Son yıllarda Ermeni toplumundan bireylerin yerel siyaset içerisinde önemli noktalara geldiği biliniyor. Buna rağmen, Ermeni siyasetçileri Meclis’e taşıyacak bir siyasi ortam uzun yıllardır oluşmadı. 12 Haziran’da yapılması kesinlik kazanan milletvekili seçiminde ise bu durumun değişme ihtimali var. Bu hafta, olası Ermeni milletvekili adayları arasında isimleri geçen Taraf gazetesi yayın koordinatörü ve köşe yazarı Markar Esayan ve 1999 Milletvekili seçimlerinde de aday olan Tatyos Bebek ile Ermeni aday konusundaki yaklaşımlarını ve Ermeni toplumunun siyaset algısındaki değişim üzerine söyleştik. Esayan da Bebek de, Türkiye’de son on yılda yaşanan değişimlerin bir Ermeni milletvekilinin aday gösterilme olasılığını artırdığı görüşünde.
“Demokratikleşmenin ciddi bir göstergesi olur”
Uzun yıllar çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev alarak kendi deyimiyle “Daha fazla demokrasi, barış ve özgürlük için bir şeyler yapmanın arayışında” olan ve ismi Ermeni milletvekilli adayları arasında zikredilen diş hekimi Tatyos Bebek, henüz resmi bir teklif almadığı kaydediyor.
Son yıllarda Türkiye’de yaşanan değişimde katkıda bulunmak için siyasete müdahil olmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Bebek, vekilliğe sıcak baktığını “Milletvekilliği bu anlamda biçilmiş kaftan. Milletvekilliğine sıcak bakmamak gerçekçi olmaz. Hele bir de şimdiye kadar toplumda dışlanan, ötekileştirilen bir kimliğiniz, Ermeni kimliğiniz varsa, bu daha bir anlam kazanır. Yıllardır mecliste olmayan toplumunuzu temsil etmek, ortak sorunların giderilmesine katkı sunmak, değişime ortak olmak bambaşka bir duygu olsa gerek” diyerek anlatıyor.
1999 yılında ÖDP’den milletvekili adayı olan Bebek, o günden bu yana Türkiye’nin ve buna bağlı olarak Ermeni toplumunda ciddi değişimler yaşandığını gözlemliyor. Bu değişimi şöyle özetliyor Bebek: “Son on yılda birçok tabu yıkıldı, hiç konuşamayacağız diye düşündüğümüz çok şey tartışılıyor bugün.
Küfür gibi görülen ve ötekileştirilen Ermeni kimliği kabul görüyor artık. Ağır aksak da olsa demokratikleşme süreci başladı ve devam ediyor, Ergenekon davasıyla koca bir vesayet rejimi tepetaklak olmak üzere.
Türkiye değişiyor ve dönüşüyor, adeta kabuğu çatladı ve geri dönülemez bir noktaya geldik. Toplumdaki bu dönüşümden Ermeni toplumu da olumlu etkilendi haliyle. Toplum kendini sorgulamaya başladı.
Toplumun ciddi bir kesimi yaşamın her alanına aktif olarak katılmak istiyor. Haziran ayında yapılacak seçimlerdeki aday sayılarının artışı bunun kanıtı. Gelişmeleri gören siyasi partilerin doğru bir kararla bunu değerlendireceklerini sanıyorum.”
Seçilecek adayın ‘vitrin’ vekili olmamaya dikkat etmesi gerektiğini belirten Bebek, Ermeni milletvekilinin siyasetteki karşılığını “Bu, bir arada yaşama isteğimizin gelişmekte olduğu gösterir. Bunu gerçekleştiren siyasi partiler, şimdiye kadar toplumun ötekileştirilen kesimlerini kucaklayacağı mesajını verir. Kısaca Türkiye’deki demokratikleşmenin ve değişimin ciddi bir göstergesidir” şeklinde yorumluyor.
Siyasi Partilerin Ermeni adaylığına yaklaşımlarını sorduğumuz Bebek, CHP’nin geçmiş icraatlarından yola çıkarak “CHP’deki yüz yıllık devlet ideolojisi ne yazık ki değişmedi ve yakın zamana kadar da değişeceği ihtimali görünmüyor. Bırakın iktidar olmayı, başarılı bir muhalefet performansı bile gösteremedi. Söylemleri ve icraatlarıyla Ermeniliğe nasıl baktığını anlatmaya gerek yok” diyerek eleştirirken, “Türkiye’deki değişimin en önemli dinamiklerinden biri” olarak tanımladığı AKP’nin bu tabunun da üzerine gideceğinden umutlu olduğunu ifade ediyor.
Bebek, Hayko Bağdat’ın adaylığı hakkında da, “Kişiliği, birikimi ve yüreğiyle toplumumuzun değerlerinden biridir.
Ermeni sorununun büyük topluma mal edilmesi konusundaki birçok etkinlikte önemli rolleri olmuştur. Bağımsız sol aday olarak BDP’nin desteklemesi halinde, seçilme şansının yüksek olduğunu düşünüyorum. Seçilirse mecliste iyi bir sınav verebileceğine inanıyorum” diyerek desteklediğini dile getiriyor.
“Parmak indirip kaldıracak Ermeni vekile ihtiyaç yok”
• Uzun yıllar hem Ermeni toplumu siyasete, hem de siyasi partiler Ermeni toplumuna karşı mesafeliydi. Bugün ise Ermeni bir milletvekilinin seçilme ihtimali konuşuluyor, siyasi partilerin aday aradığına yönelik haberler yayımlanıyor. Bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz.
Öncelikle son on yılda, Türkiye’nin AB adaylığına kabul edildi. Aralık 1999’dan itibaren ülkenin en sancılı konusu olan vatandaşlık olgusunda daha kapsayıcı bir siyasete geçildi. AK Parti iktidarında ise bu konuda ciddi bir devamlılık yaşandı. Kemalist cumhuriyetin monolitik, tek tipçi ve Türkçü vatandaşlık anlayışında kırılma yaşandı. Bir çeşit iade-i itibar yaşıyoruz aslında. Arus Yumul’un dediği gibi, Ermeniler birini bir diğerine feda etmeden “hem Ermeni hem de vatandaş” olabilecekleri konusunda bugün daha pozitif bir algı içindeler. Ermenilerdeki “Bu ülke bizi asla benimsemez, Türkler adam olmaz” kanısı gittikçe mevzi kaybediyor. Milletvekilliğine talep, Dışişleri’ne Ermeni asıllı vatandaşların bürokrat olarak başvurması, bu güvenin bir sonucu.
•Türkiyeli Ermeniler daha Cumhurbaşkanı Sezer döneminde yabancı olarak tanımlanırken bugün Meclis’te Türkiyeli bir Ermeni’nin olması ne anlam taşır?
Bu hadisenin iki yönlü anlamı var. İlki, Türkiye için büyük bir kepazelik ve utançtan kurtulunması ve zaten herhangi bir vatandaşın hakkı olanın Ermeni veya Rum’dan esirgenmeye son verilmesidir. Yani bu Türkiye’nin bir insan hakları sorunudur aslında. Ermeniler için ise, içe kapalı, korku içinde talepsiz yaşayan bir görünmezlik durumundan, talep eden bir özneye dönüşmeyi ifade edebilir.
• Sizce Ermeni bir aday nasıl bir profile sahip olmalı?
Öncelikle bu temsiliyetin kozmetik olmaması ve bir vitrin düzenlemesinden öteye geçmesi gerekiyor. Yani partiler yasak savmak veya sadece prestij için Ermeni vekil çıkarmamalı. Ermeni vekilin, o partinin veya hükümetin en yüksek noktasına çıkabilme imkânı da olmalı. Meclis’te etkin ve hareketli olmalı. Yani orada parmak indirip kaldıran, geçenlerde Başbakan Erdoğan’la cemaat zirvesinde yaşandığı gibi, en ulusalcı, en yaranmacı replikleri bir parmak hareketiyle seslendirecek sözde temsilcilere, yeni amiralara ihtiyacımız yok. Tabii ki Ermeni cemaatinin saygı duyduğu, benimsediği, cemaatini dengeli ama dik duruşla temsil edecek, cemaat sorunları hakkında ciddi bir çalışma yaptıktan sonra hemen kolları sıvayacak bir vekil ideal olanıdır. Lakin, Ermeniler tüm oylarını bir adayda toplasalar dahi artık vekil seçme gücüne sahip değiller. Dolayısıyla nasıl bir aday sorusu Ermeni cemaatinin gücünün dışında bir konu.
•AKP’nin ve CHP’nin milletvekilliği konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hayko Bağdat’ın, BDP’nin desteğiyle bağımsız aday olma ihtimali var. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Bu talep artık bu ayrımcılığın etik olarak partilere ağır geldiğini gösteriyor. AK Parti’nin ve CHP’nin Ermeni vekil çıkarma konusunda bu etik yükü taşımak istememe dışında cari bir kazançları yok çünkü. Ancak birisi diğerinden geri de kalmak istemiyor. Bir çeşit prestij meselesi ve bence çok da hoş. BDP ise buna ilaveten söz konusu bölgede zayıf olduğu için Ermeni oylarını önemseyebilir. Her halükarda her üç partinin de Ermeni vekil çıkarması cemaatin menfaatine olacaktır. Ermenilerin Türkiye’den her bakımdan çok alacağı var. Bence bu manevi borca küçük bir avans bu vekillik işi. Çok da büyütmeyelim gözümüzde.
• Size herhangi bir siyasi partiden teklif geldi mi? Bir partiyle bu konuda görüşmeniz oldu mu?
Türkiye’de sivil siyaset ve siyasetçiler cuntacı askerler tarafından her zaman aşağılandı. Burada amaç siyaseti lekeli kılarak askeri vesayeti tercih edilir kılmaktı. Oysa siyaset sivil toplumun ve demokrasinin temelidir. Bu manada siyaseti dışlayanlardan ve asla siyaset yapmam diyenlerden olmadım hiç. Türkiye’yi kökünden değiştiren Taraf gazetesinin yöneticisi ve yazarıyım. Üçüncü romanım yeni bitti. Yani keyfim çok yerinde. Bana ulaşmış bir teklif yok henüz. Bu yöndeki haberleri ben de basından duydum. Teklif gelirse mutlaka haberiniz olur.
“Agos”, Sayı:779
11 Mart 2011
Leave a Reply