Tarihi Yedikule bostanları bir kez daha yok olma riskiyle karşı karşıya

CANAN COŞKUN

İstanbul’daki tarihi Yedikule bostanları bir kez daha yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Fatih Belediyesi’nin 2013’te başlattığı tahrip bugünlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ‘restorasyon’ projesiyle devam ettiriliyor. 

Tarihi Yedikule bostanları kara surları boyunca yaklaşık 60 dönüm araziye yayılıyor. Tarihi Bizans dönemine kadar giden bostanları önce Rumlar ve Arnavutlar ekip biçmiş, bu zanaati onlardan usta-çırak ilişkisiyle Kastamonulular devralmış. Bostanlarda mevsime göre semiz otu, kırmızı turp, roka, tere, maydonoz, reyhan, kıvırcık, marul, kekik, pazı, yeşil soğan, dere otu, lahana, kara lahana, karnabahar, domates, biber, mısır, dut, incir ve nar yetişiyor.

27 dönüm arazi kaybedildi

Bostanlar geçmişte surların çevresinde daha geniş bir alana yayılıyormuş aslında, ama zamanla imara açılarak yerlerine binalar dikilmiş ve geriye sadece surların içinde ve önündeki kısım kalmış. Bu araziyle ilgili yakın geçmişteki yok etme adımı Temmuz 2013’te Fatih Belediyesi tarafından atılmıştı. Restoran, meydan, yürüyüş yolu, çocuk macera ve egzersiz alanı, ıslanma havuzu, hayvan dolaştırma alanı ve otopark yapmak için alelacele girişilen proje nedeniyle 27 dönüm bostan arazisi kaybedilmişti.

Bostanların korunmasını isteyen aktivistlerin tepkileri ve o yılın haziranındaki Gezi Parkı eylemlerinin yarattığı ortam bostanlarla ilgili planları durdurmuştu, ta ki 2021 başına kadar. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı, kara surlarının korunması ve güçlendirilmesi için 2021’de restorasyona başladı. Restorasyon sırasında dokuz bostan yok oldu. Birkaç hafta önce de surların içinde alanda iş makineleri çalışmaya başladı.

Bostanlarda açık ders

Yedikule Bostanları Girişimi bu gelişmeler üzerine önce bir basın açıklaması yaparak olan biteni anlattı ve bostanlarda açık ders yapılacağını duyurdu. Tarihçi Prof. Dr. Cemal Kafadar’ın verdiği açık ders dündü. Cemal Kafadar, Yedikule Kapı’dan içeri girince solda moloza gömülmüş İsmail Paşa Bostanı’nda bir araya gelen çok sayıda kişiye girişimin nasıl bir araya geldiğini, İstanbul tarihi ekseninde bostan geleneğini ve bostancılık zanaatini, ayazmaları, tarımın kent içindeki dönüşümünü anlattı.

‘Toprak arşivdir’

Prof. Dr. Kafadar, dünyanın başka yerlerinde de bostan geleneği olduğunu aktararak şunları söyledi: “İstanbul’dan daha eskileri de var, Roma gibi, ama şu anda bunca zamandır devamlılık gösteren teknikleriyle özellikleriyle kendine has zanaatiyle yaşayan başka bir tanesi yok. Yedikule’yi eşsiz kılan hala mahsul veren bir yer oluşu. Bilerek veya bilmeyerek yemiş olabilirsiniz.”

Kafadar’ın dinleyenleri İstanbul tarihinde gezintiye çıkardığı konuşmasında aklıma kazınan kısmı şöyleydi:

“Toprak arşivdir. Berbatlaştırılmamışsa hiçbir zaman bilgi taşıma özelliğini kaybetmez. Taşıdığı bilgi de çoğu zaman oranın nasıl kullanılmışlığıyla ilgilidir.”

Bostanları gezerek görmek için harekete geçtiğimizde sayımızın kalabalıklığından dolayı bizi görenler ne için yürüdüğümüzü sordu. Bostanlar için ders verildiğini söylediğimizde restorasyon çalışmalarından şikayetçi bir sakin “Umarım iyi bir ders olur, buraların haline bakın” diye yakındı.

Dersin bostan gezisi kısmındaysa Kafadar’ın bahsettiği arşive tanıklık ettik. Toprağı ekip biçme zanaatini aile büyüklerinden öğrenerek en eskisi 40 yıldır burada bostancılık yapan kişilerle konuştuk.

İlk durağımız konuşmalardan yetiştirdiği enginarları sevildiği anlaşılan Recep Kayan’ın bostanı. Arkadaşlarının bostanı yıkıldığı için tedirgin görünen Recep Kayan şunları söyledi:

“Buralardan ekmek yiyoruz. Sekiz yıldan beri buralarda mücadele ediyoruz ama ne olacağımız belli değil. Yarın bir gün belki çıkartırlar. Arkadaşlarımızın sur içindeki yerlerini Yedikule’den Topkapı’ya kadar yıktılar.”

Recep Kayan’ın yanından ayrılıp kilise bostanına gidiyoruz. Cemal Kafadar, Rum ortodoks patrikhanesine ait bostanın önünde derse devam ediyor. Eskiden bostanların çoğunun vakıflara ait olduğunu söyleyen Kafadar, Süleymaniye Camii ve Fatih Camii yapılırken birçok bostanın onlara vakfedildiği bilgisini veriyor.

Yeşille inşaatı ayıran duvar

Yine bostanların yanından geçerek surların dışında bulunan bostan arazilerine doğru yürüyüşe geçiyoruz. Belgradkapı’dan çıkmak üzereyken gözümüze suru oluşturan iki duvarın arasında kalan kısımdaki inşaat çalışması takılıyor. İçerideki toprak yığını, kamyonet ve iş makinelerine bakarken bir yetkili görüntü çekmememiz için sac kapıları kapatıyor. Duvarın diğer tarafının zeminiyse yeşilin tonlarıyla bezeli.

40 yıldır bostanda

Kapıdan çıkarken solda kuzu kulağı toplayan bostancıları görüyoruz. Kadir Kaplan, 40 yıldır burada çalıştığını, kendilerinden önce akrabalarının toprağı ekip biçtiğini anlattı. Yetiştirdiği ürünleri Fatih, Zeytinburnu ve Esenyurt’taki pazarlarda satıyormuş. Kaplan, gübre fiyatlarına da zam geldiği için masraflarının ağırlaştığını söyledi.

Kadir Kaplan

Pazardaki fiyatları etkiliyor

Buradan çıkıp surların dışında kalan bostanlara bakarak ilerliyoruz. Son durağımız aynı zamanda Yedikule Bostancılar Derneği Başkanı Dursun Kaplan’ın bostanı. Ata tohumlarını kullandıklarını söyleyen Kaplan şunları söyledi:

“Buradaki yeşillikler yetişince haldeki, pazardaki fiyatlar da oturuyor. Şu an nane halde 5-6 liraya satılıyor. Yazın 1-2 liraya düşüyor. Biz de yeşillik bitince fiyatlar da yükseliyor. İstanbul’un ihtiyacı olan yeşilliği biz burada çıkarabiliyorduk.”

Dursun Kaplan

Sera yıkıldı

Kaplan’ın baharda mahsul verecek serası ve incir ağaçları sur içindeki kısımdaymış. İBB ekiplerinin çalışması sırasında sera yıkılmış, ağaçlar kaybedilmiş. Kaplan’la konuştuktan sonra bostanın yaslandığı surun ön duvarından çalışmanın sürdüğü kısma geçiyoruz. Belediyeye ait bir iş makinesi  toprağı kazıyıp kamyonete yüklüyor.

İBB’ye bağlı ekipler sur içinde çalışmalarını sürdürüyor.

Yetkililer tarafından fark edilene kadar etrafı inceliyoruz. Bu sırada 1800’lü yılların sonuna doğru Selanik’te kurulan Allatini Kiremit ve Tuğla Fabrikası’nın ürettiği düşünülen, üzerinde ‘Fratelli Allatini Salonicco‘ yazılı tuğlalar dikkatimizi çekiyor. Yığma duvarı taşıyan kısımlarda da yeni oluşmuş tahribatlar görülüyor.

Bostancılar ‘işgalci’ olarak görüldüğü için işgal harcı ödüyor. 40 yıldır burada toprağı işleyen bir bostancı surların dışında kuzu kulağı toplarken İBB’ye ait bir dozer eskiden seranın bulunduğu yerde surlara zarar veriyor, tarihi parça parça yok ediyor. Bu durum karşısında insan sormadan edemiyor: Bostancılar mı işgalci yoksa İBB mi?

Prof. Dr. Cemal Kafadar’ın dersin başında söylediği de bu yazının meramı olsun:

“Başladığı günden itibaren bu işin siyasi boyutu hepimizin aklında muhakkak. Birçok arkadaştan şunu duydum: ‘Bugünlerde İBB’nin başı zaten beladayken bir de bununla uğraşmak doğru mu?’ Haksız bir soru değil, ama eleştiriden vazgeçmek bizim kültürümüz olamaz.”

https://www.diken.com.tr/tarihi-yedikule-bostanlari-bir-kez-daha-yok-olma-riskiyle-karsi-karsiya/ 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Hoş Geldiniz

Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri’yle ilgili bilgi alış verişi gerçekleştirme merkezinin internet sitesi.
Bu adresten bize ulaşabilirsiniz:

Son gönderiler

Sosyal Medya

Takvim

September 2025
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930