Bir Okurumuza Cevap-11

Mektup

Enver’in Türk Paşaları ve Askerlerine Yönelik Mektubu

Bu ülkede yedi asır birlikte yaşadı Ermenilerle Müslümanlar. Osmanlı ahalisi ve devleti ile kendilerinden çok memnun olduklarından,”millit-i Sadıka” adı verilmiş Ermenilere.

Fakat ne zaman ki; Emperyalist “Batı devletleri” Osmanlyı yıkmaya karar verince; yedi asırlık komşuluk ilişkileri içinde kardeşçe yaşayan halk biri birini öldürmeye başladı.

Bu savaşta ilk saldırıyı kim başlatmış olabilir? Müslümanlar, yedi asır Ermenileri öldürmüyor da neden Osmanlının son dönemlerinde öldürmeye karar veriyor? Ermenilerin de durup bu durumu düşünmeleri gerekmiyor mu? Eğer Türkler, Ermnileri Anadolu’dan atmaya, sürmeye kararlı olsalardı yedi asır beklemezlerdi diye düşünüyorum.

cengizhan2

kartal_samiloglu@hotmail.com

Cevap

Sayın cengizhan2 rumuzlu okurumuz

Mail adresinizden, asıl isminizin Kartal Şamiloğlu olduğu gözüküyor. Bu durumda büyük bir ihtimalle Kafkasya kökenlisiniz. Kafkasya halklarının Türklük ve Türkî ırkla bir ilgisinin olmadığını umarız biliyorsunuz. Lakin mektubunuz, bir Türk’ün bir Ermeni’ye hitabeti olarak düzenlenmiş. İşte size tipik bir Türkiye haritası. Herhalde kendinizi de bu resmin bir parçası olarak görüyorsunuz. Hâlbuki atalarınızın bu topraklara gelişi daha 150 yılını dahi doldurmamış. Her halükarda 100 yıl önceki olayları savunmanız mantıklı, çünkü sizin atalarınız da bu olayların baş aktörlerinden oldular. Yazınız, sürekli “Müslümanlardan” ve “Osmanlıdan” bahsetmeniz açısından enteresan, Türkiye’de herkes bu inceliklerin farkında değildir, belli ki siz “bilinçli Türkiyelilerdensiniz”.

Tabii ki “yedi asırlık komşuluk ilişkileri” ve benzeri yaklaşımlar Osmanlı egemenliği dönemi gerçeklerini pek yansıtmayan, son zamanlarda piyasaya sürülmüş “resmi tarih” söylemlerinden biridir sadece. Müslüman-Hıristiyan veya Müslüman–Ermeni ilişkileri hiçbir zaman bu söylemle anlatılmak istendiği gibi olmamıştır. Nasıl olabilirdi ki? Birilerinin gelip de başkalarının topraklarını istila ederek, yerli halk üzerinde tahakkümlerini tesis etmesi sonucunda iki tarafta da normal bir ilişkinin gelişmesi imkânsızdır. Egemen güç, son damlasına kadar egemenliğini yaşayacaktır, üstelik de dini referanslarla kendisine üstünlük addederek, egemenliği, toprağı, hürriyeti elinden alınmış olan ise haliyle bu durumdan memnun olmayacaktır. Osmanlı tarihi gerçekte bir katliamlar tarihidir. Yüz binlerce insanın sudan sebeplerle kılıçtan geçirilmesi, kadınların esir pazarlarında satılması, erkek çocuklarının devşirilip kendi öz anasını dahi boğazlayan canavarlara dönüştürülmesi ve daha neler-neler. Bunlar gizli bilgiler de değildir üstelik, yeter ki size sunulan bilgilerin üzerindeki örtüyü kaldırmayı bilin. Örneğin anlı şanlı “fetih” terimi yerine, aynı şeyi ifade eden “işgal” kelimesini koyun vb.

Milletler sistemini benimsemiş olan Osmanlıda, bir taraftan Müslümanlar vardı, diğer tarafta ise gayrimüslimler. Osmanlı devleti şeriatla yönetildiğine göre de Müslüman, her açıdan gayrimüslime üstündü. Sokakta yürürken dahi tanınmaları için gayrimüslim milletlerin kanunen belirtilmiş kıyafetler giymeleri gerekiyordu. Gayrimüslimin ata binmesi, silah taşıması, mahkemede şahitlik yapması vs. yasaktı. Gayrimüslim, kazayla dahi olsa bir Müslüman’ın ölümüne sebebiyet verdiğinde, cezası ölümdü, bir Müslüman, bir diğer Müslüman’ı öldürüldüğünde kan bedelini ödeyip serbest kalırdı, bir gayrimüslim öldürdüğünde ise hiç ceza görmezdi. Bir Müslüman, mal aldığı gayrimüslime parasını ister verir, ister vermezdi. Gayrimüslimin canı, malı ve namusu Müslüman’ın vicdanına kalmıştı. Vergi sadece gayrimüslimlerden alınırdı, üstelik tahsildarlar tahakkuk edenin iki mislini alırdı. Bu listeyi daha uzatmak mümkündür, fakat Osmanlıda gayrimüslim olarak “yedi asır” yaşamanın ne demek olduğunu anlatmak için bu kadarı da yeter herhalde.

“Bu savaşta ilk saldırıyı kim başlatmış olabilir?”diyorsunuz. Sayın Kartal, hangi savaştan bahsediyorsunuz? Bahsettiğiniz Birinci Dünya Savaşıysa, Osmanlı tebaası Ermeniler de vatan savunması için cepheye gittiler, yani Osmanlıdaki Ermeniler ve Müslümanlar bu savaşta karşı karşıya değil omuz omuzaydı. Daha doğrusu, toplu olarak katledilene kadar Ermeni askerler bunun böyle olduğunu sanıyordu. Gerçekte Osmanlı devleti, Müslüman vatandaşlarının katılımıyla, Ermeni vatandaşlarını imha etti. Silahı olmayan, yüzlerce yıl baskı altında bulunan, gençleri vatan için cepheye gitmiş, üstelik de sayılarının Müslüman’lardan az olduğu devamlı vurgulanan bir etnik grubun “ilk saldırıyı” başlatmış olabileceğini aklınız alıyor mu? Sizin de bazı şeyleri durup düşünmeniz gerektiği fikrinde değil misiniz?

“Türkler” Ermenileri “Anadolu’dan” hiçbir zaman atmak istemediler, çünkü böyle bir şey yapmaları durumunda devletin vergi gelirleri sıfıra iner, tarlayı eken, buğdayı un haline getiren kişi kalmayacağı için padişah da dâhil tüm halk açlıktan ölürdü, bir atı nallayacak dâhi zanaatkâr bulunmazdı. Ancak Avrupa ve Kafkasya’dan akın-akın gelen dönmeler sayesinde “altın yumurtlayan tavuğu” kesmeye karar verdiler, bu durumda dahi 1915 sonrası yıllarda on binlerce insan açlıktan öldü yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde.

Ermeni Soykırımı’nın başlıca “getirilerinden” biri de bu insanların mal varlıklarına el koymak olmuş, bu “getiri” tüm halkın gözlerini kamaştırarak bu cinayete topyekûn katılmasını sağlamıştır. Cariye olarak kapış-kapış giden Ermeni kızları da cabası.

Bu çok kısa ve yetersiz açıklamanın dahi yeterli olduğunu varsayarak.

Saygılarımızla

Akunq.net

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *