Bir demokrasi meselesi: Patriklik

DİLEK KURBAN

 

‘Ermenilerin ‘geleneklerine’ kim karar vermeli? Bunlar, hayatın ortaya çıkardığı yeni durum ve ihtiyaçlara yanıt vermediğinde ne yapmak gerekir?’

Ermeni Patrikliği seçimleriyle ilgili hükümetin tutumunu ve Egemen Bağış’ın söylemini eleştirdiğim yazıya, cemaatin bir bölümünden itirazlar geldi. Patrikhane çevresine yakın olmakla birlikte, din insanı olmayan bu kesimin eleştirilerini birkaç başlık altında toplamak mümkün.

Meseleye, bir patrikhane yetkilisinden veya ‘uzman’dan görüş almaksızın yaklaşmam, ‘bilimsellik ve tarafsızlık’la bağdaşmadığı gibi ‘kullanılmama’ yol açmıştır.

‘Müsebbip hükümet değil’

İstanbul Valiliği’nin patrik seçimlerine izin vermemesinin müsebbibi hükümet değil, cemaatin içindeki bir grup, yani Patriklik Seçim Müteşebbis Heyeti’dir. Patriklik Ruhani Meclisi tarafından eş-patriklik seçimleri hazırlıkları yapmakla görevlendirilen bu sivil heyet, yeni patrik seçimi yapmak üzere hükümete başvurarak yetkilerini aşmıştır. Hükümet, önüne iki ayrı seçim başvurusu gelince, ikisini de reddederek uygun bir ‘ara çözüm’ geliştirmiştir.

Patrik Genel Vekili seçilmesini öngören bu çözüm, hükümetin icadı değil, patrikhanenin geleneklerinde var olan bir uygulamadır. Sadece belirli yetkileri olan ‘Patrik Vekili’ makamından farklı olarak ‘Patrik Genel Vekili’, ‘patriğin makamında bulunmadığı durumlarda’ patriğin sahip olduğu bütün yetkileri kullanma yetkisine sahiptir. Eş-patriklik makamı da geleneklerde mevcuttur. Patrikler, hayattayken, eş-patrikleri ‘kendilerine yardım etmek üzere kendileri seçmişlerdir’.
Patrikhanenin tek yetkili makamı olan Ruhani Meclis’in eş-patrik seçme kararı, bütün din adamları tarafından onaylanmıştır. Patriklik siyasi değil, dini bir makamdır ve ruhani bir meselede sivillere söz düşmez.

Ermeni kilisesinin geleneklerine göre, Patrik ölmediği veya istifa etmediği sürece, yeni patrik seçilemez, yeni patrik seçme kararı alınamaz. Patrik Mesrob II vefat ettikten sonra, yeni patrik yine cemaat tarafından seçilecektir.

İtirazlara yanıtlarım

Kanımca bu, öncelikle bir demokrasi tartışmasıdır. Sıfatı, yetkileri ne olursa olsun, seçimle işbaşına gelinen bir makama dair tartışmalar, aslında demokrasiye ilişkindir. Ermeni cemaatinin oylarıyla belirlenen patriğin kim olacağı, ne zaman ve nasıl seçileceği, söz konusu olan sadece bir dini lider olsaydı dahi, ruhanilerin tek başlarına karar vereceği bir mesele olarak görülemez. Ermeni toplumu bir bütün olarak bu meselenin tarafıdır.

Kaldı ki Ermeni Patriği hiçbir zaman sadece bir dini lider olmamıştır. Temsil niteliğinde belirleyici olan karşınızdakince nasıl algılandığınızdır. Türkiye devleti patriği salt bir dini temsilci olarak görmüş olsaydı, vakıfların mülkiyet sorunlarından 1915’e, Ermenistan ile ilişkilerden Ermeni okullarının sorunlarına, cemaatin bütün sorunlarında onu muhatap almazdı. Seçilmişlik, bu makama, ruhani niteliğini aşan bir anlam yüklüyor. Bu ise Ermenileri o makam konusunda söz sahibi yapıyor.

Temel sorun

Temel sorun, eş-patrik, genel vekil, her neyse, patrik ölene dek yetkilerini kullanacak kişiye verilecek sıfat değil, bu sıfatın taşıyıcısını kimin belirleyeceği. Patrik, Ermeni cemaatinin seçtiği ve aralarında sivillerin de bulunduğu temsilciler tarafından seçilirken, eş-patrik, sadece ruhaniler tarafından belirleniyor. Keza, ‘Patrik Genel Vekili’ sıfatı taşıyan Ateşyan, Ruhaniler Genel Meclisi tarafından belirlenmiş, yani atanmıştır.

Kaldı ki patriğin şehir dışındayken makamını geçici olarak bıraktığı ve kendisi belirlediği genel vekille, o ölene dek bütün yetkilerini kullanacak olan ve kendisinin seçmediği ‘genel vekil’in aynı şey olduğunu iddia etmek, Ermeni cemaatinin zekâsını epey hafife almak demek. Keza eş-patriğin de yine patrik tarafından belirleniyor olması, akli melekeleri yerinde olmayan bir patrik söz konusu olduğunda, geçerli bir gelenek değildir.

Gelenek ve demokrasi

Patrik ne zaman ölür? Son nefesini verdiğinde mi, beyni çalışamaz hale geldiğinde mi? Tıp etiği ile hukuk açısından epey tartışmalı, evet ama bu konudaki tek ve kesin hüküm ruhanilere ait olamaz. Ya, Ermenilerin ‘geleneklerine’ kim karar vermeli? Bunlar, hayatın ortaya çıkardığı yeni durum ve ihtiyaçlara yanıt vermediğinde ne yapmak gerekir? Bugüne dek görevdeyken akli melekelerini yitiren bir patrik olmadığına göre, yeni bir gelenek üretmek gerekiyor. Kaldı ki ruhanilerin mevcut geleneğe dair yorumu da tartışmalı. Geleneğe göre, genel vekili de eş-patriği de patriğin kendisi belirler. Bu mümkün olmadığına göre, kararı Ermeni toplumu vermeli.

Peki, Ermeni cemaati kim? 50 bin kişilik cemaatin 5 binden fazla üyesinin (eş) patrik seçimleri talep ettiği, hükümetin seçim talebini reddetmesi kararının Ermeni avukatlarca yargıya taşındığı, cemaat gazetelerinin iki yıldır bu meseleyi gündemde tuttuğu bir halde, sadece patrikhane ve çevresinin görüşleri esas alınamaz. Hükümetin hatası tam da bu…
Bugüne dek ‘yen içinde kalsın’ mantığıyla cemaat içinde tutulmaya çalışılan bu meselenin ulusal basına taşınmasının son derece hayırlı olduğunu düşünüyorum. Üç buçuk senedir Agos’ta yazan ve Türkiye toplumunda yaşayan birisi olarak, benim de bu konuda söz sahibi olduğuma inanıyorum. Tarafsızlığa gelince, hiçbir zaman böyle bir iddiam olmadı.

04/12/2010

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1031296&Yazar=DILEK%20KURBAN&Date=06.12.2010&CategoryID=97

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *