1199-1375 Yılları’nda Kilikya Ermeni Krallığı
Küçük Asya’nın, Akdeniz kıyısında bulunan antik bölge. M.Ö. II. bin yılı yarısından itibaren Hitit Devleti’nin, VI.-IV yüz yıl arasında ise Akemenik İran’ın bünyesinde olmuştur. Daha sonra Büyük İskender ele geçirmiş, akabinde de Selevkos’a, sonunda da Roma İmparatorluğu’na dahil edilmiştir. Kilikya, ortaçağda Bizans, Araplar ve Selçuklular arasında paylaşılamayan bir bölge olmuştur. 1080’den 1375’e kadar Kilikya’da Kilikya Ermeni Devleti (Kilikya Ermenistan’ı) hüküm sürmekteydi.
XVI. yüz yıl başında Kilikya, Osmanlılar tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu idari bölünmesine göre Kilikya, Adana Vilayeti’ni teşkil etmekteydi. 1880’de Maraş, Halep Vilayeti’ne dahil edilmiştir. Yüz yıllar süren yabancı yönetimi esnasında Kilikya’ya Türklerin haricinde Kürtler, Çerkesler, Çingeneler gibi farklı diğer göçebe ırklar da yerleşmiştir, lâkin, Osmanlı yönetimi tarafından tertiplenen 1894-96 ve 1909 Ermeni kırımlarından sonra dahi Kilikya nüfusunun büyük kısmı Ermenilerden oluşmaktaydı.
Konstandnupolis (İstanbul, Konstantinopel) Ermeni Patrikhanesi kayıtlarına istinaden 1912 yılında Adana Vilayeti’nde ve Maraş İlçesi’nde 377000 Ermeni mevcuttu. Bu insanların büyük bir kısmı Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Ermeni Soykırımı esnasında yok edilmişlerdir.
İngiltere ve Fransa arasında imzalanan gizli bir antlaşmaya göre (Saks-Piko Antlaşması, 1916) Kilikya, Türkiye’nin yenilgisinden sonra bölgeyle hem ekonomik hem de stratejik açıdan ilgilenen Fransa’ya geçecekti.
Fransız Hükümeti’yle yapılan antlaşmaya göre Ermeni Lejyonu (Doğu Lejyonu) sadece Kilikya’da Türkiye’ye karşı savaşacak ve zeferden sonra geleceğin Kilikya Özerk Cumhuriyeti ordusunun çekirdeğini teşkil edecekti. Arara Muharebesi’nde (1918) Ermeni Lejyonu kahramanca döğüşerek çatışmanın Fransız güçleri lehine sonuçlanmasını sağlamıştır. Türkiye’nin yenilgisi ve 1918 Mondros Ateşkesi’nden sonra, kasım-aralık aylarında Ermeni Lejyonu (yaklaşık 6 bin asker) Fransizlar tarafindan Kilikya’ya konuçlandırıldı. Soykırımdan kıl payı canlarını kurtarmış ve sürülmüş olan Ermeniler vatanlarına dönmeye başladılar.
Fransız Yük Komiserliği verilerine göre, 1919 yılında Kilikya’da 120 bin Ermeni yaşamaktaydı (Paris’teki Ermeni Milli Heyeti verileriyle 130 bin Ermeni), 1920’de ise tüm Kilikya’da (Maraş dahil) 160 bin Ermeni bulunuyordu. Ermeni kuvvetlerinin Kilikya’da askeri ve idari düzeni sağlamak için yeterli olmadığından Fransa, bu bölgeye İngiliz askeri birliklerinin gelmesine razı oldu. 1919 yılının şubat ortalarında, Kilikya’daki askeri yönetim İngiliz subaylarının elindeydi. Kasımda, İngiliz güçlerinin yerine Fransız askerleri geldiler. Lâkin Fransız yönetimi, Ermenilerin güvenliği konusunda hiçbir girişimde bulunmamaktaydı. Türk resmi görevlileri yerlerinde kalmışlar ve müslümanlar silahsızlandırılmamışlardı. Fransız yönetiminin kararsızlığından faydalanan Kemalistler ve yerli Çetnikler Ermeni nüfusa yönelik saldırılara başladılar.
1920 ocağında, 20 günlük çatışmalar sonunda 11 bin Maraşlı katledildi ve 8 bini Suriye’ye geçmeye mecbur oldu. Ardından Türkler, 30-35 bin Ermeni nüfustan (1914) sadece 6 binin kurtulmuş olduğu Hacın’ı kuşattılar. 8 ay kahramanca direndikten sonra Hacın Ermenileri 1920 yılının ekiminde yenildiler ve şehri savunanlardan sadece 300 kişi ablukayı yarıp uzaklaşabildi.
1923 başlarında 6 bin Urfalı Ermeni (1915’e kadar Urfa Ermeni nüfusu 30 bin kişiydi) şehri terkedip Halep’e yerleşmeye mecbur oldu.
1 nisan 1920’de Kemalist güçler Ayntap’ı (Antep) kuşattılar. 15 gün süren kahramanca savunma sayesinde 18 bin Antepli Ermeni kırımdan kurtulabildi, fakat Fransız güçlerinin Kilikya’yı bırakıp uzaklaşmaları nedeniyle 1921 yılı sonunda onlar da Suriye’ye göçtüler.
1920’de Kemalistler, Zeytun’un hayatta kalmış olan Ermeni nüfusunu yok ettiler.
Görüldüğü gibi, Kemalistler böyleceKilikya Ermenilerinin yok edilmesini tamamlamış oldular. Fransız Hükümeti sadece Ermenilere yönelik müttefiklik borcunu ödememekle kalmadı, 20 ekim 1921 Ankara antlaşmasıyla Kiliya’yı Türkiye’ye teslim etti.1920-21 yıllarında Kilikya’da 25 bin Ermeninin katledilmesi ve hayatta kalanların göçmeye mecbur kalmasının tüm sorumluluğu Türkiye yöneticileri ve Fransız askeri komutanlığına aittir.
K.Khudaverdiyan, R.Sahakyan
“Ermeni sorunu” ansiklopedi, Yerevan, 1996