Doğan Akhanlı, kriminal soyguncu ya da bir katil değil, yüreği halkların dostluğu için çarpan bir insan hakları savunucusu, gerçeklere saygılı, medeni cesaret sahibi bir yazardır. Onu 12 Eylül Cuntasının iftirasına karşı korumak, haksız yere özgürlüğünün gasp edilmesini engellemek, en başta haklıdan yana olan vicdan sahibi yazarlarımızın gerçek adaletten yana olanlarımızın görevidir.
Sayın, Adalet Ağaoğlu, Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Yalçın Ergündoğan, Ece Temelkuran, Ali Bayramoğlu, Baskın Oran, Perihan Mağden, Erol Özkoray, Leyla İpekçi, Ragıp Zarakolu, Oya Baydar, Yıldırım Türker… ve daha onlarca ve hatta yüzlerce adını saygıyla anmak istediğimiz ülkemizin değerli aydınları, yazarları.
Yıllardır sürdürdüğümüz insan hakları ve demokrasi mücadelemizde ilk defa sizlere açık bir mektupla başvurarak, Türkiye’nin hak ve adalete ilişkin geleceğini yakından ilgilendiren bir davanın gidişatına tanık ve adaletsizliğe müdahil olmanızı rica ediyoruz. Bu dava, Doğan Akhanlı’ya haksız yere isnat edilen gasp ve cinayet davasıdır. Gerek tek tek bireyler olarak gerekse bağlı bulunduğunuz kurumlar olarak bu haksızlığa karşı durmanızı rica ediyoruz.
10 Ağustos’tan bu güne kadar gerek ülke basınında, gerekse başta Almanya olmak üzere birçok Batı Avrupa basınında Erdoğan Akhanlı’nın (yazar adı Doğan Akhanlı) tutuklandığına dair çıkan haberlerin dikkatinizden kaçmadığı inancındayız. 12 Eylül cuntasının damgaladığı, hapse tıkıp işkenceden geçirdiği, ancak elinden kaçırdığı için ona, kestiği “faturayı” ödetemediği, nefretin bir ifadesi olan “vatandaşlıktan atma” ile cezalandırdığı Doğan Akhanlı, 19 yıl aradan sonra gittiği ülkesinde, İstanbul havaalanına iner inmez yeniden tutuklanmıştır. Cuntanın, 20 yılı aşkın bir süre önce Doğan’ın üstüne yıkmaya çalıştığı “silahlı gasp ve adam öldürme” suçlaması tekrar önüne konmuştur.
Doğan Akhanlı hayatından endişe ettiği için birçok 12 Eylül mağduru politik mülteci gibi o da ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Almanya’nın Köln kentinde politik sığınma başvurusu kabul edilen Doğan Akhanlı, demokratik hak ve özgürlüklerinden daha iyi yararlanma imkânı bulduğu liberal bir ortamda fevkalade verimli çalışmalar yürütmüştür. İnsanlığa karşı işlenen suçlar alanında yürüttüğü çalışmalar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ısrarla inkâr ettiği soykırım tabusunun yıkılmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun, “Kıyamet Günü Yargıçları” adlı eseri, bu çalışmanın en güzel örneklerinden bir tanesidir.
Bizim, parası için katledilen bir insanın katilinin ve suç ortaklarının bulunmasına, hak ettikleri cezaya çarptırılmalarına hiçbir itirazımızın olmadığı kadar, düşünceleri çürütülemeyen politik bir rakibin, toplumsal hayattan tasfiye edilebilmesi için iftiraya uğratılmasına, özgürlüğünün gasp edilmesine de tahammülümüz yoktur. Doğan Akhanlı’nın düşüncelerini ve mücadelesini mahkûm etmeyi göze alamayan cunta zihniyeti, onu toplumsal hayattan tasfiye etmek için“gaspçı bir katil” yapmanın daha uygum bir strateji olacağını düşünmektedir.
Bu güne kadar yapılan üç mahkeme duruşmasının seyrine şöyle bir bakıldığında, amacın hiçte adaletin yerini bulması olmadığı, tersine hakkın hukukun ayaklar altına alınmak istendiği açıkça görülmektedir.
» 1. Ne bunda 20 yıl önce Doğan Akhanlı’yı tutuklayan cunta hukukunun, ne de onu bu gün hapiste tutan mahkemenin normal hukuk devleti normlarına uyan hiçbir tutarlı kanıtı bulunmamaktadır.
» 2. Doğan Akhanlı’nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen iki “delil” ileri sürülmektedir. Bunlardan birincisi işkence altında ifadesi alınan Hamza Topal’ın Akhanlı’yı zan altında bırakan şahitliğidir. Topal, daha o zaman mahkemede bu ifadenin kendisine işkence altında kabul ettirildiğini ve doğru olmadığını açıklamıştır. Bir süre önce Akhanlı’nın tutukluluk haline itirazın görüşüldüğü ikinci mahkemede söz konusu ifade Hamza Topal tarafından yeniden (bu kez yazılı olarak) yalanlanmıştır. Hamza Topal, 1992 de alınan ifadenin, kendisine okuma fırsatı bile verilmeden işkence altında imzalatıldığını ve hala gördüğü işkencenin bedensel ve psikolojik olarak acısını çektiğini belirtmesine rağmen, Türk adaleti, Akhanlı’yı hapiste tutmak için bunu delil kabul etmektedir.
» 3. Mahkemenin Akhanlı’yı hapiste tutmasının diğer “kanıtı” ise, Maktulün olay yerinde olan oğullarının Akhanlı’yı o zaman fotoğraftan “teşhis etmiş” olmaları. Mahkemenin bu “kanıtı” da hukuk adına tam bir skandal niteliği taşımaktadır. Olaydan sonra Polis maktulün oğullarının önüne bir tek Akhanlı’nın fotoğrafını koyarak “başka katil olamayacağı” doğrultusunda ifadelerini yönlendirmiştir. 13.08.2010 tarihindeki tutukluluk haline itiraz edilen duruşmada bu skandal ortaya çıkmıştır. Fotoğraf teşhisi 20 yıl aradan sonra yeniden yapılmak zorunda kalınmıştır. Maktulün oğulları, Doğan Akhanlı’yı zanlı olarak teşhis edememişlerdir. Olay yerinde bulunan iki şüpheli çanda ise, Akhanlıya ait hiçbir iz bulunamamaktadır.
» 4. Doğan Akhanlı’yı Parlamento kararı ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından atılmış olmasına rağmen, mahkeme onu “sanık sandalyesine” yeniden “Türk vatandaşı” olarak oturtmak istemektedir. Hal bu ki, Doğan Akhanlı 2001 yılından beri Alman vatandaşıdır. Bu durumda TC devletinin benimseyip imzalamış olduğu uluslar arası anlaşma gereğince Doğan Akhanlı’nın tutuklanmasından hemen sonra, Federal Almanya İstanbul konsolosluğu haberdar edilmek zorundadır. Davayı yürüten savcı bu durumu umursamamış ve Akhanlının “Türk vatandaşı olması” dolayısıyla, Alman konsolosun “korumasına ihtiyaç olmadığını” bildirmiştir. TC Vatandaşlığından atılma belgeleri konsolosa iletildikten sonra konsolosun, savcıya görevini resen yerine getirmesi için rica etmesine rağmen, 23.08.2010 tarihine kadar Doğan Akhanlı’nın tutuklandığı kendilerine bildirilmemiştir. Burada da kasıtlı olarak uluslar arası anlaşmanın ihlal edildiği acık bir biçimde görülmektedir.
Bütün bu olup bitenler göz önünde bulundurulduğunda gidişatın hukuk devleti normları ile bağdaşan hiçbir yanı bulunmamaktadır. Siz aydınlar Türkiye’de adaletsizliğin ocakları nasıl söndürdüğünü bilirsiniz. Ezilenlerin vicdanı olma çabanızda karşınıza çıkartılan engelleri bilirsiniz. Bilirsiniz, adaletsizliği vicdanına sığdıramayan Bahriye Üçok’ların, Abdi İpekçilerin, Musa Anter’lerin, Hrant Dink’lerin… Daha nice öncelerinin ve sonralarının başlarına gelenleri. Bu nedenle Doğan Akhanlı‘ya karşı kurulan tuzağın boşa çıkarılması için gereken duyarlılığı göstermenizi rica ediyoruz.
Bizler Doğan Akhanlı’yı yılladır omuz omuza sürdürdüğümüz insan hak ve özgürlükleri mücadelemizde, inkâr edilen, insanlığa karşı işlenmiş suçların kabul görmesi ve kamu vicdanında mahkûm edilmesi için sürdürdüğümüz ortak mücadelemiz içinde tanıdık. Onu daima sarsılmaz bir inançla sözünün ve eylemlerinin arkasında duran medeni cesaret sahibi bir insan olarak tanıdık. Doğan Akhanlı işlediği cinayeti inkâr edecek kadar alçalmış zavallı bir katil değildir. Doğan Akhanlı, baskısız korkusuz insanca bir gelecek için hak ve adalet arayanların vicdanıdır. Doğan Akhanlı derhal serbest bırakılmalıdır!
Dostça selam ve saygılarımızla.
Frankfurt, 15.09.2010
» Verein der Völkermordgegner e.V. Frankfurt / Main; Soykırım Karşıtları Derneği(SKD); İletişim: Ali Ertem Tel.: 0049/69/5970813 E-Mail: [email protected]
» TÜDAY: Türkiye/Almanya İnsan Hakları Derneği
MenschenrechtsvereinTürkei/ Deutschland
Adresi: Melchiorstr. 3, D-50670 KÖLN
Tel.:0221-724077 fax:(0)221-739242
