Hakob Çakıryan: “Türkiye’nin sıfır sorununa karşılık sıfır dostu vardır”

Hakob ChakiryanHasmik Harutyunyan/Armenpress

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir dizi Türk medya aracına Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesinin bir vizyon olmaya devam ettiğini ve bu sorunun Türkiye’nin dış siyaseti gündeminde yer aldığını beyan etmiştir. 12 Aralık’ta Yerevan’da Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Bakanlar Konseyi’nin 29. Toplantısı yapılacaktır. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bu toplantıya davet edilmiştir. “Armenpress” haber ajansı, Türkolog Hakob Çakıryan’ın, Ermeni-Türk ilişkileri ve Davutoğlu’nun ziyaretiyle ilgili olarak yaptığı değerlendirmeleri sunmaktadır.

Soru- Sayın Çakıryan, Ermeni-Türk uzlaşması, 5 sene önce başlanan sözde “Futbol diplomasisi” gibi Türkiye’nin dış siyaseti gündeminde yer almaya devam etmekte midir?

Cevap- Ermeni-Türk ilişkileri, Türkiye’nin en önemli konularından biri değildir. Bölgede durum gergindir. Türkiye, Suriye krizi yüzünden tüm komşularıyla, Suriye, Irak ve İran ile ilişkilerini gerginleştirmiştir. Davutoğlu’nun, bütün komşu devletlerle var olan sorunları sıfırlamak için güttüğü politika, bugün Türkiye’nin sıfır dostu olmasına yol açmıştır. Bölgedeki durum, Ermeni-Türk ilişkilerini geliştirmek için girişimlerde bulunmak için hiç uygun değildir. Ayrıca Türkiye’de Kürt sorunu da gergin durumdadır. Her ne kadar da PKK silahlı mücadelesine son vermişse de, son dönem Kürtler özgürlük, bağımsızlık ve Kürt Federasyonu’ndan sözetmeğe başlamıştır. Erdoğan’ın, Kürt sorunu konusunda Kürt Açılımı girişiminde bulunmasına rağmen bu teşebbüs aslında barıştırma değil, silahlı çatışmalara son verme girişimi olarak değerlendirilebilir. Erdoğan “Bir devlet, bir millet, bir bayrak” diye beyan ediyor. Demek ki Kürtler konusunda kültürel özerklik bile söz konusu olamaz.

Soru- O halde Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Ermeni-Türk ilişkilerinin Türkiye gündeminde önemli bir yer tuttuğuna ilişkin açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunlar sadece beyanat mı?

Cevap- Elbette ki beyanatlardır. Ermeni-Türk Protokolleri imzalandığında Davutoğlu, ancak bir sene önce Türkiye Dışişleri Bakanlığına tayin edilmişti. Davutoğlu, konuyla ilgili olarak birbirine aykırı gelen açıklamalar yapıyordu. Protokollerin imza günü arifesinde Davutoğlu, Türkiye’nin Ermenistan’la olan sınır kapısını açmayı öngörmediğini beyan ederken, 2 gün sonra Türkiye-Ermenistan sınırının yeni yıldan önce açılacağını söyledi. Dolayısıyla Davutoğlu’nun açıklamaları ciddiye alınmamalıdır. Davutoğlu her zaman, “Ermenistan ile ilişkilerinin düzenlenmesinin gündemde yer aldığını, fakat…” demiştir. Bu fakat ise belirtilen önkoşul dilidir. Eğer Türkiye, uluslararası baskılar pahasına bu protokolleri onaylamıyorsa, bir sözlü beyanattan ne beklenebilir? Protokollerin hazırlanması için aylar süren çalışmalar yapılmıştı. Ermeni ve Türk diplomatlar, Bern’de gizli temaslarda bulunmuştu. Bu görüşmeler, daha sonra dışişleri bakanları düzeyine ulaşmıştır. Yani, diyalog bir siyasi müzakereye dönüşmüştür. Bunların neticesinde de protokoller imzalanmıştır. Fakat bundan sonra Türkiye, tavrını hemen değiştirip, önşartlar ortaya çıkardı. Bunun şu iki sebebi vardı: Türkiye, bu protokoller sayesinde Ermeni Soykırımı’nın uluslararası tanınması sürecine engel olabileceğini bekliyordu. Fakat beceremedi. Erdoğan, Ermeni-Türk uzlaşması sürecine dolaylı olarak katılan ABD, Fransa ve Rusya’nın aracılığıyla da, Ermenistan’ın Karabağ konusunda adım atması için baskılar uygulamayı ummaktaydı. İşte o amaçla Erdoğan Washington veMoskova’yı ziyaret etmişti. Ancak, Erdoğan’a Karabağ meselesinin Ermeni-Türk ilişkileriyle hiç bir alakası olmadığı ve bunların iki farklı süreç olduğu denildi ve Erdoğan, büyük devletler aracılığıyla Ermenistan’a baskı uygulayamadığını anlayınca Ermeni-Türk Protokolleri’nden vaz geçti.

Soru- Demek ki, Davutoğlu, 12 Aralık’ta Ermenistan’ı ziyaret etse de, bu ziyaret sadece Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne katılmak için mi yapılacak?

Cevap- Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nü kuran üyelerden biridir. Dolayısıyla, kurucu olup Ermenistan’daki toplantıya katılmaması, uluslararası kamuoyu tarafından doğru algılanmayacaktır. Örneğin benzer etkinliklere Ermenistan Dışişleri Bakanı bugüne kadar katılmıştır. Davutoğlu’nun Ermenistan’a gelmesi, tabii ki, Türkiye’nin Ermeni-Türk ilişkilerini aktifleştirmek istediği anlamına gelmez.

Soru- Suriye başta olmak üzere Yakın Doğu’da yaşanan olaylar ve bunların çözülümü, Türkiye’nin çıkarlarına aykırıdır. Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajının yara almış olduğuna ilişkin iddialar doğru mu?

Cevap- Evet, imajı yara almıştır. Türkiye, önce NATO üyesi devletlerini, sonra da Amerika’yı Suriye savaşına katılmalarını sağlamağa çalıştı. Fakat ABD başkanı ve dışişleri bakanı, bölgede yeni bir savaş açmak istemediklerini ilan ettiler. Oysa Türkiye, ABD yada NATO’nun da savaşa katılmalarını isterdi. Zira o suretle bölgede bir büyük devlet olabilirdi. Ama bu imkansızdır çünkü Mısır varken, Arap ülkeleri Türkiye’yi bir bölgesel önder olarak asla kabul etmezler. Ayrıca Türkler, Arap dünyası ülkelerine Osmanlı dönemini de hatırlatmaktadır. Osmanlı egemenliği ise Araplar için de kanlı olmuştur.

Türkçeye çeviren Meline Anumyan

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *