Değerli ve güncel bir çalışma

Meline V. Anumyan

“Tehcir ve Taktil” Divan-ı Harb-i Örfî Zabıtları. İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922, Derleyenler: Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam[1].

‘Sevgili Hrant,

Bu kitabın yayınlandığını çok görmek istiyordun.

Hep bana “ver Agos yayını olarak basayım” diyordun.

Hatta ölümünden 13 gün önce,

Fahri ile Boncuk’ta yemek yerken de hatırlatmıştın.

İşte dileğin yerine geliyor.

Herşey konuştuğumuz gibi…

Rahat uyu’[2].

İttihatçıların, Ermenileri imha etme konusundaki siyasetlerinin, 1919-1922 tarihlerinde olağanüstü askeri mahkemelerde (Divan-ı Harb-i Örfî) görülmüş olan 60’ın üzerindeki dava sonucunda kabul edilen kararlar sayesinde Osmanlı İmparatorluğu tarafından resmi olarak telin edilmiş olduğu konusu, son yılların tarih yazımında giderek daha fazla yer bulmaktadır.

Tüm bu davalar, Birinci Dünya Savaşı esnasında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilerin tehciri ve taktili suçlamasıyla açılmıştır.

İttihat ve Terakki Partisi ve hükümeti üyeleri, Nisan-Temmuz 1919 tarihlerindeki yargılanmalarında, Ermenilerin tehciri ve imhası konusunda rol oynamış olan “Teşkilat-ı Mahsusa” teşkilatını kurmuş olmanın haricinde, ülkeyi sebepsiz yere savaşa sürüklemek, ekonomik çıkar sağlamak, karaborsada faaliyette bulunmak ve ülke güvenliğini tehlikeye atmakla suçlanmaktaydı.

N. H. Hovhannisyan’ın belirtmiş olduğu gibi, bu davaların görülmüş olması dahi önemli olup, bu yargılamalar sonucunda verilen hükümler sayesinde Osmanlı hükümeti, Ermeni Soykırımı’nı resmen tanımıştır[3].

Bu davalar, aynı zamanda Ermeni Soykırımı olgusunun tasdik edilmesi açısından da önemlidir, çünkü oturumlar, özellikle de 1919 yılındaki İttihat ve Terakki Partisi ile hükümeti üyelerinin yargılanması esnasında yöneltilen suçlamalar, dava süresince dinlenen şahitler ve davalıların ifadeleri, okunan şifreli telgraflar ve özellikle de kararları ihtiva eden belgeler, Ermenilerin toplu kıyımlarının, İttihatçılar ve hükümet tarafından taammüden ve planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olduğunun inkâr edilemez kanıtlarını teşkil etmektedir.

İttihat ve Terakki Partisi ve hükümeti üyelerinin mahkeme kayıtları, Arap harfli Osmanlıca şekliyle ilk olarak 1919 yılı sonlarında İstanbul’da, “Divan-ı Harb-i Örfî Zabıt Cerideleri” başlığıyla yayınlanmıştır.

Asıl davaların kayıtları, 1919-1920 yıllarında, sınırlı bir tirajla ve tekrar Osmanlıca olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi gazetesi “Takvîm-i Vekayi”de, ekleriyle birlikte yayınlanmıştır.

Bu resmi gazetede yayınlanmış olan başlıca davaların tüm oturumlarının kayıtları, ilk olarak Hayrettin Aydın tarafından 1991-1994 yıllarında Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsü vasıtasıyla gerçekleştirilen bir proje çerçevesinde Latin harflerine çevrilmişlerdir.

Daha sonraki yıllarda Ankara ve İstanbul’da oluşturulan iki uzman grubu tarafından bu ilk çeviri gözden geçirilerek, çeviri esnasında yer bulan hatalar düzeltilmiş, fakat Hayrettin Aydın tarafından düzenlenen ve Ankara ile İstanbul’daki uzmanlardan oluşan iki grup tarafından denetlenen bu derleme, salt Osmanlı kelime dağarcığıyla yayınlanmış, günümüz Türkçedeki anlamdaş sözcüklerle zenginleştirilmemiştir.

Bu önemli açık, uluslar arası üne sahip soykırım uzmanı, Profesör Vahakn Dadrian ve Ermeni Soykırımı olgusunu kabul eden uluslararası çapta ünlenmiş Türk tarihçi, “Clark” üniversitesi öğretim görevlisi, Profesör Taner Akçam tarafından doldurulmuştur.

Bu iki uzman tarafından ortaklaşa düzenlenen ve “Tehcir ve Taktil” Divan-ı Harb-i Örfî Zabıtları. İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922” başlığıyla 2008 yılında İstanbul’da yayınlanan bu değerli derlemede, ana davalarının bütün kayıtlarının Arap harfli Osmanlıca seçeneklerinin, Latin harfli Osmanlıcaya çevrilmiş şekilde sunulmasının haricinde, ekte sunulan Türkçe anlamdaş kelimeler sayesinde[4] okunuş da kolaylaştırılmıştır.

Bunun haricinde, Vahakn Dadrian ve Taner Akçam’ın ortaklaşa hazırladığı kitapta Ermenilerin tehciri ve katli suçlamasıyla görülen yargılamaların çok sayıda belgeleri, ilk defa olarak bilim dünyasının hizmetine sunulmaktadır.

Yazarların, kitabın önsözünde belirtmiş olduğu gibi, toplam 13 iddianame, duruşmaların kayıtları ve hükümleri ihtiva eden bu belgeler, Ermeni Soykırımı’yla ilgili olaylara ışık tutma açısından önemli bir rol oynamaktadır.

Kitapta, Ermeni Soykırımı’nın hukuki boyutu, Birinci Dünya Savaşı sonrasında görülen davalar çerçevesinde mütalaa edilmektedir.

Vahakn Dadrian’ın belirtmiş olduğu gibi, bu davalarda, Türkiye tarihinde ilk defa olarak üst düzey devlet görevlileri ve yöneticilerinin yargılanmış olması sayesinde[5], farklı üst düzey devlet memurlarının, tehlikeleri görmezden gelerek, Ermeni Soykırımı kurbanları lehine ifade vermiş olmasını sağlamış olması açısından önemlidir.

Bu dava belgelerinden her birinin, Osmanlı İmparatorluğu Adalet ve Dahiliye (İçişleri) bakanlıklarına bağlı yetkili görevliler tarafından incelenerek gerçekliği tasdik edilmiş olması, onlara özel bir önem atfetmektedir.

Bunun haricinde, çoğu kez sanıklara belgeler altında bulunan kendi imzaları gösterilmiş ve onlar bu imzaların kendilerine ait olduğunu ikrar etmiştir.

Tüm bu süreç açısından, bu davalar, tarihi olmaktan öteye, hukuksal açıdan da son derece değerli kaynak özelliğindedir[6].

Türk hükümeti üyelerinin, Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, savaş esnasında Ermenilere karşı gerçekleştirilen ameliyeleri telin eden bir duruş sergileyip, “İnsanlığa karşı suç” yaklaşımını ortaya koyduklarından dolayı davalar, Osmanlı İmparatorluğu kanunlarına istinaden görülmüş olmakla birlikte, uluslar arası hukukla ilgili önemli normların şekillenmesine katkı sağlamıştır[7].

Bu yüzden de, Vahakn Dadrian’ın belirtmiş olduğu gibi, “Divan-i Harb tarafından bilgimize sunulan belgeler topluluğu inkârcılığa karşı en önemli panzehirdi” ՚[8].

Yazarlar, bu kitapta, Osmanlı basını ve iki kanatlı mecliste, yargılamalar öncesinde Ermeni katliamları konusunun tartışmalar, İttihatçılara karşı yürütülen soruşturmalar, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ülkeyi yönetmiş olan iki Osmanlı hükümetlerini 1918 sonlarında soruşturmuş olan Osmanlı Meclisi’nin Beşinci Şubesi tarafından gerçekleştirilen soruşturma belgeleri ve İttihatçıların dava kayıtlarını sunmaktadır.

Yazarlardan Taner Akçam, kitabın 152-190. sayfalarında, İstanbul olağanüstü askeri mahkemelerinde görülen, Ermeni tehciri ve katliamları suçlamasıyla açılan tüm davalar hakkında bilgi vermektedir.

