Türkiye’de bir Ermeni olmak

SADIK GÜLEÇ

TÜRKİYE’DE herkesin gizlediği bir kimliği vardır. Hatta insanlar özel ve kamusal alanda apayrı iki kimlikle yaşar. İşte Sessizliğin Sesi: Türkiyeli Ermeniler kitabında bu çift kimlikliliğin izi sürülmüş.

Türkiye’de herkesin gizli bir kimliği var. Bu kimlikleri bastırarak, gizleyerek yaşıyoruz. Hatta bazen birkaç kimliği birden, birini görünür kılıp diğerini gizleyerek hayatımızı sürdürüyoruz. Ama herhalde kimliklerini olabildiğince gizleyerek ikinci kimliklerini sadece kendilerinin bildiği hatta çocuklarına aktarmadığı tek topluluk Türkiyeli Ermenilerdir. Hrant Dink Vakfı Yayınları’ndan çıkan Ferda Balancar’ın derlediği Sessizliğin Sesi Türkiyeli Ermeniler Konuşuyor başlıklı çalışma İstanbul, ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yaşayan Ermenilerle yapılan mülakâtlardan oluşuyor.

Kalanların hafızalarındaki tarih

1915’in üzerinden geçen 80 yılın ardından geriden gelen kuşaklar, sürgüne giden katledilen ailelerden geriye kalanlar sessiz bir azınlık haline geldi. Çalışmada 15 yaşından 80 yaşına kadar 15 ermeni ile yapılan mülakat yer alıyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaşayan bu Ermenilere ulaşmak onları konuşmaya ikna etmek oldukça zor olmuş. Çoğunluğu uzun bir çabadan sonra konuşmayı kabul etmiş. Çalışmaya katılanlardan bazıları kimliğini sonradan keşfetmiş. Aile içindeki bazı konuşmalar uzak diyarlardaki akrabaların isimlerinin “garipliği” sonrası oluşan merak onların kimliğini keşfetmelerine yol açmış.

Hem Türküm Hem Ermeniyim

Ailesinin köklerini sonradan keşfedenler iki kimliği birden yaşamaya başlamış. Üstelik aileleri kardeşler amcalar oldukça dindar ve türk kimliği ile yaşamaya devam ederken bu iki kimliği birden kabul etmeyi başarmışlar; “ Her şeyim Türk aslında ama dönüp baktığınız zaman bir hikâye öğreniyorsunuz geçmişinize dair ve bu hikâyeyi aslında sizin nüfus cüzdanınızda yazan millet gerçekleştirmiş. Bu, benim durumumdaki biri için çok büyük bir ikilem. Türk yanım utanırken, Ermeni yanım korkunç bir öfkeye kapılıyor.”

Günlük yaşamda ayrımcılık

Kimliğini gizlice yaşamanın son derece anlaşılır bir yanı vardır. Korkulan devlet değildir tek başına. Komşunuzun, arkadaşınızın, günlük yaşamda karşınıza çıkacak insanların tacizlerinden korunma isteğidir bu. Kimliğini gizleme refleksi Ermeniler’de kuşaktan kuşağa aktarılan genetik bir kod gibidir. İsimleri dinleri açık ortada olanlar ise bunu istese de yapamaz. Burada geliştirilen refleks korunmanın bir başka yoludur; “Babam dedi ki ‘sana gavur diyecekler, ama öbürlerinede diyorlar ama seslerini çıkarmıyorlar. Seni öldürmezler dayağını ye sesini çıkarma gel evine. Bir yerin kırılsa da sesini çıkarma.” (Kitaptan) Projenin danışmanı Ali Bayramoğlu çalışmanın amacını şöyle aktarıyor; “Bu çalışma, Türkiye’de yaşayan ermenilerin ve Ermeni toplumunun taşıdığı siyasi ve kültürel belleğin izlerini bulmak, kültürel varoluşun sürekliliğini ortaya çıkarmak, Ermeni kimliğine mensup kişilerin kendilerini ve ‘ötekileri’ nasıl algıladığını bulmak ve böylelikle Türkiye’de hâlen yaşamakta olan Ermenilerin içinde bulundukları gerçekliği siyasi, kültürel ve tarihsel boyutlarıyla ve bir sözlü tarih araştırması kapsamında yansıtmak amacını taşıyor.” Ferda Balancar’ın derlediği Sessizliğin Sesi Türkiyeli Ermeniler Konuşuyor, Hrant Dink Vakfı Yayınları etiketiyle bulunabilir.

http://taraf.com.tr/haber/turkiye-de-bir-ermeni-olmak.htm

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *