] ise, 1993 yılında, aynı olayın 50. yıldönümünde (belirtilen olgunun yıldönümlerinde genel olarak 21 (%8) müze ve bilim-eğitim merkezi açılmıştır). Naziler tarafından oluşturulmuş en büyük toplama kampı olan Auschwitz-Birkenau’nun kurtarılması yıldönümlerinde de müzelerin açılışını tertiplemek yaygındır. Yahudi Holokostu’na ithaf edilen müze ve bilim-eğitim merkezlerinin kurulmasının en yoğun dönemi olarak, 184 kuruluşun (yaklaşık %69) oluşturulduğu 1979-2000 yıllarını kabul edebiliriz.

3)      Üçüncü faktör, öz savunma, toplu isyan ve ayaklanmaların, Ermeni Soykırımı ve Yahudi Holokostu’na adanmış müzelerin kalıcı sergileri konseptine katılımıdır. Ermeni Soykırımı Müzesi, 18 yıllık tarihindeki kalıcı sergilerinde, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni Soykırımı yıllarında oluşan güçlü öz savunma mücadelelerine hemen-hemen değinmemiş, sadece Musa Dağı’nın kahramanlık mücadelesine ayrılmış küçük bir kısım (kanımızca, bu kısmın varlığı, büyük oranda Franz Werfel’in “Musa Dağı’nda kırk gün” kitabının olgusuyla ilgilidir) istisna teşkil etmekle birlikte, kalıcı sergide sürekli yer bulmamaktadır.[22] Halbuki Yahudi Holokostu’na ithaf edilen hemen tüm müzelerin kalıcı sergilerinin konseptinde, Varşova gettosunun ayaklanması ve münferit isyanlar kısmı, özgün bir yere sahiptir.[23]

Dahası, Pavel Polayan, «Между Аушвицем и Бабьим Яром: Размышления и исследования о Катастрофе» kitabının ikinci kısmını, Zalman Gradovski’ye[24] ve onun, isyanın gidişatını takdim eden günlüklerine ayırarak, Yad Vaşem’in dahi, Gradovski’nin günlüklerini yayınlamak için “para bulamadığı” konusunda ilginç bir fikir ileri sürmekte ve ardından “bulamıyor musunuz, yoksa bulmak istemiyor musunuz” diye eklemektedir, çünkü bu günlükler, müzelerdeki sergilerde takdim edilen “kahramanlık” konseptine pek uymamaktaydı.

İlgili gözlemlerden, Ermeni Soykırımı ile Yahudi Holokostu hafızasının korunması ve yayılması yaklaşımları ve geliştirilmesi perspektiflerinin tamamen farklı olduğu sonucuna varmaktayız. Ermeniler arasında, genelde Soykırım’ın anma yıldönümlerinde abidelerin inşa edilmesi yaygındır, Yahudilerde de benzer yaklaşımlar olmakla birlikte daha zayıf vurgulanmaktadır. Soykırım kurbanlarını anma gününün seçimi, Yahudiler arasında, daha çok mücadele, Ermenilerde ise kurban statüsü ve yas anlamı taşımaktadır. Kalıcı müze sergileri konseptinde öz savunmalar, toplu ayaklanmalar ve isyanların eklenmesi veya bunların eksikliği, bir önceki sonucu tamamlamakta ve gelecek nesillere ne “kalitede” bir hafıza sunulduğunu kanıtlamaktadır.

Kopelyan Kh., Soykırım hafızasının korunması ve yayılması konusunda iki yaklaşım. “Ermeni halk kültürü” XIII. Ermeni kültüründe geleneksel ve modern olanı, redakte eden S. Harutyunyan, H. Marutyan, S. Hobosyan, T. Hayrapetyan, L. Abrahamyan, Yerevan: “Gitutyun”, 2014, s.350-357.


 

[1] H. Marutyan, Ermeni kimliğinin betimlenmesi. 1. cilt, Soykırım hafızası ve Karabağ hareketi, Yerevan, 2009, s.53.

[2] Araştırma yöneticim, tarih doktoru Harutyun Marutyan’a, münazaralarımız esnasında dikkatimi bu konuya çekmiş olduğu, düşüncelerini benimle paylaştığı ve yararlı fikirler verdiği için kendisine derin şükranlarımı iletirim.

[3] Ayrıntılı olarak bk. Acı, anı ve mücadele anıtları, Yerevan, 2010, s.11-20, http://akunq.net/am/?p=27480; http://www.armenian-genocide.org/memorials.html

[4] Ayrıntılı olarak bk. W. Shulman, Association of Holocaust organizations, Houston, 2009.

[5] Ayrıntılı olarak bk. Acı, anı ve mücadele anıtları.

[6] Ayrıntılı olarak bk. L. Barseğyan, Ermeni soykırımı, Yerevan, 2005, s.431-476. http://www.armenian-genocide.org/Affirmation.155/current_category.7/affirmation_detail.html

[8] Ayrıntılı olarak bk. ttp://www.armenian-genocide.org/Memorial.110/current_category.72/memorials_detail.html

[9] H. Marutyan, belirtilen çalışma, s.70.

[10] A.g.e., s.71.

[11] Soykırım hafızası ve Karabağ hareketi arasındaki bağlantı ile ilgili ayrıntılı olarak bk. H. Marutyan, belirtilen çalışma.

[12] Konuyla ilgili bk. ayrıca Edward T. Linenthal, Preserving Memory: The Struggle to Create America’s Ho­­lo­caust Museum, New York, 2001, pp. 44, 216.

[13] Bu konuyla ilgili çok sayıda çalışmalar vardır. Bu sıradaki son ayrıntılı çalışma R. Sahakyan, Batı Ermenilerinin Soykırımı ve öz savunma çatışmaları 1915, Yerevan, 2005. Bk. ayrıca H. Marutyan, belirtilen çalışma, s. 64-65. H. Marutyan, Ermeni Soykırımı ile Yahudi Holokostu hafızasının yapısal özellikleri, Tarih ve Edebiyat Üniversitesi, 2011, sayı 2.

[14] 14Yahudi parlamentosu bu günü, Varşova Yahudi gettosunda faşistlere karşı ayaklanmanın başlangıcı ve İsrail’in bağımsızlık günü arasında bir yer teşkil ettiğinden ve bu tarihin, geleneksel Yahudi yasının (Counting of the Omer) içinde yer aldığından dolayı seçmiştir. H. Marutyan, Ermeni kimliğinin betimlenmesi, s.65.

[15] H. Marutyan, Yad Vaşem, İsrail’de Holokost’la ilgili hafıza, http://www.noravank.am/am/?page=analitics&nid=747.

[17] 27 Ocak 1945, Auschwıtz-Birkenau’nun Sovyet orduları tarafından kurtarılmasının tarihidir. Ayrıntılı olarak bk. Louis Weber, The Holocaust chronicle, Illinois, 2009, p. 591.

[18] 14 Mayıs 1948 tarihinde, Filistin üzerindeki Britanya mandasının sona ermesinden bir gün önce, Davit Ben-Gurion tarafından, bağımsız Yahudi devletinin, BM planıyla öngörülen bölgede kurulmuş olduğu ilan edilir. Arap Ligası ülkeleri, ertesi günü İsrail’e savaş ilan ederek, beş Arap ülkesi (Suriye, Mısır, Lübnan Irak ve Transürdün) hemen yeni kurulan ülkeye saldırıp Arap-İsrail savaşını başlattılar. Bu savaş İsrail’de “Bağımsızlık savaşı” olarak anılmıştır. Ayrıntılı olarak bk. http://esod.spb.ru/history/israel.html.

[19] Yahudi halkının Avrupa kısmının felaketinin kurbanları anısına kurulan anı-kompleksi “Yad Vaşem, Holokost şehitleri ve kahramanları [hakkında] hafıza [sağlama] konusunda yetkili kurul” (Yad Vashem. The Holocaust Martyrs’ and Heroes’ Remembrance Authority).

[20] İsyan 23 Nisan 1943 tarihinden 16 Mayısa kadar sürmüştür.

[21] Birleşik Devletler Holokost anı müzesi (United States Holocaust Memorial Museum).

[22] Bu durum, Ermeni Soykırımı Müzesi (ESM) arşivinin kalıcı sergisindeki fotoğraflar arasında benzer bir bölümün eksikliğini kanıtlamaktadır. Lakin ESM müdürü H. Demoyan’ın sözleriyle, ESM’nin, 2015 yılında öngörülen yeni sergisinde, Ermenilerin öz savunma çatışmalarını ihtiva eden ve Ermeni kahramanların anısını ölümsüzleştiren bir kısım da bulunacaktır.

[23] Jeshajahu Weinberg, Rina Elieli, The Holocaust Museum in Washington, New York 1995, p. 108.

[24] 7 Ekim 1944 Auschwitz-Birkenau isyancılarından biri (1908/9-1944), çatışma esnasında hayatını kaybetmiştir.

Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan

Akunq.net

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *