AGOS yazarı Pakrat Estukyan ve foto muhabiri Berge Arabian, Dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göçen halkın yaşadıklarına dair gözlemlerini aktardı.
AGOS yazarı Pakrat Estukyan ve foto muhabiri Berge Arabian, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ çatışmalarının ardından Dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göçen halkın yaşadıklarını aktarmak amacıyla gittikleri Ermenistan’a dair gözlemlerini gazetecilere aktardı.
Pakrat Estukyan ve Berge Arabian, Friedrich-Ebert- Stiftung (FES) Derneği Türkiye Temsilciği’nin desteğiyle 16-22 Ekim tarihinde Ermenistan’ı ziyaret etti. Estukyan ve Arabian, 6 gün süren Ermenistan ziyaretlerinde göçmenlerin hikayelerini ve şu an içinde bulundukları koşulları gazetecilerle paylaştı. Dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göçmek zorunda kalan Ermeni halkında içselleştirilmiş bir korku olduğu belirtildi.
“İÇSELLEŞTİRİLMİŞ BİR KORKU VAR”
Göçenlerin çoğunun kalacak yer sorununun olmadığını ifade eden Estukyan, özellikle çocukların eğitimlerine devam edebildiğine dikkat çekti ve orada şahit olduğu hikayelerden söz etti.
Yetvart Danzikyan’ın ardından bölgedeki gözlemlerini aktaran Pakrat Estukyan insanların fotoğraf çektirmekten imtina ettiğini belirterek “Neden fotoğraf çektirmek istemediklerini sorduğumuzda ise kontrol noktasında Azerbaycan askerlerinin kendilerini tespit edebileceklerini söylediler. Oysa bu insanlar kontrol noktasından geçmişlerdi ve bir daha o tarafa dönme ümitleri yoktu. Buna rağmen kaygıları vardı” diye konuştu.
Dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göç eden Ermenilerin, ilk önceliğinin konut sahibi olmak olduğunu söyleyen Estukyan, “Kimse sınıra yakın bir yerde ev sahibi veya kiracı olmak istemiyor. Burada içselleştirilmiş bir korku var” dedi.
Dağlık Karabağ’dan Ermenistan’a göç sırasında yolun çok uzadığına dikkat çeken Danzikyan, “Normal şartlarda 6 saatte geçmeleri gereken bir yolu en erken 24 saatte en uzunda 40 saat civarında tamamladılar” ifadelerini kullandı.
İZİNİN SİLİNMESİNİ İSTEMEMEK…
Estukyan, göç eden ailelerin çocuklarının taşlara “Ben burada yaşadım” yazdığını belirterek şunları kaydetti:
“7 yaşında bir oğlan çocuğunun yaşadıklarını bize anlattılar. Karabağ’dan çıkıp Ermenistan sınırını geçinceye kadar çok yoğun bir trafik var. Bir konvoy halinde araçlar ilerliyorlar, daha doğrusu çoğunlukla ilerlemiyorlar. Uzunca beklemiş. Sonrasında bu 7 yaşındaki çocuk, gözüne kestirdiği gibi taşlara ‘Ben burada yaşadım’ yazıyor. Bu bizi çok etkiledi. Yani oradan izinin silinmesini istememek… 7 yaşında bir çocuk hangi dürtüyle yolda taşların üzerine birden fazla kez bunu yazdı ve yol kenarına bıraktı?”
“120 BİN KİŞİ 9 AY KUŞATMA ALTINDAYDI”
Gazze’deki kuşatmaya karşı Türkiye’de gösterilen çok haklı ve doğal tepkinin onda birinin 9 ay süren Karabağ kuşatmasına karşı gösterilmediğine dikkat çeken Estukyan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kuşatmada Karabağ’da benzin girmedi, doğalgaz girmedi, internet kesildi. Bunların hepsi Bakü’nün elindeydi çünkü. Ermenistan’la 2020 yılında 44 gün süren savaşlarından sonra Ermenistan’da bütün temaslar kesildi. 120 bin kişi 9 ay boyunca bu kuşatma altında kaldı. Doğal gazı istedikleri anda kapatıyorlardı. Kışın ortasında insanlar ısınma imkanında, aydınlanmadan ve haberleşmeden mahrum kalıyorlardı.”
BAĞIŞLARLA ALINAN OYUNCAKLAR
Berge Arabian ise Dağlık Karabağ’dan gelen Ermenilerin kötü koşullarda yaşamadığını aktardı. Çocukların ellerindeki oyuncakların bağışlarla alındığına dikkat çeken Arabian “Fotoğraflarda görüyorsunuz çocuklar mutlu” diyerek sözlerine devam etti.
Arabian “Tabi ağlayan insanlar var. Acı şeyler yaşadılar. Ancak çocuklar mutlu, ellerinde oyuncaklar var. Bunlar bağışlarla alınan şeyler. 16 bin çocuk okullarına devam ediyorlar. Bu benim için çok umutlu bir şey” dedi.
Leave a Reply