“Takvîm-i Vekayi” resmi gazetesinde tamamen veya kısmen yayınlanmış olan dava tutanakları, ayrı başlıklar altında takdim edilmektedir. Yazımıza konu olan kitabın belgeler kısmında, tam da bu dava tutanakları sunulmaktadır.

Bunlar arasında, “İttihat ve Terakki Partisi” üyeleri davasının, 28 Nisandan 17 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen 7 duruşmanın tutanakları da yer bulmaktadır.

Parti üyelerinin yargılanmalarının tüm kayıtları “Takvîm-i Vekayi” resmi gazetesinin 1919 yılının 3540, 3543, 3547, 3549, 3553, 3557 ve 3561 sayılarının eklerinde yer bulmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı esnasında ülkeyi yönetmiş olan 2 hükümetin üyelerine karşı oluşturulan ve 3-25 Haziran 1919 tarihleri arasında tekrar 7 oturumda görülen dava tutanakları da bu kitapta bütünüyle yer almaktadır.

Belirtilen davanın oturumlarının tutanakları “Takvîm-i Vekayi”nin 1919 yılının 3571, 3573, 3575, 3577, 3593, 3594 ve 3595 sayılarında kayıtlıdır.

Esas olarak kabul edilen bu iki davayla ilgili 5 Temmuz 1919 tarihinde verilmiş olan bir genel hüküm, resmi gazetenin 3604 sayısında yayınlanmıştır.

Diğer dava, “İttihat ve Terakki Partisi”nin katib-i mesullerine (partinin sorumlu bölge sekreterleri) karşı açılmış ve 21 Haziran 1919 tarihinde görülmüştür. 

Bu davanın, “Takvîm-i Vekayi”de yayınlanan salt 3 oturum tutanaklarının orijinalleri de kitapta takdim edilmekte, bu oturumlarla ilgili diğer Osmanlı gazetelerinde yayınlanmış olan veriler ise kitabın analizler bölümünün 153-156 sayfalarında sunulmaktadır.

“Takvîm-i Vekayi”de yayınlanan tutanaklar, gazetenin 1919 tarihli 3586, 3589, 3596 ve 1920 tarihli 3772 sayılarında yer almaktadır. 

“Takvîm-i Vekayi”de sadece dava hükümleri veya padişah tarafından onaylanan hükümler halinde yayınlanmış olan dava belgeleri de kitapta sunulmaktadır.

Bunların arasında, kitabın 667-672 sayfalarında takdim edilen, Osmanlı “Tercüman-ı Hakikat” gazetesinde yayınlanmış olan, Bayburt Ermenilerinin tehciri ve katledilmesi davasının hükmü de bulunmaktadır. Dava hükmünün padişah tarafından onaylanması ise “Takvîm-i Vekayi”nin 8 Ağustos 1920 tarihli nüshasının 673. sayfasında yayınlanmıştır.

“Takvîm-i Vekayi”nin 9 Ağustos 1919 tarihli, 3618. sayısında yayınlanan Büyükdere veya Boğaziçi Ermenileri ve Rumlarının mal varlığını yağmalama suçlamasıyla açılan davanın hükümleri, kitabın 685-688 sayfalarında sunulmaktadır.

İstanbul’dan Çankırı’ya sürülen Ermenilerin katledilmesiyle ilgili, “İttihat ve Terakki Partisi”nin Çankırı sorumlu sekreteri Cemal Oğuz ve Yüzbaşı Nurettin’e karşı dava açılmıştır.

Yüzbaşı Nurettin, partinin sorumlu sekreterleri davasının sanıklar listesinde de bulunmaktaydı.

Yüzbaşı Nurettin’in davası, sorumlu sekreterler davasının 10. oturumunda (29 Aralık 1919) “hastalık nedeniyle” ayrılarak, 27 Ocak 1920’de ayrı olarak devam eder. Hüküm, 8 Şubat 1920 tarihinde açıklanır ve Cemal Oğuz, Ermeni Doktor Çilingiryan ve 4 arkadaşını öldürmekten suçlu bulunur.

