Cemal Paşa’nın Telgrafı:Çerkez Ahmed’in İzalesi Vacip Olmakla!!!

Bey birader dedi,şu durum namusuma dokunuyor.Ben bu vatana hizmet ettim. Gidin, görün, Van ve çevresini Kabe toprağına çevirdim. Bugün orada bir tek Ermeniye tesadüf edemezsiniz. Vatana bu kadar hizmet ettim, sonra o Talat gibi hergeleler İstanbul’da buzlu bira içsinler, beni de böyle muhafaza altında
getirtsinler, yok, bu haysiyetime dokunuyor!
Çerkez Ahmed’i getiren tren geldiği zaman, her taraf inzibat altına alınmıştı. Ahmed, esasen Afyon’da tevkif edilmiş Eskişehir’e muhafaza altında getiriliyordu. Trenden uzun boylu, kalpaklı, İttihatçı murahhasların ve valilerin seyahat kıyafetinde palabıyıklı, zayıf yüzlü biri çıktı. Arkasından kadife pantolonlu, esmer, orta boylu biri daha geliyordu. Uzunu Çerkez Ahmed, ötekisi mülazım Halil idi. Bunlar Teşkilat-ı Mahsusa marifetiyle gönderilen çete reisleriydi. Özellikle Halil’in gazası daha büyüktü. Bu mücahid, mebus Suudi Bey’in çetesi Ardahan’a girdiği sırada o da Artvin’e gitmiş, bu güzel beldede yaşayan Ermenileri perişan eylemişti. Bu felaketi daha Ulukışla’da bulunduğum zaman işitmiştim. Bir Alman gazetesinin muhabiri menfur çetelerin cinayetlerinden nefret ediyordu:
-Görseniz, ne zalim hareketlerde bulundular! Lanet olsun, bir daha bu adamlarla yola çıkmaya! Ne İslam ne Hristiyan hiçbir şey tanımıyorlar. Şimdi orada İslam İslamla çarpışıyor.
Alman gazetesi muhabirinin bu sözleri birer gerçekti. Üç sene sonra Artvin’e gittiğim zaman, bunun ne derece doğru olduğunu gördüm. Zavallı Ermeni kadınları, Türk üniforması gördükleri zaman, ezile büzüle duvar diplerine sokuluyordu. Cennetten numune olan güller çiçekler meyve ağaçlarıyla ruhlara şevk ve serinlik veren güzel belde bomboştu. Halil ve avanesi Artvin halkına o kadar zulüm etmişlerdi ki, Ermenilerin teşviki üzerine, Rus hükümeti tarafından Sibirya’ya sürülen İsmail Ağa, bu bedbaht halkın çektiklerine dilhun olmuş, Rus Ordusu’nun geri çekilmesinden sonra Ermenileri tecavüzden vikaye eylemişti.
Çerkez Ahmed, Ermeni fecayii için mühim bir vesika idi. Bu kanlı olayın safahatını bizzat failinden dinlemek istedim. Çerkez Ahmed’e vilayat-ı şarkiye’de neler yaptığını sordum. Çizmeli ayaklarını birbirinin üzerine attı, sigarasının dumanını karşıya doğru savurarak:
-Bey birader dedi, şu durum namusuma dokunuyor. Ben bu vatana hizmet ettim. Gidin, görün,Van ve çevresini Kabe toprağına çevirdim. Bugün orada bir tek Ermeniye tesadüf edemezsiniz. Vatana bu kadar hizmet ettim, sonra o Talat gibi hergeleler İstanbul’da buzlu bira içsinler, beni de böyle muhafaza altında getirtsinler, yok, bu haysiyetime dokunuyor!
Fakat onun bir arkadaşı vardı, kendisiyle beraber Zeki Bey’i öldüren Nazım!Çerkez Ahmed’e Nazım’ı sordum:
-Sus bey birader. Zavallı şehit oldu dedi.
Çerkez Ahmed’den daha fazla malumat almak istiyordum:
-Pekiyi bu Zöhrab falan ne oldular?
-Aaa… duymadınız mı? Hepsini geberttim.
Sigarasının dumanını havaya doğru savurdu, sol eliyle bıyıklarını düzelterek sözüne devam etti.
-Halep’ten çıkmışlardı. Yolda rastgeldik. Derhal arabalarını kuşattım. Gebereceklerini anladılar. Varteks dedi ki:
-“Pekiyi Ahmed Bey, bize bunu yapıyorsunuz, fakat Araplara ne yapacaksınız? Sizden onlar da memnun değiller.”
-O senin bileceğin iş değil kerata dedim. Bir mavzer kurşunuyla beynini patlattım. Sonra Zöhrab’ı yakaladım. Ayağımın altına aldım,kafasını ezdim.
Çerkez Ahmed, o sabahki trenle İstanbul’a gitmişti. Ahmed’in dönüşü, arkadaşlarını pek mütehayyir ediyordu. Bu haber Merkez kumandanı Cevad Bey’le beraber kumandanlık odasında bir şeyler muayene eden Bedri’nin de hayretini mucip olmuştu. Fakat bunda herhalde bir yanlışlık vardı: Çerkez Ahmed Halep’e gidecekti. İki sene evvel izzet ve ikramla büyük bir mücahid sıfatıyla çete reisliğini üzerine alan Çerkez Ahmed, Merkez Kumandanlığına nasıl olur da mevkufen getirilebilirdi? İnzibat kumandanı bunu haber aldığı zaman hakikaten şaşırdı, mebhut bir halde:
-İçeri gelsin! dedi.
Çerkez Ahmed elinde sigara, vakur endamıyla kollarını sallayarak içeri girdi. O zaman odada samimi bir sohbet başladı, Yüzbaşı ayağa kalkmış:
-Vay kardeşim, Ahmed’ciğim, nereden böyle diye, koca katili kucaklıyor, Çerkez Ahmed peltek lisanıyla:
-Azizim bunda bir yanlışlık olacak, fakat bu bir edepsizlik diyordu.

Birkaç hafta sonra haber alındı: Çerkez Ahmed Şam’a gönderilmiş, “izalesi vacip olmakla!!!” Cemal Paşa tarafından kaydı görülmüştü.

http://www.aykiridogrular.com/haber-790-Cemal-Pasanin-TelgrafiCerkez-Ahmedin-Izalesi-Vacip-Olmakla.html#.UHG0B2h2yOQ.facebook

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *