Savaşın ve barışın olduğu yerde yaşatmak istenilen tek şeydir güvercin. Biri savaş sona ersin öte ki barış hep olsun diye…
Bir de güvercinin yaşama sevinci yaşatmak isteyenlerden çok daha fazladır. Öyle ki; tedirgindir ölüme karşı, yaşamak ve yaşatmak için!
“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”
Irkçı gruplar tarafından ırkçılıkla suçlanıyordu. Meşru olması gereken Hrant ahpariğin bu sözleri yerine; sosyal medyanın, mahkemelerin, derin güçlerin tehditleri ve bu tehditlere sessiz kalan vicdan sahiplerini bile meşru kılıyordu.
Bir kampanyaya katılıyorum. Kampanyanın adı; “Ermeni Soykırımı Tanınsın”.
Kampanyaya gelen arkadaşlara; “Beni buraya getiren neydi?” sorusu yöneltildi. Herkesten farklı cevaplar geldi. Bir arkadaş; “Televizyonlarda Ermeni gazeteci Hrant Dink adında biri öldürüldü, yazıyor. Hiç tanımıyorum, hatta Ermeni sözcüğünü bile “Ermeni altınları” diye bilirdim. Altı yaşlarında iken kaldığım bir köyün çocukları ve ağabeyim ile birlikte mağaralara giderdik, birşeyler arardık. Sordum ağabeyime; “Ne arıyoruz ağabeyi ?” diye, bana “Ermeni altını arıyoruz.” diye cevap vermişti. Herkes ağlıyor, ben ağlıyorum. Hiç görmediğim ve ismini ilk defa duyduğum birine ağlıyorum. Sonra hayatını ve yazılarını okudum. Bugün bunun için burdayım.” cevabı beni çok etkilemişti.
Evet, bir yanımın Ermeni olmasına rağmen ben Hrant öldürüldüğünde Ermenilerin varlığından ve kendi kimliğimden haberdar oldum. Hepimizi kampanyada buluşturan Hrant ahparikti. Altını yerin altında aradı yüz yıldır bu millet. Yerin üstünde duran altından habersiz.
15 Eylül 1954 Bir altın bulunmuştu, büyüdükçe değeri artan.
Değeri arttıkça içini saran güvercin…
O gün söylenilen türkü “Sarı Gelin” idi.
Sarı gelin hem sevinçlerde hem de üzüntülerde dillenen bir türküdür.
Ayakta tutar, ölmüşler çoğalır; yaşar.
Oysa ki bir aşk türküsüdür “Sarı Gelin”.
Anlamı;
“Bulutlandı neynim aman neynim aman neynim aman dağlı gelin
Ben sevdiğimi alamadım,
Ahh…
Annen ölsün dağlı gelin dertli yarim.
Durdun tanrıçaya benziyorsun,
Neynim aman neynim aman dağlı gelin,
Gül gibisin,
Ahh…
Annen ölsün dağlı gelin dertli yarım.”
İyi ki doğdun Hrant ağparik.
Hepimizin içinde yaşayan bir güvercinsin, içimizde çoğalan…
Savaş sona ersin, barış hep olsun diye binler tedirgin şimdi !


Leave a Reply