Dava hükmüne istinaden Cemal Oğuz 5 yıl ve 4 ay hapse mahkûm olur, firari sanık Nurettin ise gıyabında 6 yıl ve 8 ay ağırlaştırılmış sürgün cezasına çarptırılır.

Kitabın 689-690 sayfalarında, bu hükmün padişah tarafından onayı yer almaktadır. Bu onay “Takvim-i Vekâi” gazetesinin 31 Temmuz 1920 tarihli ve 3917 sayılı nüshasında yayınlanmıştır.

Erzincan davası, “tehcir esnasında Ermenilerin katli ve imhası” ve mal varlıklarının yağma edilmesi suçlamasıyla açılmıştır. Erzincan polis müdürü Hafız Abdullah Avni’ye karşı açılan dava neticesinde, Avni hakkında ölüm cezası verilmiş ve ceza 22 Temmuz 1920 tarihinde infaz edilmiştir.

“Takvîm-i Vekayi” gazetesinin 31 Temmuz 1920 tarihli 3917 sayısında sadece, kitabın 693-694 sayfalarında bulacağımız, padişahın onayı yayınlanmış, “Vatan” gazetesinin 29 Temmuz 1920 tarihli nüshasında ise, kitabın 691-693 sayfalarında görülen, tüm hüküm yayınlanmıştır.

Mamuret-ül Aziz veya Harput davası, 28 Temmuz 1919-10 Ocak 1920 tarihleri arasında görülmüştür. Dava Harput eski valisi Sabit, İttihat ve Terakki Partisi merkez komitesi üyesi Behaeddin Şakir, parti üyesi Resneli Nazım, Harput eski kaymakamı Asım, Harput eski vekilleri Saffet ve Hacı Sait, Dersim vekili Mehmet Nuri ile Mamuret–ül Aziz maarif müdürü Ferit’e karşı açılmıştı.

Hüküm, 13 Ocak 1920’de verilmiş ve Bahaettin Şakir, gıyabında ölüme, Resneli Nazım ise tekrar gıyabında olmak üzere, 15 yıl ağırlaştırılmış sürgün cezasına mahkûm olmuştur. Davada hazır bulunan davalılar ise mahkeme tarafından beraat ettirilmişlerdir.

Bu davanın sadece hükmü, 9 Şubat 1920 tarihli ve 3771 sayılı “Takvîm-i Vekayi” gazetesinde yayınlanmış olup, kitabın 695-699 sayfalarında yer bulmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nun nahiye yöneticilerinin davası, Derbend Nahiyesi yöneticisi Vecihi, Bahçecik Nahiyesi yöneticisi Ali Şükrü, eski hapishane müdürü İbrahim ve arkadaşlarına ithafen, yağma, soygun, tehcir ve rüşvet suçlamasıyla açılmıştır.

Toplam 6 davalı bu yargılama 27 Kasım 1919 tarihinde başlamıştır. Nahiye yöneticileri davasının, 7 Aralık 1919 tarihinde görülen dördüncü duruşmasında ifade veren Ermeniler haricinde Türk şahitler de, hapishane müdürü İbrahim ve Bahçecik nahiyesi yöneticisi Ali Şükrü’nün Ermenileri işkenceye tabi tutarak, mal varlıklarını yağmaladıklarını belirtmişlerdir.

29 Şubat 1920 tarihinde okunan hükme göre davalılardan firarda bulunan İbrahim 15, jandarma Faik 3 yıl hapse, Derbend nahiyesi yöneticisi Vecihi 2, Bahçecik Nahiyesi yöneticisi Ali Şükrü ise 1 yıl ağırlaştırılmış sürgün cezasına çarptırılır.

Diğer sanıklardan çavuş Ahmet ve Hasan ise 4 ay hapis cezası alır.

Kitabın 701-703 sayfalarında, bu dava hükmüyle ilgili ve “Takvim-i Vekâi”nin 11 Temmuz 1920 tarihli 3900. sayısında yayınlanmış olan padişah onayını bulmaktayız.

Trabzon davası (20 oturum) 26 Mart 1919’den 20 Mayısa kadar sürer. Hüküm ise 22 Mayısta verilir.

Mahkemede hazır bulunan sanıklar 7 kişiydi. Mustafa Nuri, Mehmet Ali, Yusuf Rıza, Kaymakam Talat, Ali Sayib, Niyazi ve Nuri.

Trabzon davasının 16. duruşmasında Yusuf Ziya’nın dosyası ayrılarak, “İttihat ve Terakki Partisi” merkez komitesi üyelerinin davasıyla birleştirilir.

Trabzon davası esnasında gıyabi olarak Trabzon valisi Cemal Azmi ve parti sorumlu sekreteri Nail’in dosyaları da görülür. Bu davanın hükmüne istinaden Cemal Azmi ve Nail gıyaplarında ölüme mahkûm olur, Mehmet Ali 10, Mustafa ve Nuri ise birer yıl hapse mahkûm olur.

Bu davanın “Takvîm-i Vekayi”nin 6 Ağustos 1919 tarih ve 3616 sayılı nüshasında yayınlanan hükmü, kitabın 705-710 sayfalarında yer bulmaktadır.

Yozgat davası, Ermeni tehciri ve kitlesel katliamları suçlamasıyla açılan davalardan ilkiydi.

Mahkeme (18 duruşma) 5 Şubat 1919’dan 7 Nisana kadar sürer. Sanıklar başlangıçta 3 kişi olup, Yozgat mutasarrıfı, Boğazlıyan kaymakamı Kemal, Yozgat jandarma tabur komutanı Tevfik ve Yozgat vakıflar idaresi eski memuru Feyyaz Ali’den oluşmaktaydı.

17. oturumda Feyyaz Ali’nin dosyası, daha sonra görülmek üzere ayrılır, fakat kâğıt üzerinde kalır. 8 Nisanda okunan hükme göre, sanıklardan Boğazlıyan kaymakamı Kemal ölüme, jandarma komutanı Tevfik ise 15 yıl ağırlaştırılmış sürgüne mahkûm edilir.

Bu davanın, “Takvim-i Vekâi”nin 7 Ağustos 1919 tarihli ve 3617 sayılı nüshasında yayınlanmış olan salt hüküm kısmı, kitabın 711-714 sayfalarında yer bulmaktadır.

Bu arada, yazarlar tarafından belirtilmiş olduğu gibi, yakın zamanda, yeni bir çalışmaları olan Yozgat ve Trabzon davalarının Osmanlı gazetelerinde neşredilmiş olan tutanakları yayınlanacaktır[9].

Ermenilerin Der-Zor’da katledilmeleriyle ilgili İstanbul olağanüstü askeri mahkemelerinde üç farklı dava görülür.

Bunlardan, Der-Zor polis müdürü Mustafa Ökkeş’e karşı olanı, 20 Ocak 1921 tarihinde başlar. Sanık, aynı yılın Mart ayında, kendisine yöneltilen suçlamalar ispat edilemediğinden dolayı beraat eder[10].

Der-Zor’da organize edilen Ermeni katliamlarıyla ilgili diğer dava, Der-Zor eski mutasarrıfı, firari Salih Zeki’ye yönelikti. Hayli kısa süren bu davada sanık, gıyabında ölüme mahkûm edilir.

28 Nisan 1920 tarihinde verilen hüküm uyarınca “Zor Sancağı’na tehcîr  edilen Ermeniler’i katl ve imhâ ve mallarını gasb ve yağmâ eylediği iddi’âsıyla maznûn-i aleyh olup hâl-i firârda bulunan Zor Mutasarrıf-ı Esbakı Zekî Bey hakkında icrâ kılınan muhâkeme netîcesinde, mûma-ileyhin Memâlik-i Osmâniyye’nin Bilâd-ı Muhtelifesi’nden Zor Sancağı’na tehcîr ve iskân edilmiş olan birçok Ermeniler’i çetecilerden tertîb ve teşkil eylediği atlı ve yaya çeteler ma’rifetiyle ve tekrar tehcîr bahânesiyle mahâll’i sâ’ireye sevk ederek esnâ-i râhda kendisi de hâzır bulunduğu halde mâşdûrîne alenen tehâcüm ile üzerilerinde bulunan bulunan nukûd ve mallarını nehb ü yağma ve birçoğunu da Habur Havzası’nın mecrâ yerlerinde gâyet fecî’ bir sûrette katl ve imhâ ettirdiği müslim ve gayr-i müslim birçok şühûdun ma’a’l-kasem ve ale’d-derecât vâki’ olan şahâdâtı ve evrâk-ı tahkîkiye mündericâtı…”[11].

Der-Zor’da düzenlenen Ermeni katliamlarıyla ilgili üçüncü dava, Komiser İbrahim’e karşı açılmıştı. 27 Şubat 1921 tarihinde başlayan bu davanın süreciyle ilgili basında daha başka bilgi verilmemiştir[12].

“Alemdar” gazetesinin 30 Nisan 1920 tarihli nüshasında yayınlanan, Der-Zor yöneticisi Salih Zeki’nin ölüme mahkûmiyeti, kitabın 715-716 sayfalarında bulunmaktadır.

Kitabın 203-221 sayfalarında yer bulan “1915 olaylarını düzenleyen ve gerçekleştiren bazı suçlular ve yardakçılarının ifadeleri ve akıbetleri” başlıklı bölümünde yazarlar, tehcir edilen Ermenilerin katledilmelerini tertipleyen veya bunlara suç ortaklığı yapan devlet görevlilerine karşı daha Birinci Dünya Savaşı yıllarında soruşturma açılarak, bazılarının ölüm cezasına dahi çarptırılmış oldukları yönünde, Türk resmi tarihçilerinin tezi, yazarlar tarafından kanıtlarla çürütmektedir[13].

Yazarların belirtmiş olduğu gibi “Türk Tarih Kurumu” eski başkanı Yusuf Halaçoğlu, yukarıda belirtilen bu iddialarını kanıtlamak amacıyla 12 farklı belge sunmakta, fakat tüm bu belgelerin içeriğiyle tanışanlar, onların hiçbirinde, suçlarla ilgili soruşturma açılmış olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmadığı konusunda kanaat getirmektedir[14].

Tersine, Halaçoğlu tarafından takdim edilen belgelere istinaden, bazı görevliler, Ermeni katliamlarıyla ilgili, devlet tarafından taltif edilmişlerdir. Örnek olarak, Cemal Paşa tarafından görevinden azledilmiş olan bir kaymakamın, Talat Paşa tarafından görevine iade edildiği gösterilmektedir[15].

Yazarların, aynı konuyla ilgili yaptıkları ilginç bir gözlem, gerçekte, Ermeni Soykırımı yıllarında Osmanlı yönetimi tarafından sadece, hükümetin onayı dışında Ermeni mallarına sahip çıkan görevlilerin cezalandırılmış olduğunu ve soruşturma komisyonlarının aslında yağmayı kontrol etme amacıyla kurulmuş olduğunu göstermektedir.

Yozgat davasının 5 Mart 1919 tarihli oturumu esnasında savcı, bölgelere gönderilen heyetlerin, Ermeni katliamlarını tetkik etmek konusunda yetkili olmadıklarını belirtmiştir[16].

Katliamların Soykırım olarak nitelendirilmesi konusunda taammüt (dolus spesialis) önemli bir ölçüt olduğundan dolayı, kitapta Ermeni katliamlarının taammüden gerçekleştirilmiş olduğu konusu incelemeye alınmıştır.

Yazarlar, “İttihat ve Terakki Partisi”nin iki yöneticisi olan deniz kuvvetleri bakanı (Bahriye Nazırı) Cemal ile içişleri bakanı (Dahiliye Nazırı) Talat’ın, Birinci Dünya Savaşı’na girme konusundaki kararın, Ermeni sorununu, tüm Ermenileri toplu olarak imha etme sayesinde çözüme ulaştırmakla doğrudan ilişkili olduğunu kabul etmiş olduklarını belirtmektedir[17].

Yazarlara göre, taammüt konusunun en vurucu ölçütü, daha Yozgat ve Erzincan davalarının hükümlerinde belirtilen “kasıt” kelimesi ve davalar esnasında, cezaların ölçüsünün belirlenmesi kısmında, Osmanlı ceza kanununun, “taammüden” teriminin kullanıldığı 170. maddeye atıfta bulunulması olgusudur[18].

Osmanlı İmparatorluğu askeri mahkemelerinde Ermeni tehciri ve katliamları suçlamasıyla gerçekleştirilen yargılamaların büyük bir kısmının bu kitap sayesinde ilk olarak bilimsel çevrelere açılmış olduğunu, yazarların onur hanesine kaydetmemiz gerekir

Bu ise, Vahakn N. Dadrian ve Taner Akçam’ın bu çalışmasının, Ermeni Soykırımı’nın belgelenmesi konusunda önemli bir katkı olduğu anlamına gelmektedir. Bu kitap, tarihi, hukuki ve siyasi açılardan önem taşımaktadır.

Tarihi açıdan bu araştırmanın önemi, yeni belgelerin yayınlanmasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri mahkemelerinde Ermenilerin tehciri ve katliamları suçlamasıyla açılan tüm davalar hakkında bilgilerin sunulması ve irdelenmesinde yatmaktadır.

Hukuki açıdan, yayınlanan belgeler, Ermeni Soykırımı olgusunu ispat eden inkâr edilemez kanıtlar içermekte olup, Ermeni katliamlarının taammüt olgusunu tasdik etmektedir.

Siyasi açıdan, Vahakn Dadrian ve Taner Akçam’ın bu çalışması, modern Türkiye’nin inkâr politikasını tamamen iflas ettirerek, Ermeni ve Türk tarihçilerinin ortak komisyon oluşturma fikrinin anlamsız olduğunu bir kere daha kanıtlamaktadır.

Bu değerli ve büyük çaplı kitabın Türkiye’de yayınlanmış olması dikkat çekicidir[19].

Yazarların belirtmiş olduğu gibi, Türkiye’de, Ermeni Soykırımıyla ilgili başlıca sorun, konuyla ilgili orijinal kaynaklar konusunda bilgisizlik olarak kalmaya devam etmektedir.

Bu açıdan, yazarların, Ermeni tehciri ve katliamlarının davalarıyla ilgili belgelerin bu derlemesi, bu bilgisizliğin ortadan kaldırılmasına katkı sağlayacaktır.

2008 yılında Türkiye’de yayınlanmış olan bu son derece değerli çalışma, henüz Ermeniceye çevrilmemiş olup, bu durumun, bilim adamlarımız önündeki ertelenmemesi gereken görevlerden biri olduğunu kaydetmek gerekir.

[1] “Tehcir ve Taktil” Divan-ı Harb-i Örfî Zabıtları. İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922, Derleyenler: Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2008, 732 sayfa.

[2] Kitabın ithaf yazısı.

[3] A. H. Papazyan, “İttihatçıların dava belgelerine istinaden Ermeni Soykırımı” (Ermenice), Los Angeles, 2005, s.2-3.

[4] İttihatçıların davalarıyla ilgili belgeler, Ermeniceye de çevrilerek yayınlanmıştır. Griker (Grigor Kerkeryan) ve Avetis Papazyan’ın çalışmaları belirtilmeye değer. Bk. Griker, “Yozgat Ermeni katliamlarının belgesel tarihi”, New York, 1980; A. H. Papazyan, “İttihatçıların dava belgelerine istinaden Ermeni Soykırımı”, Yerevan, 1989, aynısı bk. Los Angeles, 2005.

[5] Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam, “Tehcir ve Taktil”, Divan-ı Harb-i Örfi Zabıtları, İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922, İstanbul, 2008, s. 5.

[6] A.g.e.

[7] A.g.e.

[8] A.g.e., s.6.

[9] A.g.e., s.162.

[10] A.g.e., s.170.

[11] A.g.e., s.715-716.

[12] A.g.e., s.180.

[13] A.g.e., s.204.

[14] A.g.e.

[15] A.g.e., s.205.

[16] A.g.e., s.205-206.

[17] A.g.e., s.97-98.

[18] A.g.e., s.98-99.

[19] Gelen yoğun talep karşısında kitap, yayınevi tarafından 2010 yılında tekrar basılmıştır.

Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *